Özet:
Özet
Bir alacağı teminat altına almak için hem kefalet sözleşmesi yapılması, hem de rehin tesis
edilmesi mümkündür. Kefaletin mutlaka asıl borçlu dışında üçüncü bir kişi tarafından
verilmesi gerekir. Ancak rehin, asıl borçlu tarafından ya da üçüncü bir kişi tarafından
verilebilir. Alacaklının kefil ya da rehin veren üçüncü kişi tarafından tatmin edilmesi
hâlinde, yapılan ödeme bakımından anılan bu kişilerin (kefil ve rehin veren üçüncü kişi)
halefiyete dayalı olarak birbirlerine rücu edip edemeyecekleri, çalışmanın konusunu
oluşturmaktadır. Konu ile ilgili 818 sayılı Borçlar Kanunu (BK)’ndan farklı olarak 6098
sayılı Türk Borçlar Kanunu (TBK) m. 596’da özel düzenlemeler yer almaktadır. Anılan
hükmün ikinci fıkrasında alacaklıyı tatmin eden kefilin kural olarak, kefalet sözleşmesi
kurulmadan önce ya da en geç sözleşmenin kurulması anında borçlu dışında üçüncü kişi
tarafından verilen rehin haklarına başvurabileceği düzenlenmiştir. Aynı hükmün dördüncü
fıkrasında ise kural olarak, rehnin kefaletten sonra verilmesi hâlinde rehin veren üçüncü
kişinin kefile başvurabileceği düzenlenmiştir. Bu konuda ayrıca TBK m. 127/f. I, b. 1 ve
4721 sayılı Türk Medenî Kanunu m. 884 hükümlerinde de düzenlemeler yer almaktadır.
Ancak TBK m. 596 hükmü daha özel bir düzenleme olduğundan, uyuşmazlık ortaya
çıktığında öncelikle uygulanmalıdır.