Yazar "Özdemir, İlknur" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 9 / 9
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Adriyamisin kullanılarak sıçan beyninde ortaya çıkarılan nöral oksidatif hasara melatoninin etkisi(İnönü Üniversitesi, 1999) Özdemir, İlknurAdriyamisin (ADR) başta katı tümörler olmak üzere kanser kemoterapisi alanında çok kullanılan kinoid antrasiklin antitumor ilaçlan grubuna dahildir. Bununla beraber klinik kullanımı potansiyel hücre toksisitesi nedeniyle sınırlanmıştır. Bugüne kadar yapılan in vivo ve in vitro çalışmalarda ADR'nin sıçan merkezi sinir sistemi lipid peroksidasyonunun uyarılmasına yol açtığı gözlenmiştir. ADR nöral hücrelere ulaştığında sıçanlarda duyumsal nöropatiye neden olmaktadır. Serbest radikal saldırısından nöronlar özellikle etkilenir ve nöronların dejenerasyonu sözkonusu olur. Antioksidan enzimler ADR' in uygulanışı sırasında azalır, dolayısıyla hücrelerde oksidatif hasar ortaya çıkar.in vitro oksidatif hasar süpürücüler verilirse beyin hücrelerinde lipid peroksidasyonundan kaynaklanan hasarın azaldığı görülür. Melatoninin yaşlanma karşıtı etkisi, immün düzenleyici, onkostatik ve nöroendokrin etkileri gibi pek çok fizyolojik fonksiyonları vardır. Melatoninin beyinin elektriksel aktivitesini düzenlediği de bilinmektedir. Bunun yanısıra melatoninin en toksik radikal olan (' OH) hidroksi radikaline karşı antioksidan etkisi olan lipofilik bir ajandır. Son 10 yılda NO, fizyoloji ve nörobiyolojideki ilginç rollerinin ortaya çıkması ile yeniden gündeme gelmiştir. Nitrik oksit sentazın (NOS) L-arjinin ile reaksiyonu sonucu NO meydana gelir. NO guanilat siklazı aktive eder. Bu da vasodilasyon, hücre yapışması ve nörotransmisyona neden olur. NOS' in üç farklı izoformu izole edilmiş, klonlanmış ve tanımlanmıştır. NO' in hücrelere toksik etkisi vardır. Fakat hala hangi nitrojen oksitlerinin reaktif olduğu ve bunlardan hangisinin nitrosatin ürünlerini (NO, NO2, N2O3, NO2", NO3", nitrozaminler, nitrotioller) taşımada, depolamada kullanıldığı bilinmemektedir. Bu nedenle çalışmamızda oksidatif hasar ve sitotoksik etkiyi incelemek üzere nitrosatin ürünlerinin ortaya çıkmasında önemli rolü olan NOS enzimi üzerinde durulmuştur. Çalışmamızın amacı, serbest radikal hasarım indükleyen adriyamisine karşı melatoninin koruyucu etkisini incelemektir. Bu çalışmada 62 adet erkek albüno wistar rat kullanılmış ve 10 deney grubu oluşturulmuştur. Gruplar; Kontrol, Plasebo, Adriyamisin 1. Gün, Adriyamisin 6. Gün (yüksek doz), Adriyamisin ö.Gün (düşük doz), Melatonin 1. Gün, Melatonin 6. Gün, Melatonin + Adriyamisin 1. Gün, Melatonin + Adriyamisin 6. Gün (düşük doz), Melatonin + Adriyamisin 6. Gün (yüksek doz) olarak belirlenmiştir. Oluşturulan bu gruplarda oksidatif stres enzimlerinden olan nNOS enzimi aktivitesi radyometrik olarak tayin edilmiştir. Çalışmamızda ADR ile indüklenen oksidatif hasarın melatonin suplimentasyonu ile azalması halinde ilacın kemoterapik değerinin artırılabileceği görülmüştür.Öğe Catalase immobilization on different inorganic carriers(Chimica Acta Turcica, 1996) Aydemir, Tülin; Özdemir, İlknurCatalase immobilization on different inorganic carriers Öz:Öğe Değişik inorganik taşıyıcılarda katalaz immobilizasyonu(İnönü Üniversitesi, 1994) Özdemir, İlknurX Özet Çalışmamızda enzim immobilizasyonunda Si02-Aİ203/ perlit, aktif kum, kuartz inorganik taşıyıcı olarak kullanıldı. Bu inaktif taşıyıcılar 3-aminopropiltrietoksi- silan, Y~kloroProPİltrîetoksisixan' y-aminopropiltrime- toksisilan, ile aktive edilerek glutaraldehit ile çapraz bağlama yapıldı ve enzim kovalent olarak immobilize edildi. Taşıyıcıya kovalent olmayarak bağlanmış enzimler NaCİ içeren tampon ile yıkanarak uzaklaştırıldı ve elde edilen preparatlar vakum desikatöründe kurutularak aktivite tayinleri yapılmak üzere derin dondurucuda saklandı. Taşıyıcıya bağlanmış enzim miktarlarını saptamak amacı ile süzüntülerde Lowry yöntemine göre protein miktarı tayini yapıldı. Doğal ve bağlı enzimde sıcaklığa ve pH'a bağlı aktivite değişimleri araştırılarak optimum pH ve sıcaklık saptandı, immobilize enzimin işlem ve depolama kararlılıkları, inkübasyon süresinin aktivite üzerine etkisi incelenerek doğal enzimle kıyaslandı. Ayrıca doğal ve immobilize enzimde Fe3+, Ca2+, Mn2+ ve Mg2+ iyonlarının aktivite üzerine etkileri incelendi.Öğe Hipertansiyonlu hastalarda eritrosit içi antioksidan enzim ve serum malondialdehit düzeylerinin araştırılması(Sağlık Bilimleri Dergisi, 2005) Bayraktar, Nihayet M.; Kılıç, Süleyman; Özdemir, İlknur; Aydemir, Songül; Ulu, RamazanÖz: Serbest oksijen radikalleri veya reaktif oksijen türleri (ROS), hipertansiyonun patogenezinde rolü olduğuna inanılan ve endojen olarak vücutta sentez edilen metabolik yan ürünlerdir. Bu ürünler sentez edildikleri yerde hemen detoksifiye edilmezlerse zararlı etki oluşturabilirler. Son çalışmalarda hipertansiyonun, kardiyovasküler hastalıkların gelişiminde rol oynayan oksijen kaynaklı serbest radikallerin oluşumuna yol açtığı belirtilmektedir. Bu çalışmada 25’i erkek, 20’si kadın olmak toplam 45 esansiyel hipertansiyonlu hasta incelendi. Kontrol grubu tamamen sağlıklı 23’ü kadın, 22’si erkek toplam 45 kişiden oluşturuldu. Eritrosit örneklerinde süperoksit dismutaz (SOD), glutatyon peroksidaz (GSH-PX), katalaz (CAT) ve serumda malondialdehit (MDA) seviyeleri ölçüldü ve istatistiksel olarak karşılaştırıldı. Hipertansif hastalar kontrol grubu ile karşılaştırıldığında, eritrosit içi SOD, GSH-PX ve CAT değerlerinin hipertansif hastalarda anlamlı biçimde düşük olduğu (p<0.05) gösterildi. Serum MDA değeri ise hipertansiyon grubunda anlamlı biçimde daha yüksekti (p<0.001). Bu verilerle hipertansif hastalarda serbest radikal hasarına karşı koruyucu bir özellik sergileyen antioksidan enzim sistemlerinin normalden daha düşük olduğu, serbest oksijen radikallerinin artığı, bu nedenlerle bu hastaların ciddi bir oksidatif stresle karşı karşıya oldukları ve dolaylı olarak da, bu sistemleri düzeltici girişimlerin hipertansiyonun önlenmesinde etkili olabileceği sonuçlarına varıldı. Başlık (İngilizce): The investigation of serum malondialdehyde levels and erythrocyte antioxidant enzymes in hypertension patients Öz (İngilizce): Free oxygen radicals, produced endogenically through body metabolism play a role in the pathogenesis of hypertension. They have detrimental effects unless they are detoxified. Recent studies have demonstrated their role in cardiovascular diseases. This study included 45 essential hypertension patients (25 males, 20 females) and 45 healthy controls (22 males, 23 females). The levels of serum malondialdehyde (MDA) and erythrocyte’s superoxide dismutase (SOD), glutathione peroxidase (GSH-PX) and catalase (CAT) enzymes were all determined and statistically assessed. Erythrocytes levels of SOD, GSH-PX and CAT were statistically decreased (p<0.05) whereas serum level of MDA was statistically increased (p<0.001) The data demonstrated that the levels of antioxidant enzymes systems in hypertensive patients which have protective properties against the damaging effects of free radicals were reduced and therefore such patients are faced with a serious oxidative stress. It was concluded that interventions intended to regulate there antioxidant enzymes systems might be effective in preventing hypertension.Öğe The Investigation of Protective Effect of Quercetin in Rats Exposed to Oxidative Stress by 2,3,7,8-Tetrachlorodibenzo-p-Dioxin(2019) Çakır, Oğuz; Özdemir, İlknurAbstract: In this study, 28 Wistar Albino male rats were randomly divided into four equal groups. 2,3,7,8-tetrachlorodibenzo-pdioxin (TCDD) was intraperitoneally administered at the dose of 2 µg/kg/week, quercetin was administered at the doseof 20 mg/kg/day by gavages, and quercetin+TCDD were intraperitoneally administered at the doses of 20 mg/kg/day and2 µg/kg/week, respectively. All applications were performed for 8 weeks. At the end of the eighth week, the rats weresacrificed and their heart and vascular tissues were taken for biochemical analysis (reduced glutathione (GSH), glutathioneperoxidase (GSH-Px), catalase (CAT), superoxide dismutase (SOD) and thiobarbituric acid reactive substance (TBARS) levels)by spectrophotometric method. As a result of the study, TCDD significantly decreased antioxidant activities and increasedlipid peroxidation in rats. In contrast, quercetin significantly prevented the toxic effects of TCDD via increasing SOD, CAT,GSH and GSH-Px levels but decreased the formation of TBARS. Therefore, it can be suggested that quercetin has thepotential for treatment against the toxicity caused by TCDD or other environmental contaminants and can decrease the riskof mortality due to cardiovascular diseases, especially in humansÖğe Role of Protocatechuic Acid (PCA) on Hepatoxicity and Nephrotoxicity Induced by 2, 3, 7, 8-Tetracholorodibenzo-P-Dioxin (TCDD) in Rats(2020) Savcı, Ahmet; Özdemir, İlknurAbstract: It is known that TCDD, one of the most toxic dioxin compounds, causes oxidative damage by forming free radical in human and animal tissues. In this study, the protective effect of PCA, an important phenolic compound, was examined in rat kidney and liver tissues with TCDD-induced toxicity. For this purpose, 28 Wistar Albino rats (3- 4 months old and weighing 280-310 g) were used. Rats were randomly divided into 4 equal groups (control, TCDD, PCA and TCDD+PCA). TCDD and PCA were dissolved in corn oil at doses of 2 µg/kg and 100 mg/kg, respectively. Subsequently, the substances were administered to the rats by oral gavage for 45 days. The test results showed that in both kidney and liver tissues, TCDD increased the level of malondialdehyde (MDA) but inhibited the level of glutathione (GSH) and the activities of superoxide dismutase (SOD), catalase (CAT) and glutathione peroxidase (GSH-Px). PCA administration was found to increase the enzyme activities and GSH levels, whereas it decreased the TCDD and MDA levels. In conclusion, it was observed that PCA decreased the TCDD-induced lipid peroxidation, increasing the antioxidant activity. Therefore, it might be suggested that PCA is a potential reducing agent for the toxicity caused by TCDD.Öğe Sentetik organoselenyum bileşiklerinin antioksidatif özelliklerinin incelenmesi(2005) Yılmaz, İsmet; Selamoğlu, Zeliha; Ateş, Burhan; Özdemir, İlknur; Gök, Yetkin; Iraz, MustafaOksidatif stres; hücresel antioksidan düzeyinin, reaktif oksijen düzeylerine karşı yetersiz kalması sonucu, toksik bir etkinin başlaması olarak tarif edilir. Bu durum ya antioksidan savunmaların yetersizliği, ya reaktif oksijen türlerinin aşırı üretimi, ya da her ikisinden dolayı olmaktadır. ROT üretiminin aşırı artması veya antioksidan savunmanın azalmasından dolayı her iki sistemin dengesizliği oksidatif strese yol açmaktadır. Reaktif oksijen türleri, lipitlere, proteinlere, nükleik asitlere hasar verebilen ve insan karsinogenezisinde rol oynayan oksidatif metabolizmanın kaçımlamayan bir yan ürünüdür. DNA'da zincir kırılmaları ve lipit peroksidasyonuna yol açan hücresel oksidatif hasarı içeren peroksitler, hidroksil radikalleri ve süperoksit anyon radikali gibi reaktif oksijen türlerinin üretilmesinde ve karsinogenezisde ciddi bir rol oynayan DMBA'nın, sıçan karaciğer dokusunda lipid peroksidasyon düzeylerinde artış ve oksidatif hasarlara yol açtığı bilinmektedir. Çevresel ve hücresel faktörlerin etkisiyle oluşturulan reaktif oksijen türlerinin detoksifiye edilmesinde, ekzojen olarak alman yada fizyolojik olarak yapılan antioksidanlar görev almaktadır. Besinlerle vücuda alman bazı mineraller, normal oksijen metabolizması boyuncaairetilen serbest radikallerin etkilerine karşı hücreleri koruyan antioksidan enzimlerin önemli bir parçasıdır. Temel eser bir element olan selenyum da, immün sistemin normal fonksiyonunda ve antioksidan mekanizmada görev yapan enzimlerin bir parçası olarak, savunma sisteminde yer almaktadır. Yaşamın uzaması ve hastalıkları önlemede, inorganik ve organik selenyum bileşiklerinin gösterdiği kimyasal koruyucu etkilere benzer etkiler gösteren, laboratuvarlarda hayvan çalışmalarında karsinogenezis üzerine çalışılmış önemli sentetik organoselenyum bileşikleri mevcuttur. Selenyum içeren moleküllerin klasik antioksidanlardan daha iyi antioksidan özellik göstermesi, sentetik organoselenyum bileşiklerinin oluşturulmasına yol açmıştır. Selenyumun indüklenmiş hücresel hasarlara karşı korunmada etkili olmasından dolayı, laboratuvarlarımızda sentezlenmiş olan organoselenyum bileşiklerinin ( Se I ve Se II) DMBA ile kimyasal olarak indüklenmiş sıçan kan ve karaciğer dokularında, hücresel hasarlara karşı koruyucu özelliklerinin araştırılması sonucu, endojen antioksidan enzim aktivitelerinde meydana gelen değişimler ve lipid peroksidasyonuna karşı in vivo olarak oksidatif zararı önleme yetenekleri dikkat çekmiştir. Elde edilen bulgular, karaciğer dokusunda meydana gelen değişimlerin histopatolojik olarak incelenmesiyle ve ayrıca in vitro çalışmalarla da desteklenmiştir.Öğe Suda Çözünebilen Antitümör Potansiyele Sahip Yeni N-Heterosiklik Karben Kompleksleri(2017) Özdemir, İlknur; Özdemir, İsmail; Gürbüz, Nevin; Çiftçi, Osman; Kızrak, Ümran[Abstract Not Available]Öğe Yeni sentezlenen bir seri 3(2H)-piridazinon türevi bileşiğin beyin ve karaciğer kanser hücre hatlarında sitotoksik etkilerinin araştırılması(2016) Çiftçi, Osman; Özdemir, İlknur; Gökçe, Mehtap; Özdemir, Zeynep; Türkmen, Neşe Başak[Abstract Not Available]