This study aims to examine Samuel Beckett’s Endgame as an absurdist
play considering certain aspects and characteristics of this kind of drama
such as silence, pause, repetitions, no story or plot, no recognizable or
definable decor, unconventional dialogue and interest in global and universal
problems rather than contemporary issues. With the changing state of the
world and especially due to the destructive effects of the Second World War,
feelings of meaninglessness and nothingness spread over the world sending
forth despair and disenchantment with the accepted values. Beckett,
reflecting these issues in his plays, can be considered to be a prominent
absurdist playwright and his play Endgame is a typical absurdist play which
depicts the characteristics of this kind of drama and shows the emptiness
and alienation in the modern world. In this study, by examining this play, it is
depicted that with the absurdist drama the alienated modern world is
successfully put on the stage and the familiar well-made plays have begun
to be replaced by these typical examples of absurdist drama.
Bu çalışmanın amacı sessizlik, ara, tekrarlar, hikaye ya da olay örgüsü yokluğu, fark
edilebilir ve tanımlanabilir dekor yokluğu, sıra dışı diyalog ve çağdaş meselelerden çok
küresel ve evrensel sorunlarla uğraş gibi absürt tiyatro türünün belli noktaları ve özelliklerini
göz önünde bulundurarak, Samuel Beckett’in Endgame eserini absürt bir oyun olarak
incelemektir. Dünyanın değişen düzeniyle birlikte ve özellikle de İkinci Dünya Savaşının
tahrip edici etkilerine bağlı olarak, anlamsızlık ve hiçlik duyguları, kabul edilen değerlere
karşı duyulan bir düş kırıklığı ve ümitsizlik saçarak dünya üzerinde yayılmıştır. Bu konuları
eserlerinde yansıtan Beckett, önde gelen bir absürt oyun yazarı olarak kabul edilebilir ve
Endgame isimli oyunu, bu oyun türünün özelliklerini yansıtan ve modern dünyadaki boşluğu
ve yabancılaşmayı gösteren karakteristik bir absürt oyun olarak değerlendirilebilir. Bu
çalışmada, adı geçen oyun incelenerek, absürt tiyatroyla, yabancılaşmış modern dünyanın
başarılı bir şekilde sahnelendiği ve alışılan iyi yapılandırılmış ve olay örgüsü olan oyunların,
absürt drama örnekleriyle yer değiştirmiş olduğu ortaya konmuştur.