Arşiv logosu
  • Türkçe
  • English
  • Giriş
    Yeni kullanıcı mısınız? Kayıt için tıklayın. Şifrenizi mi unuttunuz?
Arşiv logosu
  • Koleksiyonlar
  • Sistem İçeriği
  • Analiz
  • Talep/Soru
  • Türkçe
  • English
  • Giriş
    Yeni kullanıcı mısınız? Kayıt için tıklayın. Şifrenizi mi unuttunuz?
  1. Ana Sayfa
  2. Yazara Göre Listele

Yazar "Öncel, Semih" seçeneğine göre listele

Listeleniyor 1 - 14 / 14
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    Açık kavite timpanoplasti erken dönem sonuçlarımız
    (OTOSCOPE, 2002) Kalcıoğlu, M. Tayyar; Öncel, Semih; Aktaş, Davut; Çokkeser, Yaşar; Miman, Murat Cem; Erdem, Tamer; Aladağ, İbrahim; Özturan, Orhan
    Öz:Açık kavite timpanoplasti, kapalı kavite tekniği ile eradikasyon sağlanamayan patolojilerde uygulanan bir ltekniktir. Özellikle izlem sorunu olan olgular için hastalığın daha güvenli bir şekilde kontrol altına alınabilmesi açısından da önemini korumakladır. Bu çalışmada amaç, açık teknik timpanoplasti uygulanan olgularımızın erken dönem sonuçlarını gözden geçirmektir. Kliniğimizde Mart 1998- Aralık 2000 tarihleri arasında açık kavite timpanoplasti uygulanan 56 olgu retrospektif olarak incelendi. Tüm olgularda patoloji olarak yaygın kolesteatoma vardı. Altı olguya tip l, 32 olguya tip II, 15 olguya tip III ve 3 olguya ise tip IV timpanoplasti yapıldı. Olguların sadece dördünde (%7) rekürren kolesteatoma gözlendi. Olguların işitme sonuçları tonal odyometri ile incelendiğinde saptanan hava-kemik yolu açıklıklarının ortalama olarak 250 Hz'de 11 dB, 500 Hz'de 11 dB, 1000 Hz'de 12 dB ve 2000 Hz'de 11 dB kapandığı saptandı. Bu erken dönem sonuçlarımız açık kavite timpanoplasti girişiminin düşük rekürrens oranı ve olumlu işitme sonuçları ile endikasyon sınırları içinde iyi bir seçenek olma özelliği taşıdığını göstermekledir.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Ani İşitme Kaybı
    (Turgut Özal Tıp Merkezi Dergisi, 2000) Kalcıoğlu, M. Tayyar; Miman, Murat Cem; Özturan, Orhan; Aktaş, Davut; Öncel, Semih
    KBB acilleri içinde yer alan ani işitme kaybı, üç günden kısa bir zaman içinde gelişen, ardı ardına üç frekansta 30 dB’den daha fazla bir kayıpla ortaya çıkan sensörinöral işitme kaybı olarak tanımlanır. Major klinik bulgu işitme kaybıdır, ancak tinnitus ve başdönmesi de eşlik edebilir. Ani işitme kayıplarında spesifik etioloji vakaların ancak %10-15'inde saptanabilir. Bu nedenle "idiopatik ani işitme kaybı" olarak isimlendirmek de olasıdır. Ani işitme kayıplarında spontan iyileşme oranı %65’e kadar çıkmaktadır. Kortikosteroid tedavisi en yaygın kullanılan ve en etkili tedavi yöntemi gibi durmaktadır. Prognoz, hasta erken görülür ve tedaviye başlanırsa, iki hafta içinde odyolojik düzelmenin başladığı saptanırsa, semptomlar arasında tinnitus ve vertigo eşlik etmiyorsa ve odyogramda ağır olmayan bir işitme kaybı mevcutsa daha iyidir.
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    Baş-boyun epidermoid kanserinde dokudaki katalaz ve süperoksit dismutaz aktiviteleri ve malondialdehit düzeyleri
    (2001) Solmaz, Fevzi; Aktaş, Davut; Kızılay, Ahmet; Çokkeser, Yaşar; Öncel, Semih; Özturan, Orhan; Özyurt, Hüseyin; Sögüt, Sadık
    Öz: Amaç: Baş-boyun epidermoid kanserlerinde antioksidan enzim aktivitelerinin araştırılması. Hastalar ve Yöntemler: Baş-boyun epidermoid kanserli 32 olguda (26 erkek, 6 kadın; ort. yaş 57.5) tümöral dokudan ve ameliyat bölgesinde tümöre uzak normal dokudan örnekler alındı. Tümöral doku ve normal dokuda katalaz (CAT), süperoksit dismutaz (SOD) enzim aktiviteleri ve malondialdehit (MDA) düzeyleri ölçülerek değerlendirildi. Bulgular: Tümöral dokuda CAT, SOD enzim aktivitelerinin ve MDA düzeylerinin düşük olduğu, fakat bu durumun istatistiksel olarak anlamlı olmadığı saptandı. Yaş ve cinsiyet yönünden fark izlenmedi. Tümöral dokuda CAT ve SOD enzim aktivitelerinin evre ilerledikçe giderek azaldığı, MDA düzeyinin ise giderek arttığı saptandı. Ancak bu değerler istatistiksel olarak anlamlı bulunmadı. Sonuç: Serbest radikaller epidermoid kanser dokusunda metabolik hasara sebep olabilir. Antioksidan enzimlerin kanser tedavisindeki rollerinin gösterilmesi için yeni araştırmalara gereksinim vardır.
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    Bazı nazal spreylerin (steroid ve deniz suyu preparatları) mukosiliyer klirens üzerine etkisi
    (Kulak Burun Boğaz İhtisas Dergisi, 2001) Miman, Murat Cem; Akarçay, Mustafa; Öncel, Semih; Özturan, Orhan; Erdem, Tamer
    Öz: Amaç: Sık kullanılan nazal topikal preparatların, sağlıklı gönüllülerde mukosiliyer klirens (MK) üzerine etkisi araştırıldı. Çalışma Planı ve Yöntemler: Yaş ortalaması 28.8 olan 120 gönüllüde (62 erkek, 58 kadın) bazal MK süreleri sakkarin testiyle ölçüldü. Koruyucu madde olarak içeriğinde benzalkonyum klorür (BKK) bulunan iki nazal kortikosteroidli sprey, BKK içermeyen başka bir nazal kortikosteroidli sprey ve % 0.09 sod-yum klorür çözeltisine eşdeğer steril izotonik deniz suyu preparatı 30'ar kişilik gruplarda, bir burun boşluğuna tek doz uygulandı. Yirmi beş dakika sonra aynı burun boşluğunda ölçülen MK süreleri ile bazal MK süreleri karşılaştırıldı. Bulgular: Nazal kortikosteroidli spreylerin, BKK içersin (p<0.01) veya içermesin (p<0.05) MK'yı hızlandır-dığı görüldü. Bu üç preparat arasında MK süresine etki yönünden fark saptanmadı (p>0.05). Deniz suyu preparatı ise MK'da değişikliğe yol açmadı (p>0.05). Sonuç: Klinikte sık kullanılan nazal spreyler MK sü-resine olumsuz akut bir etkiye sahip değildir; tek doz kullanım sonrası nazal kortikosteroidli preparatlar sağlıklı gönüllülerde MK süresini kısaltmaktadır. De-niz suyu preparatı ise MK süresini etkilememektedir.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    A case of Ewing's sarcoma in the mandible and the skull base
    (Kulak Burun Boğaz İhtisas Dergisi, 2003) Kalcıoğlu, M. Tayyar; Öncel, Semih; Miman, Murat Cem; Erdem, Tamer; Bülent, Mızrak
    Öz: On üç yaşında bir erkek çocukta Ewing sarkomuna rastlandı. Tedavi, tümörün başlangıçta az semptom vermesinden kaynaklanan tanı güçlükleri ve hastanın anne-babasının daha ileri araştırma ve tedaviyi kabul etmemeleri nedeniyle önemli ölçüde gecikti. Yaklaşık üç yıllık bir gecikmeden sonra, tümörün ağrısız bir lezyondan ağrılı büyük bir kitleye dönüştüğü görüldü. Bilgisayarlı tomografi ve kontrastlı manyetik rezonans görüntülerinde sağ mandibula ve kafa tabanını yaygın olarak tutan ve kafa içi uzanım gösteren tümör izlendi. Lezyonun yüzdeki ve intratemporal bölümleri tümüyle çıkarılırken, kafa içi uzanımı, kavernöz sinüs tutulumu yüzünden tümüyle çıkarılamadı. Histolojik ve immünkimyasal bulgular Ewing sarkomu tanısını destekler nitelikteydi. Hastaya cerrahi tedaviden sonra sistemik kemoterapi ve radyoterapi uygulandı. Radyoterapiden bir ay sonraki radyolojik incelemelerde akciğerde metastaz düşündüren bir kitle saptandı. Hasta, yatırılmasından iki gün sonra, kafa içi kitleye bağlı gelişen intrakranyal kanama nedeniyle yaşamını yitirdi. Başlık (İngilizce): Mandibula ve kafa tabanında Ewing sarkomu: Olgu sunumu Öz (İngilizce): A thirteen-year-old boy with Ewing's sarcoma was presented. The treatment was considerably delayed because of the initial diagnostic difficulties due to its insidious presentation and the unwillingness of the child's parents to further investigations and treatment. During a three-year delay, the tumor turned out to be a gross painful mass from a painless lesion. Cranial computed tomography and magnetic resonance imaging with contrast showed a destructive lesion extensively involving the right mandible and the skull base, with invasion to the intracranial space. Facial and intratemporal portions of the mass were removed totally, but the intracranial extension could not be totally excised because of cavernous sinus involvement. Histologic and immunohistochemical findings were consistent with the diagnosis of Ewing's sarcoma. The patient received systemic chemotherapy and radiotherapy following surgery. A month after radiation therapy, radiologic investigations showed a lung mass suggestive of metastasis. He died two days after hospitalization, from an intracranial hemorrhage associated with the intracranial mass.
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    Derin boyun enfeksiyonlarına klinik yaklaşım
    (Kulak Burun Boğaz İhtisas Dergisi, 2001) Miman, Murat Cem; Öncel, Semih; Kalcıoğlu, Tayyar; Kızılay, Ahmet; Aktaş, Davut; Özturan, Orhan
    Öz: Amaç: Ülkemizin sosyoekonomik yönden daha düşük olduğu bir bölgesinde, sıklıkla karşılaştığımız derin boyun enfeksiyonları (DBE) üzerine deneyim ve bulgularımızı sunmayı amaçladık. Hastalar ve Yöntemler: Şubat 1999 ile Aralık 2000 tarihleri arasında DBE tanısı ile yatırılarak izlenen 31 hastanın dosyaları taranarak olgular retrospektif olarak incelendi. Olguların yaşları 1-58 arasında değişmekte idi (14 kadın, 17 erkek; ort. yaş 24). Bulgular: On dört olguda peritonsiller apse, sekizinde retrofarenjeal apse veya sellülit, beşinde submandibüler apse, ikisinde temporal apse, birinde parotis apsesi, birinde İzole parafarenjeal apse vardı. Bu olgulardan dördünde, diğer boyun boşlukları apsesi ile birlikte parafarenjeal apse veya sellülit saptandı. Yirmi yedi olgu ağız içi veya boyundan cerrahi girişimle, İki olgu ultrasonografi eşliğinde iğne aspirasyonu ile, iki olgu ise sadece antibiyotikle tedavi edildi. Tüm olgularda iyileşme sağlandı ve hiçbir komplikasyon görülmedi. Sonuç: Özellikle sosyoekonomik düzeyi düşük ve ilk basamak tedavi hizmetleri eksik bölgelerde DBE'ye daha sık rastlanmaktadır. Tam bir öykü ve fizik muayene, erken tanı ve uygun tedavi DBE'nin komplikasyonsuz bir şekilde sağaltılmasını sağlar.
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    Doyle nazal splint ve klasik anterior nazal tamponun orta kulak basıncı üzerine etkileri
    (Kulak Burun Boğaz İhtisas Dergisi, 2000) Özturan, Orhan; Aktaş, Davut; Miman, Murat Cem; Öncel, Semih
    Öz: Amaç: Bu çalışmada burun solunumuna fırsat veren Doyle nazal splint (DNS) ve klasik anterior nazal tamponun orta kulak basıncına etkileri karşılaştırıldı. Hastalar ve Yöntemler: Burun tıkanıklığı şikayeti ile gelen, işitmesi ve otoskopik muayenesi normal ve ameliyat öncesi tip A timpanogramı olan 54 erişkin hastaya septoplasti ameliyatı yapıldı ve cerrahi sonrası klasik anterior nazal tampon (KANT) uygulandı. Burun tıkanıklığı ve/veya nazal deformite şikayetleri olan ve aynı kriterlere sahip 33 erişkin hastaya ise septorinoplasti ameliyatı yapıldı ve ameliyat sonunda her iki burun boşluğuna sadece DNS yerleştirildi. Hastaların orta kulak basınç ölçümleri timpanometri ile postoperatif ikinci gün tekrarlandı. Bulgular: Her iki grubun ameliyat sonrası orta kulak basınçları (-125 daPa ve -20 daPa) arasındaki fark ileri düzeyde anlamlı bulundu (p< 0.01). Klasik anterior nazal tampon uygulanan grupta ameliyat sonrası dönemde ileri düzeyde anlamlı bir basınç azalması saptandı (p<0.01); DNS yerleştirilen hastaların ameliyat öncesi ve sonrası orta kulak basınçları arasında ise anlamlı farklılık oluşmadı (p>0.05). Sonuç: Burun solunumuna izin veren ve östaki disfonksiyonuna yol açmayan, septal yapıları orta hatta tutma ve destekleme üstünlüklerine sahip DNS, septal cerrahi sonrası tercih edilmelidir.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Frontal sinüs defektlerinin kostal kemik greftle rekonstrüksiyonu
    (Türk Otolarengoloji Arşivi, 2004) Kızılay, Ahmet; Kalcıoğlu, M. Tayyar; Yiğit, Bahri; Kutlu, Ramazan; Özturan, Orhan; Öncel, Semih
    Öz: Kliniğimizde son üç yıllık süre içerisinde iki hastada kosta grefti ile frontal sinüs kemik defekti rekonstrüksiyonu yapıldı. İlk olguda sol frontal sinüsün anterior duvarını tümüyle erode ederek, sol orbital kavitenin medial ve süperior duvarına uzanan dev frontal sinüs osteomu vardı. İkinci olguda, motorlu araç kazasını takiben frontal sinüs ve burun deformitesi vardı ve bu nedenle hastanın alnı ve nazionu çökmüştü. Her iki olguyu uzunlamasına ortadan ayrılmış kostal kemik grefti ile onardık. Dış yüzeyde düzgün kontur sağlandı ve donor sahada problem gözlenmedi. İkiye ayrılmış kostal kemik greft, frontal ve maksillofasyal kemik deformitelerinde uygun bir otojen materyal olarak kullanılabilir.
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    Karotid cisim tümörleri
    (2000) Öncel, Semih; Kızılay, Ahmet; Çokkeser, Yaşar; Aktaş, Davut; Özturan, Orhan
    Karotid cisim tümörleri, boyun lateralinde ve sıklıkla karotid bifurkasyonunda bulunurlar. A. Karotis kommunis bifurkasyonunda bulunan karotis cisimciğinin paraganglionik hücrelerinden gelişmektedirler. Kliniğimizde son bir sene içinde öpere edilen iki karotid cisim tümörlü olgu sunularak, daha önce kliniğimizde öpere edilen üç olgu ve diğer literatür bilgileriyle tartışıldı. Boyun lateral bölge kitlelerinde karotid cisim tümörü de ön tanıda düşünülmeli ve gerekli görüldüğünde preoperatif tetkiklere Doppler USG ve anjiografi de eklenmelidir.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Karotid Cisim Tümörleri+
    (Turgut Özal Tıp Merkezi Dergisi, 2000) Öncel, Semih; Kızılay, Ahmet; Çokkeser, Yaşar; Aktaş, Davut; Özturan, Orhan
    Karotid cisim tümörleri, boyun lateralinde ve sıklıkla karotid bifurkasyonunda bulunurlar. A. Karotis kommunis bifurkasyonunda bulunan karotis cisimciğinin paraganglionik hücrelerinden gelişmektedirler. Kliniğimizde son bir sene içinde opere edilen iki karotid cisim tümörlü olgu sunularak, daha önce kliniğimizde opere edilen üç olgu ve diğer literatür bilgileriyle tartışıldı. Boyun lateral bölge kitlelerinde karotid cisim tümörü de ön tanıda düşünülmeli ve gerekli görüldüğünde preoperatif tetkiklere Doppler USG ve anjiografi de eklenmelidir.
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    Kronik efüzyonlu otitis medialı çocuklarda orta kulak efüzyonu, nazofarenks ve dış kulak yolu florasında bakteriyoloji: Alloiococcus otitis'in araştırılması
    (Kulak Burun Boğaz İhtisas Dergisi, 2001) Kalcıoğlu, M. Tayyar; Öncel, Semih; Durmaz, Rıza; Özerol, İbrahim Halil; Özturan, Orhan
    Öz: Amaç: Kronik efüzyonlu otitis medialı çocukların orta kulak efüzyonlarında, nazofarenks ve dış kulak yolu florasında bakteriyoloji ve özellikle Alloiococcus otitis'in araştırılması. Hastalar ve Yöntemler: Medikal tedaviye yanıt vermeyen 32 çocuktan aseptik koşullarda 54 orta kulak efüzyonu örneği, 27 nazofarenks ve 46 dış kulak yolu sürüntüsü alındı. Örneklerde kültür ve polimeraz zincir reaksiyonu (PZR) yöntemleriyle Moraxella catarrhalis, Streptococcus pneumoniae, Haemophilus influenzae ve Alloiococcus otitis varlığı araştırıldı. Bulgular: Nazofarenks kültürlerinde M. catarrhalis (n=11) ve S. pneumoniae (n=3) üredi. Orta kulak kültürlerinin yalnızca üçünde M. catarrhalis üredi. Dış kulak yolu sürüntülerinde üreme olmadı. PZR yöntemi ile, nazofarenks örneklerinde A. otitis (n=4), S. pneumoniae (n=6), H. influenzae (n=2) ve M. catarrhalis (n=9); orta kulak efüzyonlarında A. otitis (n=10), H. influenzae (n=7), 5. pneumoniae (n=2), M. catarrhaiis (n=4); dış kulak yolu sürüntülerinde A. otitis (n=2) bulundu. Bakteriyel patojenleri saptamada PZR'nin kültür yöntemine üstünlüğü gözlendi (p=0.0002). Sonuç: Efüzyonlu otitis mediada A. otitis önemli bir rol oynuyor olabilir ve bu patojenin kaynağı nazofarenks olabilir.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Laryngotracheal reconstruction of the congenital glotto subglottic stenosis with autogenous thyroid cartilage interposition a case report
    (Kulak Burun Bogaz Ihtisas Dergisi, 2002) Özturan, Orhan; Kızılay, Ahmet; Miman, Murat Cem; Öncel, Semih; Kalcıoğlu, Mahmut Tayyar; Erdem, Tamer
    Surgical correction of grade III glotto-subglottic stenosis in a two-month-old girl was illustrated in a staged mann e r. Firstly, a silicone keel was placed via anterior thyrotomy following a tracheotomy. Secondly, laryngotracheal reconstruction was performed by interposing an autogenous thyroid cartilage anteriorly between the edges of the longitudinally divided cricoid cartilage and the upper tracheal rings. A stent was maintained for two months. The glottis and subglottis appeared patent and healed following removal of the stent. A meaningful voice and rather comfortable respiration were observed during a 13-month follow-up.The use of thyroid cartilage autograft offers many advantages in laryngotracheal reconstruction with considerably less technical diff i c u l t y.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Metastatic spread of occult papillary carcinoma of the thyroid to the parapharyngeal space: A case report
    (Kulak Burun Boğaz İhtisas Dergisi, 2003) Erdem, Tamer; Miman, Murat Cem; Öncel, Semih; Mızrak, Bülent
    Öz: Tiroit karsinomlarından parafaranjeal alana yayılım çok nadirdir. İlerleyici yutma zorluğu ve boyun sağ üst kısmında şişlik şikayeti ile başvuran 40 yaşında erkek hastada, sağ tonsili ve orofarenjeal duvarı mediale iten 4x3 cm boyutlarında submulozal kitle palpe edildi. Bilgisayarlı tomografide, sağ parafarenjeal boşlukta, 5x4x2.5 cm boyutlarında, hipodens, etrafı kalsifiye kitle saptandı. Kitle transservikal yolla tümüyle çıkarıldı. Frozen-section incelemesinde benign lezyon tanısı konmasına rağmen, çıkarılan örneğin histopatolojik değerlendirmesinde papiller tiroid karsinom metastazı belirlendi. Hastaya total tiroidektomi ve iki taraflı selektif boyun diseksiyonu uygulandı. Ameliyat sonrası değerlendirmede tiroit bezinin sağ üst kutbunda 0.8x0.8 cm boyutlarında papiller mikrokarsinom saptandı. Hastanın üç yıllık izlemi sırasında lokorejyonel ya da uzak metastazla karşılaşılmadı.Parafarenjeal kitlelerin ayırıcı tanısına metastatik tiroit karsinomları da alınmalıdır. Tiroit bezi ile parafarenjeal lenf nodları arasında olduğu bildirilen lenfatik yol bu metastazların nedeni olabilir. Başlık (İngilizce): Gizli tiroit papiller karsinomundan parafarenjeal alana metastatik yayılım: Olgu sunumu Öz (İngilizce): Metastasis from thyroid carcinomas to the parapharyngeal space is very rare. A forty-year-old male presented with progressive dysphagia and enlargement in the right upper neck. Examination showed medial displacement of the right palatine tonsil and the lateral oropharyngeal wall. A firm, submucosal mass measuring 4x3 cm was palpated. Computed tomography revealed a hypodense and heterogenic parapharyngeal mass with a calcified border. The mass was totally removed by a transcervical approach. Although frozen-section diagnosis was a benign lesion, histopathologic evaluation showed metastasis of papillary thyroid carcinoma to the parapharyngeal lymph nodes. Total thyroidectomy and bilateral selective neck dissection were performed, after which the tumor turned out to be papillary microcarcinoma (0.8x0.8 cm) in the right upper lobe of the thyroid gland. No locoregional recurrences or distant metastasis were observed during a three-year followup. The differential diagnosis of parapharyngeal masses should include metastatic thyroid carcinomas, for which a lymphatic route has been suggested between the thyroid gland and the parapharyngeal lymph nodes.
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    Reküren sialadenit-sialolitiazis tablosuyla başvuran hastada submandibular kavernöz hemanjiom
    (Kulak Burun Boğaz İhtisas Dergisi, 2000) Özturan, Orhan; Aktaş, Davut; Çokkeser, Yaşar; Öncel, Semih
    Öz: Submandibular bölgeye lokalize kavernöz hemanjiomlar son derece nadir görülür. Reküren sialadenit-sialolitiazisin tipik klinik ve radyolojik (düz radyogram ve ultrasonogram) bulguları ile başvuran dokuz yaşındaki bir erkek çocukta submandibular bir şişlik ve içerisinde tükürük bezi taşını andıran soliter ve radyopak bir lezyon saptandı. Submandibular bölgeye lokalize kitlenin eksizyonu ile elde edilen materyalin histopatolojik incelenmesi sonucunda kavernöz hemanjiom olduğu belirlendi. Bu olgu sunumunda submandibular bölgeye yerleşimli lezyonların ayırıcı tanısına kavernöz hemanjiomun da dahil edilmesi vurgulanmıştır.

| İnönü Üniversitesi | Kütüphane | Rehber | OAI-PMH |

Bu site Creative Commons Alıntı-Gayri Ticari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile korunmaktadır.


İnönü Üniversitesi, Battalgazi, Malatya, TÜRKİYE
İçerikte herhangi bir hata görürseniz lütfen bize bildirin

DSpace 7.6.1, Powered by İdeal DSpace

DSpace yazılımı telif hakkı © 2002-2025 LYRASIS

  • Çerez Ayarları
  • Gizlilik Politikası
  • Son Kullanıcı Sözleşmesi
  • Geri Bildirim