Uçar, Ayşe2020-10-092020-10-092019Uçar, Ayşe (2019). Anlam-yorum eksenli meallerin imkân ve sınırları-Mustafa Öztürk'ün "Kur'ân-ı Kerîm meali" örneği. Yayımlanmış Yüksek Lisans tezi, İnönü Üniversitesi, Malatya.1-113 ss.https://hdl.handle.net/11616/18311ÖZET Kur'ân'ın başka dillere tercümesinin tarihi seyrine baktığımızda oldukça ilginç bir serüven karşımıza çıkmaktadır. Kur'ân tercümesinin meşruiyeti meselesi ile başlayan tartışmalar tarih boyunca ülkeden ülkeye, farklı platformlarda çeşitlenerek devam etmiştir. Bu tartışma başlıklarından biri de Kur'ân tercümesinin hangi yöntemle yapılacağıdır. Tercüme, yapılış amacına ve usulüne göre harfî tercüme ve tefsirî tercüme olarak ikiye ayrılır. Harfî tercüme lâfzî, literal, veya motamot tercüme olarak isimlendirilir. Bu yöntemde tercüme, dilsel aktarım olarak görülmüş, anlamlandırma okura bırakılmıştır. Harfî tercüme, metinde herhangi tasarrufta bulunmadan söz nasıl söylenmişse olduğu gibi aktarmayı hedefler. Tefsiri tercüme ise aslın kelime dizilişindeki ve terkibindeki nizama riâyet etme şartı aramaksızın anlamın doğrudan doğruya bir dilden diğer bir dile aktarılmasıdır. İşte bu sebeple, bu tercüme "manevi tercüme" veya "anlam yorum eksenli tercüme" olarak isimlendirilir. Kur'ân tercümeleri için özel olarak "meal" kavramı kullanılmaktadır. Meal yazımı için iki yöntemin de olumlu ve olumsuz yönleri vardır. Meal, ne kadar mükemmel olursa olsun asla Kur'ân'ın yerine geçemez. Meal okumanın amacı âyetleri anlama çabasıdır. Bu sebeple tefsirî tercüme (anlam-yorum eksenli), meal yazımı için daha idealdir. Nitekim Kur'ân ile şimdiki muhatapları arasında büyük bir zaman ve kültür farkı mevcuttur. Bu fark, tercümenin açıklamalarla beslenmesini gerekli kılmaktadır. Ayrıca sözlü kültür ortamında nazil olan Kur'ân'ı yazılı kültür insanının anlayabileceği formata çevirerek aktarabilmek gerekmektedir. Kur'ân'ın kendine has bir anlam dünyası vardır. Kelimeler ve kavramlar onda yeni anlamlar kazanabilir. Bu sebeple kelimelerin yalnızca sözlük anlamlarını vermek ile yetinemeyiz. Kelimeleri yeni anlamları ile yorumlamak gerekmektedir. Bütün bunları literal tercüme yöntemi ile yapabilmek pek de mümkün olmamaktadır. Fakat tefsirî tercüme yöntemi mütercime bu imkânları sağlayabilmektedir. Bu araştırmada harfî tercüme ve tefsirî tercüme yöntemlerini karşılaştırmalı olarak sunmaya çalıştık. Tefsirî tercüme meal yazımı için daha uygun görünse de bazı riskleri beraberinde getirmektedir. Bu araştırmamızda Mustafa Öztürk'ün hazırlamış olduğu "Kur'ân-ı Kerîm Meali- Anlam ve Yorum Merkezli Çeviri" adlı çalışması üzerinden, anlam-yorum eksenli meal çalışmalarının müspet ve menfî yönlerini değerlendirerek, sonuçları ortaya koymayı hedefledik. Anahtar Kelimeler: Tefsirî Tercüme, Harfî Tercüme, Meal, Anlam, Yorum.  ABSTRACT When we look at the historical trajectory of the translation of the Qur'an into other languages, we encounter a rather interesting odyssey. Throughout history, discussions starting about the legitimacy of the Qur'an translation have continued on different platforms, varying from country to country. One of these discussion tittles is with what method to do the Qur'an translation. According to its purpose and its method, the translation is divided into two as 'harfi[literal] translation' and 'tefsiri [exegetical] translation'. Harfi translation is named close/verbatim(lafzi), literal, or word-for-word translation. In this method, translation is seen as linguistic conveyance; giving meaning to it is left up to the reader. Without the disposition of advancing any explanation to, adding/subtracting, etc. to the text, the word —however it is expressed— is translated as so. As for tefsiri[exegetical] translation, absent the proviso of compliance with the original's order of word structure and composition, it is the direct translation of meaning from one language to another. For that reason, this translation is named 'spiritual [manevi] translation' or 'meaning-interpretation-oriented translation'. For the Qur'an translations, the concept of 'meal' is distinctively used. Vis-à-vis meal writing, both the methods have positive and negative aspects. Meal, no matter how perfect it is, can never take the place of the Qur'an's original. The purpose of reading a meal is to seek to understand the verses (Arabic: آية āyah, plural آيات āyāt). For this reason, tefsiri translation(meaning-interpretation-oriented) is more ideal for meal writing. As a matter of fact, there exists a major time and culture difference between the Qur'an and its interlocutors. This difference necessitates the translation being fed with explanations. Furthermore, it also requires to be able to translate the Quran which was revealed in the oral-culture milieu by changing it into a format that people of written culture could understand. The Qur'an has a unique world of meaning. Words and concepts could gain new meanings in it. Therefore, we could not confine ourselves only to giving the dictionary definitions of words. The interpretation of the words with their new meanings is needed. It is not that possible to achieve all this with the literal translation. However, the exegetical translation method provides the translator with all these opportunities. In this research, examples of the two methods were comparatively presented. Although exegetical translation appears to be more convenient for meal writing, that brings some risks with it. Drawing upon the work 'the Meaning-Interpretation-Oriented Meal of the Qur'an' prepared by Prof. Mustafa Öztürk, this research sought to analyse the pros and cons of the meaning-interpretation-oriented meal works and to present the findings. Keywords: Exegetical Translation, Literal Translation, Meal, Interpretation.trinfo:eu-repo/semantics/openAccessDinReligionAnlam-yorum eksenli meallerin imkân ve sınırları-Mustafa Öztürk'ün "Kur'ân-ı Kerîm meali" örneğiExegetical translationMaster Thesis1113