TOMBUL, Işıl2022-02-092022-02-092021TOMBUL I (2021). DEĞİŞEN DEĞERLER VE YABANCILAŞMA BAĞLAMINDA SİNEMADA ÖZNENİN DİJİTALLEŞEN YALNIZLIĞI. İnönü Üniversitesi İletişim Fakültesi Elektronik Dergisi, 6(1), 312 - 328. Doi: 10.47107/inifedergi.880853https://app.trdizin.gov.tr/makale/TkRZNU5EUTBOQT09/degisen-degerler-ve-yabancilasma-baglaminda-sinemada-oznenin-dijitallesen-yalnizligihttps://hdl.handle.net/11616/46980Öz:Marksist kuram açısından, insanın doğa karşısında yabancılaşması kaçınılmazdır. Özellikle modern dönemde, geleneksel dönemde olduğu gibi üretim ve tüketimdeki bütünselliğin bozulması, insanı emeğinden uzaklaştırmıştır. Sanayi Devrimi Avrupa’sından günümüze baktığımızda kendine çoktan yabancılaşmış olan öznenin artık dijitalleşmiş bir dönemde hâlâ yabancılaştığını söylemek pek mümkün görünmemektedir. Çünkü zaten postmodernist döneme yabancılaşmış olarak ulaşan özne için yabancılaşmaktan çok parçalanmaktan bahsedilebilir. Özellikle Sanayi Devrimi Avrupa’sını inceleyen sosyologlar açısından toplumdaki birçok değişimin çözümlenmesinde önemli bir anahtar kelime olan değer fenomeni, yabancılaşmayla birlikte çalışır. Değer fenomeni, üretim toplumundan tüketim toplumuna geçildiğinde önemli bir kırılma yaşar. Bu kırılma öznenin parçalanmasıyla doğru orantılı olarak karşımıza çıkar. Kapitalist üretim toplumundan kapitalist tüketim toplumuna geçilen dönemde özne kendini tüketim üzerinden kimliklendirirken dijital dönemde öznenin sanal alanda kendilik, beden, bağlantısızlık ve parçalanması dikkat çeker. Bu nedenle dijital kültür içinde öznenin materyalist yalnızlığından dijital yalnızlığına ve parçalanmışlığına doğru bir dönüşüm vardır. Bu çalışmanın amacı, bu yapısal değişimler doğrultusunda öznenin gerçek dünyadaki nesneleşmiş yalnızlığından sanal dünyadaki parçalanmışlığına geçişini sinema üzerinden göstermektir. Bunun için yabancılaşma kuramı bağlamında Amerikan Güzeli (1999), Ben ve Sen ve Diğerleri (2005), Erkekler, Kadınlar ve Çocuklar (2014) filmlerine dönemsel olarak karşılaştırmalı bir analiz yapılmıştır. Nitel içerik analizi uygulanan çalışmada oluşturulan yönerge doğrultusunda filmler analiz edilmiştir. Öznenin yabancılaşması ve değerlerinin değişimine, Amerikan rüyasının burjuva aile modelini sunan Amerikan banliyösünden bakılmıştır. Filmler dijital dönem öncesi, dijital döneme geçiş ve dijital dönem olmak üzere üç farklı dönemi yansıtması açısından önemlidir. Bu farklı dönemlerde öznenin yabancılaşması ve yalnızlığındaki değişimle bağlantılı olarak değişen değerler karşımıza çıkmaktadır. Araştırma sonucunda görülmüştür ki dijital döneme geçiş sürecinde, diğer deyişle sanallığın hayatın merkezine girdiği akışkan bir dönemde özneyi saran kurumsal yapılar ve insan ilişkileri yeni değerleri beraberinde getirmiştir. Özne artık gerçek dünyanın nesneleşmiş bir yalnızlığından sanal dünyanın bağlantı içindeki akışkan ve parçalanmış yalnızlığına geçmiştir.Öz:From the standpoint of Marxist theory, it is inevitable for man to be alienated from nature. Especially in the modern period, the deterioration of the unity of production and consumption has distanced people from their labor. When we look from the Industrial Revolution Europe to the present day, it does not seem possible to say that the subject, who has already alienated from himself, is still alienated in a digitalized period. Because for the subject who has already reached the postmodernist era as alienated, it can be talked about being fragmented rather than alienated. The phenomenon of value, which is an important key word in analyzing many changes in society, works together with alienation, especially for sociologists who study the Industrial Revolution Europe. The phenomenon of value experiences an important break when it is passed from the production society to the consumer society. This break occurs in direct proportion to the splitting of the subject. In the transition from the capitalist production society to the capitalist consumption society, the subject identifies himself through consumption, in the digital era, the subject's self, body, disconnection and fragmentation in the virtual space draw attention. Therefore, there is a transformation from the subject's materialistic loneliness to digital loneliness and fragmentation in digital culture. The aim of this study is to show the transition of the subject from objectified loneliness in the real world to fragmented in the virtual world in line with these structural changes through cinema. For this purpose, a periodic comparative analysis was made on American Beauty (1999), Me and You and Everyone We Know (2005), Men, Women & Children (2014) films in the context of alienation theory. Films were analyzed in line with the instructions created in the study, in which qualitative content analysis was applied. The alienation of the subject and the change of values have been viewed from the American suburb, which presents the bourgeois family model of the American dream. Movies are important in terms of reflecting three different periods: pre-digital era, transition to digital era and digital era. In these different periods, changing values are also encountered in connection with the change in the alienation and loneliness of the subject. As a result of the research, it was seen that in the transition to the digital era, in other words, in a fluid period when virtuality entered the center of life, the institutional structures and human relations surrounding the subject brought new values. The subject has now moved from an objectified loneliness of the real world to the fluid and fragmented solitude of the virtual world in connection.trinfo:eu-repo/semantics/openAccessDEĞİŞEN DEĞERLER VE YABANCILAŞMA BAĞLAMINDA SİNEMADA ÖZNENİN DİJİTALLEŞEN YALNIZLIĞIArticle