Solid karaciğer kitlelerinin renkli Doppler ultrasonografi (RDUS) bulgularının ve bunların ayırıcı tanıya
katkılarının araştırılması.
Materyal ve Metod: Karaciğer solid kitlesi olan 35 olgu, RDUS ile prospektif olarak değerlendirildi. Lezyonların
spektral özellikleri, vasküler paternleri ve vasküler morfolojileri belirlendi. Tüm lezyonlara biyopsi ve/veya
görüntüleme yöntemleri ile tanı konuldu. Lezyonlar tanılarına göre gruplandırıldı ve RDUS bulguları istatistiksel
analizlerle değerlendirildi.
Bulgular: Otuzbeş olgunun 18’i hepatoselüler karsinom (HSK); 10’u hemanjiyom; 7’si metastatik karaciğer kitlesi
tanısı aldı. Metastazlı 6, hemanjiyomlu 1 ve HSK’lı tüm olgularda kanlanma saptanırken, hemanjiyom tanısı alan 9
olguda ve metastaz tanısı alan 1 olguda renk kodlaması elde edilemedi. Primer ve metastatik lezyonlardan elde edilen
vasküler patern/vasküler morfoloji ile (p>0.05) pik sistolik hız ve rezistif indeks değerleri arasında (p>0.05) anlamlı
bir farklılık saptanmazken, karaciğerin benign ve malign solid lezyonları arasındaki fark anlamlıydı (p<0.001). HSK’lı
7 olguda (% 39) portal vende trombüs izlendi. HSK’lı diğer 11 olguda (% 61), hemanjiyom ve metastazlı olguların
tamamında portal vende trombüs izlenmedi. Portal vende trombüs varlığı ile benign-malign ayrımı yapılamazken
(p>0.05), primer ve metastatik lezyonlar arasında ayrım yapılabilir (p<0.05).
Sonuç: RDUS karaciğerin malign kitleleri ile hemanjiyomların ayırımında kullanılabilecek etkin bir yöntemdir. Ayrıca,
karaciğer solid kitlesine eşlik eden portal ven trombüs varlığı HSK tanısına yardımcı olabilir.
Detection of color Doppler ultrasonographic (CDU) findings of the solid liver masses and contribution of
these findings to differential diagnosis.
Material and Methods: Thirty-five patients with solid liver mass were evaluated prospectively. Spectral Doppler
properties, vascular patterns and vascular morphologies of these lesions were determined. The diagnoses of the
lesions were made with biopsy and/or imaging modalities. These lesions were classified according to their diagnoses
and CDU findings were analyzed statistically.
Results: Of the 35 patients with liver masses, 18 were diagnosed as hepatocellular carcinoma (HCC); 10 as
hemangioma; and 7 as metastasis. As vascularization was determined in 6 with metastasis, 1 with hemangioma and
all patients with HCC, no color flow signal was detected in 9 with hemangiomas and one with metastasis. Although
there was no statistical difference in vascular pattern, vascular morphology, peak systolic velocity and resistive index
values of primary and metastatic lesions (p>0.05), there was a statistically significant difference between benign and
malignant solid liver lesions by using these values (p<0.001). Thrombosis was determined in portal vein in 7
patients with HCC (39 %). In other 11 with HCC (61%) and in all patients with metastasis and hemangiomas no
thrombosis was detected in portal vein.
Conclusion: CDU can be used in differentiation of malignant liver neoplasms from hemangiomas. Furthermore,
detection of portal vein thrombosis associated with solid liver neoplasms can be helpful to diagnose HCCs.