Yazar "Çimen, Serhan" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 18 / 18
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Assessment of urinary incontinence in the women in Eastern Turkey(International Urogynecology Journal, 2013) Altıntaş, Ramazan; Beytur, Ali; Oğuz, Fatih; Taşdemir, Cemal; Katı, Bülent; Çimen, Serhan; Çolak, Cemil; Güneş, AliIntroduction and hypothesis The aims of the present study were to determine the types of UI among women visiting the urology department, to identify the potential risk factors associated with each type of UI, and to identify healthcare-seeking behaviors of affected women in our region. Methods The data of 617 community-dwelling women, who were at least 18 years of age or older and who presented with a complaint of UI ongoing over a year, and those without UI, who were admitted for any other reason, from June 2010 to April 2012, were evaluated. Results Mean age was 51.29 years (range 18–110 years); median parity was 3.54 (range 0–11) and 88.2 % of the women were married. Mean BMI was 28.01 kg/m2 . Very few women (18.5 %) accepted UI as a disease and searched for medical help by themselves; however, the remaining women (81.5 %) were brought or directed for evaluation by someone else. Stress UI was reported by 43 women (10.5 %), urge UI and mixed UI were noted by 153 (37.5 %) and 212 (52 %) women respectively. Conclusions The most frequent type of UI was mixed UI in our region. Age, BMI, multiparity, and hypertension were identified to have a different importance for each type of UI, but diabetes mellitus, birth trauma, gynecological surgery, lumbar disc hernia (LDH), and multiple sclerosis (MS) were the other important related factors. However, a small number of patients accepted UI as a disease and searched for therapy This reveals that the public should be informed in detail about female UI in developing countries.Öğe Bladder ear(2016) Çelik, Hüseyin; Çamtosun, Ahmet; Çimen, Serhan; Taşdemir, Cemal; Uçar, Muharrem[Abstract Not Available]Öğe Çocuklarda ESWL(Türkiye Klinikleri J Urology, 2015) Çimen, Serhan; Güneş, AliÇocukluk çağında görülen taş hastalığının sıklığı erişkinlerdekine benzer şekilde ülke ve bölgelere göre değişiklik göstermektedir. Çocuk yaş grubunda tespit edilen taşların genellikle üst üriner sistemde olduğu gösterilmiştir. Çocukluk çağı taş hastalığı erişkinlerden farklı değerlendirme, tedavi ve takip yaklaşımı gerektirmektedir. Günümüzde çocukluk çağı taş hastalığının tedavisinde özellikle böbrek taşlarında ESWL birinci seçenek tedavi yöntemi olarak kabul edilmekte ve uygulanmaktadır.Öğe Çocukluk Çağı Üriner Sistem Taş Hastalığında “Extracorporeal Shockwave Lithotripsy” (ESWL)’nin Etkinliği ve Güvenilirliği: Klinik Deneyimlerimiz(İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 2014) Altıntaş, Ramazan; Taşdemir, Cemal; Oğuz, Fatih; Beytur, Ali; Çimen, Serhan; Güneş, AliAmaç: Beden dışı şok dalgaları ile taş kırma (ESWL) tedavisi, erişkin hastalarda olduğu gibi çocuk yaş grubunda da son yıllarda sıkça uygulanan bir tedavi yöntemidir. Bu çalışmada kliniğimizde böbrek ve üreter taşları nedeniyle ESWL uygulanan çocuklarda tedavi sonuçlarını ve komplikasyonları retrospektif olarak değerlendirdik. Gereç ve Yöntemler: Bu çalışmada Ocak 1998 ve Şubat 2013 arasında böbrek ve üreter taşlarının tedavisi için Stonelith PCK V-5 Lithotriptor cihazı kullanılarak ESWL uygulanan 282 pediatrik hastanın verileri değerlendirmeye alındı. ESWL işlemi supin pozisyonunda ve 20-45 dakikalık seanslar şeklinde yapıdı. Her ESWL seansında en az 2000 en fazla 3500 şok dalgası, 13 kV’dan başlayıp gereken hastalarda en fazla 17 kV olacak şekilde artırılarak uygulandı. Bulgular: Yüzbeş kız ve 177 erkek hastanın ortalama yaşı 10,41 (1-17) yıl idi. Ortalama taş yükü 1,3 cm2 (0,5-5 cm2) (böbrek taşları için 1,58 cm2, üreter taşları için 1,02 cm2) olup toplam 392 seans ESWL uygulandı. İki yüz dört hastada fentanil ve/veya ketamin ile sedoanaljezi gerekti. Tam taşsızlık oranı % 82,2 olarak bulundu. Seksen yedi hastada hematüri, 62 hastada da deri ekimozları minor komplikasyon olarak görüldü. Kalan taşların tedavisi için ek girişim olarak 14 hastaya üreterorenoskopi ve 19 hastaya da perkütan nefrolitotomi uygulandı. Sonuç: ESWL çocuk yaş grubundaki üriner sistem taş hastalığı tedavisinde düşük morbidite, minimal anestezi ile ayaktan günübirlik uygulanabilirliği ve yüksek taşsızlık oranı ile sıkça kullanılan bir tedavi yöntemidir.Öğe Çocukluk çağı üriner sistem taş hastalığında “extracorporeal shockwave lithotripsy” (eswl)’nin etkinliği ve güvenilirliği: klinik deneyimlerimiz(İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 2014) Altıntaş, Ramazan; Taşdemir, Cemal; Oğuz, Fatih; Beytur, Ali; Çimen, Serhan; Güneş, AliAmaç: Beden dışı şok dalgaları ile taş kırma (ESWL) tedavisi, erişkin hastalarda olduğu gibi çocuk yaş grubunda da son yıllarda sıkça uygulanan bir tedavi yöntemidir. Bu çalışmada kliniğimizde böbrek ve üreter taşları nedeniyle ESWL uygulanan çocuklarda tedavi sonuçlarını ve komplikasyonları retrospektif olarak değerlendirdik. Gereç ve Yöntemler: Bu çalışmada Ocak 1998 ve Şubat 2013 arasında böbrek ve üreter taşlarının tedavisi için Stonelith PCK V-5 Lithotriptor cihazı kullanılarak ESWL uygulanan 282 pediatrik hastanın verileri değerlendirmeye alındı. ESWL işlemi supin pozisyonunda ve 20-45 dakikalık seanslar şeklinde yapıdı. Her ESWL seansında en az 2000 en fazla 3500 şok dalgası, 13 kV’dan başlayıp gereken hastalarda en fazla 17 kV olacak şekilde artırılarak uygulandı. Bulgular: Yüzbeş kız ve 177 erkek hastanın ortalama yaşı 10,41 (1-17) yıl idi. Ortalama taş yükü 1,3 cm2 (0,5-5 cm2) (böbrek taşları için 1,58 cm2, üreter taşları için 1,02 cm2) olup toplam 392 seans ESWL uygulandı. İki yüz dört hastada fentanil ve/veya ketamin ile sedoanaljezi gerekti. Tam taşsızlık oranı % 82,2 olarak bulundu. Seksen yedi hastada hematüri, 62 hastada da deri ekimozları minor komplikasyon olarak görüldü. Kalan taşların tedavisi için ek girişim olarak 14 hastaya üreterorenoskopi ve 19 hastaya da perkütan nefrolitotomi uygulandı. Sonuç: ESWL çocuk yaş grubundaki üriner sistem taş hastalığı tedavisinde düşük morbidite, minimal anestezi ile ayaktan günübirlik uygulanabilirliği ve yüksek taşsızlık oranı ile sıkça kullanılan bir tedavi yöntemidir.Öğe The efficacy and reliability of extracorporeal shockwave lithotripsy (eswl) nin pediatric urolithiasis: Our clinical experiences(Turgut Özal Tıp Merkezi Dergisi, 2014) Altıntaş, Ramazan; Taşdemir, Cemal; Oğuz, Fatih; Beytur, Ali; Çimen, Serhan; Güneş, AliÖz: Amaç: Beden dışı şok dalgaları ile taş kırma (ESWL) tedavisi, erişkin hastalarda olduğu gibi çocuk yaş grubunda da son yıllarda sıkça uygulanan bir tedavi yöntemidir. Bu çalışmada kliniğimizde böbrek ve üreter taşları nedeniyle ESWL uygulanan çocuklarda tedavi sonuçlarını ve komplikasyonları retrospektif olarak değerlendirdik. Gereç ve Yöntemler: Bu çalışmada Ocak 1998 ve Şubat 2013 arasında böbrek ve üreter taşlarının tedavisi için Stonelith PCK V-5 Lithotriptor cihazı kullanılarak ESWL uygulanan 282 pediatrik hastanın verileri değerlendirmeye alındı. ESWL işlemi supin pozisyonunda ve 20-45 dakikalık seanslar şeklinde yapıdı. Her ESWL seansında en az 2000 en fazla 3500 şok dalgası, 13 kV dan başlayıp gereken hastalarda en fazla 17 kV olacak şekilde artırılarak uygulandı. Bulgular: Yüzbeş kız ve 177 erkek hastanın ortalama yaşı 10,41 (1-17) yıl idi. Ortalama taş yükü 1,3 cm 2 (0,5-5 cm2) (böbrek taşları için 1,58 cm 2, üreter taşları için 1,02 cm2) olup toplam 392 seans ESWL uygulandı. İki yüz dört hastada fentanil ve/veya ketamin ile sedoanaljezi gerekti. Tam taşsızlık oranı % 82,2 olarak bulundu. Seksen yedi hastada hematüri, 62 hastada da deri ekimozları minor komplikasyon olarak görüldü. Kalan taşların tedavisi için ek girişim olarak 14 hastaya üreterorenoskopi ve 19 hastaya da perkütan nefrolitotomi uygulandı. Sonuç: ESWL çocuk yaş grubundaki üriner sistem taş hastalığı tedavisinde düşük morbidite, minimal anestezi ile ayaktan günübirlik uygulanabilirliği ve yüksek taşsızlık oranı ile sıkça kullanılan bir tedavi yöntemidir.Öğe Germ cell testicular tumor showing spontaneous regression(2018) Gökçe, Hasan; Beytur, Ali; Güneş, Ali Erdal; Çimen, Serhan[Abstract Not Acailable]Öğe Giant Prostatic Urethral Stone(Genel ve Dahili Tıp, 2014) Ediz, Caner; Çimen, Serhan; Levent, Akbulut Mehmet; Altıntaş, Ramazan; Taşdemir, Cemal; Güneş, AliYıl: 2014Cilt: 21Sayı: 4ISSN: 1300-1744Sayfa Aralığı: 319 - 320 Metin Dili: İngilizce Öz: Başlık ( ): Dev Prostatik Üretra Taşı Öz ( ):Öğe The importance of instrument type in paediatric percutaneous nephrolithotomy(Urolithiasis, 2014) Altıntaş, Ramazan; Oğuz, Fatih; Taşdemir, Cemal; Beytur, Ali; Çimen, Serhan; Güneş, Ali; Çolak, CemilWe reported our experience with percutaneous nephrolithotomy in children and compared the outcomes, including the morbidity and success rates, regarding the instruments of different sizes. One hundred and seventythree paediatric patients, who underwent percutaneous nephrolithotomy in our clinic between 1999 and 2013, were assessed. According to the size of instruments used during surgery, three different groups were formed and the pre- and postopeartive outcomes were compared between the groups. 76 girls and 97 boys with a mean age of 9.24 (B17) years were assessed. Stone-free rates were 75.6 % in group 1 (n = 82) using 17 F nephroscope, 79.4 % in group 2 (n = 73) using 24 F nephroscope and 72.2 % in group 3 (n = 18) using 26 F nephroscope. Postoperative fever was seen in four, five and one patient in group 1, 2 and 3, respectively. Urinary infection was seen in one patient in group 1 and four patients in group 2. Mean haematocrit drop and stone burden were significantly lesser in group 1. No significant difference was seen in the duration of nephrostomy and hospitalization between the groups. The success rates obtained in the groups using different instrument types (paediatric or adult) were similar. However, age, weight, height, stone burden and bleeding were significantly lesser in group 1 that used paediatric type of instrument. As the most frequent complication of PNL, bleeding seems to be associated with stone burden, the diameter of dilatation and the calibre of instrument. To decrease the particular complications, paediatric type of instruments are convenient and do not affect the success.Öğe The importance of instrument type in paediatric percutaneous nephrolithotomy(Urolithiasis, 2014) Altıntaş, Ramazan; Oğuz, Fatih; Taşdemir, Cemal; Beytur, Ali; Çimen, Serhan; Güneş, AliWe reported our experience with percutaneous nephrolithotomy in children and compared the outcomes, including the morbidity and success rates, regarding the instruments of different sizes. One hundred and seventythree paediatric patients, who underwent percutaneous nephrolithotomy in our clinic between 1999 and 2013, were assessed. According to the size of instruments used during surgery, three different groups were formed and the pre- and postopeartive outcomes were compared between the groups. 76 girls and 97 boys with a mean age of 9.24 (B17) years were assessed. Stone-free rates were 75.6 % in group 1 (n = 82) using 17 F nephroscope, 79.4 % in group 2 (n = 73) using 24 F nephroscope and 72.2 % in group 3 (n = 18) using 26 F nephroscope. Postoperative fever was seen in four, five and one patient in group 1, 2 and 3, respectively. Urinary infection was seen in one patient in group 1 and four patients in group 2. Mean haematocrit drop and stone burden were significantly lesser in group 1. No significant difference was seen in the duration of nephrostomy and hospitalization between the groups. The success rates obtained in the groups using different instrument types (paediatric or adult) were similar. However, age, weight, height, stone burden and bleeding were significantly lesser in group 1 that used paediatric type of instrument. As the most frequent complication of PNL, bleeding seems to be associated with stone burden, the diameter of dilatation and the calibre of instrument. To decrease the particular complications, paediatric type of instruments are convenient and do not affect the success.Öğe İntravezikal BCG Tedavisi Sonrası Görülen ve Tümör ile Karışabilen Nadir Bir Komplikasyon: Granülomatöz Orşit(Van Tıp Dergisi, 2014) Çimen, Serhan; Altıntaş, Ramazan; Taşdemir, Cemal; Dağlı, Adile FerdaÖz: İntravezikal Bacillus Calmette-Gue'rin (BCG) uygulaması karsinoma in situ ve yüzeyel mesane tümörü tedavisinde kullanılmaktadır. Etki mekanizması belirsiz olmakla beraber çeşitli lokal immun yanıtları tetiklediği ve antitümör aktivitesi göstererek tümör progresyonunu geciktirdiği, sistektomi ihtiyacını azalttığı ve genel sağkalımı arttırdığı bilinmektedir. Genel olarak iyi tolere edilmekle birlikte nadir yan etkilere sahiptir. İntravezikal BCG tedavisinin nadir bir komplikasyonu olan granülomatöz orşit olgusu sunuldu. Başlık (İngilizce): A Rare Complication of Intravesikal BCG Instillation Which Can Be Confused with Tumour: Granulomatous Orchitis Öz (İngilizce): Intravesical Bacillus Calmette-Gue'rin instillations have been used in treatment of carcinoma in situ and superficial tumor of bladder. Although the mechanism of effect of BCG is unclear, that is known to delay tumor progression, to decrease the need for cystectomy and to increase overall survival via stimulating various local immune responses and having antitumor activity. While it is generally well tolerated, it has rare side effects. In this report, which is a rare complication of intravesical BCG treatment, we presented the case of granulomatous orchitis.Öğe Is peritoneal dialysis prior to kidney transplantation a risk factor for ureteral stenosis after adult to adult live kidney transplantation(2020) Kutlutürk, Koray; Şahin, Tevfik Tolga; Çimen, Serhan; Dalda, Yasin; Gönültaş, Fatih; Doğan, Sait Murat; Toplu, Sibel; Ünal, Bülent; Pişkin, TurgutAbstract: Objective: Major urinary complications such as urinary leaks, stenosis or urinary tract infections after kidney transplantation can lead to graft or patient loss. The effect of peritoneal dialysis on post-kidney transplantation complications have been discussed but its effect on ureteral stenosis is unknown. In this study, it was aimed to analyze factors effecting major ureteral complications after living donor kidney transplantation and impact of peritoneal dialysis and double J-stents (JJ stents). Material and Methods: This study included 116 adult to adult living donor kidney transplant patients. Factors effecting major urologic complications after living donor kidney transplantation were analyzed. The donors were primary relatives of the recipients. Results: Major urologic complications after living donor kidney transplantation was 8/116 (6.9%). Urinary leak was present in 2 (1.7%) patients. Ureteral stenosis was encountered in 6 (5.2%) patients. Double J stents were used in 84 (72.4%) of the cases. The effect of JJ ureteral stent was not statistically significant for urinary leak, ureteral stenosis (p= 0.074, p= 0.470, respectively). A total of 29 (25%) patients had peritoneal dialysis before kidney transplantation. Preoperative peritoneal dialyses and bacteriuria after kidney transplantation were independent risk factors for ureteral stenosis in multivariate analysis (p= 0.013, and p= 0.010 respectively). Conclusion: In the guidance of the results of the present study, peritoneal dialysis prior to kidney transplantation and bacteriuria are independent risk factors for ureteral stenosis after living donor kidney transplantation. JJ stents have no effect on urologic complications after living donor kidney transplantation.Öğe Metastazı nedeniyle teşhis edilen asemptomatik dev renal kitle: Olgu sunumu(Journal of Clinical and Experimental Investigations, 2013) Altıntaş, Ramazan; Oğuz, Fatih; Taşdemir, Cemal; Beytur, Ali; Çimen, Serhan; Güneş, AliÖz: Renal Hücreli Kanser genitoüriner sistemin en sık görülen malignitelerinden biridir ve yüksek mortalite oranlarına sahiptir. Hastaların %10-15’ i asemptomatiktir ve başka hastalıkların araştırılması için yapılan görüntüleme yöntemleri ile tesadüfen tespit edilmektedir. Metastazları en sık akciğer, kemik veya karaciğere olmaktadır. Bu makalede görüntüleme teknikleri neticesinde 18 cm’ye ulaşan boyutta retroperitoneal kistik kitlesi olan 64 yaşındaki erkek hasta sunulmaktadır.Öğe Parsiyel üreteral obstrüksiyon oluşturulmuş ratlarda ghrelin'in böbrek dokusu üzerine etkileri(İnönü Üniversitesi, 2014) Çimen, SerhanAmaç Parsiyel üreteral obstrüksiyon oluşturulmuş ratlarda böbrekte meydana gelen hasarın önlenmesinde antioksidan ve antiinflamatuar etkinliği olan Ghrelin'in koruyucu ve tedavi edici etkilerinin araştırılması amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntem Çalışmaya Wistar Albino cinsi erişkin 28 rat dahil edildi ve ratlar 4 gruba ayrıldı. Sham grubuna laparotomi yapıldıktan sonra retroperitoneal alanda üreter bulundu ve usülüne uygun olarak tekrar kapatıldı (n=7). Ghrelin grubuna yedi gün boyunca intraperitoneal Ghrelin uygulandı ve on beşinci gün nefrektomi uygulandıktan sonra sakrifiye edildi (n=7). Parsiyel üreteral obstrüksiyon grubuna laparotomi sonrası parsiyel üreteral obstrüksiyon yapıldı. Bu işlemi takiben yedi gün beklendi ve sonraki yedi gün intraperitoneal serum fizyolojik verildi. On beşinci gün nefrektomi uygulandıktan sonra ratlar sakrifiye edildi (n=7). Parsiyel üreteral obstrüksiyon+Ghrelin Grubuna laparotomi sonrası parsiyel üreteral obstrüksiyon yapılıp yedi gün beklendi. Bunu takip eden yedi gün boyunca intraperitoneal 10ng/kg/gün dozunda Ghrelin uygulandı ve on beşinci gün nefrektomi uygulandıktan sonra ratlar sakrifiye edildi (n=7). Tüm gruplar histolojik hasar yönünden değerlendirildi ve aynı dokularda Katalaz, Süperoksit Dismutaz, Total Glutatyon, Malon Dialdehit ve Myeloperoksidaz ölçümü yapıldı. Bulgular Histolojik değerlendirmede Parsiyel üreteral obstrüksiyon grubu ile sham grubu karşılaştırıldığında parsiyel üreteral obstrüksiyon grubunda hasarın istatistiksel olarak anlamlı şekilde arttığı gözlendi (p=0.001). Parsiyel üreteral obstrüksiyon+Ghrelin grubu ile parsiyel üreteral obstrüksiyon grubu karşılaştırıldığında ise bu grupta histopatolojik değişikliklerin istatistiksel olarak anlamlı derecede azaldığı tespit edildi (p=0.001). Biyokimyasal analiz yapıldığında parsiyel üreteral obstrüksiyon grubu ile sham grubu karşılaştırıldığında biyokimyasal değişikliklerin Katalaz, Total Glutatyon ve Myeloperoksdaz düzeylerinde istatistiksel olarak anlamlılığı(p<0.05) tespit edildirken, parsiyel üreteral obstrüksiyon grubu ile parsiyel üreteral obstrüksiyon+Ghrelin grubunun karşılaştırılmasında Süperoksit Dismutaz ve Total Glutatyon düzeylerinde istatistiksel anlamlılık saptandı (p<0.05). Sonuç Deneysel parsiyel üreteral obstrüksiyon oluşturulmuş ratlara Ghrelin verilmesi antiinflamatuar ve antioksidan etkilerinden dolayı doku hasarını azaltmaktadır. Ostrüktif üropati gelişen durumlarda Ghrelin verilmesi biyokimyasal ve histopatolojik olarak doku hasarını önleyebilir. Ghrelin'in klinik kullanıma girebilmesi için bu konuda daha geniş serili ve çok merkezli çalışmalara ihtiyaç vardır.Öğe Pediatrik taş hastalığında minimal invaziv yaklaşımlar ve etkinlikleri(Türk Üroloji Dergisi/Turkish Journal of Urology, 2013) Altıntaş, Ramazan; Beytur, Ali; Oğuz, Fatih; Çimen, Serhan; Akdemir, Ender; Güneş, AliÖz: Amaç: Kliniğimizde, minimal invaziv tedavi yaklaşımlarının çocuk taş hastalarının tedavisinde kullanım sıklıkları ve başarılarını karşılaştırdık. Gereç ve yöntemler: Ocak 2001-Aralık 2011 yılları arasında perkütan nefrolitotomi (PNL), üreterorenos- kopi (URS) ile taş tedavisi ve extracorporial shock wave lithotripsy (ESWL) yapılan 16 yaş ve altı pediatrik hastaların bilgileri retrospektif olarak incelendi. Bulgular: Mevcut çalışmada, 291 böbrek taşı ve 124 üreter taşının tedavi edildiği, 415 hasta değerlendi- rilmeye alındı. Hastaların 148 ine (82 erkek, 66 kız) PNL, 99 una (58 erkek, 41 kız) URS ile taş tedavisi ve 168 ine (91 erkek, 77 kız) ESWL uygulandı. PNL uygulanan hasta grubunda yaş ortalaması 7.3 (1-16) iken URS uygulananlarda 9.1 (1-16) ve ESWL uygulananlarda 8.8 (1-16) idi. PNL, URS ve ESWL ile tedavi sonrası sağlanan taşsızlık oranları sırasıyla %77, %83.8 ve %88.7 olarak bulundu. Sonuç: Çocuk hastalarda olası sık nüksler nedeniyle, seçilecek tedavinin doğru planlanması ve minimal invaziv tekniklerin kullanılması önemlidir. Şimdilerde ESWL, PNL ve URS ile taş tedavisinde yüksek başarı elde edilmektedir. Minimal invaziv tedavi yöntemleri ile sağlanan bu başarılı sonuçlar nedeniyle açık cerrahi yaklaşımlar artık neredeyse kullanılmamaktadır.Öğe A rare cause of acute abdominal pain and gross hematuria: Emphysematous cystitis(2016) Taşdemir, Cemal; Kahraman, Bayram; Çimen, Serhan; Kahraman Sağır, Ayşegül; Çimen Özaydoğdu, Ayla; Turunç, Ali; Topçu, İbrahimAbstract: Amfizematöz sistit, komplike idar yolu enfeksiyonunun nadir bir formudur. Mesane lü- meni içinde ve mesane duvarında gaz birikimi ile karakterizedir. Amfizematöz sistit için başlıca risk faktörleri immünsupresyon ve diabetes mellitustur ve kliniği asemptomatik ile şiddetli sepsis arasında değişmektedir. Amfizematöz sistit genellikle yaşlı diyabetik kadınlarda görülür. Kadınlarda erkeklerden iki kat daha sık görülür. Bu çalışmada birkaç gündür ağrı ve gros hematüri hikayesi olan 73 yaşında diyabetik nadir görülen olguyu sunduk.Öğe A rare reason of PSA elevation seen during intravesical BCG therapy: Granulomatous prostatitis(2019) Çimen, Serhan; Güneş, Ali; Oğuz, Fatih; Topçu, İbrahim; Akatlı, Ayşe Nur; Özcan, MehmetA rare reason of PSA elevation seen during intravesical BCG therapy: Granulomatous prostatitisÖğe Skrotal sebase kistle karışabilen nadir bir skrotum hastalığı: idiyopatik skrotal kalsinozis(İnönü Üniversitesi Sağlık Bilimleri Dergisi, 2012) Altıntaş, Ramazan; Oğuz, Fatih; Beytur, Ali; Çimen, Serhan; Güneş, AliSkrotal kalsinozis skrotumun dermis tabakasında kalsiyum ve fosfor tuzlarının birikmesiyle oluşan, iyi huylu bir skrotal cilt hastalığıdır. Klinik olarak, skrotumda çok sayıda, ağrısız, sert, farklı boyutlarda nodüller ile karakterizedir. Hastalığın oluşumundaki etyolojik faktörler tam olarak anlaşılamamış olup mevcut yayınlarda idiyopatik kaynaklı olduğu bildirilmektedir. Çoğunlukla sebase kistlerle karışabilmektedir. Kozmetik şikayete sebep olan çok sayıda nodüler oluşumların dikkat çekici olduğu skrotal kalsinozis olgusu sunuldu.