Kadının soyadı meselesi gerek Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi
içtihatlarında gerekse Türk mahkemelerinin içtihatlarında ele alınan en
tartışmalı konulardan birisidir. Medeni Kanunumuzun kadının soyadına
ilişkin 187. maddesi, özellikle cinsiyet eşitliği bakımından, pek çok kez
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Anayasa Mahkemesi ve Yargıtay
içtihatlarına konu olmuştur. Benzer şekilde mehaz kanunun kadının
soyadına ilişkin 160. maddesi de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi
tarafından incelenmiştir. Bu incelemenin ardından, İsviçre yasa koyucusu
söz konusu maddeyi çocuğun soyadına ilişkin Medeni Kanunun 270.
maddesi ile birlikte, cinsiyet eşitliğinin güvencesi olacak şekilde
değiştirmiştir. Çalışmamızda öncelikle İsviçre Hukukundaki gelişmeler
ele alınacaktır. Ardından yargı kararları incelenerek, kadının ve çocuğun
soyadı meselesinin güncel durumu ortaya koyulmaya çalışılacaktır
The problem of women’s surname has been one of the most
controversial matters in both the European Court of Human Rights
jurisprudence and Turkish jurisprudence. In many occasions, Article 187 of Turkish Civil Code, related to women’s surname was discussed in the
decisions of European Court of Human Rights, Turkish Constitutional
Court and Turkish Supreme Court particularly in terms of gender equality.
Likewise the corresponding Article 160 of Swiss Civil Code, which forms
the origin of Turkish Civil Code, was examined by the European Court of
Human Rights which prompted the Swiss law makers to amend the
foresaid Article together with the Article 270 of the Swiss Civil Code,
related to children’s surname in order to assure the gender equality. The
aim of this article is to examine first the Swiss experience and then the
recent jurisprudence in Turkey related to women’s and children’s surname
in order to set forth an analysis of the present judicial approach.