Yazar "Özden, Cüneyt" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 9 / 9
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Akut Renal Kolikli Hastalarda Dilaltı Piroksikam ve İntranazal Dezmopressin Kombine Tedavisinin Etkisi(İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 2009) Özden, Cüneyt; Gökkaya, Cevdet Serkan; Günay, İsa; Demirdal, Özgür; Özdal, Özdem Levent; Memiş, AliDezmopressin sentetik antidiüretik hormon (ADH) analoğudur. ADH ile karşılaştırıldığında antidiüretik etkisi daha fazla ve uzundur. Son yıllarda akut renal kolik ağrısının tedavisinde kullanılmaktadır. Bu çalışmada akut renal kolik ağrılı hastalarda dilaltı piroksikam ve intranasal dezmopressin kombine tedavisinin etkisi değerlendirildi. Materyal-Metot: Çalışmaya 45 renal kolikli hasta dahil edildi. Hastalar randomize olarak 3 gruba ayrıldı. İlk gruba (n=15) 40 µg intranazal dezmopressin sprey, 2. gruba 40 mg dilaltı piroksikam ve 3. gruba ise 40 mg dilaltı piroksikama ek 40 µg intranazal dezmopressin verildi. Hastaların ağrı şiddeti görsel anolog skala (VAS) kullanılarak 0 ile 10 arasında derecelendirildi. Bulgular: Tedaviden 10 ve 20 dakika sonra ortalama ağrı skoru grup 3’de diğer gruplara göre daha düşüktü ve grup 1 ile 2 arasında anlamlı fark yoktu. Tedaviden 30 dakika sonra ortalama ağrı skoru grup 1’de diğer gruplara göre daha yüksekti ve grup 2 ile 3 arasında anlamlı fark yoktu. Tedavi sonrası ek tedavi ihtiyacı (intramusküler 50 mg pethidin) grup 3’de anlamlı derecede daha düşüktü (sırasıyla; %59.1, %27.3 ve %13.6). Sonuç: Bizim sonuçlarımız akut renal kolikli hastaların ağrısının dindirilmesinde piroksikam ve intranazal dezmopressin kombine tedavisinin etkili olduğunu gösterdi.Öğe Böbrek Hücreli Kanser ile Üriner Nükleer Matriks Proteini Arasındaki İlişki(İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 2008) Özden, Cüneyt; Özen, Utku; Özdal, Özdem Levent; Aktaş, Binhan Kağan; Yahşi, Sedat; Memiş, AliBöbrek tümörlerinde küratif cerrahi tedavi ile uzun dönem sağ kalım sağlamak için erken tanı şarttır. Bu amaçla birçok tümör belirleyicisi üzerinde çalışmalar yapılmış fakat böbrek hücreli kansere (BHK) özgül bir tümör belirteci henüz tanımlanmamıştır. Bu çalışmada renal kitle nedeniyle radikal nefrektomi planlanan hastalarda üriner NMP test sonuçları değerlendirildi. Materyal-Metot: Kliniğimizde abdominopelvik bilgisayarlı tomografide (BT) solid renal kitle nedeniyle radikal nefrektomi operasyonu planlanan 27 hasta (BHK grubu) ve abdominopelvik ultrasonografi (USG) veya BT’de solid renal kitlesi olmadığı bilinen 28 hastayı (kontrol grubu) içeren toplam 55 hasta çalışmaya dahil edildi. BHK ve kontrol grubundaki tüm olgulara üriner NMP22 testi uygulandı. Bulgular: BHK grubunda hastaların %25.9’unda (n=7) renal kitle çapı 4 cm’den küçük, %48’1’de (n=13) 4–7 cm arası, %25.9’unda (n=7) 7 cm’den büyük idi. Bu grubda hastaların %3.7’sinde (n=1) üriner NMP22 testi pozitif idi. Bu oran kontrol hasta grubunda %3.6 (n=1) olarak tespit edildi. Her iki grup arasında üriner NMP22 testinin pozitif olma oranı bakımından istatistiksel olarak anlamlı fark yoktu. Sonuç: Çalışmamızdan elde ettiğimiz bulgular üriner NMP22 testinin BHK’lı hastalarda bir belirteç olarak faydalı bir yöntem olmadığını göstermiştir.Öğe A Case of Primary Bladder Endometriosis Who Had Undergone Partial Cystectomy(İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 2014) Bulut, Süleyman; Aktaş, Binhan Kağan; Özden, Cüneyt; Erkmen, Akif Ersoy; Güreşçi, ServetPrimary bladder endometriosis is rare. Most cases are secondary to pelvic surgery, such as cesarean section or hysterectomy. In this article, we present a case of primary bladder endometriosis in a 33 year-old female patient who had undergone partial cystectomy. Hematuria which is not related to menstruel cycle, and pelvic pain were initial complaints of the patient. After a transurethral resection at an external center where the patient received definitive diagnosis, complaints of the patient had stood still post-operatively. We have decided to perform an open partial cystectomy after cystoscopic and radiological re-evaluation of the patient in our clinic. A 20 mm diameter solid mass extending out of the bladder was excised at the operation. No endometriotic lesions were detected in pelvic peritoneum or ovaries. At the follow-up, there were no recurrences both at cystoscopy and computerised tomography for 4 months after the surgery.Öğe Konjenital pelvik arteriovenöz malformasyona bağlı spontan masif hematüri(İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 2014) Aktaş, Binhan Kağan; Özden, Cüneyt; Baykam, Mehmet Murat; Salar, Remzi; Karabakan, Mehmet; Dede, Doğan; Memiş, AliKonjenital pelvik arteriyovenöz malformasyon nadir görülen bir hastalık olup genellikle asemptomatiktir. Pelvik arteriyovenöz malformasyonlar sıklıkla tümörlere, pelvik travmaya veya cerrahi işlemlere sekonder akkiz lezyonlardır. Bu makalede konjenital pelvik arteriyovenöz malformasyon nedeniyle spontan masif hematüri gelişen 72 yaşındaki bir bayan hastayı sunuyoruz. Başvuru anında hastanın hemoglobin ve hematokrit değerleri sırasıyla 7.2 g/dL ve %22’ye kadar düşmüştü. Öncelikle hastaya kan replasmanı yapıldı ve mesanedeki hematom boşaltılıp sistoskopik değerlendirmeye gidildi. Sistoskopide mesane tabanında yer yer eritemli alanlar ve pulsasyon şeklinde bir hareketlilik gözlendi. Bunun ardından çekilen bilgisayarlı tomografide pelvik kavitede vasküler malformasyonlar halinde lezyonlar tespit edilen hastanın kesin tanı ve tedavisi anjiografik olarak yapılmıştır.Öğe Megaüreterli Aksesuar Böbrek: Olgu Sunumu(2013) Bulut, Süleyman; Gökkaya, Cevdet Serkan; Demirel, Hüseyin Cihan; Aktaş, Binhan Kağan; Özden, Cüneyt; Baykam, Mehmet Murat; Memiş, AliÖz:Böbreğin sayı fazlalığı bozukluğu olan aksesuar böbrek, nadir görülen konjenital anomalilerden biridir. Bu durum tek başına olabileceği gibi, diğer anomalilerle birlikte de olabilir. Megaüreterli aksesuar böbrek ise daha ender olup literatürde bugüne kadar 3 olgu bildirilmiştir. Biz bu makalede, 33 yaşındaki bir erkek hastada, radyolojik görüntülemede asıl böbreğin kranialinde tespit edilen ve megaüreter ile birliktelik gösteren nadir bir aksesuar böbrek olgusunu sunduk ve güncel literatür eşliğinde tartıştık. Hasta sağ yan ağrısı şikayeti ile polikliniğimize başvurmuştu. Radyolojik tanı sonrası operasyona alınan hastanın, ameliyatta ayrı pedikülü olan yaklaşık 2×3×2 cm'lik aksesuar böbreği megaüreteriyle birlikte çıkarıldı. Postoperatif 3. gün taburcu edilen hastanın patoloji spesmeni atrofik böbrek ve kronik üreterit olarak rapor edildi.Öğe Parsiyel sistektomi uygulanmiş bir primer mesane endometriozisi olgusu(İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 2014) Bulut, Süleyman; Aktaş, Binhan Kağan; Özden, Cüneyt; Erkmen, Akif Ersoy; Güreşçi, ServetPrimer mesane endometriozisi nadirdir. Vakaların çoğu sezaryenle doğum veya histerektomi gibi pelvik cerrahiye sekonderdir. Bu makalede primer mesane endometriozisi nedeniyle parsiyel sistektomi uygulanmış 33 yaşındaki bir bayan hastayı sunuyoruz. Hastanın başvuru şikâyetleri menstrüel siklusla ilişkili olmayan hematüri ve pelvik ağrıydı. Hasta dış merkezde yapılan transüretral rezeksiyon sonrasında kesin tanı almış ancak operasyondan sonra hastanın şikâyetleri gerilememişti. Kliniğimizde yapılan sistoskopik ve radyolojik yeniden değerlendirme sonrasında hastaya açık parsiyel sistektomi yapılmasına karar verildi. Operasyonda mesane dış kısmına uzanan 20 mm’lik solid kitle eksize edildi. Pelvik periton veya overlerde endometriotik lezyon görülmedi. Hastanın sistoskopi ve bilgisayarlı tomografi ile yapılan post-operatif izleminde 4. aya dek nüks izlenmedi.Öğe Transrektal Ultrasonografi Kılavuzluğunda Prostat Biyopsisi İçin Pudental Sinir Bloğu, Supozituar Tenoksikam ve Rektal Lidokain Jel Anestezisinin Karşılaştırılması(İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 2009) Bulut, Süleyman; Aktaş, Binhan Kağan; Özden, Cüneyt; Güzel, Özer; Pala, Yaşar; Memiş, AliBu çalışmada transrektal ultrasonografi (TRUS)-kılavuzluğunda prostat biyopsisi öncesi kullanılan üç farklı lokal anestezi yönteminin (pudental sinir bloğu, supozituar tenoksikam ve intrarektal lidokain jel) etkinlik ve güvenilirliği araştırıldı. Materyal ve metot: Prospektif ve kontrollü olan çalışmamızda toplam 136 hasta 4 gruba randomize edildi; grup 1’deki (n=41) hastalara anestezi uygulanmadı, grup 2’deki (n=30) hastalara biyopsiden 10 dk önce intrarektal 10 cc %2’lik lidokain jel, grup 3’deki (n=31) hastalarabiyopsiden 30 dk önce 20 mg supozituar tenoksikam, grup 4’deki (n=34) hastalara biyopsiden 10 dk önce 10 ml %1’lik lidokain kulanılarak pudental sinir bloğu uygulandı. Vizüel analog skala (VAS) kullanılarak hastalardan prob girişi ve biyopsi sırasındaki ağrıyı derecelendirmeleri (0-10 puan) istendi. Bulgular: Prob girişi (p=0.024) ve biyopsi (p=0.012) sırasındaki ortalama VAS skorları incelendiğinde 4 grup arasında istatistiksel olarak anlamlı fark mevcuttu. Bu sonuç grup 1 ve 4 arasındaki farktan kaynaklanıyordu (Tukey testinde prob girişi sırasında p=0.015 ve biyopsi sırasında p=0.022). Grup 1, 2 ve 3 arasında prob girişi ve biyopsi sırasındaki ortalama VAS skorları bakımından istatistiksel olarak önemli fark yoktu. Sonuç: Pudental sinir bloğu prob girişi ve biyopsi sırasındaki ağrıyı azaltmada etkili olurken supozituar tenoksikam ve intrarektal lidokain jelin önemli anestetik etkisine rastlanmamıştır.Öğe Tüberoskleroz Kompleksi (Bournville Hastalığı) İle İlişkili Bilateral Renal Angiomyolipoma: Olgu Sunumu(İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 2008) Özden, Cüneyt; Güzel, Özer; Gökkaya, Cevdet Serkan; Yahşi, Sedat; Memiş, AliTüberoskleroz ile ilişkili bilateral, multifokal ve küçük boyutta olan angiomyolipomalar genellikle asemptomatiktir. Ancak zamanla büyür ve ciddi hemorajiye yol açabilirler. Tüberoskleroz dışında izlenen soliter lezyonlara göre büyümeye daha çok eğilimlidirler. Bu vakalarda mortalite yüksektir ve genellikle nörolojik komplikasyonlara bağlıdır. Bu olgu sunumunda tüberoskleroz kompleksi ilişkili bilateral renal angiomyolipomlu bir hasta değerlendirildi.Öğe Üreter Tümörüne Bağlı Dev Üreterohidronefroz: Olgu Sunumu(İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 2012) Demirel, Hüseyin Cihan; Gökkaya, Cevdet Serkan; Aktaş, Binhan Kağan; Özden, Cüneyt; Bulut, Süleyman; Memiş, AliÜst üriner sistemde değişici epitel kökenli kanserler oldukça nadir görülür. Hatta bu kanserlerin eş zamanlı mesane tümörü ile birlikte görülmesi daha da nadirdir ve bu durumlarda hastanın tedavi sonrası sıkı takibi gerekir. Biz de bu yazımızda kliniğimize sağ yan ağrısı, karında ele gelen kitle ve son dört yıl içinde dönem dönem olan hematüri şikayeti ile başvuran ve yapılan tetkiklerinde dev üreter tümörü ve eş zamanlı mesane tümörü saptanan 48 yaşında bir erkek hastayı güncel literatür ışığında tartıştık.