Özet:
Öz:Tıkayıcı hipertrofi ile birlikte adenoid ve/veya adenotonsiller inflamasyon çocukluk çağında sık karşılaşılan bir hastalıktır. Özellikle Waldeyer halkasının bir parçası olan adenoid dokunun anatomik pozisyonu nedeniyle, inflamasyonu ya da büyümesi halinde otitis media patogenezinde rol oynadığı bilinmektedir. Bu nedenle adenoid cerrahisinin, effüzyonlu otitis media tedavisinde yeri olduğu düşünülmektedir. Adenoid doku ile östaki tüpü ilişkisi nedeniyle adeonid dokuda meydana gelen bir enflamasyonun, östaki tüpü aracılığıyla orta kulağa geçtiği ve sonuçta orta kulakta akut enfeksiyonlara yol açtığı, ayrıca adenoid dokudaki hipertrofinin ise östaki tüpünde tıkanıklık, fonksiyon bozukluğu ve sonuçta orta kulakta effüzyonlara yol açtığı kabul edilmektedir. Oluşan effüzyon tedavi edilmezse geri dönüşümsüz iletim tip işitme kaybına yol açan adeziv otitis media ya da diğer orta kulak patolojilerinin gelişimine yol açabilir. Bu nedenle bu hastalarda erken dönemde tanı ve tedavinin yapılması önemlidir. Bu hastalarda adenoidektomi de amaç hem kronik enfekte, hem de obstruksiyona yol açan dokunun ortadan kaldırılmasıdır. Hipertrofiye bağlı olarak horlama ya da nazal konjesyon gibi tıkayıcı semptomlara yol açan adenoidlerde, adenoidektomi yapılması kaçınılmazdır. Ancak tıkayıcı semptomları ya da hipertrofi bulguları olmayan adenoid dokuya yaklaşımın nasıl olması gerektiği konusunda tartışmalar devam etmektedir. Ayrıca effüzyonlu otitis media tedavisinde de adenoidektomi ya da adenotonsillektominin tedaviye eklenmesi gerekliliği tartışma konusudur. Bu konuda literatürdeki çalışmalarda farklı sonuçlar bildirilmektedir.