Özet:
İletişim bilimleri alanında sosyal medya üzerine yapılan ampirik çalışmalar çeşitli
(kimlik-gözetim ve tüketim toplumu-teknolojik determinizm-kamusal/özel alan- ağ
toplumu-mahremiyet ve gizlilik vb.) kavramlar çerçevesinde incelenmektedir. Mahremiyet
nesnesinde, özne olarak kullanılan gizlilik, araştırmamız açısından son derece önemlidir. Sosyal
medyada gizlilik, sosyal ağ kullanıcılarının kişisel verilerini korumak veya kullanmak için genel
bilgilerin yer aldığı bir ağ sözleşmesi olarak ifadelendirilmektedir. Demografik özellikler, öz kimlik,
kullanılan ağlar, takip/takipçi sayısı, yasalara olan güven gibi etkenlerin, kullanıcıların “gizlilik”
kaygılarının belirlemekte kullanılmaktadır. Bu amaçla hazırlanan sosyal medya gizlilik kaygısı
ölçeğinde kullanıcıların hangi yoğunlukta sosyal medya gizliliği önemsediklerini ve sosyal ağ veri
tabanı sağlayıcılarının gizlilik ilkeleri uygulanabilirlik düzeylerini ölçmek amacıyla İnönü Üniversitesi,
İletişim fakültesinde 408 öğrenciye üzerinde çalışma yapılmıştır. Yapılan değerlendirmeler
sonucunda; kadınlar, sosyal ağlarda çevrimiçi gizliliğe erkeklere göre daha fazla önem vermektedir.
Katılımcıların sosyal medyayı kullanma süreleri ile sosyal medya gizlilik kaygısı ortalamalar arası
farkları incelediğimizde ise öğrencilerin sosyal medyayı kullanım süreleri arttıkça gizlilik ayarlarına
verdikleri öneminde azaldığı tespit edilmiştir. Aynı zamanda sosyal medya ağlarını kullanan
öğrencilerin arkadaş sayısı arttıkça sosyal medyada gizliliğe verdikleri öneminde azaldığı görülmüştür.
Katılımcıların öz kimliklerini ifade etme endişesi yükseldikçe sosyal medyaya karşı oluşturulan
gizlilik endişesinde algılanan güvenin azaldığı, riskin ise arttığı ortaya konulmuştur. Tüm sonuçlar
çerçevesinde gençlerin gizliliğe ilişkin kaygılarının zayıf olduğu, gizliliğe verilen önem herhangi bir
olumsuz durumla karşılaşınca ortaya çıktığı tespit edilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Gizlilik, Sosyal Ağ, Kaygı
Açıklama:
İnönü Üniversitesi Uluslararsı Sosyal Bilimler Dergisi Cilt 5, Sayı 1, 2016, s. 143-160.