Yazar "Akar, Harun" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 5 / 5
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Evaluation of ischemia-modified albumin levels and parametersof arterial stiffness in patients with hypothyroidism(2019) Komac, Andac; Soyaltin, Utku Erdem; Durak, Hayrullah; Colak, Ayfer; Akar, HarunAim: The cardiovascular system is susceptible to thyroid hormones. Many studies show that hypothyroidism is associated with increased cardiovascular risk, functional abnormalities, atherosclerosis, and increased arterial stiffness. Pulse wave velocity (PWV) and augmentation index (AI) are regarded as indexes of arterial stiffness. Oxidative free radicals that occur during ischemic events cause certain chemical changes in the albumin molecules. The ischemia-modified albumin (IMA) has been suggested as an indicator of oxidative stress. Evaluation of oxidative stress markers and parameters of arterial stiffness can shed light on the mechanism of increased cardiovascular risk in patients with hypothyroidism. Material and Methods: For this study, PWV, AI measurements, and IMA levels of 20 untreated patients with overt hypothyroidism (OH), 21 untreated patients with subclinical hypothyroidism (SH), and 30 healthy controls (control-CNT) were evaluated. Patients and the healthy controls’ gender, age, weight, height, body mass index, waist circumference, smoking habit and blood biochemical results were recorded. Results: PWV was found to be increased in patients with overt hypothyroidism; however, there was no difference in between subclinical hypothyroidism and control group(p=0,881). Also, PWV had a significant positive correlation with; age, BMI, waist circumference, blood glucose, uric acid, pulse pressure and systolic and diastolic blood pressures. IMA levels were not different in between the groups. Conclusion: Hence the increased CV risk in patients with hypothyroidism is a multifactorial state; the interplay of many factors determines it. Future studies with larger sample sizes are needed to evaluate the possible relationship among IMA levels, arterial stiffness parameters and cardiovascular risk factors in patients with hypothyroidism.Keywords: Ischemia Modified Albumin; Arterial Stiffness; Hypothyroidism.Öğe Ischemia modified albumin levels and its association with clinical follow-up in acute renal failure(2017) Uzun, Mehmet; Topaloğlu, Ömercan; Kurtulmuş, Yusuf; Turkon, Hakan; Duman, Can; Karakas, Burak; Akar, HarunAim: In cases with acute ischemia, albumin’s binding capacity for transition metals decreases and the resulting albumin is defined as ischemia modified albumin (IMA). In this study, we aimed to investigate the relationship between IMA and clinical follow-up in patients with acute renal failure (ARF).Material and Methods: Levels of IMA were measured in 51(23 male, 28 female) patients with ARF. Venous blood samples were drawn from patients for biochemical tests and put in plain tubes containing the gel.Results: Mean age of male and female patients was 65.39±15.28 and 70.11±15.25, respectively. The IMA levels in 25.5% of the patients were within the normal range (<400 ABSU), while the IMA levels were higher (>400 ABSU) in 75.5% of the patients. The survival rates of patients in IMA <400 ABSU group for 12 and 24 months were 66.7% and for 30 and 32 months it was 33.3%; while the survival rates of patients in IMA ?400 ABSU group for 12 months were 85.8%, for 24 months were 61.3%, and for 30 and 32 months were 30.6%. No significant difference was determined among survival rates of IMA groups (p=0.719).Conclusion: The comparison between the groups having normal or higher IMA values did not show any significant differences in terms of survival. However, in our study the proportion of patients who needed dialysis during treatment were significantly higher in higher IMA group(IMA?400 ABSU). Therefore, we believe that higher IMA levels may indicate a necessity for dialysis in patients with ARF.Öğe May ischemia modified albumin be a predictor in diagnosis of contrast induced nephropathy?(2018) Topaloglu, Omercan; Demir, Bilgin; Ekinci, Ferhat; Uzun, Mehmet; Kurtulmus, Yusuf; Turkon, Hakan; Duman, Cem; Akar, Harun; Tanrisev, MehmetAim: “Ischemia modified albumin” (IMA) was investigated as a possible biomarker in several diseases such as vascular disorders. We aimed to reveal the possible value of IMA in predicting the development of contrast induced nephropathy (CIN) after coronary angiography in patients with stable angina pectoris. Material and Methods: 106 patients underwent coronary angiography with a diagnosis of stable angina pectoris were included in our study. Basic demographic and clinical findings and laboratory values were recorded and analyzed. Serum creatinine (SCre) levels were also measured 48 hours after coronary angiography and recorded. Amount of contrast agent (CA) given during coronary angiography was recorded. The patients were divided into 2 groups: CIN positive and CIN negative groups. Results: CIN was developed in 14 patients (13%); and IMA levels were similar in CIN positive and negative groups (p>0.05). SCre (both measurements before and after CA administration) was not correlated with IMA levels. There was no association between drug usage and development of CIN (p>0.05). Comorbidities were not associated with the development of CIN (p>0.05) with the exception of hypertension (HT). Presence of hypertension (p=0.0393) and female gender (p=0.0199) was associated with development of CIN. Mean age was 61.3 and 52.3 in CIN positive and negative groups, respectively (p>0.05). Conclusion: Any specific biomarker indicating CIN is not available yet. Most frequently used marker is the measurement of SCre 24- 48 hours after administration of CA. We found IMA levels not to be a predictor for the development of CIN. Further investigations will clearly determine the importance of IMA as a biomarker in renal failure developed after CA administration.Öğe Yeni Başlayan Supfaventfiküler Taşikardilerde Digital ve Verapamilin Etkinliği(İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 2001) Kadıköylü, Gürhan; Çiçek, Ceyhan; Akar, Harun; Yavaşoğlu, İrfan; Şentürk, Taşkın; Bolaman, ZahitSupraventriküler taşikardiler sık izlenen aritmilerdir. Bu çalışmada yeni başlayan (iki haftadan kısa süre önce) başlamış olan supraventriküler taşikardilerde (atrial fibrilasyon, flutter ve paroksismal atrial taşikardi) digital ve verapamilin etkinliği araştırıldı. Supraventriküler taşikardili 80 hasta çalışmaya alındı ve hastalar iki gruba ayrıldı. Her iki grubta da 22 kadın ve 18 erkek hasta vardı. Verapamil kullanılan gruptaki hastaların yaş ortalamaları 61 ± 8,6, digital kullanılan hastalarınki ise 59 ± 9,6 idi. İlk gruptaki hastaların başlangıç kalp atım hız ortalamaları 159,8 ± 9,2 /dk ve ikinci gruptakilerin ise 163,3 ± 7,9 /dk idi. Her iki grup arasında yaş, cins, kalp atım hızı ortalamaları arasında fark yoktu (p>0,05). Digital 0,5 mg ve verapamil 5 mg intravenöz olarak 5 dakikada uygulandı. Bir saat sonunda sinüs ritmine dönüş olmayan hastalarda aynı dozlar tekrarlandı. Her iki gruptaki hastaların kalp atım hızları tedaviden 15 dakika sonra istatistiksel olarak anlamlı derecede azalmaya başladı (p<0,001). Bir saat sonra kalp atım hız ortalamaları birinci gruptaki hastalarda 127,2 ± 19 /dk, ikinci grupta da 123,1 ± 23 /dk idi. Bu değerler başlangıç değerlerine göre istatiksel olarak belirgin derecede farklı bulundu (p<0,001). Ancak her iki grup arasında anlamlı bir fark yoktu (p>0,05). Verapamil kullanılan 13 hastada (%32,5) ve digital kullanılan 16 hastada (%40) sinüs ritmine dönüş izlendi. Her iki grup arasında istatistiksel olarak sinüs ritmine dönüşte anlamlı bir fark yoktu ( p > 0,05 ) . Verapamil ile atrial fibrilasyonlu hastaların %21’ inde, atrial flutterlilerin %25’ inde ve paroksismal atrial taşikardili hastaların %53,8’ inde sinüs ritmi sağlandı. Digital kullanan hastalarda bu oranlar sırasıyla % 44,4 , % 25 ve % 42,8 idi. Tedavi etkinliği bakımından bu oranlar iki grupta farklı değildi ( p > 0,05 ). Ancak digital ve verapamil kullanımı sonrası ventrikül yanıtı kontrol altına. alınamayan ve hemodinamik durumu bozulan (ventrikül yanıtı 160/dk üzerindeki, sistolik kan basıncı 90 mmHg altındaki, şoktaki) paroksismal atrial taşikardili 6 hastada (%22,2) elektriki kardioversiyon sonrası sinüs ritmine dönüş oldu. Digitale yanıtsız 7 (%50) paroksismal atrial taşikardili hastanın 4’ üne amiodaron, 3’ üne verapamil uygulanarak ventrikül yanıtı azaltıldı. Digital ve verapamil, supraventriküler taşikardilerin sinüs ritmine döndürülmesinde orta derecede ventrikül yanıtını azaltmada belirgin derecede etkili antiaritmik ilaçlardır. Ancak elektriki kardioversiyon, hipotansif ve ventrikül yanıtı çok hızlı hastalarda en etkin yöntemdir.Öğe Yeni başlayan supraventriküler taşikardilerde digital ve verapamilin etkinliği(2001) Kadıköylü, Gürhan; Çiçek, Ceyhan; Akar, Harun; Yavaşoğlu, İrfan; Şentürk, Taşkın; Bolaman, ZahitÖz:Supraventriküler taşikardiler sık izlenen aritmilerdir. Bu çalışmada yeni başlayan (iki haftadan kısa süre önce) başlamış olan supraventriküler taşikardilerde (atrial fibrilasyon, flutter ve paroksismal atrial taşikardi) digital ve verapamilin etkinliği araştırıldı. Supraventriküler tasikardili 80 hasta çalışmaya alındı ve hastalar iki gruba ayrıldı. Her iki grubta da 22 kadın ve 18 erkek hasta vardı. Verapamil kullanılan gruptaki hastaların yaş ortalamaları 61 ± 8,6, digital kullanılan hastalarınki ise 59 ± 9,6 idi. ilk gruptaki hastaların başlangıç kalp atım hız ortalamaları 159,8 ± 9,2 /dk ve İkinci gruptakilerin ise 163,3 ± 7,9 /dk idi. Her iki grup arasında yas, cins, kalp atım hızı ortalamaları arasında fark yoktu (p>0,05). Digital 0,5 mg ve verapamil 5 mg intravenöz olarak 5 dakikada uygulandı. Bir saat sonunda sinüs ritmine dönüş olmayan hastalarda aynı dozlar tekrarlandı. Her ikİ gruptaki hastaların kalp atım hızları tedaviden 15 dakika sonra istatistiksel olarak anlamlı derecede azalmaya başladı (p<0,001). Bir saat sonra kalp atım hız ortalamaları birinci gruptaki hastalarda 127,2 ± 19 /dk, İkinci grupta da 123,1 ± 23 /dk İdi. Bu değerler başlangıç değerlerine göre istatiksel olarak belirgin derecede farklı bulundu (p<0,001). Ancak her iki grup arasında anlamlı bir fark yoktu (p>0,05). Verapamil kullanılan 13 hastada (%32,5) ve digital kullanılan 16 hastada (%40) sinüs ritmine dönüş izlendi. Her iki grup arasında istatistiksel olarak sinüs ritmine dönüşte anlamlı bir fark yoktu ( p > 0,05 ) . Verapamil ile atrial fibrilasyonlu hastaların %21' inde, atrial flütterlilerin %25' inde ve paroksismal atrial tasikardili hastaların %53,8' inde sinüs ritmi sağlandı. Digital kullanan hastalarda bu oranlar sırasıyla % 44,4 , % 25 ve % 42,8 idi. Tedavi etkinliği bakımından bu oranlar İki grupta farklı değildi ( p > 0,05 ). Ancak digital ve verapamil kullanımı sonrası ventrikül yanıtı kontrol altına alınamayan ve hemodinamik durumu bozulan (ventrikül yanıtı 160/dk üzerindeki, sistolİk kan basıncı 90 mmHg altındaki, şoktaki) paroksismal atrial tasikardili 6 hastada (%22,2) elektriki kardioversiyon sonrası sinüs ritmine dönüş oldu. Digitale yanıtsız 7 (%50) paroksismal atrial tasikardili hastanın 4'üne amiodaron, 3' üne verapamil uygulanarak ventrikül yanıtı azaltıldı. Digital ve verapamil, Supraventriküler tasikardilerin sinüs ritmine döndürülmesİnde orta derecede ventrikül yanıtını azaltmada belirgin derecede etkili antiaritmik ilaçlardır. Ancak elektriki kardioversiyon, hipotansif ve ventrikül yanıtı çok hızlı hastalarda en etkin yöntemdir.