Özet:
Spor, insanları harekete geçiren ve büyüleyen bir toplumsal fenomen haline
geldi. Ancak neden spor hukuku?. “Dünyanın en güzel yan uğraşının” hukukçuların
müdahalelerinden beri kılınması gerekmez mi?. Acaba adalet tanrıcası, spor ve oyuna
müdahale alanı bulursa bunlar şiddetli bir zedeleme yaşamaz mı?. Bu on yıllarca süre
gelen baskın görüştü1
. Ancak gerçeklik, hukuka çağırı yapmaktadır2
; sorunları çözmek,
etkisizleştirmek ve önlemek için. Sporun ticari meta haline gelmesi ve
profösyonelleşmesi süreci – artan bir şekilde devam etmekte olan medyanın varlığıyla
birlikte – onu aktif katılımcıları için sadece sorun çıkarabilecek bir hale getirmedi; aynı
zamanda sorunların çeşitlilikleri ve genişlilikleri daima artan bir şekilde medyada
tartışılmaktadır. Hemen hemen hiçbir yaşam alanı, meraklı kamu oyu için sporda
olduğu kadar saydam hale gelmedi. Öğrenciler bakımından spor ve spor hukuku;
hukuk ve realitenin birbiri ile etkileşimini öğrenmek, yeni bir hukuk alanına
motivasyonlu bir şekilde ilk girişin – bir nevi tüme varımcı bir şekilde – sağlanması,
farklı hukuk alanları arasındaki interdisipliner bağlantıları – bir “Hmm macerası”
olarak – öğrenmek ve karşılaştırmalı hukuk bakış açısını güçlendirmek için, heycan
verici bir eğitim alanıdır. Spor hukuku, meselelerin kesiştiği bir alandır ve bu tür
kesişme alanları daima büyüler.