Özet:
Öz:Televizyon, günümüzde kolay ve hızlı bir şekilde habere ulaşmak amacıyla kullanılan en önemli kitle iletişim araçlarından biri olarak karşımıza çıkmaktadır. İnsanların oturdukları yerden dünyada neler olup bittiğini öğrenmelerine vesile olan bu araç ekme-yetiştirme kuramına göre izleyicilerin dünyaya bakış açılarını şekillendirilmektedir. Türk işçilerin, Almanya'ya göç ve yerleşme süreci boyunca Türk gazetelerine önemli görevler düşmüştür. Yapmış oldukları yayınlarla bu gazeteler bir yandan Türklerin Almanya'daki sorunlarını dile getirerek onlara çözüm bulunması noktasında yardımcı olurken diğer yandan da onların Türkiye ile olan bağlarının kopmaması ve yeni nesillere mevcut kültürel mirasın aktarması için çeşitli faaliyetler yürütmüştür. Günümüzde teknolojik alandaki gelişmelere paralel olarak Almanya'da Türk televizyon kanallarının seyredilmesine imkân sağlanması neticesinde bunlar Almanya'da yaşayan Türklerin hayatlarının vazgeçilmez bir parçası haline gelmeye başlamıştır. Özellikle seneler önce Almanya'ya işçi olarak giden, şu an hâlihazırda emekli olan ya da emekli olmak için gün sayan birinci nesil Türk göçmenler, düzenli bir şekilde takip ettikleri Türk kanallarının ana haber bültenleri sayesinde yıllardır özlemini çektikleri vatanlarının bugünkü siyasi, sosyal ve ekonomik durumu hakkında bilgi edinmeye çalışmaktadır. Türk kanallarında gösterilen haber bültenlerinde şiddet içerikli unsurların yoğun bir şekilde sunulduğunu ortaya koyan literatürde çok sayıda araştırma bulunmaktadır. Fakat şimdiye kadar bu haber bültenlerinde gösterilen şiddet içerikli negatif haberlerin yıllardır anavatanlarından uzakta bir yaşantı sürdüren göçmenlerin kafasındaki Türkiye resmi üzerindeki etkilerini ele alıp inceleyen herhangi bir çalışmaya rastlanmamıştır. Bu çalışmanın amacı, 30 yıldan fazla bir süredir Almanya'da yaşayan birinci nesil Türk göçmenlerin, Türk kanallarında gösterilen ana haber bültenlerini izleme, değerlendirme eğilimlerini ve bu bültenlerden beklentilerini tespit etmektir. Ayrıca bu * Bu makale Crosscheck sistemi tarafından taranmış ve bu sistem sonuçlarına göre orijinal bir makale olduğu tespit edilmiştir. ** Yrd. Doç. Dr., İnönü Üniversitesi, İletişim Fakültesi, Gazetecilik Bölümü, El-mek: eylem.kara@inonu.edu.tr 884 Eylem ŞENTÜRK KARA Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic Volume 10/2 Winter 2015 bültenlerdeki haberlerin onların Türkiye'ye dönme istekleri ve kafalarındaki Türkiye resmi üzerindeki etkilerini ortaya koymaktır. Çalışmanın örneklemini, Almanya'nın Hamburg şehrinde Türk nüfusunun yoğun olarak yaşadığı Jenfeld, Billstedt, Altona-Altstadt ve Wandsbek ilçelerinde oturan, yaşları 50 ile 80 arasında değişen emekli ya da emekli olmasına çok az kalmış olan toplam 22 Türk göçmen (11 Kadın ve 11 Erkek) oluşturmaktadır. Deneklerle yapılan görüşmeler neticesinde elde edilen verileri şu şekilde özetlemek mümkündür: Türk televizyon kanallarının Almanya'da seyredilmeye başlanmasından önce Türk gazeteleri burada yaşayan Türklerin özellikle birinci neslin kendi anavatanlarıyla alakalı bilgi ihtiyacını karşılayan en önemli kitle iletişim aracı olarak karşımıza çıkmaktaydı. Şimdi ise Türk televizyon kanallarının birinci nesil Türk göçmenlerin de temel bilgi kaynağı haline geldiği araştırmaya katılanların tamamına yakınının Türkiye'deki güncel gelişmeleri televizyon aracılığıyla takip etmelerinden anlaşılmaktadır. Araştırma neticesinde elde edilen verilerine göre deneklerin büyük bir çoğunluğunun, Türk televizyon kanallarında gösterilen ana haber bültenlerini düzenli şekilde takip ettikleri ortaya çıkmıştır. Fakat bu kişilerin ana haber bültenlerini takip ederken kanal konusunda bilinçli bir tercih yapmadıkları görülmüştür. Buna rağmen deneklerin çoğunluğunun birinci sırada Kanal D'nin ikinci sırada ATV'nin üçüncü sırada Show TV'nin dördüncü sırada ise TRT'nin haber bültenlerini seyrettikleri tespit edilmiştir. TRT'nin haberlerini düzenli bir şekilde takip eden görüşmecilerin hem milli duyguların tesiriyle hem de bu kanalın haberlerini özel kanallarınkinden daha güvenilir ve magazinden uzak buldukları için tercih ettikleri ortaya çıkmıştır. Belirli kanalların ana haber bültenlerini seyretmek konusunda bilinçli bir tercih yapan diğer görüşmecilerin ise program sunucusunu daha güvenilir bir gazeteci olarak nitelendirmelerinden kaynaklandığı belirlenmiştir. Türk kanallarının ana haber bültenlerini seyrettikten sonra görüşmecilerin yarısı (9 Erkek ve 2 Kadın) Türkiye'ye dönme ve orada yaşama isteklerinde herhangi bir değişiklik yaşamadığını ifade ederken diğer yarısı ise (9 Kadın ve 2 Erkek) ise yaşadığını belirtmişlerdir. Bu durum kadın görüşmecilerin erkek görüşmecilere oranla ana haber bültenlerinde tematize edilen olumsuz haberlerden daha fazla etkilendiklerini göstermektedir. Araştırma neticesinde elde eden bu veri, kadınların erkeklerden daha fazla olumsuz nitelikteki televizyon programları içeriklerinden etkilendiğini ortaya koyan çalışmaların bulgularını da destekler niteliktedir (Früh 2001, s. 85, Stork, 2010, s. 12). Hırsızlık, ekonomik nedenlerle işlenen cinayetler, trafikte ve sağlık alanında yaşanan problemlerin kendilerini çok korkuttuğunu dile getiren çoğunluğunu kadınların oluşturduğu denekler, bu sebeplerden dolayı Almanya'da kendilerini anavatanlarından daha fazla güvende hissettiklerini açıklamışlardır. Özellikle Türkiye'de Almancıların diğer bir deyişle gurbetçilerin zengin olduklarına dair yaygın bir kanı olduğunu öne süren bu kişiler, bundan dolayı Türkiye'de çok korktuklarını ve günlük yaşamlarını sürdürürken zorlandıklarını ifade etmektedir. Türkiye'de yaşanan trafik kazalarının da ana haber bültenlerinde sık sık ve uzun bir şekilde sunulmasının kendilerini çok etkileyip rahatsız ettiğini ifade eden bazı görüşmeciler, trafik polislerinin Almanya'daki Birinci Nesil Türk Göçmenlerin Türk Televizyonlarının Haber... 885 Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic Volume 10/2 Winter 2015 üzerlerine düşen görevleri yeterince yerine getirmedikleri için bu tür olayların yaşandığını öne sürmektedir. Bu tezlerini savunurken de Türkiye'deyken trafik polisleriyle yaşadıkları olumsuz deneyimleri anlatmaktadırlar. Bu bağlamda Gerbner tarafından ortaya konan televizyonun çifte doz etkisinin (televizyonda yaşanan olayların gerçek yaşamdaki deneyimle paralellik göstermesi) ortaya çıkmasına ve olumsuz fikirlerin iyice pekişmesine neden olduğu söylenebilir. Görüşmecilerin büyük bir bölümü, Türk kanallarındaki ana haber bültenlerinde olumsuz nitelikte çok sayıda haberin tematize edildiğini vurgulayarak bu durumun kendilerini umutsuzluğa sürüklediğini ve psikolojilerinin bozulmasına neden olduğunu dile getirmektedir. Öyle ki kimi denekler, bu haberleri seyrettikten sonra Türkiye'nin tamamen bir kaos içinde olduğu fikrine kapıldıklarını vurgulamaktadır. Bütün bunlar göz önüne alındığında ana haber bültenlerinin onların kafasındaki Türkiye resmine ne kadar zarar verdiği açık bir şekilde görülmektedir. Bilhassa Türkiye haberlerinde suç işleyen insanların yaptıklarının sürekli yanlarına kâr kaldığını anlatan çok fazla sayıda habere yer verildiğini öne süren kimi görüşmeciler, bu durumun suç işleyenleri daha fazla cesaretlendirdiğine inanmaktadır. Bu kişiler, özellikle kadın cinayetleri konusunda yapılan haberlerin bu nitelikte olduğunun altını çizmektedir. Bu noktada Türk gazetecilerine düşen görev, ana haber bültenlerinde sunulan bu tür haberlerin daha fazla takipçisi olarak bu olayların mahkeme süreçleri ve karar aşamasındaki boyutu hakkında da zaman zaman haberler sunulmalarıdır. Ancak bu sayede işlenen suçların cezasız kalmadığı vurgulanarak izleyicilerin, kafasındaki hem Türkiye resmine hem de Türkiye'ye kesin dönüş yapma fikrine olumlu yönde katkı sağlanmış olur. Görüşmecilerin büyük bir çoğunluğu, Türkiye haberlerinde olumlu nitelikte hiçbir gelişmenin yer almadığını ileri sürerek bu bültenlerde Alman kanallarındaki haberlere göre çok fazla negatif gelişmenin sunulduğuna dikkati çekmekte ve bu durumu eleştirmektedir. Alman kanallarındaki haber bültenlerinin 15-20 dakika sürdüğüne işaret eden bu görüşmeciler, Türk kanallarında gösterilen haberlerde gereksiz bir sürü ayrıntının (özellikle politikacılar arasındaki polemiklere ve magazinsel nitelikte olaylara), tekrarlanan görüntüler eşliğinde sunulmasını tenkit etmektedir. Bu kişiler, ayrıca Türkiye haberlerinde ajitasyona da çok fazla yer verilmesinden şikâyet etmektedir. Bu noktadan hareketle araştırmaya katılan deneklerin, Türk kanallarındaki ana haber bültenlerinden genel olarak en önemli beklentisinin; ajitasyondan, magazinden uzak, abartısız, daha objektif, tekrarlanan görüntülerinin ve bilgilerin olmadığı kısa-özetleyici bir habercilik anlayışı olduğu söylenebilir. Bu bağlamda Türk televizyon kanallarının Avrupa versiyonlarında gösterilen Türkiye haberlerinin tekrar gözden geçirerek yukarıda belirtilen noktalar göz önüne alarak hem içerik hem de format olarak biçimlendirilmesinde büyük yarar vardır.
Başlık (İngilizce):WATCHING AND EVALUATION TENDENCIES OF NEWS BULLETINS ON TURKISH TELEVISION OF THE FIRST GENERATION OF TURKISH IMMIGRANTS IN GERMANY
Öz (İngilizce):Today, television seems to be one of the most important mass media that is used to access news in an easy and quick manner. This medium, which serves to help people to learn what is going on in the world from their cozy armchairs, also shapes up people’s world views according to the cultivation theory. A significant duty fell upon the shoulders of Turkish newspapers during the process of Turkish workers’ migration to Germany and settling there. Through their coverage and reports, these newspapers voiced the problems Turks encountered in Germany, and helped find solutions to them on the one hand and conducted various activities so that their connections with Turkey would not be severed and that the existing cultural heritage could be passed down to the new generations on the other hand. Today, as a result of the technological developments that allowed Turkish television channels to be watched in Germany, they began to be an indispensible part of the lives of Turks living in Germany. Especially, the first generation Turkish immigrants who moved to Germany years ago as workers, are currently retired or counting the days to retire are trying to learn information about the political, social and economic situation of their homeland, which they have been yearning for for years, thanks to the news bulletins of the Turkish channels which they follow regularly. There are many studies in the relevant literature indicating that contents with intensive violence are presented in the news bulletins of the Turkish channels. However, so far there has been no study dealing with and investigating the effects of the negative news reports with violent content shown in the news bulletins on the image of Turkey in the minds of the immigrants who have been leading lives away from their homeland for years. The purpose of this study is to determine tendencies of the first generation Turkish immigrants who have been living in Germany for more than 30 years to watch and evaluate the main news bulletins presented on Turkish channels and their expectations of these bulletins. Moreover, it aims to reveal the effects of the news in those bulletins on their desire to return to Turkey and the image of Turkey in their minds. The sample of the study consists of a total of 22 Turkish immigrants (11 female and 11 men) living in the districts of Jenfeld, Billstedt, Altona-Altstadt and Wandsbek, where Turks live heavily, in the province of Hamburg in Germany, who are aged 50-80, who are retired or about to retire. The data that were obtained as a result of the interviews held with the subjects can be summarized as follows: Before the Turkish television channels began to be watched in Germany, Turkish newspapers published there appeared to be the most important mass medium meeting the needs of the Turks living there, especially those of the first generation, for information related to their Almanya’daki Birinci Nesil Türk Göçmenlerin Türk Televizyonlarının Haber… 887 Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic Volume 10/2 Winter 2015 homeland. Now, however, it is understood from the fact that almost all of the participants in the study follow the current affairs in Turkey through television that Turkish television channels have become the primary source of information for the first generation Turkish immigrants, too. According to the data obtained from the study, a large majority of the subjects follow the main news bulletins presented on Turkish television channels on a regular basis. However, it was observed that these people did not make an informed or conscious choice regarding the channels while they were watching the main news bulletins. Despite this, it was found that a majority of the subjects watched Kanal D, ATV, Show T and TRT in descending order. It was found that the interviewees who followed the news on TRT regularly preferred the news of that channel under the influence of their national feelings and because they found the news of that channel more reliable than that of the private channels and because it contained less tabloid journalism. On the other hand, it was found that other interviewees who made an informed choice about watching the main news bulletins of certain television channels did so because they regarded the anchormen of those channels as more reliable journalists. While half of the interviewees (9 male and 2 female) stated that they did not experience any change in their desire to return to Turkey and live there after they watched the main news bulletins of the Turkish channels, the other half (9 female and 2 male) stated that they experienced such a desire. This indicates that female interviewees are affected more by negative news presented on the main news bulletins than male interviewees. This finding obtained from the study is support of the findings of the studies revealing that women are affected more by the contents of negative television programs than men (Früh 2001, p. 85, Stork, 2010, p. 12). The subjects, a majority of whom were female, and who stated that they were extremely frightened by murders committed for economic reasons, and problems experienced in the fields of traffic and health, explained that they felt more secure in Germany than in their homeland for these reasons. These people, who argued specifically that there was a common opinion in Turkey proposing that Turkish guest workers in Germany, or Turkish expats there, were rich, stated that they were very afraid when they went to Turkey for this reason and that they had difficulty leading their daily lives there. Some interviewees who stated that traffic accidents occurring in Turkey were reported frequently and for a long time in the main news bulletins and this affected and disturbed them seriously argued that such incidents took place because the traffic police did not perform their duty properly. And while they argued this view, they related the negative experiences they had with the traffic police when they were in Turkey. In this context, it can be said that Gerbner’s double dose effect of television (the incidents occurring on television exhibit parallelisms with real life experiences) may have caused emergence of such emotions and reinforcement of negative ideas. A large majority of the interviewees emphasized that a huge number of negative news items were presented in the main news bulletins of Turkish channels and added that this situation led them to feel desperate and psychologically troubled. This is so much so that some subjects stated that after they watched these news programs, they 888 Eylem ŞENTÜRK KARA Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic Volume 10/2 Winter 2015 felt that Turkey was in total chaos. When all these factors are taken into consideration, one can clearly see to what extent the main news bulletins do damage to the image of Turkey in their minds. In particular, some interviewees argue that the news bulletins in Turkey present a lot of news items reporting that people who commit crimes invariably get away with what they have done and therefore they believe that this situation further encourages those commit crimes. These people especially underline the fact that the news covering murder cases involving women as victims are of this kind. At this point, the duty that falls upon the shoulders of Turkish journalists is to closely monitor news items of this sort presented in the main news bulletins, and make occasional reports about their court procedures and what stage of verdict they are in. Only in this way can it be highlighted that the crimes committed do not go unpunished, thereby making a positive contribution to the image of Turkey in their minds and to their idea of returning to Turkey for good. A large majority of the interviewees argue that news bulletins about Turkey do not contain any positive news and point out that quite a lot of negative developments are reported in these bulletins in comparison with the news bulletins on German channels, which they criticize severely. These interviewees, who underline that the news bulletins on German channels last for 15-20 minutes, maintain that the news programs on Turkish television channels contain a lot of unnecessary details (especially polemics between politicians and tabloid-style news) and present them in a way accompanied by repeated video images. These also complain that Turkish news bulletins include a lot of provocative news. As a result, it can be said that in general, the most important expectation of the subjects who participated in the study from the main news bulletins on Turkish channels is to have an understanding of newscasting which involves unexaggerated news without agitation and a tabloid-style approach, is more objective and does not contain repetitive video images and information. In this context, it would be very useful for Turkish television channels to revise news about Turkey presented in their European versions, and reshape them in terms of both content and form, taking into consideration the aforementioned points.