After the Second World War, the United Nations Organization,
founded for providing international peace and security, has taken
providing respects for fundamental rights and freedoms on a duty. The
United Nations has worked for this aim stated in the UN Charter through
both basic and auxiliary bodies and declaration and converntions.
Although The United Nations’ basic bodies such as the General
Assembly, the Security Council and the Economic and Social Council,
was basically founded in order to ensure international peace and security,
it has indirect effects on protecting and developing human rights. The
Bodies such as the Commission On Human Rights, Office of the United
Nations High Commissioner on Human Rihgts, Office of the United
Nations High Commissioner for Refugees, the Commission on the Status
of Women founded by the General Assembly and the Economic and
Social Council, were directly founded to develope and protect the human
rights. These Bodies has really an important role on protecting and
improving human rihgts through their facilities.
Birleşmiş Milletler, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra ortaya çıkan
bir hükümetler arası örgüttür. Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra kurulan
Milletler Cemiyeti, İkinci Dünya Savaşı’nın çıkmasını önleyemeyerek
uluslararası barış ve güvenliğin korunması görevinde başarısız olmuş ve bu yüzden önemini yitirmiştir1
. Ayrıca, İkinci Dünya Savaşı’nın
sonucunda Almanya ve Japonya’nın yenilmesinin ardından, galip
devletler kendi önceliklerine ve güvenliklerine karşı yeni rakiplerin ortaya
çıkmasını önlemek ve uluslararası istikrarı sağlamak için çalışmalarını
sürdürmüşlerdir2
. Bu görevi üstlenecek yeni bir uluslararası örgüt kurmak
için konferanslar düzenlenmiştir. Bunlardan biri olan San Francisco
Konferansı’nda 50 devlet temsilcisinin imzaladığı Birleşmiş Milletler
Şart’ı, 24 Ekim 1945’te yürürlüğe girmiştir3
. Birleşmiş Milletler Şartı 111
maddeden ve 19 bölümden oluşmaktadır. Birleşmiş Milletler Şart’ına 70
maddelik Uluslararası Adalet Divanı Statüsü eklidir. Bu Statü BM
Şartı’nın ayrılmaz bir parçası olarak kabul edilmektedir4