Özet:
Son yıllarda artan bir hızla kalp hastalıkları gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin
önemli sorunlarından biri olmuştur. Kardiyovasküler hastalıklar özellikle sedanter yaşam ile birlikte artış göstermiştir (1). Özellikle koroner kalp hastalıklarının teşhis ve tedavisinde kullanılmaya başlanan yeni tekniklerden sonra koroner arter hastalıkları ilgi çekici konulardan biri haline gelmiştir.'
Kalp bir çok değişik koşullar altmda iskemiye maruz kalarak kanlanması bozulmakta ve böylece miyokardiyal dokunun oksijenasyonun engellenmesi ile kasılma yeteneği azalmaktadır. îskemi, ateroskleroz veya tromboembolilerin sonucunda olabildiği gibi, koroner bypass veya transplantasyon gibi cerrahi işlemler sırasında da oluşabilmektedir. İskeminin devam etmesi, miyokardm metabolizmasını devam ettirecek substratı bulamamasına ve sonuçta miyokardiyal infarktüs ya da ölümcül aritmilere yol açabilir (2, 3, 4). iskeminin ve buna bağlı aritmilerin mekanizması tam olarak açıklanamamıştır. Miyokardiyal iskeminin tam ve doğru tedavisinin yapılabilmesi patofizyolojik mekanizmaların yeterince bilinmesine bağlıdır.
