Hukuk devleti ilkesinin ve anayasal hükümlerin bir sonucu olarak idare kendi
işlem ve eylemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlüdür. İdareyi, bu zararı tazmine
zorlayacak en etkili yol ise tam yargı davalarıdır. Hukuka saygılı devlet anlayışında
bireylere, sadece idareye karşı dava açma hakkının tanınmış olması yeterli değildir; aynı
zamanda bireylerin bu haklarını en kolay şekilde kullanabilmelerinin de önünün açılması
gerekir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin içtihatlarında da vurgulandığı gibi dava
süresinin kısa olması, uygulanan usulün karmaşıklığı nedeniyle dava açma süresinin
kaçırılmasını, mahkemeye başvurma hakkının ihlali olarak kabul etmektedir.
İdari yargı organlarınca görülen tam yargı davaları ile özel hukuktaki haksız fiilden
kaynaklanan tazminat davalarından süre ve usuller açısından çeşitli farklılıklar
öngörülmüştür. Adli yargıda hakkı ihlal edilenler doğrudan tazminat davası açabilirken
idari eylemlerden kaynaklanan hak ihlallerinde dava açmadan önce idareye başvuru
yapılması zorunlu tutulmuştur. Pratikte idarenin bu başvuruya olumlu cevap verme imkânı
olmamasına rağmen idare aleyhine dava açılmasını güçleştiren zorunlu başvurunun haklı
bir gerekçesi bulunmamaktadır. Tam yargı davalarında dava açma süresi adli yargıdaki
tazminat davalarına oranla çok kısa olarak düzenlenmiştir. Dava açma sürelerinin kısa
tutulmasının, iptal davaları için kısmen haklı bir gerekçesi olabilse de konusu parasal bir
alacağı içeren idari davalarda idare lehine durum oluşturmanın hukuki ve mantıki
dayanaklarının açıkça ortaya konulması gerekir.
Çalışmamızda, tam yargı davaları ile özel hukuktaki tazminat davalarını
karşılaştırılarak idareye tanınan ayrıcalıkların hak arama özgürlüğüne uygunluğu ele
alınacaktır.
The administration is liable for compensating the loss stemming from its procedure
and actions as a consequence of the principles of the state of law and the constitutional provisions. The most effective way, in this regard, is to compel the administration to
compensate the loss in the full remedy actions. In the law-abiding rule of state, it is not
adequate to give the individuals the right to file an action against the administration;
facilitating the use of such rights by the individuals is also a requirement. As stressed out
in the judicial precedents of the European Court of Human Rights, missing out the term of
litigation because of the short term of actions and the complexity of the procedure
established is considered as the violation of the right to litigate.
There are differences between full remedy actions and actions for damages caused
by tortious acts in civil law in terms of times and procedures. Although, people whose
rights are violated can directly open the case, it is mandatory to apply to the administration
for violaiton of the rights caused by administrative actions. In spite of the fact that, in
practice, administration does not compensate the damages, there is no valid ground for the
mandatory application which makes difficult to open the case. Terms of litigations in full
remedy actions are very short according to actions for damages in civil law. It is may be
logical to regulate short terms of litigations for actions for annulment, however, it is
necessary to explain legal and logical reasons for the regulation for benefit of
administration in administrative cases about monetary claims.
In our study, full remedy actions and actions for damages in civil law will be
compared, and privileges of administration will be examined according to suitability for
right to legal remedies.