2014 Cilt 21 Sayı 1Cilt 21' e ait sayılar bu alt bölümde listelenir.http://hdl.handle.net/11616/30172024-03-29T05:40:23Z2024-03-29T05:40:23ZKonjenital pelvik arteriovenöz malformasyona bağlı spontan masif hematüriAktaş, Binhan KağanÖzden, CüneytBaykam, Mehmet MuratSalar, RemziKarabakan, MehmetDede, DoğanMemiş, Alihttp://hdl.handle.net/11616/30372016-01-26T01:00:13Z2014-01-01T00:00:00ZKonjenital pelvik arteriovenöz malformasyona bağlı spontan masif hematüri
Aktaş, Binhan Kağan; Özden, Cüneyt; Baykam, Mehmet Murat; Salar, Remzi; Karabakan, Mehmet; Dede, Doğan; Memiş, Ali
Konjenital pelvik arteriyovenöz malformasyon nadir görülen bir hastalık olup genellikle asemptomatiktir. Pelvik arteriyovenöz malformasyonlar sıklıkla tümörlere, pelvik travmaya veya cerrahi işlemlere sekonder akkiz lezyonlardır. Bu makalede konjenital pelvik arteriyovenöz malformasyon nedeniyle spontan masif hematüri gelişen 72 yaşındaki bir bayan hastayı sunuyoruz. Başvuru anında hastanın hemoglobin ve hematokrit değerleri sırasıyla 7.2 g/dL ve %22’ye kadar düşmüştü. Öncelikle hastaya kan replasmanı yapıldı ve mesanedeki hematom boşaltılıp sistoskopik değerlendirmeye gidildi. Sistoskopide mesane tabanında yer yer eritemli alanlar ve pulsasyon şeklinde bir hareketlilik gözlendi. Bunun ardından çekilen bilgisayarlı tomografide pelvik kavitede vasküler malformasyonlar halinde lezyonlar tespit edilen hastanın kesin tanı ve tedavisi anjiografik olarak yapılmıştır.; Congenital pelvic arteriovenous malformation is a rare disease that is usually asymptomatic. Pelvic arteriovenous malformations are often acquired lesions secondary to neoplasms, pelvic trauma or surgical procedures. In this paper, we present a case of spontaneous massive hematuria due to congenital pelvic arteriovenous malformation in a 72-year-old woman. At the time of admission, the patient's hemoglobin and hematocrit values had fallen to 7.2 g/dL and 22%, respectively. First, blood transfusion was done and cystoscopic evaluation was performed after hematoma in bladder was drained. At the cystoscopy, a pulsatile movement and erythematous areas were observed in the base of the bladder. Subsequently, vascular lesions in the pelvic cavity were detected by computed tomography and angiography was performed for definitive diagnosis and treatment of the patient.
[Turgut Özal Tıp Merkezi Dergisi, (2014).21 (1)]
2014-01-01T00:00:00ZMultipl miyeloma eşlik eden schnitzler sendromu: bir olgu sunumuKızılyel, OkanKarakuzu, AliMetin, Mahmut SamiPolat, MuratBilici, Şulehttp://hdl.handle.net/11616/30362016-01-26T01:00:13Z2014-01-01T00:00:00ZMultipl miyeloma eşlik eden schnitzler sendromu: bir olgu sunumu
Kızılyel, Okan; Karakuzu, Ali; Metin, Mahmut Sami; Polat, Murat; Bilici, Şule
hepatosplenomegali, lökositoz ve eritrosit sedimentasyon oran yüksekliği ile karakterize nadir görülen otoimmün bir hastalıktır. Uzun süren ve klasik tedavilere cevapsız kronik ürtikerde Schnitzler sendromu incelenmelidir. Schnitzler sendromuna lenfoproliferatif hastalıklar eşlik edebilir. Çeşitli tedavileri bulunmakla birlikte anakinraya yanıt iyidir. Olgumuz 5 yıldır gövde üst kısmı ve ekstremitelerin proksimallerinde ürtikeryal papül ve plakları olan 74 yaşında erkek hastaydı. Hastanın lezyonlarına ateş, artralji ve nötropeni eşlik ediyordu. Hasta ürtiker tanısı ile sistemik steroid ve antihistaminik kullanmıştır. Schnitzler sendromu tanısı konuldu. Literatürde multipl miyeloma eşlik eden Schnitzler sendromuna nadir rastlandığı ve sıklıklı tanı konulmasında gecikildiği için bu vakayı sunmayı uygun gördük.; Schnitzler syndrome is an autoimmune disease characterized with chronic urticarial rashes, monoclonal gammopathy, intermittent fever, arthralgia, arthritis, bone pain, lymphadenopathy, hepatosplenomegaly, leukocytosis and elevated erythrocyte sedimentation rate (ESR). Schnitzler syndrome must be investigated in urticaria which is long acting and unresponsive to classic treatments. Lymphoproliferative disorders may accompany to Schnitzler syndrome. Although there are many kinds of treatments, response to anakinra is well. Our case was 74 years old man presented with urticarial papule and plaques on his upper part of body and proximal part of extremities. Fever, arthralgia and neutropenia were together with his lesions. Patient was used systemic steroid and antihistaminic with diagnosis of urtica. Schnitzler syndrome was diagnosed. We decided to represent this case because Schnitzler syndrome accompanied to multiple myeloma is very rare in literature and diagnosis is often delayed.
[Turgut Özal Tıp Merkezi Dergisi, (2014).21 (1)]
2014-01-01T00:00:00ZEpidermal nevüsün nadir bir varyantı: bir nevüs komedonikus olgusuKızılyel, OkanMetin, Mahmut SamiElmas, Ömer FarukAktaş, Akınhttp://hdl.handle.net/11616/30332016-01-26T01:00:11Z2014-01-01T00:00:00ZEpidermal nevüsün nadir bir varyantı: bir nevüs komedonikus olgusu
Kızılyel, Okan; Metin, Mahmut Sami; Elmas, Ömer Faruk; Aktaş, Akın
Nevus komedonikus epidermal nevüsün nadir görülen bir subtipidir. Nevus komedonikus pilosebase ünitenin bir hastalığıdır. Lezyon üzerinden fistüller, sinüsler, şiddetli skar dokuları ve skuamöz hücreli karsinom gelişebilir. Nevüs komedonikusa sistemik bulgular eşlik ettiğinde bu durum nevüs komedonikus sendromu olarak adlandırılır. Nevus komedonikus tedavisinde antibiyotikler, topikal soyucu tedaviler, cerrahi işlemler ve lazer kullanılır. Bu makalede sunulan hasta sağ alt ekstremitesinde çok sayıda komedon ve birkaç adet skar bulunan 17 yaşında bir kadın hastaydı. Mevcut lezyonları doğuştan beri vardı. Lezyonlarından biyopsi alındı ve biyopsi sonucuna göre Nevüs komedonikus tanısı konuldu. Nevus komedonikusda lezyonlar kendiliğinden kaybolmadığından ve önemli estetik sorunlara sebep olabildiğinden dolayı nevüs komedonikusun önemini vurgulamak amacıyla bu olguyu sunmaya karar verdik.; Nevus comedonicus is a rare variant of epidermal nevus. It is a disease of pilosebaceous unit. Fistulas, sinuses, severe scars and squamous cell carcinoma may develop over lesions. When systemic signs accompany to nevus comedonicus it is called nevus comedonicus syndrome. Antibiotics, topical peeling treatment, surgical procedures and laser are used in treatment. Our case was 17 years old girl with multiple comedones and a few scars on her right lower extremity. Her lesions were present since birth. Biopsy was taken. Diagnosis was nevus comedonicus. We decided to report this case to emphasize importance of nevus comedonicus because lesions don’t disappear spontaneously and may cause aesthetic issues.
[Turgut Özal Tıp Merkezi Dergisi, (2014).21 (1)]
2014-01-01T00:00:00ZArnold-chiari tip ı malformasyonlu gebede anestezik yaklaşım: olgu sunumuDişli, Zeliha KorkmazTokgöz, Neclahttp://hdl.handle.net/11616/30322016-01-26T01:00:10Z2014-01-01T00:00:00ZArnold-chiari tip ı malformasyonlu gebede anestezik yaklaşım: olgu sunumu
Dişli, Zeliha Korkmaz; Tokgöz, Necla
Arnold Chiari Malformasyonu (ACM) beyin sapı ve serebellumun servikal spinal kanala doğru yer değiştirdiği konjenital bir anomalidir. ACM, baş ve ekstremite ağrıları, vertigo, hipoestezi, ekstremitelerde güçsüzlük gibi semptomlar gösterebilir. Arnold-Chiari tip I malformasyonu olan hastada sezaryende anestezik yönetim anestezist için zor bir sorun teşkil etmektedir. Ameliyatlarda, bu hastalarda intrakranial basınç önemli olup basıncın korunması yönünde tedbir alınmalıdır. İntrakranial basınçtaki artış anne ve fetüs için zararlı olabilir. Olgumuz 33 yaşında, 38 haftalık gebe olup mükerrer sezaryen için gelen ACM II hastasıdır. Nörolojik değerlendirmesinde herhangi bir defisitit yoktu. Bu olgu sunumunda biz, elektif sezaryen operasyonu planlanan ACM’lu sezaryen operasyonunda anestezi yönetimini tartışmayı amaçladık.; The Arnold Chiari malformation (ACM) is a congenital anomaly of the hindbrain. It is characterized by downward displacement of brains tern and cerebellum to the cervical spinal canal. ACM may show head and limb pains, vertigo, hypoesthesia, weakness in the extremities. Anesthetic management of cesarean surgery with Arnold-Chiari type I malformation poses a difficult challenge for the anesthesiologist Measurement of intracranial pressure at the operations in these patients is an important measure thus precautions should be taken for avoidance of increased intracranial pressure. The increase in intracranial pressure can be detrimental to the mother and fetus. The patient was a 33 years old and 38 weeks pregnant women who presented repeat cesarean surgery with ACM-II. On examination, there was no neurological deficit. In this case report, we discussed the anesthetic management of a caesarean section with ACM who underwent an elective caesarean section.
[Turgut Özal Tıp Merkezi Dergisi, (2014).21 (1)]
2014-01-01T00:00:00Z