Yazar "İn, Erdal" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 5 / 5
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Akciğer ve kalp hastalıklarında plazma BNP düzeyinin prognostik değeri(İnönü Üniversitesi, Tıp Fakültesi, 2007) Yetkin, Özkan; Aksoy, Yüksel; Turhan, Hasan; İn, Erdal; Karahan, Mukadder; Kılıç, Talat; Hacıevliyagil, Süleyman Savaş; Günen, HakanÖz: BNP 32 aminoasitli bir peptiddir, vazorelaksan ve natriüretik etkileri vardır, insanlarda daha çok ventriküllerdan salınır. Çalışmamızda, sol ve sağ kalp yetmezliğine neden olan hastalıklarda plazma BNP değerini karşılaştırmayı amaçladık. Çalışmamıza 35 sol kalp yetmezliği, 49 kronik obstrüktif akciğer hastalığı (KOAH)’na sekonder kor pulmonale, 26 KOAH ve 20 pulmoner tromboemboli olgusu ile kontrol grubu olarak 25 sağlıklı bireyden oluşan toplam 155 olgu dahil edildi. Çalışmamızda plazma BNP değeri sol kalp yetmezliği grubunda KOAH-kor pulmonale ve kontrol grubuna göre anlamlı yüksek saptandı (sırasıyla 1167 ± 746, 434 ± 55, 32 ± 12 pg/mL) (p< 0.001). Yine kor pulmonaleli grupta kor pulmonalesi olmayan KOAH grubuna ve kontrol grubuna göre anlamlı düzeyde yüksek olarak ölçüldü (434 ± 55, 32 ± 36 ve 32 ± 12 pg/mL) (p< 0.001). Pulmoner emboli grubunda plazma BNP düzeyinin kontrol grubuna göre anlamlı düzeyde yüksek olduğu (357 ± 391, 32 ± 12 pg/mL) (p< 0.001) ve masif embolisi olan olguların masif olmayanlara göre daha yüksek plazma BNP değerine sahip oldukları gözlendi (699 ± 394 vs. 166 ± 213 pg/mL) (p< 0.001). Sonuç olarak; ventriküllerde yetmezliğin artışına paralel olarak plazma BNP değerinin arttığı, ejeksiyon fraksiyonu ile BNP’nin ters korele olduğu, pulmoner arter basıncı ile korele olduğu izlendi. Pulmoner embolili hastalarda yüksek BNP düzeylerinin artan pulmoner basınç nedeniyle sağ ventrikülde ortaya çıkan fonksiyon bozukluğuna bağlı olduğu düşünüldü.Öğe Ciddi alevlenme ile hastaneye yatırılan KOAH hastalarında venöz tromboembolizm; prevalans ve risk faktörleri(İnönü Üniversitesi, 2008) İn, ErdalCiddi alevlenme ile hospitalize edilen Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı (KOAH) olgularında Venöz Tromboembolizm (VTE) sıklığını ve VTE'nin klinik ve laboratuar parametrelerle ilişkisini araştırmak. Materyal-Metod: Çalışmaya hospitalize edilmeyi gerektirecek, ciddi alevlenme ile başvuran ancak mekanik ventilasyon gereksinimi olmayan 131 KOAH hastası alındı. Çalışmaya alınan hastalar başvuruda olası alevlenme sebeblerine göre ``nedeni bilinen'' ve ``nedeni bilinmeyen'' olmak üzere iki gruba ayrıldı. Hastalara pulmoner BT anjiografi, alt ekstremite BT venografi ve doppler ultrasonografi tetkikleri çekildi. Hastaların semptomları, bulguları ve risk faktörleri kayıt edildi. Bulgular: Çalışmaya alınan 131 hastanın 21'inde (%16) VTE saptandı. Nedeni bilinen alevlenme ile başvuran 71 (%54.2) hastanın 6'sında (%8.45) ve nedeni bilinmeyen alevlenme ile başvuran 60 (%45.8) hastanın 15'inde (%25) VTE saptandı. Hastalardan elde edilen verilere bakıldığında, tromboemboli öyküsü, malignite, travma, cerrahi ve immobilizasyon gibi risk faktörleri; göğüs ağrısı, bacak ağrısı ve senkop gibi bulgular; D-Dimer, AST, ALT yüksekliği ve albumin düşüklüğü gibi laboratuar bulguları artmış VTE riski ile ilişkili bulundu. D-Dimer düzeyinin 1.48 mcg/ml'nin altında olmasının büyük oranda (%97.6) VTE'yi dışladığı saptandı. Wells kriterleri ile klinik olarak yüksek olasılıklı değerlendirilen hastaların tümünde VTE saptandı. Sonuç: Nedeni belli olmayan ciddi alevlenme ile başvuran KOAH hastaları VTE açısından araştırılmalıdır. Bu hastalarda, Wells yöntemi ve D-Dimer düzeyleri sırasıyla, VTE tanısı konulması ve tanının dışlanmasında önemli yöntemlerdir.Öğe Kot Kumlamaya Bağlı Olarak Gelişen İki Silikozis Olgusu(İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 2011) Ermiş, Hilal; Gülbaş, Gazi; Yumrutepe, Tuncay; İn, Erdal; Mutlu, Levent Cem; Günen, Hakan; Aydın, N. EnginBilinen en eski meslek hastalıklarından biri olan silikozis, solunabilir büyüklükteki silika kristallerinin akciğer dokusunda geri dönüşümsüz ve ilerleyici bir fibrotik reaksiyon oluşturması ile karakterize tedavisi olmayan bir hastalıktır. Son yıllarda özellikle küçük ve denetimsiz atölyelerde uygunsuz koşullarda yapılan kot kumlama işi hastalığın gelişiminde farklı bir işkolu haline gelmiştir. 3 yıldır kot kumlama işinde çalışan 20 ve 28 yaşlarında iki erkek hasta, nefes darlığı ve kilo kaybı şikayetleri ile kliniğimize başvurdu. Posteroanterior akciğer grafilerinde ve toraks bilgisayarlı tomografilerinde özellikle her iki üst ve orta zonlarda ve periferik bölgelerde yoğun yerleşimli, yaygın retikülonodüler ve nodüler opasiteler izlendi. Solunum fonksiyon testlerinde restriktif tipte ventilasyon bozukluğu saptandı. Birinci olgumuza transbronşiyal biyopsi ile silikozis tanısı kondu. İkinci olgu ise ilki ile benzer yakınmaları, radyolojik bulguları ve mesleksel maruziyet öyküsü nedeniyle ileri girişimsel inceleme yapılmadan tanı aldı. İş gücünün ucuz olduğu gelişmekte olan ülkelerde kot kumlama işinde çalışanlarda bir toplum sağlığı sorunu haline gelen silikozis çalışma şartlarının düzeltilmesi ile önlenebilir. Kotlar beyazlarken kararan hayatlara son vermek için daha fazla önlem alınması gerektiği inancındayız.Öğe Oral Kavite Metastazı ile Seyreden Akciğer Kanseri Olgusu(İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 2007) Yetkin, Özkan; Mutlu, Levent Cem; İn, Erdal; Hacıevliyagil, Süleyman Savaş; Gülbaş, Gazi; Mızrak, Bülent; Günen, HakanAkciğer kanserleri gelişmiş ülkelerde kanser ölümlerinin en sık nedenidir ve sağ kalım oranları halen çok düşüktür. Akciğer kanserleri sıklıkla, merkezi sinir sistemi, karaciğer, iskelet sistemi ve sürrenal bezlere metastaz yapmaktadır. Oral kavite metastazı ile seyreden çok az sayıda bildirilen AC kanseri olgusu olması ve daha önce kliniğimizde oral kavite metastazı ile seyreden AC karsinomu olgusuna rastamadığımız için bu olguyu yayınlamayı uygun gördük.Öğe Oral kavite metastazı ile seyreden akciğer kanseri olgusu(İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 2007) Yetkin, Özkan; Mutlu, Levent Cem; İn, Erdal; Hacıevliyagil, Süleyman Savaş; Gülbaş, Gazi; Mızrak, Bülent; Günen, HakanÖz: Akciğer kanserleri gelişmiş ülkelerde kanser ölümlerinin en sık nedenidir ve sağ kalım oranları halen çok düşüktür. Akciğer kanserleri sıklıkla, merkezi sinir sistemi, karaciğer, iskelet sistemi ve sürrenal bezlere metastaz yapmaktadır. Oral kavite metastazı ile seyreden çok az sayıda bildirilen AC kanseri olgusu olması ve daha önce kliniğimizde oral kavite metastazı ile seyreden AC karsinomu olgusuna rastamadığımız için bu olguyu yayınlamayı uygun gördük.