2007 Cilt 14 Sayı 1Cilt 14' e ait sayılar bu alt bölümde listelenir.http://hdl.handle.net/11616/12182024-03-28T20:55:44Z2024-03-28T20:55:44ZRüptüre Abdominal Aort Anevrizmasi İle Birlikte Aortokaval Fistül Olgu SunumuKalko, YusufUğurlucan, MuratBaşaran, MuratKafa, ÜlküAydın, ÜnalYaşar, Tahsinhttp://hdl.handle.net/11616/12292015-02-11T01:00:09Z2007-01-01T00:00:00ZRüptüre Abdominal Aort Anevrizmasi İle Birlikte Aortokaval Fistül Olgu Sunumu
Kalko, Yusuf; Uğurlucan, Murat; Başaran, Murat; Kafa, Ülkü; Aydın, Ünal; Yaşar, Tahsin
Abdominal aort anevrizmaları, aort anevrizmaları içinde en sık yer alır. Bu anevrizmalarla birlikte nadiren de olsa aortokaval fistül oluşumu görülebilmektedir.
Yazımızda; konjestif kalp yetmezliği nedeni ile takipli olan ve ani başlayan bel ve karın ağrısı sonrası yapılan tetkiklerinde abdominal aort anevrizması ile birlikte aortokaval fistül saptanan 74 yaşındaki erkek hasta anlatılmaktadır.; Abdominal aortic aneurysms are the most common aneurysms among the aortic aneurysms. Rarely, they can be associated with aortocaval fistula formation.
In this report, we present a 74 year-old patient followed due to congestive heart failure who admitted to the clinic with rapid onset of abdominal and back pain and diagnosed abdominal aortic aneurysm associated with aortocaval fistula formation during investigation of his illness.
İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi
14(1) 53-55 (2007)
2007-01-01T00:00:00ZPankreas Başı Tümörü Gibi Davranan Duodenal Gastrointestinal Stromal TümörAkgüner, TanerÜnalp, Haluk RecaiEkinci, NeşeNalbant, EbruÖnal, Mehmet Alihttp://hdl.handle.net/11616/12272015-02-11T01:00:08Z2007-01-01T00:00:00ZPankreas Başı Tümörü Gibi Davranan Duodenal Gastrointestinal Stromal Tümör
Akgüner, Taner; Ünalp, Haluk Recai; Ekinci, Neşe; Nalbant, Ebru; Önal, Mehmet Ali
Bu yazı ile sadece ekstramural büyüme gösteren ve pankreas başı tümörü izlenimi veren duodenal gastrointestinal stromal tümörü olan (GIST) bir olgunun sunulması amaçlanmıştır.
Ellialtı yaşındaki kadın hastada preoperatif dönemde tomografi ile batın orta kısmında 12x7x5 cm.lik heterojen bir kitle bulundu. Endoskopik muayenede duodenal lümen içinde mukozada bir anormallik saptanmadı.
Ameliyatta pankreas başına uyan bölgede sert bir tümör saptandı. Peritoneal yayılım veya metastaz yoktu. İnce iğne aspirasyon biopsisinde tümör GIST olarak bildirildi. İatrojenik duodenal yaralanma oluşması nedeniyle hastaya pilor korucu pankreatikoduodektomi yapıldı. Histolojik inceleme ile tümöre pankreas dokusuna invaze duodenal GIST tanısı kondu.
Bu şekilde ekstramural büyüme gösteren ve pankreas başı tümörü izlenimi veren tümör olgusu çok nadirdir.; We aimed to report a case with a gastrointestinal stromal tumor (GIST) of the duodenum that showed only extramural growth, mimicking a pancreatic head tumor.
A 56-year-old woman. Computed tomography revealed a heterogen mass, 12x7x5 cm in diameter, in mid abdominal region preoperatively. Endoscopic examination showed no specific mucosal abnormalities in the duodenal lumen.
A hard mass was detected intraoperatively in the pancreatic head region, and neither peritoneal dissemination nor metastasis was detected. The tumor was diagnosed peroperatively as a GIST in FNA biopsy, and the patient underwent pylorus-preserving pancreaticoduodenectomy because of iatrogenic duodenal injury.
This neoplasm was finally diagnosed histologically as a duodenal GIST with the pancreatic tissue invasion.
This is a rare case of a duodenal GIST with exclusively extramural growth mimicking a pancreatic head tumor.
İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi
14(1) 41-43 (2007)
2007-01-01T00:00:00Z454 Plevral Efüzyonun Retrospektif Analizi+Gönlügür, Tanseli E.Gönlügür, Uğurhttp://hdl.handle.net/11616/12232015-02-10T01:00:08Z2007-01-01T00:00:00Z454 Plevral Efüzyonun Retrospektif Analizi+
Gönlügür, Tanseli E.; Gönlügür, Uğur
Bir üniversite hastanesinde 10 yıllık dönem boyunca tanısal torasentez yapılan 454 olguyu geriye dönük olarak inceledik.
Bulgular: Başlıca plevral efüzyon nedenleri malign mezotelyoma (% 14.8), plevral metastazlar (% 10.8), paramalign efüzyonlar (% 7.0), konjestif kalp yetmezliği (% 13.4), parapnömonik efüzyon (% 9.5) ve ampiyem (% 6.8) idi. Yirmibeş hastanın (% 5.5) kesinleşmiş ve 35 hastanın (% 7.7) şüpheli tüberküloz plörezi tanısı vardı. Yetmişaltı hastaya (% 16.7) tanı konulamamıştı. Plevral metastazlı olguların % 35’i ve şüpheli tüberküloz plörezi olgularının % 32’si torasentez öncesi diüretik tedavi almıştı. Plevral metastaz olgularının sadece yarısında göğüs ağrısı vardı. Plevra sıvısındaki ortalama total lökosit sayısı konjestif kalp yetmezliğinde 579±178 / mm³ iken malign mezotelyomada 666±196 / mm³ idi.
Sonuç: Çevresel asbest maruziyeti nedeniyle bölgemizde en sık plevral efüzyon nedeni malign mezotelyoma idi. Malign mezotelyomada plevra sıvısı total lökosit sayısı kalp yetmezliğindeki kadar az olabilir.; To analyze the causes and clinical characteristics of pleural effusions in Sivas.
Methods: We retrospectively studied 454 patients admitted to a university hospital who underwent diagnostic thoracentesis over a 10-year period.
Results: The main causes of pleural effusions were malignant mesothelioma (14.8 %), pleural metastases (10.8 %), paramalignant effusions (7.0 %), congestive heart failure (13.4 %), parapneumonic effusions (9.5 %), and empyema (6.8 %). Twenty-five patients (5.5 %) had an established and 35 patients (7.7 %) a suspected diagnosis of tuberculous pleurisy. 76 patients (16.7 %) remained undiagnosed. Thirty-five percent of the patients with pleural metastasis, and 32 % of the patients with suspected tuberculous pleurisy had received diuretic therapy prior to thoracentesis. Only half of the patients with pleural metastasis had chest pain. The mean total leukocyte count in pleural fluid was 579±178 per mm³ for congestive heart failure but 666±196 per mm³ for malignant mesothelioma.
Conclusions: Because of environmental asbestos exposure the most common cause of pleural effusions was malignant mesothelioma in our region. Total leukocyte counts in pleural fluid for malignant mesothelioma can be as low as congestive heart failure.
İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi
14(1) 21-25 (2007)
2007-01-01T00:00:00ZAkut Pankreatitin Erken Tanısında İdrar Tripsinojen-2 Testinin YeriBulut, AdnanHoca, OnurÖztürk, Farukhttp://hdl.handle.net/11616/12212015-02-10T01:00:09Z2007-01-01T00:00:00ZAkut Pankreatitin Erken Tanısında İdrar Tripsinojen-2 Testinin Yeri
Bulut, Adnan; Hoca, Onur; Öztürk, Faruk
Üriner tripsinojen-2 strip testinin akut pankreatit’in erken tanısındaki yeri ve öneminin araştırılması.
Gereç ve Yöntem: Bu çalışma S. B. Ankara Dışkapı Yıldırım Beyazıt E. A. H. Acil Cerrahi Polikliniği’ne karın ağrısı ile başvuran olguların bilgilerinin prospektif olarak incelenmesi sonucunda gerçekleştirildi.
Bulgular: Bu çalışmaya 76 kadın, 29 erkek toplam 105 olgu alındı. Yaş ortalaması 53.3 (en az 19-en çok 87) idi. Karın ağrısı ile başvuran 105 olgudan 51’i akut pankreatit, 54’ü de diğer karın hastalıkları olan kontrol grubu idi. Bu olguların hepsinin idrar örnekleri alındı ve başvuruyu takip eden ilk 24 saat içerisinde idrar tripsinojen-2 testi yapıldı. İdrarda tripsinojen-2 düzeyi, akut pankreatit tanısı alan olguların %96.1’inde, kontrol grubundaki olguların (pankreas dışı hastalığı olan olgular) ise %1.9’unda pozitif olarak bulunmuştur. Testin duyarlılığı %96 ve özgüllüğü %92 olarak bulundu.
Sonuç: Akut pankreatitin erken tanısında idrar tripsinojen-2 testi hızlı sonuç alınan, etkin ve güvenilir bir yöntemdir.; The aim of this study is to evaluate the place and importance of the urinary trypsinogen-2 analysis in early diagnosis of acute pancreatitis.
Materials and Method: The patients who admitted with abdominal pain to the surgery emergency service of Ministry of Health Ankara Dışkapı Yıldırım Beyazıt Training and Research Hospital were examined prospectively.
Results: 76 female and 29 male total 105 patients were included in this study. The mean age was 53.3 (range 19-87). 51 of the patients were acute pancreatitis, 54 of them were the control group with other abdominal pathologies. Urinary trypsinogen-2 was analysed in all patients within 24 hours after admittance. The urinary trypsinogen-2 level was 96.1% positive in patients who was diagnosed as acute pancreatitis and 1.9 % was found positive in the control group (patients who had an extra-pancreatic illness). The sensitivity and specifity of the test was found to be 96% and 92% respectively .
Conclusion: Urinary trypsinogen-2 test is a quick, efficient and reliable test in the early diagnosis of acute pancreatitis.
İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi
14(1) 13-16 (2007)
2007-01-01T00:00:00Z