Özet:
7400 yıl öncesine kadar dayanan alkollü içkilerin üretimi; meyve suları, yaş ve kurutulmuş meyvalar (üzüm,böğürtlen v.s.), sebzeler (patates) ve tahıl tanelerinin (pirinç, çavdar v.s.) içinde bulunan şekerler ve polisakkaritlerin maya mantarları tarafından anaerobik fermentasyona uğratılması esasına dayanır (1,2).
Alkol psişik ve fiziksel bağımlılık oluşturan ve böylece kişiyi kompulsif olarak içmeye sevk eden bir maddedir, bağımlılığı kendini psikotik belirtilerle gösterir. Diğer bağımlılık türlerinden farklı olarak alkol bağımlılığı, beraberinde karaciğer, beyin, miyokard ve çizgili kas gibi organlarda fizyopatolojik bozukluklar da geliştirir. Bu nedenle alkol bağımlılığı aynı zamanda kronik alkol zehirlenmesi olarak da tanımlanabilir. Alkolizm olarak da bilinen bu tür bağımlılık, şahıslar üzerindeki ve çevresindeki olumsuz etkileri nedeniyle tıbbi ve sosyo ekonomik sorunlara neden olmuştur. Alkolizm birçok ülkede ilaç bağımlılığı ile ilgili en önemli toplumsal sorunlardan biridir. Amerika Birleşik Devleti eri’nde yapılan araştırmalar , alkole bağlı karaciğer hastalıklarının ölüme sebebiyet veren hastalıklar sıralamasında altıncı olduğunu ortaya çıkarmıştır (2,3).Bu nedenlerden dolayı alkolün ve canlı organizmalara olan etkisinin araştırılması her zaman vazgeçilmez olmuştur.
