(2018)
http://hdl.handle.net/11616/8898
İnönü Üniversitesi Akademik Yaklaşımlar Dergisi 2018 yılı cilt ve sayıları bu alt bölümde listelenir.2024-03-28T19:44:30ZAkıllı Kent Uygulamaları ve Konya Örneği
http://hdl.handle.net/11616/10008
Akıllı Kent Uygulamaları ve Konya Örneği
Bilici, Zekeriya; Babahanoğlu, Veysel
Günümüzde insanoğlunun yarısından fazlası kentsel mekânlarda yaşamakta ve önümüzdeki yıllarda bu
oranın daha da artacağı öngörülmektedir. Kentsel mekânlardaki hızlı nüfus artışı beraberinde bir takım
problemleri getirmekte aynı zamanda kentler yaşlanan altyapı ile bağlantılı zorluklarla da karşı karşıya
kalmaktadırlar. Hali hazırda kentlerin karşılaştıkları zorlukları yönetmelerinin ve üstesinden gelmelerinin
yollarını bulması adeta bir zorunluluk haline gelmiştir. Bu bağlamda bilgi ve iletişim teknolojilerindeki
gelişmeler ve inovatif çalışmalar, teknolojinin kentsel yaşamı kolaylaştırmasını daha etkili ve sürdürülebilir
kentler oluşturabilmek için “akıllı kent” yaklaşımını ortaya çıkarmaktadır. Çalışmanın amacı, akıllı kent, akıllı
vatandaş kavramı bağlamında akıllı kent uygulamalarını ele almak olarak belirlenmiştir. Çalışma nitel bir
yöntemle oluşturulacaktır.; People prefer to live in cities densely and owing to these city administrators, public administrations and
governments try to find solutions to a number of problems caused by the density of the population and at the
same time necessitate them to find solutions to the challenges related to aging infrastructure. In order to solve the
occurred problems information technologies used so that cities become more livable with high quality and more
functional spaces. In search of finding fast solutions to tackling urban challenges coerce countries to make cities
around the world ‘smarter’. The right way to create a smart urban phenomenon is bring cities in a sustainable
and livable way of life
2018-01-01T00:00:00ZThe relationship between the financial development and economic growth: an empirical application for turkey
http://hdl.handle.net/11616/10005
The relationship between the financial development and economic growth: an empirical application for turkey
Şen, Ali; Pehlivan, Ceren
The relationship between financial development and economic growth has been extensively analysed.
It is generally hold that financial development is crucial for economic growth. The growth of financial
development enables the capital to be used more efficiently, increases the investment and production in parallel
with the credit provided to the market, and fosters the economic growth. In this study, the relationship between
financial development and economic growth was investigated with the quarterly data for the period of 1985-
2016. Toda-Yamamoto causality tests were employed to determine the existence and the direction of causality
among the variables. The main empirical finding in this paper is that the financial growth has a positive effect
on economic growth. This result was also confirmed by the results of analysis related to ''supply-leading''
hypothesis put forward by Patrick (1966).; Finansal kalkınma ve iktisadi büyüme arasındaki ilişki, yoğun biçimde analize tabi tutulmuştur. Genel
anlamda, finansal kalkınmanın iktisadi büyüme için hayati öneme sahip olduğu kabul edilmektedir. Finansal
kalkınmanın gerçekleştirilmesi sermayenin etkin kullanılmasına, piyasaya sunulan kredi miktarına paralel olarak
yatırım ve çıktının artmasına, ekonomik büyümede iyileşmelerin yaşanmasına neden olmaktadır. Bu çalışmada
finansal kalkınmayla ekonomik büyüme arasındaki ilişki 1985-2016 yılları için çeyrek dönemlik veriler
kullanılarak incelenmiştir. Değişkenler arasındaki nedenselliğin varlığını ve yönünü saptayabilmek için TodaYamamoto Nedensellik testleri yapılmıştır. Bu analiz neticesinde finansal gelişmenin ekonomik büyüme
üzerinde olumlu bir etki oluşturduğu sonucuna ulaşılmıştır. Ayrıca bu sonuç, Patrick (1966) tarafından ortaya
koyulan ''arz önderliği'' hipotezine ilişkin analiz sonuçlarıyla da desteklenmiştir.
2018-01-01T00:00:00ZÜç farklı milliyetçilik
http://hdl.handle.net/11616/10002
Üç farklı milliyetçilik
Karadağ, Ahmet; Yaman, Haluk
Söylemi kolay, algısal düzeyi yüksek, tanımlanması zor olan milliyetçilik, tarihin seyri içerisinde,
değişimlerden her zaman etkilenmiş ve çoğu zaman değişimlerin önemli bir argümanı olarak kullanılmıştır. Bir
birlik ve bütünlük hali olarak ifade edilen milliyetçiliğin ortaya çıkmasında rol oynayan nedenler ve bu nedenlere
bağlı sonuçlar farklı milliyetçi teorileriyle açıklanmıştır. Teoriler milliyetçiliği açıklamaya çalışırken milliyetçi
grupların eylemleri farklı sonuçlar doğurmuştur. Üç farkı milliyetçilik, farklı sonuçların tezahüründe ortaya
çıkan durumları açıklamak adına tercih edilmiş bir öngörüdür. Bu makalede tarihin seyri içinde milliyetçiliğin
geçirdiği süreçler ele alınmış ve milliyetçilik, birleştirici milliyetçilik, ayrılıkçı milliyetçilik ve popülist
milliyetçilik gibi başlıklarda incelenmiştir.; Nationalism - which has an easy discourse, high perceptual level, and is difficult to define - has always
been affected from changes throughout history, and frequently used as a significant argument in those changes.
Expressed as a state of unity and solidarity; nationalism's formation process, causes that played a part in that
process, and effects connected to those causes, were explained with different nationalism theories. While
theories were trying to explain nationalism, acts of nationalist groups have caused different consequences. 'Three
Different Nationalism' is a perspective preferred for explaining situations which occur as manifestations of
different consequences. In this article, processes that nationalism underwent throughout history were discussed,
and examined under titles such as nationalism, unitary nationalism, separatist nationalism, and populist
nationalism
2018-01-01T00:00:00ZÖrgütsel stres düzeyinin ölçümü ve demografik değişkenlerle ilişkisi: bir kamu organizasyonu örneği*
http://hdl.handle.net/11616/9998
Örgütsel stres düzeyinin ölçümü ve demografik değişkenlerle ilişkisi: bir kamu organizasyonu örneği*
Çökük, Barış
En önemli sermayesi insan olan organizasyonların, çalışanları pek çok bakımdan olumsuz
etkileyebilecek örgütsel stres kaynaklarını iyi tahlil etmesi ve bunlara karşı çözümler üretmesi son derece
önemlidir. Çalışanlarının gereksinimlerini olabildiğince iyi tahlil eden, yerine getiren ve onları memnun edebilen
örgütler, yönetim sanatını daha güzel icra edebilmektedir. Bu sayede hem bireysel ve hem de örgütsel hedeflere
ulaşmak o derece kolay olabilmektedir. Bu araştırma, çalışanlar üzerindeki örgütsel stres düzeyini ölçmek ve
örgütsel stres ile demografik değişkenler arasında bir ilişki olup olmadığını tespit etmek, ilişkinin yönünü ve
derecesini belirlemek amacıyla yapılmıştır. Araştırmada temel problem sorusu; çalışanların örgütsel stres
faktörlerinden kaynaklı stres düzeyleri nasıldır ve çalışanların stres düzeyleri; cinsiyete, yaşa, eğitim durumuna
ve çalışma süresine (kıdem) göre değişmekte midir? şeklinde belirlenmiştir. Araştırma verileri anket yöntemi ile
elde edilmiştir. Araştırmanın çalışma grubu, Merzifon Kaymakamlığının farklı birimlerinde çalışan teknik, idari
ve sözleşmeli 145 personelden oluşmaktadır. Araştırma verilerini elde etmek için Kişisel Bilgi Formu, Örgütsel
Stres Kaynakları Ölçeği kullanılmıştır. Bu ölçeklere bağlı olarak oluşturulan anket sonucunda araştırma konusu
ile ilgili veriler toplanmıştır. Araştırma verileri, SPSS 18.0 (Statistical Package for Social Sciences for Windows
18. 0) programı ile analiz edilmiştir. Toplanan verilerin çözümlenmesinde öncelikle çalışanlara ait demografik
değişkenlerin tanımlayıcı frekans analizleri, standart sapmaları, ortalama değerleri ve yüzde dağılımları
çıkarılmıştır. Daha sonra örgütsel stres kaynakları ölçeği boyutlarından aldıkları puanların; demografik
değişkenlere göre farklılaşıp farklılaşmadığını belirlemek üzere varyans analizi uygulanmıştır. Ayrıca
değişkenlerin birbirleri ile olan ilişkilerin anlamlı olup olmadığını belirlemek üzere regresyon analizi ve bu
ilişkinin yönünü ve derecesini belirlemek üzere korelasyon analizi yapılmıştır. Analiz sonuçlarında, çalışanların
demografik özelliklerinin örgütsel stres düzeylerini anlamlı biçimde yordamadığı bulgulanmıştır.; Since organizations’ most valuable capital is human force, it is vital for the organizations investigate the
hurdles which its employees would obtain from what they strive for. Organization should also produce solutions
to possible negative outcomes of organizational stressors. When an organization examines, meets its employees’
needs and satisfies them, it can execute the management sciences’ basic principles. By this way, both and organizational goals could well be achieved. This study has been conducted to identify the organizational
stress level and any relationship between organizational stressors and employees’ demographic variables and to
define the direction and the level of this relationship. The organizational stressors like workload, role conflict,
physical environment negatively affect the employees. The data of this research has been obtained by survey
method. Questionnaires were completed by 145 technical, managerial and contractual personnel working in
different units at Merzifon district governorship. Personal information forms have been used for obtaining
demographic information, organizational stress scales have been used for measuring organizational stress
factors. Data has been collected by means of the questionnaires based on these scales. Research data has been
analysed with SPSS 18.0 (Statistical Package for Social Sciences for Windows 18. 0). In analysing the collected
data, first the descriptive analysis, frequency of responds, percentage of values, standart deviation and mean
values were calculated. Distribution of demographic variables relating to district governorship personnel has
been specified. Regression analysis has been conducted to decide if the scores that personnel got from the subtests of organizational stress scale vary depending on demographic variables. Also, in order to determine
direction and effect of the correlation of the variables, bivariate Pearson correlation coefficients have been
analyzed. Consequently, at the end of this research, it has been found out that demographic features do not
significantly predict the organizational stress levels of the employees.
2018-01-01T00:00:00Z