Özet:
Tüzel kişiler, kendilerini oluşturan kişi veya mal topluluklarından bağımsız ve
ayrı kişiliklerdir (MK md 47/I). Hukuk sistemimizde hak ehliyeti ve medeni hakları
kullanma ehliyeti gerçek kişiler (MK md 8, 9) ile tüzel kişilere (MK md 48, 49)
tanınmıştır. Tüzel kişiler MK md 48 ve 49 gereği hak ve fiil ehliyetine sahip
olduklarından, kendilerini oluşturan kişilerden bağımsız olarak hukuki işlemelere taraf
olurlar.
„Tüzel kişilik perdesini aralama“ kavramı1,
tüzel kişiliği yok saymakla ilgili bir
metottur. Acaba hangi durum ve koşullarda tüzel kişinin sorumluluğu ve taraf olduğu
hukuki ilişkinin kapsamı bakımından onun üyesi veya ortağı olan kişilere uzanılabilir
ve uzanılmalıdır? Tüzel kişi ile üyeleri arasındaki gerek kişilikler gerekse malvarlıkları
yönünden geçerli olan “ayrılık prensibi”2
, hakkın kötüye kullanımı niteliğinde ise, tüzel
kişilik perdesinin arkasına sığınarak üçüncü kişilerin zararına kendi menfaatlerine
davranan perdenin arkasındakilere uzanmak hukuken savunulabilir bir gerçek olarak
karşımıza çıkabilir. Bu sebeple bazen kanun koyucu kendisi yasal düzenlemelerle
bazen de öğretinin de katkısı ile geliştirilen tüzel kişilik perdesinin aralanması ilkesini
uygulayarak ortak ve üyelerin sorumluluğuna gitmekte veya hukuki ilişki kapsamına
almaktadır. Bu makalede kanun koyucucunun yeni Çek Kanunu ile tüzel kişilik
perdesini aralamasına ilişkin düzenlemesi irdelenecektir.