2015 Cilt 22 Sayı 4Cilt 22' e ait sayılar bu alt bölümde listelenir.http://hdl.handle.net/11616/31442024-03-28T16:58:18Z2024-03-28T16:58:18ZNutrition in the postoperative periodAydoğan, Mustafa Saidhttp://hdl.handle.net/11616/31602016-02-13T01:00:15Z2015-01-01T00:00:00ZNutrition in the postoperative period
Aydoğan, Mustafa Said
Cerrahi girişim geçiren hastaların tedavi süreçlerinin en kritik dönemi, erken postoperatif bakım dönemidir. Sepsis, travma ve yanıkta en fazla olmak üzere tüm yoğun bakım hastalarında özellikle doku inflamasyonu ve santral sinir sisteminden kaynaklanan yoğun bir stres yanıtı mevcuttur. Bu dönemde etkili ve yeterli bakım verilen hastalarda komplikasyonlar en aza indirilerek, yaşamı tehdit eden boyutlara ulaşılması engellenebilir. Nütrisyon, yaşamın sürdürülebilmesi, büyüme ve gelişmenin sağlanabilmesi için olmazsa olmazlardandır. Enteral beslenme desteği, barsak mukozası ile fonksiyonları üzerine olan yararlı etkileri ve daha ucuz bir yöntem olması nedeniyle son yıllarda tercih edilmektedir. Postoperatif dönemde enteral beslenmenin uygulanması ile yoğun bakım yatış süresinin kısaldığı ve gastrointestinal sistem fonksiyonların daha erken sürede kazanıldığı görülmektedir. Bu yazımızda postoperatif dönemde beslenmenin nasıl olması gerektiğini kısaca değerlendirerek beslenme pratiğine katkıda bulunmak istedik.; The most critical period of the treatment process for patients undergoing surgery is the early postoperative care period. All ICU patients, especially those with sepsis, trauma and burns, have intense stress response caused by tissue inflammation and the central nervous system. With effective and adequate care provided during this period, it is possible to reduce complications to a minimum and prevent these problems from becoming life-threatening issues. Nutrition is a must to sustain life and ensure growth and development. Due to its beneficial effects on the intestinal mucosa and its functions and as an inexpensive method, enteral nutrition support has been preferred in recent years. It has been shown that the implementation of enteral nutrition during postoperative period shortens ICU stay and enables quicker recovery of gastrointestinal functions. In this article, by briefly assessing nutritional diet in the postoperative period, I aim to contribute to the practice of nutrition.
[Turgut Özal Tıp Merkezi Dergisi, (2015).23 (4)]
2015-01-01T00:00:00ZAkut alt extremite embolisi ile ortaya çıkan romatizmal mitral darlığı: olgu sunumuKarakaya, AtalayMenekşe, SerdarBulut, Özgürhttp://hdl.handle.net/11616/31592016-02-13T01:00:15Z2015-01-01T00:00:00ZAkut alt extremite embolisi ile ortaya çıkan romatizmal mitral darlığı: olgu sunumu
Karakaya, Atalay; Menekşe, Serdar; Bulut, Özgür
Elliiki yaşında bayan hasta sağ alt extremitede ani başlayan akut arteriel tıkanıklık bulgusu ile yatırıldı. Mitral dinleme odağında 3-4/6 diastolik üfürüm ve elektrokardiografisinde hızlı ventrikül yanıtlı atrial fibrilasyon tesbit edildi. Acil ameliyata alındı. Tromboemboli etiyolojisini araştırmak amacıyla yapılan transtorasik ve transözefageal ekokardiografisinde mitral stenoz tesbit edildi. Hastaya mitral kapak cerrahisi önerildi. Ameliyat öncesi yapılan koroner anjiografisinde koronerler normal olarak saptandı. Operasyonda mitral kapak çıkartılarak karbon kaplı bileaflet protez kapak ile replasman yapıldı. Sol atrial apendix bağlandı. Operasyon sonrası klinik problem yaşanmadı. Uygun medikal tedavi düzenlenerek hasta taburcu edildi. Sonuç olarak kliniği tromboemboli ile ortaya çıkan ve atrial fibrilasyonu olan hastalarda romatizmal kalp hastalığı akılda tutulmalıdır.; A 52-year-old woman was admitted with sudden onset of acute arterial occlusion in the right lower limb. We found 3-4/6 diastolic murmur and, in the ECG, rapid ventricular response in atrial fibrillation. The patient underwent an emergency operation. We applied transthoracic and transesophageal echocardiography to investigate the etiology of thromboembolism and diagnosed the patient with mitral stenosis. The patient was recommended for a mitral valve surgery. Preoperative coronary angiography revealed a normal picture. The mitral valve was resected in the operation. We also performed carbon-coated bileaflet prosthetic valve replacement. The left atrial appendix was ligated. The patient did not have any postoperative clinical problems. Having recommended appropriate medical treatment, the patient was discharged. In conclusion, thromboembolism and atrial fibrillation in patients with rheumatic heart diseases should be kept in mind throughout the diagnosis process.
[Turgut Özal Tıp Merkezi Dergisi, (2015).23 (4)]
2015-01-01T00:00:00ZDramatic response to systemic bevacizumab therapy in a patient with hereditary hemorrhagic telangiectasiaDoğu, Mehmet HilmiSarı, İsmailHacıoğlu, SibelSelçuk, SemaKeskin, Alihttp://hdl.handle.net/11616/31582016-02-13T01:00:14Z2015-01-01T00:00:00ZDramatic response to systemic bevacizumab therapy in a patient with hereditary hemorrhagic telangiectasia
Doğu, Mehmet Hilmi; Sarı, İsmail; Hacıoğlu, Sibel; Selçuk, Sema; Keskin, Ali
Herediter hemorajik telenjiektazi nadir görülen multisistemik vasküler bir hastalıktır. Rendu Osler sendromu olarak da bilinmekle birlikte mukokutanöz telenjiektaziler, epistaksis, gastrointestinal kanamalar ve viseral arteriovenöz malformasyonlarla karakterizedir. Altmış iki yaşında erkek hasta; herediter hemorajik telenjiektazi tanısıyla takip edilmektedir. Yoğun transfüzyon ihtiyacı olması nedeniyle hastaya bevacizumab 5mg/kg dozunda 2 haftada bir olmak üzere toplam 8 kür uygulanması sonrası transfüzyon ihtiyacında dramatik azalma görülmüştür. Herediter hemorajik telenjiektazi hastalarının serum ve dokuda bakılan vasküler endotelyal büyüme faktörü düzeylerinin artmış olduğu gösterilmiştir. Bu bağlamda vasküler endotelyal büyüme faktörü inhibitörlerinin bu hastalarda etkili olacağı düşünülmektedir.; Hereditary hemorrhagic telangiectasia is a rare multisystem vascular disorder. Also known as Rendu Osler syndrome, it is characterized by mucocutaneous telangiectases, epistaxis, gastrointestinal bleeding, and visceral arteriovenous malformations.
A sixty-two-year old male patient was followed due to hereditary hemorrhagic telangiectasia. Because of high transfusion dependency he received bevacizumab administration at a dose of 5 mg/kg every 2 weeks, for a total of eight cycles. We achieved considerable response in terms of the dependency of transfusion after bevacizumab treatment. Serum and tissue expression of vascular endothelial growth factor is increased in patients with hereditary hemorrhagic telangiectasia. Thus, logically, vascular endothelial growth factor inhibitors could be expected to function in the therapy of hereditary hemorrhagic telangiectasia as well.
[Turgut Özal Tıp Merkezi Dergisi, (2015).23 (4)]
2015-01-01T00:00:00ZKadın hastada biperiden ve akut üriner retansiyon: bir olgu sunumuErbay, Lale GönenirAydın, YusufYeşil, BaharKarlıdağ, Rıfathttp://hdl.handle.net/11616/31572016-02-13T01:00:15Z2015-01-01T00:00:00ZKadın hastada biperiden ve akut üriner retansiyon: bir olgu sunumu
Erbay, Lale Gönenir; Aydın, Yusuf; Yeşil, Bahar; Karlıdağ, Rıfat
Biperiden, psikiyatride çoğunlukla antipsikotik ilaçlara bağlı ortaya çıkan extrapiramidal sistem yan etkileri gidermek için kullanılan antikolinerjik bir ilaçtır. Genitoüriner sistem yan etkisi ön planda olan oxybutynin, flavoxate ve dicyclomine gibi antikolinerjiklerden farklı olarak, antiparkinson etkileri ön planda olan benztropin, procyclidine ve trihexyphenidyl ile birlikte gruplandırılır. Yan etki olarak üriner retansiyona sebeb olabileceği bilinmektedir. Ancak bu yan etkinin özellikle erkeklerde ortaya çıktığı görülmüştür. Prostat büyümesi olan erkeklerin bu konuda daha fazla risk altında olduğu raporlanmıştır. Biz, literatür taramamızda kadınlarda biperiden kullanımına bağlı üriner retansiyon vakasına rastlamadık. Bu nedenle, yazımızda biperiden kullanımı sonrası üriner retansiyon gelişen bir kadın hastayı olgu olarak sunmaktayız.; Biperiden is an anticholinergic drug mostly used to eliminate extra-pyramidial system side effects caused by antipsychotic drugs in psychiatry. It is grouped together with benztropin, procyclidin, and trihexyphenidyl, which have prominent antiparkinson effects, rather than anticholinergic drugs like oxybutynin, flavoxate, and dicyclomine, which have prominent genitourinary system side effects. It is well known that it can cause urinary retention as a side effect though this effect is known to be more dominant in males. It is reported that males with prostate hypertrophy have more risk for urinary retention. In the literature, we could not find any female patients developing urinary retention due to use of biperiden. In this report, we present a female patient with urinary retention caused by biperiden use.
[Turgut Özal Tıp Merkezi Dergisi, (2015).23 (4)]
2015-01-01T00:00:00Z