Yazar "Çelik, Emrah" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 8 / 8
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Acil serviste göğüs ağrısının nadir bir nedeni: Subklavian çalma sendromu(2010) Turtay, Muhammet Gökhan; Çolak, Cengiz; Doğan, Metin; Oğuztürk, Hakan; Çelik, Emrah; Akgün, Feride Sinem; Kutlu, RamazanAcil servislere başvuru nedenlerinin önemli bir kısmını sol kol ve göğüs ağrısı oluşturmaktadır. Göğüs ağrısı, sol kolunu aşırı kullandığında sol kolda ağrısı olan ve bu şikâyetlerle birlikte koroner arter hastalığı için risk faktörü taşıyan hastaların ayırıcı tanısında subklavian çalma sendromu düşünülmelidir. Bu hastalarda nabız ve kan basıncı değerlendirmeleri tanı açısından en önemli muayene bulgularıdır.Öğe Acil Serviste Göğüs Ağrısının Nadir Bir Nedeni: Subklavian Çalma Sendromu(İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 2010) Turtay, Muhammet Gökhan; Çolak, Cengiz; Doğan, Metin; Oğuztürk, Hakan; Çelik, Emrah; Akgün, Sinem; Kutlu, RamazanAcil servislere başvuru nedenlerinin önemli bir kısmını sol kol ve göğüs ağrısı oluşturmaktadır. Göğüs ağrısı, sol kolunu aşırı kullandığında sol kolda ağrısı olan ve bu şikâyetlerle birlikte koroner arter hastalığı için risk faktörü taşıyan hastaların ayırıcı tanısında subklavian çalma sendromu düşünülmelidir. Bu hastalarda nabız ve kan basıncı değerlendirmeleri tanı açısından en önemli muayene bulgularıdır.Öğe Gebelikte akut karın tanı zorluğu: Olgu sunumu(2012) Tekin, Yusuf Kenan; Oğuztürk, Hakan; Turtay, Muhammet Gökhan; Beytur, Ali; Çelik, EmrahÖz: Akut karın tablosu ile başvuran gebelerde hasta- lığın tanısı zordur. Gebelikte oluşan anatomik ve fizyolojik değişiklikler, belki de cerrahi girişim ge- rektirecek klinik tablonun değişmesine yol açacak- tır. Bu olgu sunumunda gebe bir hastada hem üro- litiasis hem de akut apandisit birlikteliğinde olan klinik tablolar sunularak eksiksiz öykü, fizik muaye- ne ve ayırıcı tanının önemi vurgulandı. Doğru tanı ve uygun tedavi için dikkatli ve eksiksiz muayene yapılmalıdır. Bildirilen bu olgunun klinik tablosu acil tıp pratiğinde dikkat edilmesi gereken öğeler taşımaktadır.Öğe İskemik İnmede Risk Faktörleri ve Etkileri(2015) Karaman, Esra; Turtay, Muhammet Gökhan; Çolak, Cemil; Oğuztürk, Hakan; Gürbüz, Şükrü; Kamışlı, Suat; Çelik, EmrahAmaç: İnme, ölüm nedenleri arasında üçüncü sırada olup uzun dönem sakatlığında en önemli nedenlerindendir. Çalışmamızda iskemik inmeye neden olan risk faktörlerinin tespit edilmesi ve birden fazla risk faktörü varlığında inme geçirme riskinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntemler: Çalışmamızda, acil serviste iskemik inme tanısı konulan 120 hasta ve kontrol grubu olarak da 140 hasta incelendi. Hastaların daha önce geçirilmiş serebrovasküler hastalık (SVH), koroner arter hastalığı (KAH), diabetes mellitus (DM), hipertansiyon (HT), atriyal fibrilasyon (AF), sigara kullanımını içeren anamnez ve fizik muayene bilgileri elde edildi. Tüm hastaların high density lipoprotein (HDL), international normalized ratio (INR), C-reaktif protein (CRP), protein C, protein S ve antithrombin III (AT3) düzeyleri saptandı. Ayrıca elektrokardiyografileri (EKG), beyin tomografileri ve karotisdoppler ultrasonografileri (USG) yapıldı. Bulgular: Çalışmamızda KAH'ın (p<0.001), DM (p<0.001), geçirilmiş SVH öyküsünün (p<0.001), sigara kullanımının (p=0.004), karotiste plak veya plak ve/veya stenoz (>=%50) varlığının (p<0001), HDL düzeyinin düşüklüğü (p=0.014) istatistiksel olarak anlamlı olduğu tespit edildi. Risk faktörlerinin tek değişkenli lojistik regresyon analizinde iskemik inme için en yüksek riske sahip faktörün karotiste plak ve >=%50 stenoz varlığı [(OddsRatio/Oranı (OR) = 32.08)] olduğu tespit edildi. İkili risk faktörlerinden DM ile sigara birlikteliğine ait OR=18 olup tek başlarına neden oldukları riskten çok daha fazla risk oluşturdukları görüldü. Sonuç: Bu çalışma iskemik inme risk faktörlerini ve bu faktörlerin riski artırma oranlarını ayrıca iskemik inme geçirme olasılığının, ikili risk faktörü varlığında daha fazla olduğunu ortaya koymuştur. Bu sonuçlar, iskemik inme risk faktörlerinin erken dönemde tespitinin özellikle bu risk faktörlerinin birlikteliğinde, gerekli önlemlerin ve önleyici tedavilerin erken dönemde planlanmasının önemini göstermiştirÖğe Olgu sunumu: dil dorsal yüzünde yerleşmiş schwannoma(İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 2013) Zaim, Murat; Acar, Baran; Çelik, Emrah; Yıldız, ErdemSchwannomalar periferik, kranial ya da otonomik sinir kılıfındaki schwan hücrelerinden kaynaklanan, kapsüllü, yavaş büyüyen, benign ve solid tümörlerdir. Bu tümörlerin sadece %1’i ağız içinde yerleşik haldedir. Bunlar içinde de en sık olarak dil kökünde yerleşmiş olarak görülürler. Burada dilde schwannoma gelişmim olan 28 yaşında bir kadın hasta sunduk. Hastanın bir yıldır dilde şişlik şikayeti vardı ve son bir ayda mevcut şişliğinde büyüme olduğunu tarifliyordu. Transoral yolla plasmablade kullanılarak bir cm sağlam doku da spesmene dahil olacak şekilde lezyon eksize edildi. Histopatolojik ve immünohistokimyasal inceleme sonucunda schwannoma tanısı konuldu. Burada çok az sıklıkta görülen dil yerleşimli bir schwannoma olgusu sunulmuş olup, konu literatür verileri ile tartışılmıştır.Öğe Olgu Sunumu: Dil Dorsal Yüzünde Yerleşmiş Schwannoma(İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 2013) Zaim, Murat; Acar, Baran; Çelik, Emrah; Yıldız, ErdemSchwannomalar periferik, kranial ya da otonomik sinir kılıfındaki schwan hücrelerinden kaynaklanan, kapsüllü, yavaş büyüyen, benign ve solid tümörlerdir. Bu tümörlerin sadece %1’i ağız içinde yerleşik haldedir. Bunlar içinde de en sık olarak dil kökünde yerleşmiş olarak görülürler. Burada dilde schwannoma gelişmim olan 28 yaşında bir kadın hasta sunduk. Hastanın bir yıldır dilde şişlik şikayeti vardı ve son bir ayda mevcut şişliğinde büyüme olduğunu tarifliyordu. Transoral yolla plasmablade kullanılarak bir cm sağlam doku da spesmene dahil olacak şekilde lezyon eksize edildi. Histopatolojik ve immünohistokimyasal inceleme sonucunda schwannoma tanısı konuldu. Burada çok az sıklıkta görülen dil yerleşimli bir schwannoma olgusu sunulmuş olup, konu literatür verileri ile tartışılmıştır.Öğe Ratlarda deneysel testis torsiyonu ile oluşturulan iskemi/ reperfüzyon hasarından korunmada hesperetinin etkileri(İnönü Üniversitesi, 2012) Çelik, EmrahTestis torsiyonu testiste ileri düzeyde iskemiye neden olan akut seyirli, her yaşta görülebilen hızlı teşhis ve tedavi gerektiren cerrahi bir acildir. Bu durum spermatik kord katlandığında oluşarak vasküler sıkışmaya ve uzayan iskemi ile birlikte testiküler hasara neden olur. Her yaşta görülmesine rağmen sıklıkla 12-18 yaş aralığında görülür. 25 yaş altı erkeklerde testiküler torsiyonun yıllık insidansı 1/ 4000 olarak tahmin edilmektedir. Torsiyon-detorsiyon sonrası oluşan iskemi ve reperfüzyon testiküler hasara neden olur. Bu çalışmanın amacı ratlarda testis torsiyonuna bağlı gelişen iskemi reperfüzyon hasarında Hesperetinin koruyucu etkisinin araştırılmasıdır. Yöntem: İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Hayvan Deneyleri Yerel Etik Kurulu onayı alındıktan sonra ağırlıkları 250-300 gr arasında değişen 42 adet pubertal erkek Wistar- Albino ratlar çalışmada kullanıldı. Deney günü Wistar?Albino cinsi ratlar kendi aralarında randomize olarak seçilerek herbiri 7 adet rat içeren toplam altı grup oluşturuldu. Grup-1 (kontrol)'deki ratlara cerrahi işlem uygulandı, sağ testis dışarı çıkarıldıktan sonra torsiyon uygulanmadan tekrar skrotuma yerleştirildi. Grup 2 'deki ratlara cerrahi işlem uygulandı, sağ testis dışarı çıkarıldıktan sonra i.p olarak 50 mg/kg Hesperetin verilerek torsiyon uygulanmadan tekrar skrotuma yerleştirildi. Grup- 3'deki ratlara cerrahi işlem uygulandı, sağ testis dışarı çıkarıldıktan sonra i.p olarak 100 mg/kg Hesperetin verilerek torsiyon uygulanmadan tekrar skrotuma yerleştirildi. Grup-4'deki ratlara cerrahi işlem uygulandı, sağ testis dışarı alındıktan sonra torsiyone edildi. Bir saat iskemi periyodundan sonra detorsiyon işlemi uygulandı ve 4 saat reperfüzyon sağlandı. Grup-5'deki ratlarada cerrahi işlem uygulandı, sağ testis dışarı alındıktan sonra torsiyone edildi. Bir saat iskemi periyodundan sonra detorsiyon işlemi uygulandı ve 4 saat reperfüzyon sağlandı. Detorsiyondan 30 dk önce 50 mg/kg Hesperetin i.p yolla 77 uygulandı. Grup-6 'daki ratlarada cerrahi işlem uygulandı, Sağ testis dışarı alındıktan sonra torsiyone edildi. Bir saat iskemi periyodundan sonra detorsiyon işlemi uygulandı ve 4 saat reperfüzyon sağlandı. Detorsiyondan 30 dk önce 100 mg/kg Hesperetinin i.p yolla uygulandı. Dört saat reperfüzyon uygulamasından sonra anestezi altındaki ratlara orşiyektomi operasyonu yapıldı. Deney sonunda alınan testis dokusunda reperfüzyon hasarının derecesi doku malondialdehit (MDA), süperoksit dismutaz (SOD), katalaz (CAT), glutasyon peroksidaz (GSH) düzeyleri ölçümü ile değerlendirildi. P<0.001 anlamlı olarak kabul edildi. Bulgular: İ/R yapılan grupta (grup 4) testis TBARS değerlerinin; kontrol grubu (grup 1) ve hesperetin verilen tedavi gruplarına (grup5-6) göre istatiksel olarak anlamlı düzeyde arttığı tespit edilmiştir.(p<0,001). İ/R ile hesperetinin birlikte uygulandığı tedavi gruplarında (grup5-6) artan TBARS düzeyinde anlamlı azalma olduğu saptanmıştır. Yapılan ölçümler sonucunda testis SOD enzim aktivite düzeyleri; İ/R uygulanılan grupta (grup-4) anlamlı oranda azalmıştır(p<0.001). Yapılan ölçümler sonucunda testis CAT enzim aktivite düzeyleri İ/R uygulanan grupta (grup-4) istatiksel olarak anlamlı şekilde düşmüştür (p< 0.001). İ/R grubunda azalan CAT enzim aktivitesi Hesperetin uygulaması ile anlamlı şekilde artmıştır. İ/R yapılan grupta testis GSH düzeyi anlamlı şekilde düşmüştür (p<0,001). Hesperetin uygulaması ise İ/R grubunda azalan GSH düzeyini arttırmıştır. Sonuç: Rat testiküler iskemi reperfüzyon modelinde 50 ve 100 mg/kg'lık dozlarda uygulananhesperetinin reperfüzyon hasarını doza bağımlı olarak azalttığı kanısına varıldı.Öğe The risk factors and their effects in ıschemic stroke(İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 2015) Karaman, Esra; Turtay, Muhammet Gökhan; Çolak, Cemil; Oğuztürk, Hakan; Gürbüz, Şükrü; Kamışlı, Suat; Çelik, EmrahAmaç: İnme, ölüm nedenleri arasında üçüncü sırada olup uzun dönem sakatlığında en önemli nedenlerindendir. Çalışmamızda iskemik inmeye neden olan risk faktörlerinin tespit edilmesi ve birden fazla risk faktörü varlığında inme geçirme riskinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntemler: Çalışmamızda, acil serviste iskemik inme tanısı konulan 120 hasta ve kontrol grubu olarak da 140 hasta incelendi. Hastaların daha önce geçirilmiş serebrovasküler hastalık (SVH), koroner arter hastalığı (KAH), diabetes mellitus (DM), hipertansiyon (HT), atriyal fibrilasyon (AF), sigara kullanımını içeren anamnez ve fizik muayene bilgileri elde edildi. Tüm hastaların high density lipoprotein (HDL), international normalized ratio (INR), C-reaktif protein (CRP), protein C, protein S ve antithrombin III (AT3) düzeyleri saptandı. Ayrıca elektrokardiyografileri (EKG), beyin tomografileri ve karotisdoppler ultrasonografileri (USG) yapıldı. Bulgular: Çalışmamızda KAH’ın (p<0.001), DM (p<0.001), geçirilmiş SVH öyküsünün (p<0.001), sigara kullanımının (p=0.004), karotiste plak veya plak ve/veya stenoz (≥%50) varlığının (p<0001), HDL düzeyinin düşüklüğü (p=0.014) istatistiksel olarak anlamlı olduğu tespit edildi. Risk faktörlerinin tek değişkenli lojistik regresyon analizinde iskemik inme için en yüksek riske sahip faktörün karotiste plak ve ≥%50 stenoz varlığı [(OddsRatio/Oranı (OR) = 32.08)] olduğu tespit edildi. İkili risk faktörlerinden DM ile sigara birlikteliğine ait OR=18 olup tek başlarına neden oldukları riskten çok daha fazla risk oluşturdukları görüldü. Sonuç: Bu çalışma iskemik inme risk faktörlerini ve bu faktörlerin riski artırma oranlarını ayrıca iskemik inme geçirme olasılığının, ikili risk faktörü varlığında daha fazla olduğunu ortaya koymuştur. Bu sonuçlar, iskemik inme risk faktörlerinin erken dönemde tespitinin özellikle bu risk faktörlerinin birlikteliğinde, gerekli önlemlerin ve önleyici tedavilerin erken dönemde planlanmasının önemini göstermiştir.