DSpace Repository

Kienböck hastalığında orta dönem cerrahi sonuçlarımız

Show simple item record

dc.contributor.author Arı, Bünyamin
dc.date.accessioned 2019-04-02T12:50:39Z
dc.date.available 2019-04-02T12:50:39Z
dc.date.issued 2015
dc.identifier.citation Arı, B. (2015). Kienböck hastalığında orta dönem cerrahi sonuçlarımız. Yayımlanmış uzmanlık tezi, İnönü Üniversitesi, Malatya. tr_TR
dc.identifier.uri https://tez.yok.gov.tr/UlusalTezMerkezi/tezSorguSonucYeni.jsp
dc.identifier.uri http://hdl.handle.net/11616/9705
dc.description İnönü Üniversitesi / Tıp Fakültesi / Ortopedi ve Travmatoloji Anabilim Dalı tr_TR
dc.description.abstract Kienböck hastalığı el bileğinde lunatumun avasküler nekrozu olup nadir olarak görülen hastalıktır. Hastalık sinsi başlangıçlıdır. Genellikle dominat el tutulur ve travma sonrası ortaya çıkar. Hastalığın tanı ve tedavisi oldukça kompleksdir. Bunun nedeni etyolojinin net olarak ortaya konulamamasıdır.Sınıflandırma Lichtman evrelendirilmesi kullanılır. Oldukça nadir görülen bu hastalıkta klinik deneyimlerimizi paylaşmayı amaçladık. 2006-2014 yılları arasında hastanemizde 37 hasta kienböck nedeni ile opere edildi.Ortalama takip süresi 44,02 (20-80) aydı.Bu hastalarının 16 (%43.2)'sı erkek 21 (%56.8)'i kadındı.Çalışmada hastaların yaş ortalaması 38,21 (19-73) olarak tespit edildi ve % 94.59'u (n=35) 20 ile 59 yaş arasındaydı. Tedavi öncesi hastaların ortalama yakınma süreleri 42.81 (1-180) aydı.Hastaların 35 (%94.6)'inde sağ el bileği dominantdı ve 27 (%73)'ünde etkilenen taraf sağ el bileğiydi. 20 (%54.1) hastada travmaya sekonder olarak hastalık ortaya çıkmıştı. Tedavi öncesinde hasta el bilekleri Lichtman sınıflamasına göre gruplara ayrıldığında; 24 (% 64.86) tane evre 2, 1(% 2.7) tane evre 3A, 5 (% 13.51) tane evre 3B ve 7 (% 18.91) tane evre 4 olduğu görüldü. Hastalar pre-op ve post-op Kavrama gücü,fleksiyon-extansiyon aralığı,ulnar-radyal deviasyon aralığı, VAS skorlaması,DASH skorlaması ve hasta memnuniyeti açısından değerlendirildi.Tüm klinik muayene bulgularındaki artış istatistiksel anlamlı olarak değerlendirildi.Hastaların 31 (%83,7)'i yapılan cerrahi işlemden memnundu.Hastalarımızın %32.4(n=12)'inde tedavi sonrasında radyolojik ilerlemenin devam ettiği tespit edilmiştir.Cerrahiden memnun olmayan 6 hastanın 3'üne ek müdahale uygulanmıştır.Yapılan cerrahi müdahaler sonrası bir hasta haricindeki diğer hastaların hepsi işlerine geri dönebilmiştir. Erken evredeki hastalara metafizer dekompresyon,geç evredeki hastalara kurtarıcı cerrahi(proksimal dizi çıkarma) uygulandı.Hastalar pre-op ve post-op Kavrama gücü,fleksiyon-extansiyon aralığı,ulnar-radyal deviasyon aralığı, VAS skorlaması,DASH skorlaması ve hasta memnuniyeti açısından değerlendirildi.Metafizer dekompresyon uygulanan hastalarda 24 hastanın 13 (%54,2)'ü kadın,11 (%45,8)'i erkekdi.Hastaların ortalama takip süresi 46,75 (26-80) ay ve yaş ortalaması 35,54 (19-53) yıl olarak tespit edilmiştir.Hastaların 14 (%58,3)'ünde travma öyküsü mevcuttu.Çalışmamızda pre-op ve post-op kavrama gücü,ekstansiyon-fleksiyon hareket genişliği,ulnar-radial deviasyon hareket genişliği,DASH ve VAS skorlarına bakıldı.Ameliyat sonrası tüm klinik belirteçlerde istatiksel olarak anlamlı artış olduğunu tespit ettik.24 Hastanın 23 (%95.8)'ü yapılan müdahalede sonrası işlerine dönebilmişti.Şikayeti devam bir hastada ise radyolojik ilerlemede görüldüğünden ek cerrahi işlem olarak proksimal dizi çıkarma uygulandı.Bu hasta da ek müdahale sonrası işine geri dönebilmiştir. Proksimal dizi çıkarma cerrahisi uygulanan 13 hastanın 8 (%61,5)'i kadın,5 (%38,5)'i erkekdi.Hastaların ortalama takip süresi 39 (20-68) ay ve yaş ortalaması 43,15 (28-73) yıl olarak tespit edilmiştirHastaların 6 (%46,2)'sında travma öyküsü mevcuttu. Çalışmamızda pre-op ve post-op kavrama gücü,ekstansiyon-fleksiyon hareket genişliği,ulnar-radial deviasyon hareket genişliği,DASH ve VAS skorlarına bakıldı.Kavrama gücünde azalma tespit ettik ancak istatistiksel olarak anlamlı değildi.Ulnar-radial deviasyon hareket aralığındaki artış istatistiksel olarak anlamlı değildi.Ekstansiyon-fleksiyon hareket genişliği,VAS ve DASH skorlarında artış istatistiksel olarak anlamlı olarak değerlendirildi.13 Hastanın 11'i yapılan cerrahi sonrası işlerine geri dönebilmişti.Diğer 2 hastaya ek cerrahi müdahale olarak el bileği denervasyonu uygulanmıştı.Ek cerrahi işlem sonrası hastalardan biri işine dönememiştir,diğer hasta işine geri dönebilmiştir. Sonuç olarak kienböck hastalığında yapılan müdahalelerin radyolojik ilerlemeyi büyük oranda durdurduğunu (%67.6) tespit ettik.Hastaların cerrahiyi tercih etmelerinde en önemli etken olan ağrının, yapılan müdahaleler sonrası azalması ile hastaların işlerine geri dönebildiğini ve bunun da hasta memnuniyetini artırdığını düşünüyoruz.Proksimal dizi çıkarma uygulanan hastalarda post-op kavrama gücünün azaldığını saptadık.Erken evrelerde uygulanan kanlandırma ameliyatlarının daha fazla hasta memnuniyeti,eklem hareket açıklığının korunması,daha iyi kavrama gücü,VAS ve DASH skorlarının daha iyi olması nedeni ile kienböck hastalığının erken tanı ve tedavisinin daha iyi olduğu kanısındayız. tr_TR
dc.description.abstract Kienbock's diease is avascular necrosis of lunatum and is a rare disease. Disease's onset is insidious. Usually dominant hand is effected and occurs after trauma. Diagnosis and treatment of disease is rather complex because of etiology is not clearly defined. Lichtman classifaciton is used for staging.We aim to share our clinial experience in this rare disease. Between 2006 and 2014, 37 patients were operated due to kienbocks disease in our clinic. The mean lenght of follow up was 44,02 (20-80) months.Sixteeen (43.2%) patients were male, 21(56,8%) were female. The mean age of patients was 38,21 (19- 73) and 94,59 (n=35) of them was between 20 and 59 years. The mean duration of symptoms before surgery was 42,81 (1-240) months. Right hand was dominat in 35(94,6%) of patients and right hand was effected in 27(73%) of patients. The disease was caused by trauma in 20 (54,1%) patients. When patients grouped according to Lichtman classication ; 24 (64,86) were stage II, 1 (2,7%) was stage IIIA, 5 (13,51 %) were stage IIIB and 7 (18,91) were stage IV. Preoperatively and postoperatively; all patients were evaluated in terms of grip strenght, flexion-extension range, ulnar-radial deviation range, VAS score, DASH score and patient satisfaction. Increases in all clinical examination was considered statistically significant. Thirty-one of patients (83,7%) were pleased with surgical procedure.32.4% of our patients (n = 12) in the post-treatment was determined to continue radiological progression.Three of 6 discontent patients underwent additonal surgical interventions. All the other patients, except for one patient after the surgery intervention was able to return to work . Patients in early stages were treated with metaphyseal decompression, salvage surgery (proximal row carpectomy) were performed patients in advanced stage. Preoperatively and postoperatively; all patients were evaluated in terms of grip strenght, flexion-extension range, ulnar-radial deviation range, VAS score, DASH score and patient satisfaction.Twenty-four patients were treated with metaphyseal decompression; there were 13(54,2%) male and 11(45,8%) female. The mean lenght of follow up was 46,75 (26- 80) months and the mean age was 35,54 (19-53) years. There was trauma history in 14 (58,3%) patients. Preoperatively and postoperatively; all patients were evaluated in terms of grip strenght, flexion-extension range, ulnar-radial deviation range, VAS score, DASH score and patient satisfaction. Posteoperaticely increases in all clinical markers was considered statistically significant. Twenty three of 24 patients returned their preoperative jobs. Proximal row carpectomy was performed ,because of determination radiological progression, to one patient with continued to complain. This patient returned his preoperative job after additional intervention. Thirteen patients were treated with proximal row carpectomy, 8(61,5%) were female, 5(38,5) were male. The mean lenght of follow up was 39 (20-68) months and the mean age was 43,15 (28-73) years. There was trauma history in (46,2%) patients. Preoperatively and postoperatively; all patients were evaluated in terms of grip strenght, flexion-extension range, ulnar-radial deviation range, VAS score, DASH score and patient satisfaction. Decrase in grip strenght was determined but this was not statistically significant. Increase in flexion-extension range, ulnar-radial deviation range, VAS score, DASH score was statistically significant. Eleven of 13 patients returned their preoperative jobs. Wrist denervation was performed to 2 patients as additional intervention. One patient did not return to work after an additional surgical procedure, the other patient was able to return to the other job. As conclusion, we have determined surgical interventions to kienbocks disease largely prevent radiological progression (%67.6). Patients could return their jobs after surgical interventions cause to reduce in pain, the most important factor in patients choosing surgery, and we think that increase patient satisfaction. We determined decrease in grip strenght patients with treated with proximal row carpectomy. We believe early diagnosis and treatment of kienbocks diseases is better due to greater grip strenght, higher VAS and DASH score, protection of range of motion and higher patient satisfaction in early stage decompression surgery. tr_TR
dc.language.iso tur tr_TR
dc.publisher İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi tr_TR
dc.rights info:eu-repo/semantics/openAccess tr_TR
dc.subject Ortopedi ve Travmatoloji tr_TR
dc.subject Orthopedics and Traumatology tr_TR
dc.title Kienböck hastalığında orta dönem cerrahi sonuçlarımız tr_TR
dc.title.alternative Mid-Term Surgical Outcome of Kienböck disease tr_TR
dc.type specialistThesis tr_TR
dc.relation.journal 0 tr_TR
dc.contributor.department İnönü Üniversitesi tr_TR
dc.identifier.volume 0 tr_TR
dc.identifier.issue 0 tr_TR
dc.identifier.startpage 1 tr_TR
dc.identifier.endpage 111 tr_TR


Files in this item

This item appears in the following Collection(s)

Show simple item record