Özet:
Öz:Sosyal bilimlerin tamamına ait birikimden yararlanma gücünü yedekleyen edebiyatla, ikiz kardeşi sayılabilecek bir sosyal bilim olan tarihin iç içe geçtiği tarihi roman türü, Türk edebiyatının seçkin eserlerle geniş kitlelere ulaşan özgün bir türüdür. Bu türün iyi örneklerinden ve ilk akla gelenlerinden biri, karakter unsurunun sentezleyici ve belirleyici olduğu bir roman kurgusu olduğu adından da anlaşılan Tarık Buğra'nın Osmancık adlı romanıdır. Bu roman, Tobias'ın, yirmiye indirgediği temel kurgularından "olgunlaşma" kurgusu ile birebir örtüşen bir akış silsilesi ve çizelgesi takip eder. Makalemizde, birincil kurgu olarak olgunlaşma, ikincil kurgu olarak değişim kurgusu ile kurduğu ilişkiler üzerinden Osmancık romanı irdelenecek, Türk edebiyatında Oğuz Kağan ile dünya yolculuğuna başlayan alp tipinin, Battalgazi'ye gelip, alperen tipine dönüşünceye kadar geçirdiği evrelerle Osman Gazi'nin gelişim eğrisi ilişkilendirilecektir. İçinde sonsuz kere uyanmaya elverişli uyuyan güçleri ile evrenin gözbebeği ve başkişisi olan insanın, zihinsel ve düşünsel evrimi ve değişimi, tarihi de değiştirme gücünü temsil ettiği için, insanı anladığımızda insanlığı da anlama olanaklarını elde ederiz. Tarık Buğra bu romanında Osmancık karakterinin olgunlaşması ve ruh haritası üzerinden Osmanlı Devletini kuran ve ayakta tutan ruhu tahlil ederken aynı zamanda kişi - devlet eşleşmesi yoluyla Osmanlı'nın da şifrelerini çözer. Romandan geriye okurun zihninde örnek alınması gereken bir devlet adamı karakteri ile tecrübelerinin damıtılması gereken bir devlet geleneği mirası kalır.