Özet:
Öz:Türk Milli Eğitim ve Yüksek Öğretim Sisteminde son 200 yıllık ciddi ve samimi çabalara rağmen istenen başarı sağlanamamıştır. Tanzimat'tan bugüne kadar geçen sürede, bilim adamı ve öğretmen yetiştirme konusunda, kurulan üniversiteler ve öğretmen okulları için, çok çeşitli yöntem ve yaklaşımlar denenmiş ise de ciddi bir eğitim ve öğretim geleneği oluşmamıştır. Öğretmen yetiştirmede en başarılı deneyim Yüksek Öğretmen Okulları modelidir. Bu modelde öğretmen olacak aday hem Fen/Edebiyat fakültelerinden alan dersi okuyor hem de kendi okulları olan Yüksek öğretmen okullarından öğretmenlik formasyonu alıyordu. Maalesef bu modele göre şekillenen Yükseköğretim kurumları 1970'li yıllardan sonra Türkiye'de yoğun olarak yaşanan terör ve anarşinin etkisiyle 1978 yılında kapatılmıştır. 12 Eylül 1980 askeri darbesinden sonra da yükseköğretim alanında yapılan düzenlemeler daha çok bir tepki yaklaşımı ve güvenlik kaygısı üzerine inşa edildiği için yine ciddi bir başarı sağlanamamıştır. Hepsinden kötüsü de bu askeri darbeden sonra Eğitim Fakülteleri ile Fen ve Edebiyat Fakülteleri arasındaki akademik ilişkilerin tamamen kopmuş olmasıdır. Kısacası, makalede bahsi geçen bu tarihi arka plan incelenmekte ve bilim adamı ve öğretmen yetiştiren eğitim kurumlarının birbiri ile yeniden ilişkilendirilerek gelecekte nasıl işlevsel hale getirilebileceği tartışılmaktadır.