Özet:
Şiddet, insanın davranış ve tutumlarında geçmişten beri var olan bir
olguyu tanımlar. Bu nedenle, şiddeti insan-insan ve insan-doğa
ilişkilerinin öne çıkan belirleyicilerinden biri olarak kabul etmek
gerekir. Şiddetin bir türü olarak siyasal şiddetin de tarihi oldukça
geriye götürülebilir. Ayrıca son yıllarda toplumsal ilişkilerde şiddete
dayalı eylemlerdeki artış ve uluslararası anlamda yükselişe geçen
terörizm dikkate alındığında şiddetin ve politik amaçlara hizmet eden
siyasal şiddetin gittikçe öneminin arttığı görülmektedir. Bu önem
artışıyla birlikte akademik alanda da popülerliğini arttıran siyasal
şiddet, geçmişten gelen birikime ek olarak çeşitli görüşler ve
yaklaşımlarca sürekli tartışılan bir mesele haline gelmiştir. Bu
tartışmaların ortak noktalarından biri de siyasal şiddetin tanımlanması
hususunda yaşanan görüş farklılığı olarak öne çıkmaktadır.
Dolayısıyla siyasal şiddet neredeyse her disiplinin ayrı bir noktadan
yaklaştığı ve bu nedenle üzerinde mutabakata varılamayan oldukça
muğlak bir kavram niteliği kazanmıştır. Buradan hareketle, çalışmada
siyasal şiddet kavramının yakın dönemdeki anlam belirsizliğinin
nedenlerine odaklanılmakta ve şiddetin ele alındığı klasik metinlerin
bu belirsizliğin kaynağı olduğu savunulmaktadır. Ek olarak,
metinlerdeki görüş çeşitliliğin siyasal şiddet kavramının günümüzdeki
anlamına etkileri tartışılmaktadır. Siyasal şiddet kavramını klasik ve
çağdaş dönem siyaset felsefesi düşünürlerinin görüşleri üzerinden
irdeleyen çalışma, bu kapsamda siyasal şiddet kavramının
belirsizliğini gerekçelendirmeyi amaçlamaktadır. Nitel araştırma
yöntemlerinin benimsendiği çalışmada siyasal şiddetin kavramsal
belirsizliği betimsel ve yorumsamacı bir analizle tartışılmaktadır. İlk
olarak, şiddet kavramına, şiddetin nedenlerine ve şiddet türlerine
değinilmektedir. Sonrasında siyasal şiddet kavramına dair
literatürdeki tartışmalar ortaya konulmaktadır. Son olarak da bu
tartışmalar siyaset felsefesi kapsamında düşünürler üzerinden analiz
edilmektedir. Çalışmanın sonucunda, düşünürlerin siyasal şiddet
kavramı üzerinde farklı görüşlere sahip olduğu, düşünürlerin kendi
felsefeleri bağlamında şiddeti değerlendirdiği ve bu nedenle siyasal
şiddet kavramının muğlaklaştığı savlanmaktadır.