Yazar "Özcan, M. Erkan" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 9 / 9
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Bel ağrısı olan hastalarda hot-pack, TENS, ultrasound ve egzersizin HAM-D skorlarına etkisi(Anadolu Psikiyatri Dergisi, 2000) Özcan, M. Erkan; Yurtsızoğlu, Özlem; Balki, Selvin; Altay, Zuhal; Eğri, MücahitÖz: Amaç: Bu çalışmada bel ağrısı olan hastalarda gözlenen depresif belirti ve bulguların fiziksel sağaltım yöntemlerine nasıl yanıt verdiği incelenmiştir. Yöntem: Lomber disk hernisi olan 42 hastaya bel ağrısını azaltmak ve ortadan kaldırmak amacıyla hot-pack, TENS, ultrasound ve egzersiz Yöntemleri uygulanmıştır. Bu yöntemlerin uygulanmasından önce ve sonra psikiyatrik muayene yapılarak HAM-D skorları elde edilmiştir. Sonuçlar: Üç haftalık fiziksel sağaltım uygulaması ile ortalama HAM-D skorları 20.815±7.508'ten 12.236±7.947'ye inmiştir (t=7,48, p<0.05). Tartışma; Bel ağrısı olan hastalarda gözlenen depresif belirti ve bulgular, antidepresan tedavi verilmediği halde, salt fiziksel sağaltım yöntemlerinin uygulanması ile önemli oranda azalmaktadır.Öğe Benign makrosefalide ruhsal bozukluklar(1999) Özcan, M. Erkan; Yakıncı, Cengiz; Durmaz, Yaşar; Genç, Metin FikretAmaç: Makrosefali baş çevresinin yaşa ve cinsiyete göre iki standart sapmanın üzerinde olmasıdır. Makrosefali çocuk nörolojisine başvuran çocuklarda sıklıkla karşılaşılan bir durumdur. Bu çalışma makrosefalik çocuklarda ruhsal bozuklukların dağılımının normosefalik çocuklara göre farklı olup olmadığını saptamak amacıyla yapılmıştır. Yöntem: Yaşları 7-12 arasında olan makrosefalin 33 çocukta DSM-IV tanı ölçütleri göz önüne alınarak çocukluk çağında görülen ruhsal bozuklukları araştıran birer görüşme yapıldı. Sonuçlar, aynı aşamalardan geçen 30 normosefalili çocuğun verileriyle karşılaştırıldı. Bulgular: İki grup arasında ruhsal bozuklukların yaygınlığı açısından istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık saptanmadı. Sonuçlar: Makrosefalili çocukların ruhsal bozuklukların sıklığı açısından normosefalili çocuklardan bir farklılığı söz konusu değildir.Öğe Benign Makrosefalide Ruhsal Bozukluklar+(Turgut Özal Tıp Merkezi Dergisi, 1999) Özcan, M. Erkan; Yakıncı, Cengiz; Durmaz, Yaşar; Genç, MetinMakrosefaii baş çevresinin yaşa ve cinsiyete göre iki standart sapmanın üzerinde olmasıdır. Makrosefaii çocuk nörolojisine başvuran çocuklarda sıklıkla karşılaşılan bir durumdur. Bu çalışma mak- rosefalik çocuklarda ruhsal bozuklukların dağılımının normosefalik çocuklara göre farklı olup olmadığını saptamak amacıyla yapılmıştır. Yöntem: Yaşları 7-12 arasında olan makrosefalin 33 çocukta DSM- IV tanı ölçütleri göz önüne alınarak çocukluk çağında görülen ruhsal bozuklukları araştıran birer görüşme yapıldı. Sonuçlar, aynı aşamalardan geçen 30 normosefalili çocuğun verileriyle karşılaştırıldı. Bulgular: İki grup arasında ruhsal bozuklukların yaygınlığı açısından istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık saptanmadı. Sonuçlar: Makrosefalin çocukların ruhsal bozuklukların sıklığı açısından normosefaliii çocuklardan bir farkılığı söz konusu değildir.Öğe Lithium, carbamazepine and valproate in acute mania(Klinik Psikofarmakoloji Bülteni, 2001) Özcan, M. Erkan; Boztepe, A. VahapÖz: Amaç: Duygudurum düzenleyicileri akut mani tedavisinin vazgeçilmez ilaçlarıdır. Lityum psikotik eksitasyonda etkili olduğu, 1949 yılında Cade tarafından bildirildiğinden beri kullanılmaktadır. Karbamazepin ve valproat da lityumun alternatifleri olarak görülmektedirler. Bu ilaçlardan hangisinin akut manide daha etkili olduğu henüz yanıtı tam olarak verilemeyen bir soru olarak klinisyenleri meşgul etmektedir. Bu açık çalışma akut manili has-talarda lityum, karbamazepin ve valproatın etkinliğini ve etkinin ortaya çıkma süresini karşılaştırmak için yapılmıştır. Yöntem: Çalışmaya tanıları DSM-IV sınıflandırmasına göre konulmuş, akut manili, yatan 30 hasta alınmıştır. Her bir grupta 10 hasta yer almış, altı hafta izlenen hastalara haftalık olarak Bech-Rafaelsen Mani Ölçeği, Kısa Psikiyatrik Değerlendirme Ölçeği, Klinik Global izlenim Ölçeği uygulanmış ve ilaçların kan düzeyleri ölçülmüştür. Sadece zorunlu oldukça kullanılan nöroleptikler klorpromazin eşdeğeri olarak kaydedilmişlerdir. Bulgular: Üç ilacın etkinliği ve etki hızı benzer bulunmuştur. Her üç grupta da klinik iyileşme üçüncü haftada başlamış, çalışma boyunca kullanılan nöroleptiklerin miktarı istatistiksel açıdan anlamlı bir farklılık göstermemiş ve altı haftalık çalışma tamamlandığında hastalardaki iyileşme benzer bulunmuştur. Sonuçlar: Lityum, karbamazepin ve valproat akut maninin tedavisinde etkili ilaçlardır. Çalışmamızda bu ilaçların hiçbirisi, diğer ikisinden daha üstün bulunmamıştır.Öğe Makrosefalik çocuklarda IQ düzeyleri(Medical Network Klinik Bilimler ve Doktor, 2000) Özcan, M. Erkan; Yakıncı, Cengiz; Sipahi, Birsen; Durmaz, Yaşar; Genç, MetinÖz: AMAÇ: Makrosefali baş çevresinin yaşa ve 'cinsiyete göre iki standart sapmanın üzerinde olmasıdır. Makrosefali çocuk nörolojisine başvuran çocuklarda sıklıkla karşılaşılan bir durumdur. Makrosefalik çocuklarının zeka düzeyinin ne olduğu, ailelerin hekimlere sıklıkla sorduğu bir sohıdıır. GEREÇ VE YÖNTEM: Yaşlan 7 ile 12 arasında olan makrosefali tanısıyla izlenen fizik ve nörolojik muayene bulguları ve motor gelişimi normal olan ve beyin tomografisi çekilerek tümör ve hidrosefali gibi nedenler dışlanmış olan 26 çocuk ile, baş çevresi, fizik ve nörolojik muayeneleri normal sınırlarda olan yaş ve cinsiyeti benzer 21 çocuğun sözel, performans ve tüm puan 10 skorları W1SC-R testi ile ölçüldü. BULGULAR: İki grup arasında 10 skorları açısından istatistiksel olarak anlamlı farklılık bulunmadı. SONUÇ: Makrosefalisi olan çocuklarda/d 10 düzeylerinin normosefalik yaşıtlarından farldı olmadığı sonucuna ulaşıldı.Öğe Moklobemidin depresyonlu hastalardaki etkinliği ve yan etkileri(İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 1999) Özcan, M. Erkan; Banoğlu, Ramiz; Banoğlu, Nur; Ulamış, Yahya; Kuloğlu, M. Murat; Aydın, NazanÖz: Bu çalışmada yeni ve seçici bir monoamino oksidaz inhibitörü (MAOI) olarak tanıtılan moklobemidin depresyonlu 30 hastadaki etkinliği ve yan etkileri incelendi. Hastalar tedaviden önce ve 7., 15., 30., 45. günlerde değerlendirildi. Değerlendirmelerde klinik görüşme ile birlikte Hamilton Depresyon Derecelendirme Ölçeği (HDDÖ) ve Zung'un Depresyonda Kendini Değerlendirme Ölçeği (SDS) kullanılarak klinik etkinlik, ayrıca fizik muayene ve laboratuar incelemeleri ile de yan etkiler araştırıldı. Bu araştırmada moklobemidin günlük ortalama etkili dozunun 450+118 mg olduğu görüldü. Tedavinin 15. gününden başlayarak HDDÖ ve SDS skorlarında istatistiksel olarak anlamlı düşmeler gözlenirken, 45 günlük tedavi süresinin sonunda çalışmaya alınmış olan 30 hastanın 29'unda yeterli düzeyde iyileşme ve kullanılan değerlendirme ölçek puanlarında anlamlı düzeyde azalma gözlendi. İki hastada ilaca bağlı olduğu düşünülen uykusuzluk, bir hastada tedavinin SO.gününde ortaya çıkan hipomani gözlendi. Başlık (İngilizce): Efficacy and tolerability of moclobemide in patients with depression Öz (İngilizce): We evaluated the efficacy and tolerability of modobemide, a new reversible MAOI in 30 patients with depression . The patients were evaluated clinically, and HRSD and SDS scores were obtained on days 0, 7, 15, 30, and 45. In terms of mean HRSD and SDS total scores, improvement tended to begin on 15th day. Efficacy was judged to be 'very good' or 'good' in 29 of 30 patients at the end of the treatment. Daily mean effective dosage of the drug was 450+118 mg. Insomnia occurred in two patients. Hypomania was another adverse effect which was observed in one patientÖğe Okul çağı çocuklarında DEHB yaygınlığı: Ön çalışma(1998) Özcan, M. Erkan; Eğri, Mücahit; Kutlu, N. Onur; Yakıncı, Cengiz; Karabiber, Hamza; Genç, MetinMalatya il merkezindeki okul çağı çocuklarında Dikkat Eksikliği/Hiperaktivite Bozukluğu(DEHB)'nun yaygınlığını araştırmak üzere yapılan bu çalışmaya 3002 ilk-okul öğrencisi alınmıştır. Sınıf öğretmenlerinin anket formunda dikkat eksikliği, hu-zursuzluğu ve yerinde duramaması olduğunu belirttiği öğrencilerden % 10 sistematik örnekleme yöntemiyle belirlenen 43 öğrenci klinik olarak değerlendirilmiştir. DEHB yaygınlığı örneklemimizde % 9.5 olarak bulunmuştur. DEHB tanısı konulanlar içeri-sinde erkek/kız oranı 2.75'tir.Öğe Panic provocation studies with placebo(Klinik Psikofarmakoloji Bülteni, 2000) Özcan, M. Erkan; Levıne, Louise R.; Potter, William Z.Öz: Amaç: Bu makalede, panik bozukluğu olan hastalarla ya da sağlıklı bireylerle, plasebo kontrollü olarak yapılmış olan panik provokasyonu çalışmaları gözden geçirilmiştir. Yöntem: İngilizce yazılmış dergiler ve medline taranarak konu ile ilgili makalelere ulaşılmış ve bu çalışmalarda elde edilen sonuçlar derlenmiştir. Bulgular: Sodyum laktat, kolesistokinin ve karbondioksit panik provokasyonu amacı ile en çok kullanılan maddelerdir. Bu maddelere genel olarak bakıldığında duyarlı, güvenli ve güvenilir görünmektedirler. Sonuçlar: Bu çalışmalarda elde edilen bulgular, panik provokasyon testlerinin, hem halen anksiyete bozukluklarının dışındaki endikasyonlarda kullanılmakta olan ilaçların, hem de yeni bulunacak ilaçların anksiyete bozukluklarındaki etkinliğini ölçebileceğini göstermektedir. Panik provokasyonu çalışmaları, anksiyete bozukluklarının oluş mekanizmalarının daha iyi anlaşılmasına katkıda bulunabilirler.Öğe Risperidonun şizofreninin pozitif ve negatif belirtileri ve bellek işlevi üzerine etkisi(Klinik Psikofarmakoloji Bülteni, 2000) Özcan, Yarkın; Özışık, H. Işın; Ünal, Süheyla; Özcan, M. ErkanÖz: Amaç: Şizofreni hastalarında yaygın bilişsel bozukluklar olduğu bilinmektedir. Şizofrenideki bilişsel eksikliklerin premorbid dönemde başladığı ve hastalığın seyri boyunca devam ettiği gösterilmiştir. Bilişsel işlevler hastanın sosyal yeterliliğini belirlediği için tedavide bilişsel işlevlerdeki bozukluğun giderilmesi önem taşımaktadır. Şizofreninin pozitif ve negatif belirtiler üzerindeki etkinliğinin yanında bilişsel işlevler üzerinde de etkili olan ilaçlar şizofreni tedavisinde daha olumlu sonuçlar vaad etmektedir. Bu çalışmada atipik bir nöroleptik olduğu ileri sürülen risperidonun şizofrenili hastalarda bilişsel işlevlerden bellek üzerine etkisi ile pozitif ve negatif belirtiler üzerindeki etkinliği incelenmiştir. Yöntem: Çalışmaya DSM-IV tanı ölçütlerine göre şizofreni tanısı konulan 20 hasta alındı. Hastalara ilaç başlanmadan önce BPRS, SAPS, SANS ve bilişsel işlevleri ölçmek amacıyla Wechsler Memory Scale (WMS-R) alt testleri uygulandı. Altı hafta süre ile ortalama 5.60±1.23 mg/gün dozunda risperidon kullanıldı. Altıncı hafta sonunda testler yinelendi. Bulgular: Yapılan değerlendirmelere göre tedavi öncesi BPRS, SAPS ve SANS skorları tedavi sonrasında istatistiksel olarak anlamlı düzeyde azalmıştı (tüm testler için: p<0.00). Bellek işlevindeki değişimi ölçmek amacıyla kullanılan WMS-R'ın tüm alt testlerindeki farklılık da istatistiksel olarak anlamlıydı (p<0.00). Değişkenler arasında yaptığımız korelasyon analizinde tedavi öncesi BPRS, SAPS ve mantıksal bellek ile tedavi sonrası zihinsel kontrol arasında negatif korelasyon, tedavi öncesi zihinsel kontrol, şekilsel bellek ve çağrısımsal sözel öğrenme ile tedavi sonrasında aynı şekillerde pozitif korelasyon saptandı. Tartışma: Çalışmamızda yer alan şizofrenili hastalarda pozitif ve negatif belirtilerdeki düzelme ile birlikte bellek işlevlerinden özellikle zihinsel kontrol, mantıksal bellek ve görsel reprodüksiyon alt testlerinin skorlarındaki tedavi öncesi ve tedavi sonrasındaki belirgin farklılığın da gösterdiği gibi bilişsel düzelme gözlenmiştir. Bu sonuçlar risperidonun şizofreninin hem pozitif ve negatif belirtileri üzerinde, hem de bellek işlevi üzerine olumlu etkileri olduğunu düşündürmektedir.











