Cilt 5, Sayı 1
http://hdl.handle.net/11616/3369
Cilt 5' e ait sayılar bu alt bölümde listelenir.2024-03-29T15:15:25ZAvrupa insan hakları mahkemesi ve mülkiyet hakkı: thaleia karydi kararı ışığında bir inceleme
http://hdl.handle.net/11616/3412
Avrupa insan hakları mahkemesi ve mülkiyet hakkı: thaleia karydi kararı ışığında bir inceleme
Uçaryılmaz, Talya Şans
Mülkiyet hakkı ile ilgili düzenlemeler tüm devlet yapılanmalarında
hukuk sisteminin temelini oluşturmuştur. Bu hak iç hukuk
düzenlemelerinin yanı sıra İnsan Hakları ve Temel Özgürlüklerin
Korunmasına İlişkin Sözleşme’ye Ek 1. Protokol bağlamında da
korunmaktadır. Mülkiyet hakkının ihlali pek çok şekilde gündeme
gelebilir. Bu çalışmada, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından
şirket mallarının usulüne uygun olarak tebligat yapılmaksızın açık artırma
sonucu değerlerinin çok altında satılması sonucu verilen Thaleia Karydi
Kararı ışığında, mülkiyet hakkı ihlallerinin usul hukuku kurallarının yerel
mahkemelerce yorumlanış şekilleri nedeni ile meydana gelip
gelemeyeceği incelenmiştir. Maddi hukuk kurallarının garantisini
oluşturan usul kurallarının uygulanış ve yorumlanış şekillerinin, en
yüksek toplumsal değer olan mülkiyet hakkının özüne dokunmaması bu
hukuk dallarının doğası gereği olası değildir. Öte yandan usul kurallarının
müdahale ettiği anlar bakımından dahi kişilerde haklarına nedensiz yere
ve orantısız olarak zarar gelmeyeceğine dair bir güvence mevcut
olmalıdır. Bu çalışmada mülkiyet hakkının şekli hukuka karşı nasıl
korunacağı Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne Ek 1. Protokol
bağlamında incelenmiş ve bu hakkın adil yargılanma hakkını düzenleyen Sözleşme’nin 6. Madde’si olmasaydı dahi ilgili Protokol bağlamında
korunması gerektiği sonucuna varılmıştır.; The right to property has always been the founding stone of the law
system in every political organization. This right is protected by the
Additional 1st Protocol to the Convention for the Protection of Human
Rights and Fundamental Freedoms alongside the national laws. The
infringement of the right to property can occur in many forms. In this
study the question whether the infringements of the right to property can
come into existence due to the mode of interpretation of the procedural
rules by the national courts is analyzed in the light of the Thaleia Karydi
Decision of the European Court of Human Rights which is given after the
sale of the company goods in a mandatory auction for a lower price than
their actual value without any proper notification. It is not probable for the
procedural rules which form the guarantee of the material rules not to
touch the substance of the right of property which is the highest societal
value, because of the nature of these rules. However there ought to be a
safeguard for the individuals to assure that there will not be an
unjustifiable and disproportionate detriment to their property rights even
when the procedural rules intervene. In this work, the point how to protect
the right to property from the procedural law is examined in the context of
the Additional 1st Protocol and the conclusion that the right to property
shall be protected under the concerning Protocol even though the 6thparagraph of the Convention that contains the right to fair trial had not
been existed is reached.
İnönü Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 5 (1).
2014-01-01T00:00:00ZAnayasa mahkemesi kararlarında kamu yararı kavramı
http://hdl.handle.net/11616/3408
Anayasa mahkemesi kararlarında kamu yararı kavramı
Tombaloğlu, Nermin
Toplum halinde yaşamak çeşitli kurallar ve düzenlemelere tabi
olmayı gerektirmektedir. Kamu yararı kavramı, konulan kurallar ile
yapılan idari işlem ve eylemlerin genel nitelikteki amacını ve aynı
zamanda nedenini oluşturmaktadır. Kavram, bu işlevinin sonucu olarak
çeşitli hak ve özgürlükler açısından bir sınırlama niteliği de taşımaktadır.
Dolayısıyla kamu yararı kavramı sık karşılaştığımız, sürekli duyduğumuz
bir kavramdır. Bu kadar çok kullanılan bir kavram olmasına rağmen
kamu yararının kesin ve net bir tanımı yapılmamıştır. Kavramın içeriği
belirsiz ve soyut bir kavram olması bu duruma neden olmaktadır.
Gerçekten de kamu yararı kavramı, farklı koşullarda, farklı şekillerde
anlaşılabilmektedir. Bu çalışmada, öncelikle kamu yararı kavramının
teorik çerçevesi çizilmeye çalışılacak, daha sonra Anayasa Mahkemesi
kararlarında kavramın değerlendiriliş şekli incelenecektir; Living in form of a society definitely requires being subject to
various rules and arrangements. Whereas the concept of public interest
with its rules imposed, forms, with its general characteristics, the
objective and at the same time the reasons, for administrative transaction
and actions. The concept also functions to result in restrictions from the
angle of various rights and freedoms. Accordingly, the concept of public
interest is, frequently met and heard, phenomena. Despite being a concept
so frequently used, there is no strict and clear definition made of this
concept. Content of the concept, being uncertain and abstract, has resulted
in such a situation. In fact, concept of public interest is understood
differently under changing conditions. In this study, given to form a
theoretical framework for the concept of public interest later in the
decisions of the Constitutional Court will examine the concept of
evaluating shape.
İnönü Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 5 (1).
2014-01-01T00:00:00ZTürk borçlar kanunu ve ole lando ilkeleri’nde sözleşmenin devri
http://hdl.handle.net/11616/3407
Türk borçlar kanunu ve ole lando ilkeleri’nde sözleşmenin devri
Meral, Nevin
Sözleşmenin devri kurumu, eski Borçlar Kanunu dönenimde yasada
açıkça düzenlenmemiş olmasına rağmen doktrinde ve uygulamadaki
ihtiyaç doğrultusunda Yargıtay kararlarında kabul edilmekteydi. Ancak
Yeni 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu ile beraber yasal düzenlemeye
kavuşan bu kurum, bazı açılardan önceki uygulamadan farklı olarak yeni
bazı şartlar içermektedir. Doktrinde 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu
öncesinde tartışılan bazı hususlara kanun açıklık getirirken kanunda hala
sorunlar ve boşluklar bulunmaktadır. Bu yazıda ise sözleşmenin devri
kurumunun Avrupa Sözleşme Hukuku İlkelerinde nasıl ele alındığı ve
Türk hukukunda ne gibi tartışmalı noktaların bulunduğu araştırılacak ve
çözüm önerileri ele alınacaktır.; Although the concept of Transfer of Contract was not clearly
regulated in the previous Code of Obligations in Turkey, it was accepted
in the doctrine and the Appeal Court Decisions in line with the need
in practice. However, this institution has been legally regulated in the
Turkish Code of Obligations numbered 6098 and it includes some new
terms which are different from the previous application in some ways.
While the Turkish Code of Obligations numbered 6098 has clarified some
issues that were discussed in the doctrine before, there are still some
issues and attached to the Code. This paper will examine how Principles
of European Contract Law handles this institution, what controversial
issues ex
İnönü Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 5 (1).
2014-01-01T00:00:00ZOsmanlı devleti’nde sarrafların mültezimlere kefilliği
http://hdl.handle.net/11616/3403
Osmanlı devleti’nde sarrafların mültezimlere kefilliği
Koyuncu, Nuran
Osmanlı Devleti’nin vergi tahsilinde uyguladığı iltizam sisteminde
mültezimlerin vergi tahsilini üstlenebilmeleri güvenilir bir kefil
bulmalarına bağlıydı. Böylece sarraflar, mültezimlere hem kefil olup hem
de onlar adına hazineye taahhütlerde bulunmaya başladılar. Sarraflar aynı
zamanda mültezimlerin peşin ödemelerdeki nakit para ihtiyaçlarını da
karşılıyorlardı. Hazine-sarraf ve mültezim arasındaki hukuki ilişkide en
temel problem ödemelerin aksamasıydı. Bu aksamalar, özellikle
Tanzimat’tan sonra merkezi hazine tarafından alınan çeşitli tedbirler
yoluyla önlenmeye çalışıldı.; In Ottoman Empire, leaseholders' taxing power depended on
finding a reliable guarantor in the tax farming system. Thus money-changers began to vouch for leaseholders and to make commitments for
them to the treasury. Money-changers also fulfiled the needs of
leaseholders in cash in advance. The most fundamental problem in
relationship between treasury, money-changers and leaseholders was a
delay in payments. The central treasury tried to prevent such delays by
means of various measures, particularly after the era of Tanzimat reforms.
İnönü Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 5 (1).
2014-01-01T00:00:00Z