Yazar "Çokkeser, Yaşar" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 20 / 27
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Açık kavite timpanoplasti erken dönem sonuçlarımız(OTOSCOPE, 2002) Kalcıoğlu, M. Tayyar; Öncel, Semih; Aktaş, Davut; Çokkeser, Yaşar; Miman, Murat Cem; Erdem, Tamer; Aladağ, İbrahim; Özturan, OrhanÖz:Açık kavite timpanoplasti, kapalı kavite tekniği ile eradikasyon sağlanamayan patolojilerde uygulanan bir ltekniktir. Özellikle izlem sorunu olan olgular için hastalığın daha güvenli bir şekilde kontrol altına alınabilmesi açısından da önemini korumakladır. Bu çalışmada amaç, açık teknik timpanoplasti uygulanan olgularımızın erken dönem sonuçlarını gözden geçirmektir. Kliniğimizde Mart 1998- Aralık 2000 tarihleri arasında açık kavite timpanoplasti uygulanan 56 olgu retrospektif olarak incelendi. Tüm olgularda patoloji olarak yaygın kolesteatoma vardı. Altı olguya tip l, 32 olguya tip II, 15 olguya tip III ve 3 olguya ise tip IV timpanoplasti yapıldı. Olguların sadece dördünde (%7) rekürren kolesteatoma gözlendi. Olguların işitme sonuçları tonal odyometri ile incelendiğinde saptanan hava-kemik yolu açıklıklarının ortalama olarak 250 Hz'de 11 dB, 500 Hz'de 11 dB, 1000 Hz'de 12 dB ve 2000 Hz'de 11 dB kapandığı saptandı. Bu erken dönem sonuçlarımız açık kavite timpanoplasti girişiminin düşük rekürrens oranı ve olumlu işitme sonuçları ile endikasyon sınırları içinde iyi bir seçenek olma özelliği taşıdığını göstermekledir.Öğe Audio vestibular evaluation in patients with behçets syndrome(J Laryngol Otol, 2001) Evereklioğlu, Cem; Çokkeser, Yaşar; Doğanay, Selim; Er, Hamdi; Kızılay, AhmetA prospective controlled clinical study was carried out at the Department of Ophthalmology and ENT, Ino¨ nu¨ University Medical Faculty, Turgut Ozal Medical Center, Research Hospital, to evaluate the audiovestibular involvement in patients with Behc¸et’s syndrome compared with controls. Twenty- ve consecutive patients with Behc¸et’s syndrome (mean age 6 SD, 34.96 6 8.50) and 20 ageand sex-matched healthy volunteers (hospital staff) as control subjects (mean age 6 SD, 34.45 6 9.16) were included in this study. Behc¸et’s patients were divided into two groups according to the number of criteria, complete (all four major criteria) and incomplete (three major criteria without ocular involvement). The groups were compared with each other or controls regarding inner ear involvement. Audiometric pure-tone thresholds at 125 to 8000 Hz were obtained in all subjects in both groups, and pure tone average (PTA) hearing thresholds were calculated for the middle, high and low frequencies. In addition, short increment sensitivity index (SISI), tone decay and BERA examinations were performed in all Behc¸et’s patients. Sensorineural hearing loss (SNHL) was present in six of 25 patients with Behc¸et’s syndrome. Two Behc¸et’s patients had unilateral total SNHL, two had bilateral moderate level SNHL, one had bilateral low-frequency SNHL and one bilateral high frequency SNHL. In two, BERA, and in ve SISI, examination disclosed inner ear involvement. In control subjects, the past medical history was normal and there was no consistent audio-vestibular complaint. Their PTA thresholds were all in the normal range. Otoscopic examination ndings were normal, with intact, mobile tympanic membranes in both groups. The present study showed that audio-vestibular involvement is not infrequent in Behc¸et’s syndrome compared with age- and sex-matched healthy controls, and it is under-estimated. All Behc¸et’s patients should regularly be followed by an otolaryngologists and be given information about the possibility of inner ear involvement. According to our results, hearing loss occurs more often in older patients and also in the complete form of Behc¸et’s syndrome.Öğe Baş-boyun epidermoid kanserinde dokudaki katalaz ve süperoksit dismutaz aktiviteleri ve malondialdehit düzeyleri(2001) Solmaz, Fevzi; Aktaş, Davut; Kızılay, Ahmet; Çokkeser, Yaşar; Öncel, Semih; Özturan, Orhan; Özyurt, Hüseyin; Sögüt, SadıkÖz: Amaç: Baş-boyun epidermoid kanserlerinde antioksidan enzim aktivitelerinin araştırılması. Hastalar ve Yöntemler: Baş-boyun epidermoid kanserli 32 olguda (26 erkek, 6 kadın; ort. yaş 57.5) tümöral dokudan ve ameliyat bölgesinde tümöre uzak normal dokudan örnekler alındı. Tümöral doku ve normal dokuda katalaz (CAT), süperoksit dismutaz (SOD) enzim aktiviteleri ve malondialdehit (MDA) düzeyleri ölçülerek değerlendirildi. Bulgular: Tümöral dokuda CAT, SOD enzim aktivitelerinin ve MDA düzeylerinin düşük olduğu, fakat bu durumun istatistiksel olarak anlamlı olmadığı saptandı. Yaş ve cinsiyet yönünden fark izlenmedi. Tümöral dokuda CAT ve SOD enzim aktivitelerinin evre ilerledikçe giderek azaldığı, MDA düzeyinin ise giderek arttığı saptandı. Ancak bu değerler istatistiksel olarak anlamlı bulunmadı. Sonuç: Serbest radikaller epidermoid kanser dokusunda metabolik hasara sebep olabilir. Antioksidan enzimlerin kanser tedavisindeki rollerinin gösterilmesi için yeni araştırmalara gereksinim vardır.Öğe Bir nazal miyazis olgusu(1999) Aktaş, Davut; Kızılay, Ahmet; Çokkeser, Yaşar; Özturan, Orhan; Kalcıoğlu, Mahmut TayyarNazal miyazis sinek larvaları tarafından oluşturulan nazal ve paranazal kavitelerin bir infestasyonudur. Bizim olgumuzda etken Oestrus Ovis larvalarıdır. Endoskopik olarak canlı larvalar temizlendikten sonra atrofik rinit gelişti.Öğe Bir Nazal Miyazis Olgusu(Turgut Özal Tıp Merkezi Dergisi, 1999) Aktaş, Davut; Kızılay, Ahmet; Çokkeser, Yaşar; Özturan, Orhan; Kalgoğlu, TayyarNaza! miyazis sinek larvaları tarafından oluşturulan nazal ve paranazal kavitelerin bir infestasyonudur. Bizim olgumuzda etken Oestrus Ov is larvalarıdır. Endoskopik olarak canlı larvalar temizlendikten sonra atrofik rinit gelişti.Öğe Çarpık burunlara yaklaşım ve sonuçlarımız(Kulak Burun Boğaz İhtisas Dergisi, 2002) Özturan, Orhan; Miman, Murat Cem; Yiğit, Bahri; Çokkeser, Yaşar; Kızılay, Ahmet; Aktaş, DavutÖz: Amaç: Çarpık burunlu olguların tedavisinde uygulanan ve çok çeşitlilik gösteren cerrahi tekniklere ve sorunlara dikkat çekmek amaçlandı. Hastalar ve Yöntemler: Burun vertikal aksında deviasyon olan 59 olgu (43 erkek, 16 kadın;ort.yaş 27; dağılım 17-47) cerrahi olarak tedavi edildi.Otuz olguda C-,29' unda I-tipinde çarpık burun vardı.Ameliyat öncesinde ve ameliyattan en az altı ay sonra çekilen anteriör yüz fotoğrafları üzerinde deviasyon açıları ölçüldü.Her iki gruptaki olgularda ulaşılan başarı düzeyi, ideal açıya yaklaşım oranlarına göre derecelendirildi ve karşılaştırma yapıldı. Bulgular: Her iki tipteki çarpık burunlarda, açılardaki düzelme çok anlamlı bulundu (p<0.01).C-çarpık burunlardaki ideal açıya yaklaşım başarısı, I-çarpık burunlardakinden daha düşük idi (p<0.05).Üç olguda revizyon cerrahisi yapıldı. Sonuç: Çarpık burunlarda fonksiyonel ve estetik problemler, burun anatomik yapılarının eksternal yaklaşımla serbestleştirilmesi, düzleştirilmesi ve bu konumda desteklenmesi ile düzeltilebilir.Giderilemeyen düzensizliklerin kamuflajı için kartilaj greftleri kullanılabilir.C-çarpık burunlarda sonuçlar daha kötü olduğundan, deneyim ve çok sayıda teknik çözümlere aşina olmak gerekir.Öğe Cerebellopontine angle tumors in children without neurofibromatosis type 2(Kulak Burun Boğaz İhtisas Dergisi, 1999) Çokkeser, Yaşar; Luxford, William M.Öz: Amaç: Serebellopontin köşe tümörleri çocuklarda nadirdir ve bu nedenle geç tanınırlar. Bu antiteye dikkat çekmek için Serebellopontin köşe tümörlü çocukların dosya kayıtları incelendi. Hastalar ve Yöntemler: Serebellopontin köşe tümörlü 1500 hastanın değerlendirilmesinde tedavi esnasında 18 yaş altında olan sekiz olgu saptandı. Nörofibromatozis-2'li çocuklar çalışmaya alınmadı. Sekiz hastanın kayıtları preoperatif semptomlar, tedavi ve sonuç açısından değerlendirildi. Bulgular: Hastaların yaşları 13 ile 17 arasında (ortalama yaş 15.2) idi. Tek taraflı sensorinöral işitme kaybı, çınlama ve başağrısı en sık preoperatif semptomları oluşturmaktaydı. Tümör büyüklüğü 1.5 ile 4.5 cm arasında (ortalama 3.6 cm) değişiyordu. Hastaların yedisi translabirentin, biri de transkoklear yaklaşımla, kabul edilebilir bir morbidite ile ameliyat edildi. Sonuç: Açıklanamayan tek taraflı işitme kaybı, çınlama ve başağrısı olan çocuklarda köşe tümörü de ayırıcı tanıda akla gelmeli ve bu açıdan detay inceleme yapılmalıdır.Öğe Concentrations of trace elements in larynx and skin tissues with epidermoid cancer(Trace Elem Electroly, 2004) Kızılay, Ahmet; Kalcıoğlu, Mahmut Tayyar; Özyurt, H.; Vural, H.; Söğüt, S.; Çokkeser, Yaşar; Akyol, ÖmerÖğe Conservative facial nerve management in jugular foramen schwannomas(İnönü Üniversitesi Turgut Özal Tıp Merkezi Dergisi, 1999) Çokkeser, Yaşar; Brackmann, Derald E.Öz: Amaç: Juguler forameni tutan, infiltrative, vasküler lezyonların tedavisinde yeterli expojur için fasyal sinir transpozisyonu önemlidir. Bu çalışmadaki amacımız juguler foramen nörinomlarının vaskülaritesi az, non infiltratif ve juguler foramende medialde yerleşmesi özellikleri nedeniyle fasyal siniri transpoze etmeden tedavi etmenin yeterli olacağını göstermektir. Hastalar: Ocak 1975 ile ekim 1995 arasında juguler foramen nörinomu nedeniyle tedavi edilen 16 hasta (18 operasyon). Hastalar 8 erkek ve 8 kadın, 13 ile 66 yaşları arasında idi, ortalama 47.7 yıl. Müdahele: Tek aşamalı fasyal siniri transpoze etmeden, çeşitli operasyonlarla total juguler foramen nörinomu eksizyonu. Ana değerlendirme kriterleri: Fasyal sinir traspozisyonu ( evet veya hayır), House-Brackmann fasyal sinir greydi, alt kranyal sinir durumu, komplikasyonlar. Bulgular: Tek aşamalı, tüm hastalarda total tümor eksizyonu gerçekleştirildi. On üç hastada (%72) fasyal siniri transpoze etmeden, juguler foramen nörinomu çıkartıldı. İki revizyon vakada karotid arteri tam kontrol için, diğer olguda petroz apekse ulaşan çok büyük tümörlü iki hastada ve yaygın olarak orta kulağı tutan bir olguda transpozisyon uygulandı. On altı hastada House-Brackmann greyd 1 veya 2 fasyal sinir sonucu elde edildi, bir hasta da greyd 3, bir hastada preoperatif seviyesi olan greyd 5 olarak kaldı. Sonuç: Juguler foramen nörinomlarının tedavisinde, tek aşamalı olarak total tümor eksizyonu, fasyal siniri transpoze etmeden, vasküler yapıların mükemmel kontrolüyle yapılabilir. Başlık (İngilizce): Juguler foramen nörinomlarının tedavisinde konservatif fasyal sinir yaklaşımı Öz (İngilizce): Objective: Although transposition of the facial nerve is crucial in infiltrative, vascular lesions involving the jugular foramen, it was our objective to show that a conservative approach to management of the facial nerve is sufficient in jugular foramen neuromas because of their non-infiltrative, less vascular nature and medial location in the jugular foramen. Patients: Sixteen patients with jugular foramen schwannoma were treated (18 procedures) between January, 1975 and October, 1995. The eight males and eight females ranged in age from 13 to 66 years, with a mean age of 47.7 years. Intervention: One-stage, total jugular foramen neuroma removal without transposition of the facial nerve, using a variety of surgical approaches. Main Outcome Measures: Facial nerve transposition (yes or no), House-Brackmann facial nerve grade, lower cranial nerve status, complications. Results: One stage total tumor removal was accomplished in all of the cases. In 13 (72%) of the neuromas, removal was accomplished without facial nerve transposition. Transposition was performed in two revision cases to control the carotid artery completely, two cases with large tumor extension anteriorly to the petrous apex and one case with extensive involvement of the middle ear. A House-Brackmann facial nerve grade I or II was obtained in 16 of the 18 procedures, with one grade III and one case which remained grade V, as it was preoperatively. Conclusions: One stage, total tumor removal can be achieved with excellent control of the important vascular structures and without transposition of the facial nerve in the majority of jugular foramen schwannomas.Öğe Dural bone defects and encephalocele associated with chronic otitis media or its surgery(Kulak Burun Boğaz İhtisas Dergisi, 2002) Kızılay, Ahmet; Aladağ, I.; Çokkeser, Yaşar; Özturan, OrhanWe investigated the incidence of dural bone defects and encephalocele following radical mastoidectomy or open cavity tympanoplasty. We retrospectively evaluated 190 operations of 182 patients (97 males, 85 females; mean age 30.6 years; range 9 to 70 years) who underwent radical mastoidectomy (n=89) or open cavity tympanoplasty (n=101). Follow-up examinations included otomicroscopy. Patients with documented dural bone defects on examination or operation records were further evaluated by axial and coronal computed tomography scans of the temporal bone. Those with suspected encephalocele were studied by magnetic resonance imaging. Dural bone defects were detected in 17 patients perioperatively. Of these, 14 defects were associated with chronic otitis media. Three iatrogenic bone defects were induced during obliteration of lateral sinus thrombosis. The mastoid tegmen was the most common site of defects (41%) and the most common etiologic factor was cholesteatoma (84%). Encephalocele was detected in one patient in whom radical mastoidectomy with lateral sinus obliteration was performed due to lateral sinus thrombophlebitis. Encephalomalasia was found nearby the defect area in two patients. Dural bone defects associated with chronic otitis media are not rare, the most common cause being cholesteatoma. Repair of dural lacerations requires watertight closure to prevent the occurrence of encephalocele.Öğe The effect of endoscopic sinus surgery on quality of life(Kulak Burun Bogaz Ihtisas Dergisi, 2003) Akarçay, Mustafa; Kızılay, Ahmet; Miman, Murat Cem; Çokkeser, Yaşar; Özturan, OrhanWe assessed the effects of endoscopic sinus surgery on quality of life of patients with nasal polyposis or chronic sinusitis. PATIENTS AND METHODS: Thirty patients (5 females, 25 males; mean age 36 years; range 17 to 58 years) who underwent endoscopic sinus surgery were prospectively evaluated. The diagnoses were nasal polyposis in 15 patients and chronic sinusitis in 15 patients. Primary and revision operations were performed in 23 patients and seven patients, respectively. The quality of life was evaluated before and six months after surgery with the use of the Chronic Sinusitis Survey (CSS), and Medical Outcomes Study Short Form-12 (SF-12). Prior to administration, the two questionnaires were translated and adapted to Turkish. Computed tomography (CT) findings were scored before and six months after surgery according to the Lund-Mackay system. The results of the surveys were compared with CT scores. RESULTS: The postoperative SF-12 and CSS scores of all the patients improved significantly. Computed tomography scores were not found in correlation with improvements in the SF-12 and CSS scores. CONCLUSION: Endoscopic sinus surgery results in significant improvement in the quality of life of patients with nasal polyposis and chronic sinusitis, which may not be reflected by CT scores.Öğe Effects of partial neuromuscular blockade on facial nerve monitorization in otologic surgery(Acta Otolaryngol, 2003) Kızılay, Ahmet; Aladağ, İbrahim; Çokkeser, Yaşar; Miman, Murat Cem; Özturan, Orhan; Gülhaş, NurçinNeuromuscular blockade (NMB) is administered as part of a general anesthetic in order to keep the patient immobilized during surgery and has been known to hinder intraoperative neuromonitorization. The aim of this study was to determine the effects of different levels of NMB on electrical stimulation thresholds of the facial nerve during otologic surgery. Material and Methods—Intraoperative facial nerve monitorization was performed in 29 patients with advanced middle ear disease. Electromyographic (EMG) responses were recorded by insertion of needle electrodes into the orbicularis oris and orbicularis oculi muscles. Minimal facial nerve stimulations causing EMG responses in the facial musculature were measured during full recovery from the effects of muscular relaxants and with 25%, 50%, 75% and 100% levels of NMB. These defined NMB levels were maintained by the administration of a drip infusion of atracurium and were assessed objectively by recording the hypothenar muscle action. Results—All of the patients had detectable EMG responses of the facial musculature at the 50% and 75% levels of NMB in response to the electrical stimulation of the facial nerve. The corresponding mean stimulation thresholds were 0.10 0.08 and 0.11 0.09 mA, respectively. No responses were measured in 31% of the patients when the level of peripheral NMB was 100%. Conclusion—This study suggests that a regulated 50% level of peripheral NMB provides reliable intraoperative EMG monitoring of the facial musculature in response to electrical stimulation and adequate anesthesia, with full immobilization of the patient.Öğe Eksternal Ve Endoskopik Dakriyosistorinostominin Karşılaştırılması(Turgut Özal Tıp Merkezi Dergisi, 1999) Çokkeser, Yaşar; Evereklioğlu, Cem; Er, Hamdi; Gündüz, Abuzer; Kalcıoğlu, Tayyar; Özturan, OrhanNazolakrimal kanal tıkanıklığı (NKT) sonucu gelişen epiforanın geniş olarak kabul gören iki tedavi modalitesi eksternal ya da endoskopik dakriyosistorinosto-midir (DSR). Amaç: 1 Ocak 1995 ile 1 Ocak 1999 arasındaki eksternal ve endoskopik endona-zal DSR sonuçlarını, komplikasyon ve operatif özelliklerini karşılaştırmak. Yöntem: Birinci gruptaki 79 unilateral dakriyosistitli hastaya (66 kadın, 15 erkek) silikon tüp entübasyonlu ya da entübasyonsuz klasik Dupuy-Dutemps-Bourget tek-niği ile primer eksternal DSR ve 33 kadın ve 3 erkekten oluşan 36 vakanın 51 gö-züne (15* bilateral) endoskopik primer endonazal çekiç-keski metodu ile DSR uy-gulandı. Bulgular: Postoperatif takip süresi 6 ile 48 ay arasındaydı (ortalama, 25 ay). Ortala-ma yaş 39.5 (4 ile 76) idi. Eksternal ve endoskopik çekiç-keski metodlu DSR başa-rı oranları sırasıyla %89.8 ve %88.2 idi. Eksternal grup ile karşılaştırıldığında en-doskopik çekiç-keski DSR'de daha az komplikasyon oranı ve minimal morbidite mevcuttu. Sonuç: Çekiç-keski yöntemli DSR, eksternal yaklaşıma göre pratik, daha az trav-matik, daha az zaman gerektLren ve kozmetLk olarak daha üstün bLr yöntemdLr. EndoskopLk DSR yöntemLnLn başarı oranı geleneksel eksternal yaklaşımlı DSR Lle benzerdLr ve Lntranazal patolojilerin simultane olarak düzeltilmesine de olanak sağlar.Öğe Endoskopik sinüs cerrahisinin yaşam kalitesi üzerine etkisi(Kulak Burun Boğaz İhtisas Dergisi, 2003) Akarçay, Mustafa; Kızılay, Ahmet; Miman, Murat Cem; Çokkeser, Yaşar; Özturan, OrhanÖz: Amaç: Endoskopik sinüs cerrahisinin nazal polip ve kronik sinüzitli hastaların yaşam kalitesi üzerine etkisi araştırıldı. Hastalar ve Yöntemler: Endoskopik sinüs cerrahisi uygulanan 30 hasta (5 kadın, 25 erkek; ört. yaş 36; dağılım 17-58) ileriye dönük olarak değerlendirildi. On beş hastada tanı nazal polipozis, 15 hastada kronik sinüzit idi. Yirmi üç olguda primer, yedi olguda reviz-yon cerrahisi uygulandı. Ameliyat öncesinde ve ameliyattan altı ay sonra hastaların yaşam kalitesi, Medical Outcomes Study Short Form-12 (SF-12) ve Chro-ic Sinusitis Survey (CSS) anketleri ile değerlendirildi. Uygulamadan önce her iki anketin Türkçeye çevrilmesi ve uyumluluğu sağlandı. Ayrıca ameliyat öncesi ve ameliyattan altı ay sonraki bilgisayarlı tomografi (BT) bulguları Lund ve Mackay sistemine göre skorlandı. Anket sonuçları ve BT skorları arasında korelasyon araştırıldı. Bulgular: Ameliyat sonrasında tüm olguların SF-12 ve CSS skorlarında anlamlı düzelme gözlendi. Ancak BT skorlarındaki iyileşme yaşam kalitesi skorlarındaki iyileşmeler ile uyumlu bulunmadı. Sonuç: Endoskopik sinüs cerrahisi nazal polipozis ve kronik sinüzitii hastaların yaşam kalitesi üzerinde belirgin iyileşme sağlamasına rağmen yaşam kalitesindeki artış BT skorlarıyla korelasyon göstermeyebilir.Öğe Follow up of 366 ears after tympanostomy tube insertion why is it draining(Otolaryngol Head Neck Surg, 2003) Kalcıoğlu, Mahmut Tayyar; Çokkeser, Yaşar; Kızılay, Ahmet; Özturan, OrhanTympanostomy tube insertion is one of the most frequently performed procedures in otolaryngology. Complications, such as otorrhea, tympanosclerosis, and cholesteatoma, have been reported in the literature after its application. STUDY DESIGN: This study reports the complications encountered with 239 children (439 ears) with a follow-up of 7 to 73 months (median, 29 months) after tympanostomy tube insertion. Hearing results and middle ear pressures were compared and complications were noted in 366 ears that were available for the study. RESULTS: Otorrhea developed in 3 (0.8%) cases. Tympanosclerosis was seen in 74 (20.2%) cases. Tympanic membrane perforation, retraction pocket, granulation tissue, and atelectasis were seen in 4.6%, 5.2%, 1.1%, and 6%, respectively. No patients developed cholesteatoma after tube insertion. Hearing results were improved postoperatively in 93.4% of patients (median, 14.2 dB) and worse in 6.6% of patients (median, 8.3 dB). The average extrusion time was 7.3 months for grommet and 16.3 months for T-tubes. CONCLUSION: Multifactor etiologies show some unsolved or misunderstood underlying pathology, or unmentioned environmental factor such as atopy due to rich flora and humidity might exist to consider in the pathophysiology of the otorrhea.Öğe Hammer chiesel technique in endoscopic dacryocystorhinostomy(1999) Çokkeser, Yaşar; Evereklioğlu, Cem; Tercan, Mustafa; Hepşen, İbrahim F.; Bayramlar, Hüseyin; Aktaş, DavutAbstract: Giriş: Endoskopik dakriyosistorinostomi (DSR) son zamanlarda eksternal DSR başarı oranlarına yaklaşan bir başarı oranı ile geniş bir kabul gördü. Endoskopik DSR'de kalıcı bir açıklık elde edilebilmesi için lakrimal kese üzerindeki kemiğin yeterince uzaklaştırılması önemlidir.Değişik birkaç metot bu amaç için kullanılmıştır. Amaç: Lakrimal kese üzerindeki kemiği uzaklaştırmak için çekiç-keski metodunu kullanan tekniği tanımlamaktır. Bu tekniğin avantaj ve dezavantajları literatür ışığında tartışıldı. Metot: Kronik epifora ya da dakriyosistitli 40 hastanın 56 gözüne (24 unilateral ve 16 vaka bilateral, 36 kadın ve 4 erkek) uygulanan endoskopik çekiç-keski DSR prospektif olarak değerlendirildi. Çekiç-keski endoskopik DSR tekniği lakrimal kese üzerindeki kemiğin keski ve çekiç kullanılarak uzaklaştırılmasını içermektedir. Preoperatif, intra ve postoperatif bulgular değerlendirildi ve karşılaştırıldı. Bulgular: Postoperatif takip süresi 6 ile 48 ay idi (ortalama, 22 ay). Ardışık endoskopik çekiç-keski DSR'nin başarı oranı %87.7 idi. İntraoperatif olarak 8 vakada hafif mukozal hemoraji gözlendi ancak hiçbiri operasyonun başarı ile tamamlanmasını engellemedi. Minimal morbidite ile birlikte mükemmel bir hasta kompliansı mevcuttu ve majör hiçbir komplikasyon gözlenmedi. Sonuç: Endoskopik çekiç-keski DSR minimal intra ve postoperatif komplikasyonu yanısıra daha az travmatik ve pratik bir yöntemdir. Minimal teçhizatlanma gerektirir , kolay ve hızlı bir tekniktir.Öğe Karotid cisim tümörleri(2000) Öncel, Semih; Kızılay, Ahmet; Çokkeser, Yaşar; Aktaş, Davut; Özturan, OrhanKarotid cisim tümörleri, boyun lateralinde ve sıklıkla karotid bifurkasyonunda bulunurlar. A. Karotis kommunis bifurkasyonunda bulunan karotis cisimciğinin paraganglionik hücrelerinden gelişmektedirler. Kliniğimizde son bir sene içinde öpere edilen iki karotid cisim tümörlü olgu sunularak, daha önce kliniğimizde öpere edilen üç olgu ve diğer literatür bilgileriyle tartışıldı. Boyun lateral bölge kitlelerinde karotid cisim tümörü de ön tanıda düşünülmeli ve gerekli görüldüğünde preoperatif tetkiklere Doppler USG ve anjiografi de eklenmelidir.Öğe Karotid Cisim Tümörleri+(Turgut Özal Tıp Merkezi Dergisi, 2000) Öncel, Semih; Kızılay, Ahmet; Çokkeser, Yaşar; Aktaş, Davut; Özturan, OrhanKarotid cisim tümörleri, boyun lateralinde ve sıklıkla karotid bifurkasyonunda bulunurlar. A. Karotis kommunis bifurkasyonunda bulunan karotis cisimciğinin paraganglionik hücrelerinden gelişmektedirler. Kliniğimizde son bir sene içinde opere edilen iki karotid cisim tümörlü olgu sunularak, daha önce kliniğimizde opere edilen üç olgu ve diğer literatür bilgileriyle tartışıldı. Boyun lateral bölge kitlelerinde karotid cisim tümörü de ön tanıda düşünülmeli ve gerekli görüldüğünde preoperatif tetkiklere Doppler USG ve anjiografi de eklenmelidir.Öğe Kronik otit veya cerrahisi sonrasında oluşan dural kemik defektleri ve ensefalosel(Kulak Burun Boğaz İhtisas Dergisi, 2002) Kızılay, Ahmet; Aladağ, İbrahim; Çokkeser, Yaşar; Özturan, OrhanÖz: Amaç: Radikal mastoidektomi veya açık kavite timpanoplasti yapılan olgularda dural kemik defekti ve ensefalosel sıklığı araştırıldı. Hastalar ve Yöntemler: Çalışmada 182 olguda (97 erkek, 85 kadın; ort. yaş 30.6; dağılım 9-70) yapılan 190 açık kavite (n=101) veya radikal mastoidektomi (n=89) ameliyatında dural kemik defekti ve ensefalosel gelişimi retrospektif olarak araştırıldı. Kontrollerde olguların otomikroskobik muayeneleri yapıldı. Ameliyat notunda veya muayenede dural kemik defekti saptanan olgularda temporal kemiğin aksiyel ve koronal planda bilgisayarlı tomografi incelemesi yapıldı. Ensefaloselden şüphelenilen olgularda ek olarak manyetik rezonans görüntülemeye başvuruldu. Bulgular: Ameliyat sırasında 17 olguda dural kemik defekti saptandı; 14 olguda defektin kronik otite bağlı oluştuğu belirlendi. Lateral sinüs tromboflebiti nedeniyle ameliyat edilen üç olguda posterior fossada kemik defekti iyatrojenik olarak oluşmuştu. Defekt, en sık mastoid teğmende (%41) bulundu. En yüksek oranda (%84) karşılaşılan etyolojik neden kolesteatom idi. Lateral sinüs tromboflebiti nedeniyle radikal mastoidektomi ve lateral sinüs obliterasyonu yapılan bir olguda ensefalosel saptandı. İki olguda defekte komşu alanda ensefalomalazi belirlendi. Sonuç: Kronik otit nedeniyle gelişen dural kemik defekti seyrek değildir ve en sık görülen neden kolesteatomdur. Ensefalosel gelişimini önlemek için dura laserasyonları su geçirmez sıkılıkta tamir edilmelidir.Öğe Lateral sinüs tromboflebiti(Kulak Burun Boğaz İhtisas Dergisi, 1999) Özturan, Orhan; Çokkeser, Yaşar; Kızılay, Ahmet; Sönmez, EmineÖz: Lateral sinüs tromboflebiti, otojen kafa içi komplikasyonlarından biridir. Klinikte sık görülmemesine rağmen, yüksek mortalite oranı bu antiteye önem kazandırmaktadır. Klinik şüphenin yüksek tutulması amacıyla, 17 yaşında bir kızda rastladığımız lateral sinüs tromboflebiti ve meninjit komplikasyonlu bir kronik otit olgusunu literatür bilgileri ile sunuyoruz. Hasta yoğun bir medikal tedavi ve iki safhalı cerrahi girişimler ile sağıtıldı.