Yazar "Özmen, Murat" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 10 / 10
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Enterobius Vermicularis'in (Kılkurdu) bazı Malatya Merkez İlkokulu öğrencilerinde yayılışına çevresel faktörlerin etkisi(İnönü Üniversitesi, 1987) Özmen, Murat[Abtsract Not Available]Öğe Entrobius vermucularis'in (kılkurdu)bazı Malatya Merkez İlkokulu öğrencilerinde yayılışına çevresel faktörlerin etkisi(İnönü Üniversitesi, 1987) Özmen, Murat[Abtsract Not Available]Öğe Guthion insektisitinin Microtus canicaudus (Rodentia)'da etkisinin biyobelirteçler kullanılarak araştırılması(İnönü Üniversitesi, 1993) Özmen, MuratBir organofosforlu insektisit olan Guthion'un (azinphosmethyl) laboratuvar koşullarında barındırılan Microtus canicaudus (Kuzey Batı Amerika tarla faresi) 'da bazı biyobelirteçler kullanılarak, etkileri araştırıldı. Bu amaçla hayvanlardan alınan plazma örneklerinde laktat dehidrogenaz (LDH), kreatin kinaz (CK) ve izositrat dehid- rogenaz (ICDH) enzim aktiviteleri incelendi. Ayrıca plazma kreatinin ve kan üre nitrojeni (BUN) konsantrasyonları be lirlendi. Bundan başka asetilkolinesteraz enzim aktivitesi beyin doku homo jenatlarında incelendi. Kan akyuvar hücre farklılaşması oranları ve hematokrit değerleri insektisit etkisine bağlı olarak ele alındı. Vücut ağırlığı, besin ve su tüketimi gibi bazı toksikolojik parametreler hayvanla rın sağlık durumlarının belirlenmesinde değerlendirme kap samına alındı. Araştırmada tüm spektrofotometrik analiz yöntemleri için bir mikroplate okuyucu sistemi seçildi ve yöntemler bu cihaz için modifiye edildi. Hayvanların elimizdeki kimyasal ile muamelesi için iki ana test grubu oluşturuldu. Bunlardan birisi "Letal Konsantrasyon (LC)" test grubu, diğeri de "Disseksiyon (DS)" test grubu olarak adlandırıldı. Uygulama grupları olarak üç farklı insektisit konsantrasyonu seçildi ve bun lardan birisi M. canicaudus için LC50 dozu olarak bilinen 322 ppm'lik konsantrasyondu, insektisit dozlarından birisi daha düşük konsantrasyonda (161 ppm) ve diğeri de LC50 do zundan yüksek konsantrasyonda (428 ppm) seçildi. Herbir test grubu için ayrıca bir kontrol grubu oluşturuldu ve bu hayvanlar yalnızca dilusyon maddeleri olan aseton ve mısırözü yağı ile muamele edilmiş yem ile beslendiler. Test gruplarının her birini oluşturan uygulama gruplarında tüm hayvanlar her kafeste bir Microtus olacak şekilde barındırıldı. "LC" test grubu hayvanları deney süresince iki gün de bir kan örneklerinin alınması için kullanıldı. Deneyin son gününde (14. gün) canlı kalan hayvanlar ise dissekte edildi. "DS" test grubu hayvanlar rastgele seçilerek, yalnızca disseksiyon günlerinde kan örneklerinin alınmasını takiben öldürüldü ve beyin dokuları alındı. Yapılan deneysel çalışma sonuçlarına göre; a) Guthion etkisine bağlı olarak, vücut alırlığının her iki test grubunda da önemli düzeyde azaldığı saptandı (P<0.05). b) İnsektisit uygulama grupları ile kontrol grupları arasında, hematokrit değerleri bakımından farklılık saptanmadı. Ancak akyuvar farklılaşma yüzdesi verilerine göre, bazı gruplarda önemli istatistiksel farkliliklar bulundu (P<0.05). c) Guthion etkisi ile, beyin AChE aktivitesinin gerek "disseksiyon" ve gerekse "Letal Konsantrasyon" test grubunda eşey karışık (erkek ve dişi birlikte) ve erkek hayvanlarda önemli düzeyde inhibe edildiği (P<0.001; P<0.01; P<0.05), buna karşın dişilerde aktivite değişiminin kont rol grubu dişilerinden farklı olmadığı belirlendi. d) "DS" test grubu hayvanlarının kan plazması örneklerinde bazı farklı günlerde ve uygulanan farklı dozlarda LDH, CK, ICDH aktivitelerinin yada BUN konsantrasyonunun önemli düzeyde değiştiği bulundu (P<0.05). Benzer bulgular "LC" test grubu hayvanlardan alınan örneklerin çalışılması ile de bulundu. Ancak bu grup hayvanlarda bazı farklı uygulama günlerinde kreatinin düzeyinin de değiştiği gözlendi. Bununla beraber, tüm kan plazma biyokimyasal biyo- belirteçlerinin deneye alınmamış, sağlıklı stok laboratuvar hayvanlarındaki normal sınırları içerisinde olduğu saptandı. Gruplar arası istatistiksel farklılıklar varyans analizi ve Fisher 'in PLSD testi kullanılarak ortaya konuldu. Bulgular biyokimyasal, fizyolojik ve toksikolojik bazı biyobelirteç verileri kullanılarak tartışıldı. anahtar kelimeler: Guthion, Microtus canicaudus, biyobelirteç, asetilkolinesteraz, plazma enzimleriÖğe Karakaya baraj gölünde çevresel kirleticilerin sazan balıkları üzerine toksit ve endokrin bozucu etkilerinin değerlendirilmesi(2007) Özmen, Murat; Birhanlı, Ayşe; Güngördü, Abbas[Abstract Not Available]Öğe Katyon veya anyon katkılanmış, nano tio2'in sentezi ve seçilmiş kirleticilerin fotokatalitik yıkımı zerine etkisinin araştırılması: Ortam Ara Ürünlerinin ve Toksik Etkilerinin Belirlenmesi(2014) Erdemoğlu, Sema; Özmen, Murat; Yesılada, Özfer; Asiltürk, Meltem; Güngördü, Abbas; Kiraz, Nadir; Özmen, Nesrin[Abstract Not Available]Öğe Katyon veya anyon katkılanmış, nano tio2'in zentezi ve seçilmiş organik kirleticilerin fotokatalitik yıkımı üzerine etkisinin araştırılması: Ortam ara ürünlerinin ve toksik etkilerinin belirlenmesi(2014) Erdemoğlu, Sema; Özmen, Nesrin; Kiraz, Nadir; Asiltürk, Meltem; Güngördü, Abbas; Özmen, Murat; Yesılada, Özfer[Abstract Not Available]Öğe Oksidatif Strese Maruz Kalmış Farelerde Keten Tohumu ile Beslemenin Etkilerinin Çeşitli Biyobelirteçler ile Değerlendirilmesi(2021) Gökbulut, İncilay; Özmen, MuratÖz: Çalışmanın amacı, keten tohumu katkılanmış diyet tüketiminin N-Metil N- Nitrosoure (MNU) ile oksidatif stresoluşturulmuş farelerde antioksidatif etkilerinin belirlenmesidir. Farelere tek doz (50 mg/kg) MNU intraperitonal enjeksiyonile uygulanmıştır. Çalışmada ağırlıkları ortalama 20 (±2 gr) gram, 8 haftalık 60 adet dişi fare (Mus musculus, BALB/c) altı grubaayrılarak çeşitli formlarda beslenmiştir. Gruplar; Kontrol (standart pellet), Grup 1 (1. hafta 50 mg/kg i.p. MNU + standartpellet /12 hafta), Grup 2 (1. hafta 50 mg/kg i.p. MNU + %10 keten tohumu içeren pellet/12 hafta), Grup 3 (İlk 6 hafta standartpellet + 6. haftada 50 mg/kg i.p. MNU + son 6 hafta %10 keten tohumu içeren pellet), Grup 4 (%10 keten tohumu içerenpellet/12 hafta), Grup 5 (%10 oranında keten bitkisi tohumu pellet/12 hafta + 6. haftada 50 mg/kg i.p MNU) olarakbelirlenmiştir. Keten tohumu, standart fare diyetine %10 oranında katılarak, farelere oral yolla (ad libitum) verilmiştir. On ikihaftalık uygulama sonunda servikal dislokasyon uygulanmış ve karaciğer dokuları seçilmiş biyokimyasal belirteçleri (AST,ALT, LDH, GST, GR, GPX, CAT, CaE ve EROD) değerlendirmek üzere alınmıştır. Tüm gruplarda LDH aktivitesinde kontrolegöre istatistiksel olarak anlamlı bir azalma belirlenmiştir (p<0.05). CaE aktivitesi 1., 2. ve 4. gruplarda önemli düzeyde artışgöstermiştir. Ayrıca, 3., 4. ve 5. grupların ALT aktivitesindeki değişimlerin kontrol grubuna göre istatistiksel olarak anlamlıolduğu belirlenmiştir (p<0.05). Sonuç olarak tek başına verilen keten tohumunun farelerde olumsuz bir etkiye sebep olmadığı,biyobelirteçlerden elde edilen sonuçların MNU etkisini yansıttığı ve keten tohumunun söz konusu etkiyi azaltıcı etkisininolmadığı düşünülmektedirÖğe Sarıyar Baraj Gölü ve gölü besleyen akarsularda kirliliğin balıklara etkileri(2000) Ekmekçı, F. Güler; Yerli, Sedat V.; Özmen, Murat; Ayaş, ZaferSarıyar Baraj Gölü, önemli bir balıkçılık potansiyeline sahip iken, göl ve göle dökülen akarsular, özellikle yoğun tarımsal ve endüstriyel aktivitelerin bulunduğu alanlardan geçerek göle ulaşan Sakarya Nehri nedeniyle önemli bir kirlilik tehditi altındadır. Sarıyar Baraj Gölü ve gölü besleyen akarsularda yaşayan balıklar üzerine çevresel kirleticilerin etkileri, bu araştırma kapsamında incelenmiştir. Farklı beslenme ve habitat özelliğine sahip üç balık türünde; sazan (Cyprinus carpio), yayın balığı (Silurus glanis) ve çay balığı (Capoeta tinca) biyokimyasal ve histolojik belirteçler ile biyometrik analizler yapılmıştır. Temel amaç, su kalitesinin mevsimsel ve alansal değişimini ve yukarıda belirtilen hayvanlar üzerine kirleticilerin etkilerini belirlemektir. Bu nedenle, suyun kalitesi ve organoklorlu pestisitler ve ağır metaller gibi kirleticilerin sedimentteki kalıntıları araştırılmıştır. Su, sediment ve balıklardaki analiz sonuçlarına göre sazan ve yayın balıklarının karaciğer ve böbrek dokularında mononükleer hücre infıltrasyonu, kongesyon, akut nefrit, fokal nekrosiz gibi hasarlar gözlenmiştir. Patolojik bulgular uzun süreli temas sonucu ortaya çıkarken, biomarker enzimlerin anlık etki ile indüklenebilmektedir. Beyin asetilkolin esteraz, karaciğer glutatyon S-transferaz, spesifik olmayan esteraz ve bazı cyt-450 monooksijenazlar toksisite ve detoksisifıkasyon belirteci olarak kullanılmıştır. Sarıyar Baraj Gölü'nde kirliliğin balık populasyonları üzerindeki etkilerini belirlemek üzere, kalıntı analizleri, histopatolojik ve biyokimyasal analizlerin yanısıra, sazan ve in balığı (Capoeta tinca) nın büyüme parametreleri ele alınmıştır. Biyometrik analizlerden elde edilen sonuçlar balık populasyonlarında büyüme açısından herhangi bir olumsuz etkinin olduğunu kesinleştirmemektedir. Bununla birlikte, suyun bazı fızikokimyasal özellikleri, histolojik ve biyokimyasal sonuçlar sucul yaşamın su kirliliğinin tehditi altında olduğunu ortaya koymaktadır.Öğe Sucul Sistemlerde Nanomalzemelerin Çevresel Akibeti ve Ekotoksisitesinin Kestirimi(2017) Özmen, Murat; Asiltürk, Meltem; Güngördü, Abbas; Özmen, Nesrin; Erdemoğlu, SemaNanobilim ve nanoteknoloji ilaç geliştirme, su arıtımı, endüstriyel teknolojiler, daha dayanıklı ve daha hafif malzemeler üretilmesi gibi alanlarda önemli avantajlar sağlaması ve önemli potansiyellere sahip olması yönünden tüm dünyada çok hızlı gelişim gösteren alanlardır. Bununla birlikte, çevresel toksikantlar olarak rol oynaması ve kütlece büyük yapılı metallerlere (bulk) kıyaslandığında özellikle sucul organizmalarda daha fazla birikim riski bulunmasına karşın, nanoparçacıkların ekotoksikolojik riskleri hakkında bilinenler yeterli düzeyde değildir. Bazı nanoparçacıklar hücrede temel metabolik reaksiyonlara karışarak ve membrandan kolaylıkla geçerek toksik etkilere neden olabilir. Nanomalzemelerin kullanımındaki artışa ve fotokatalitik etkilerinin arttırılmasına karşın, toksik etkilerinin ve kullanım miktarlarının azaltılması çevre sağlığının korunması bakımından önem taşımaktadır. Dahası temiz ve güvenli su kaynakları insan ve çevre sağlığı bakımından esastır. Geleneksel fiziko-kimyasal yöntemler ile suların arıtılması birçok dezavantajlara sahip olduğundan, bu alanda nanomühendislik ürünü malzemeler dikkat çekmektedir. Bundan dolayı bu çalışmada yeni sentezlenmiş nano yapılı katkılanmış TiO2 parçacıkların ve çekirdek@kabuk yapılı nanoparçacıkların tatlısu organizmaları olan Danio rerio, Xenopus laevis, Daphnia magna ve Chlamydomonas reinhardtii ‘de toksik etkileri ayrı ayrı belirlenmiştir. Ayrıca sentezlenen nanoparçacıkların çevresel riskinin kestirimi amacıyla nanokozm modelleri geliştirilerek ekolojik risk tahminlerinde bulunulmuştur. Nanopartiküllerin seçilen çevresel kirlericilerin fotokatalitik yıkımına ve toksik etkisinin azaltılmasına etkileri değerlendirilmiştir. Bu amaçla bisfenol A (BPA; endokrin bozucu), fluoxastrobin (FLX; pestisit) ve dispers red 65 (DR65; azo boyası) seçilmiş olan çevresel kirleticilerdir. Araştırma sonuçlarına göre, sentezlenen nanoparçacıkların seçilen test organizmalarında düşük toksikolojik riske sahip olduğu, bununla birlikte D. magna’nın akut etkiye en duyarlı test organizması olduğu belirlenmiştir. D. rerio ve X. laevis embriyoları ve alg hücrelerinde sentezlenen nanoparçacıklar önemli bir toksik etki göstermemiştir. Diğer taraftan BPA ve DR65 boyar maddesinin sentezlenen yeni saf TiO2 ve SiO2@TiO2 nanoparçacıkları ile fotokatalitik yıkımı organizmaların embriyonik evresinde letal/toksik etkiyi önemli seviyede azaltmıştır. S- veya Mn- katkılanmış TiO2 ise BPA ve FLX pestisitinin toksik etkisinin azaltılmasında önemli rol oynamıştır. Çalışma sonuçları özgül nanoparçacıkların insan ve çevre sağlığının korunması için su kirliliğinin gideriminde kullanışlı olabileceğini göstermektedir. Bununla birlikte, nanoparçacıkların toksik etkisinin ekosistemin farklı trofik düzeylerinde değerlendirilmesi gerektiği de geşiltirilmiş olan basit nanokozm modelleri ile ortaya konulmuştur.Öğe Yabanıl tip Calliptamus tenuicercis Tarbinski (Orthoptera:Catantopidae) örneklerinde azinfosmetil uygulamasına bağlı asetilkolinesteraz inhibisyonu(1997) Özmen, Murat; Çıplak, Battal; Yesılada, Özfer; Özcan, Birgül; Ulubaba, EsinBu araştırmada, araziden toplanan Calliptamus tenuicercis Tarblnski {Orthoptera : Catantopidae) türüne ait örnekler kulanılarak, model bir çalışma yapılması amaçlanmıştır. Çekirgelerde organik fosforlu bir insektisit olan azinfosmetil uygulamasına bağlı olarak, asetilkolinesteraz (AChE) enzim inhibisyonu incelendi. Deneylerde, Malatya, Yaygın Köyü çevresi kırsal alanından toplanan dişiler kullanıldı. Ağustos-Eylül 1994 ayları arasında sürdürülen deneylerde, çimen ve yonca bitkileri karışımı ekili bir alanda kurulan kafeslere farklı dozlarda (0, 212.0, 424.1, 841.5, 1694.3 and 3388.5 gr/ha) insektisit püskürtüldü. İnsektisit uygulamasını takiben çekirgeler ortama bırakıldı. Deneyin -3.gün, 7.gün ve 11.gününde kafeslerden tesadüfi olarak yakalanan örneklerde AChE aktivitesi spektrofotometrik yöntem ile saptandı. Enzim aktivitesinin uygulama dozuna bağlı olarak 3.gün, 7.gün ve 11 .gün örneklerimle sırası ile % 19.35-30.8, % 7.34-44.29 ve % 35.19-35.28 oranında tahibisytiîi^. uğradığı' saptandı. Araştırma sonuçlarına göre, AChE inhibisyoiM|nun çekirgelerde, arazi koşullarında uygulanan insektisit dozu ve maruz kalınan süreye bağlı olarak arttığı saptandı.