YILDIZ, Rifat2022-01-032022-01-032020Yıldız, Rifat . "Kıyas İşleminde Teâruz ve Tercîh". Mesned İlahiyat Araştırmaları Dergisi 12 / 1 (Haziran 2021): 9-36 . https://doi.org/10.51605/mesned.893097https://hdl.handle.net/11616/44834Öz Meydana gelen yeni gelişmeler insan açısından sürekli bir takım yeni sorunun ortaya çıkmasına neden olur. İslam Hukuku da kıyamete kadar geçerli olması hasebiyle ortaya çıkacak yeni problemlere çözüm üretebilecek bir yapıya sahip olduğu kabul edilir. Kur’ân ve Sünnet yeni oluşan meselelerin halli için müracaat edilecek temel iki kaynaktır. Bu iki esas delilde inanç esasları gibi değişime kapalı ahkâm olduğu gibi, zaman ve şartlara göre aralarındaki ortak illet ve sebepler göz önünde alınarak yeni sorunların çözümüne yardımcı olacak hükümler de vardır. Fıkıh ilmiyle ilgili çalışmalar tetkik edildiğinde ta’lil ile ilgili işlemlerin İslam Hukuk tarihinin her döneminde yapıldığı görülecektir. İlk dönem yapılan fıkhî işlemlerde kıyas genelde benzer durum ve akıl gibi mânalarda kullanıldığı için illet teorisi daha sonraki fakihlere göre daha geniş bir sahada kabul görmüştür. Kıyas işlemi İslam Hukuk ilminin önemli bir delil ve aracı olarak tarihi süreçte çok önemli işlevler ifa etmiştir. Kıyas işlemi fıkıh ilminin oluşmaya başladığı ilk dönemde daha sade ve esnek bir şekilde işlediği için meydana gelen yeni meselelere rahatlıkla çözüm bulunurdu. İki mesele arasında bulunan ortak temel bir özellik yolu ile ahkâmı birbirine bağlamak biçiminde yapılan küçük mantıkî önermeler o dönem henüz mevcut değildi. Bir takım nedenden ötürü zamanla keyfiliğe engel olmak içtihat faaliyetini bir sisteme bağlamak amacıyla içtihadın en yaygın şeklinden biri olan kıyas anlayışı bir takım ilke ve kaidelerle sınırlama yoluna gidildi. Tarihi süreç içerisinde bazı fakihler itiraz etmesine rağmen kıyas işlemi bir delil ve yöntem olarak işlemeye devam etti. Kıyas işlemini geçerli delil ve yöntem olarak gören fakihler gerekçe olarak bazı ahkâmın ta‘lil edilmesini ileri sürdü. Bu fakihlere göre ta’lil faaliyeti nasların ihtiva ettiği ahkâmın maksat ve gayeleriyle ilgili zihnî faaliyette bulunma ameliyesidir. Ta’lil teorisinin ortaya çıkışı durmadan devam edip gelişen olaylara sınırlı sayıdaki naslar aracılığıyla çözüm üretebilme ve yeni meselelerin hükümlerini tespit edebilme fikrinden kaynaklıdır. Özellikle fıkhî sorunların çözümünde temel dayanak olan Kur’ân detaylı bir şekilde tetkik edildiğinde bazı ahkâmın illetinin açık bir şekilde ifade edildiği fakat bunların da sınırlı sayıda olduğu görülecektir. Bu nedenle ta’lil nazariyesi, İslam Hukuk düşüncesinin temel taşlarından biri olarak kabul edilmiştir. Zira naslardaki illetin tespiti ile Şâri’in hükümleri vazederken dikkate aldığı esasları belirleme işlemi söz konusudur. Allah’ın teşri ettiği ahkâmın kulların maslahatına yönelik genel ve özel hususlar bulunmaktadır. Kulların faydasına yönelik genel esaslar makâsıd diye ifade edilirken, özel esaslar da illet ve hikmet diye izah edilmiştir. Kıyas bazı usûlcülerce şeri‘ bir delil olarak kabul edilirken bazı usûlcülere göre de delillerden hüküm elde etme yöntemidir. Kıyas işlemini yöntem olarak kabul eden usûlcülere göre kıyasın dört rüknü mevcuttur. Bunlar asl, fer, illet ve hükümdür. Kıyası şeri‘ delil olarak gören bazı usûlcüye göre ise kıyasın rüknü sadece illettir. Bu nedenle kıyas işlemini yaparken illeti sağlıklı bir şekilde tespit etmek önemlidir. Bu amaçla illetin sıhhatli bir şekilde tespiti yapılırken fer‘de illet olabilecek unsurları seçmek, fer‘de illet olamayacak unsurları ayıklamak ya da birbirine denk olan ve çatışan illetler arasında en uygun olanı tercih etmek gerekmektedir. Usûl alimleri ileti tespit ederken bir takım kıstaslar geliştirdikleri gibi teâruz eden illetleri seçmede bazı ilkeler belirlemişler. Bu çalışmada Hanefî ve Şâfiî alimlerin biri birine denk illetler arasında oluşan teâruz durumunda yapmış oldukları tercih işleminde gözettikleri esaslar ve tercih nedenleri, usûl eserlerinden tespit edilmeye ve gözettikleri esasların sonuçları ortaya konmaya çalışılacaktır. Yapılan çalışmada farklı yöntemler benimsemiş olan usûlcü ve fakihlerin sorunlara çözüm bulmak için olay ve olguların naslarla irtibatını sahih bir şekilde kurmak adına kıyasın rüknü olan illeti tespit için büyük bir çaba sarf ettikleri görülür. Nitekim bu amaçla ileri sürülen illetin sıhhatini tespit için bir takım eleştiri yöntemi geliştirdikleri ve bu metotlardan birinin de şüphesiz muâraza yöntemi olduğu anlaşılır. Usûlcüler bu yöntemle illetin tespitinde hem dikkat edilmesi gereken hususları açıklar hem de tespit edilen illetler teâruz ettiğinde tercih için uyulacak kıstasları da belirlerler. Bu amaçla teâruzu gidermek için Serahsî gibi bazı Hanefî usûlcüler kendi anlayışları gereği illeti merkeze alıp tercih sebeplerini illet etrafında inşa ederken Şâfiî usûlcüler de illetin tespit ve teâruzu anında tercih işlemi için kendi usûl kaidelerinden hareketle asıl, fer‘, illet ve hükümle ilintili bazı ölçütler geliştirirler. Usûlcüler ortaya koymuş oldukları bu kıstaslarla asıllarda bulunan ve illet olabilecek vasıfların doğru olarak tespitine çalışırlar.trinfo:eu-repo/semantics/openAccessKıyas İşleminde Teâruz ve TercîhArticle