Yazar "Aksoy, Tülay" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 3 / 3
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Arı Ürünlerinin (Bal, Propolis) Leishmania tropica Promastigotları Üzerine Antileyşmanyal Etkilerinin Araştırılması(2020) Aksoy, Tülay; Sivcan, Eda; Doğan, Fatma; Çetin, Songül; Yar, Türkan MutluBu çalışma, kutanöz leyşmanyazis etkeni Leishmania tropica promastigotları kullanılarak arı ürünlerinin(bal, propolis) antileyşmanyal etkilerinin in vitro kültür ortamında araştırılması amacıyla yapılmıştır. Çalışmada kullanılan bal (çam, çiçek ve kestane) ve propolisin in vitro antileyşmanyal etkinliği mikrodilüsyonyöntemi kullanılarak değerlendirilmiştir. Arı ürünlerinden olan bal %10 “fetal calf serum (FCS)” içerenRPMI besiyeri ile çözdürülmüş ve aynı besiyeri içerisinde sulandırılmış olup, 62.5-1000 mg/ml arasındakikonsantrasyonlarda seri dilu?syonları hazırlanmıştır. Propolis ise etil alkol ile çözdürülmüş, hazırlanmış olanbu konsantrasyonlarda alkol oranının %50’den fazla olmasından ve bu oranın parazit gelişimini olumsuzetkileyeceğini düşündüğümüzden dolayı, tüm bu konsantrasyonlardan yalnız 2.5 ?l kullanılarak %10 FCSiçeren RPMI besiyeri içerisinde sulandırılmış ve ardından 50-800 ?g/ml arasındaki konsantrasyonlardaseri dilu?syonları hazırlanmıştır. Hazırlanan dilüsyonların üzerine, kuyucuklardaki son konsantrasyonları 1x 106 promastigot/ml olacak şekilde promastigot süspansiyonu ilave edilmiş ardından 26°C’lik etüvde 24ve 48 saat inku?be edilmiştir. İnkübasyondan sonra promastigotlar morfoloji, hareketlilik ve canlı parazityoğunluğu yönünden mikroskobik olarak, hücre canlılığı ise MTS yöntemi ile incelenerek %50 inhibitörkonsantrasyonları (IC50) kontrol grupları ile karşılaştırılarak belirlenmiştir. Propolisin (50, 100, 200, 400 ve800 ?g/ml) ve balların (62.5, 125, 250, 500 ve 1000 mg/ml) beş farklı konsantrasyonu promastigotlarüzerine antileyşmanyal aktivitesi in vitro ortamda değerlendirilmiş ve mikroskobik incelemelerde çambalının 62.5 mg/ml, çiçek balının 250 mg/ml, kestane balının ise 125 mg/ml konsantrasyonlarından itibaren antileyşmanyal etkinlik gösterdiği, çam balının promastigotlar üzerine daha etkin olduğu (p< 0.05),propolisin ise 100 ?g/ml konsantrasyonundan itibaren etki ettiği gözlemlenmiştir. Propolisin çok düşükkonsantrasyonlarının özellikle parazitlerin morfolojik yapılarında değişmelere sebep olduğu ve bu konuda diğer arı ürünlerinden daha etkin olduğu belirlenmiştir. L.tropica promastigot hücre kültürü üzerineuygulanan çam balı (IC50= 109.28 mg/ml), çiçek balı (IC50= 248.07 mg/ml), kestane balı (IC50= 147.65mg/ml) ve propolisin (IC50= 82.98 ?g/ml) hücre çoğalmasını engellediği (p< 0.05) ve IC50 değerlerininzamana bağlı olarak azaldığı MTS yöntemiyle tespit edilmiştir. Yapılan bu çalışmada çam balı, çiçek balı,kestane balı ve propolisin çeşitli konsantrasyonlarının L.tropica promastigotları üzerine antileyşmanyaletkinlik gösterdiği tespit edilmiş, bunlardan çam balının 48 saatlik inkübasyon süresi sonunda promastigotlar üzerinde daha etkin olduğu, propolisin ise çok düşük konsantrasyonlarında dahi parazitlerin hemmorfolojisinde hem de hücre inhibisyonunda daha etkili olduğu gözlemlenmiştir. Elde edilen bu verilerdoğrultusunda arı ürünlerinin kutanöz leyşmanyazis enfeksiyonlarına karşı alternatif bir tedavi yöntemiolarak kullanılabileceği ve ileri çalışmaların yapılması gerektiği kanısına varılmıştır.Öğe Lucilia sericata’nın Lucimycin Geninin Moleküler Karakterizasyonu(2020) Çetin, Songül; Aksoy, TülayCalliphoridae ailesinin bir üyesi olan Lucilia sericata, Lucilia cinsindeki en yaygın türlerden birisidir.L.sericata’nın tıp açısından önemi, maggot debridman tedavisi (MDT)’nde kullanılmasından kaynaklanmaktadır. MDT, L.sericata larvalarının steril hale getirilerek iyileşmeyen yaraların tedavisinde kullanılmasınaverilen isimdir. Kronik, iyileşmeyen yaraların (dekübit ülseri, venöz bacak ülseri, diyabetik ayak ülseri vb.)tedavisinde kullanılan L.sericata kurtçukları, salgıladıkları proteolitik tripsin ve lucimycin benzeri enzimleryardımıyla yaraları temizler. Bu çalışma, MDT’de görev alan L.sericata larvalarından moleküler yöntemlerkullanılarak elde edilen lucimycin geninin moleküler karakterizasyonunu belirlemek ve literatüre katkıdabulunmak amacıyla yapılmıştır. Çalışma, L.sericata türüne ait erişkin kolonilerinin sürekli üretimi, ışık, nemve sıcaklık gibi koşulların oluşturulduğu insektaryum ünitesinde yapılmıştır. L.sericata yaşam döngüsütakip edilerek, türüne ait yumurta, larva, pupa, erişkin sineklerin üretimi ve sinek kolonileri oluşturulmuştur. İnsektaryum ünitesinde ergin sineklerden elde ettiğimiz üçüncü dönem larvalardan RNA izolasyonuyapılmış ve takiben revers transkripsiyon ile cDNA sentezi gerçekleştirilmiştir. Sentezlenen cDNA’ların,L.sericata’nın lucimycin geni için tasarlanan özgül primerler ile polimeraz zincir reaksiyonu (PCR) analiziyapılmış ve elde edilen amplikonlar pJET1.2/blunt vektörüne klonlanarak plazmit saflaştırılmıştır. Eldeedilen rekombinant plazmitlerin, vektöre özgül primerlerle dizi analizi yapılmış ve hedef gen bölgesidizileri elde edilmiştir. Nükleotit dizileri saptanan izolatın moleküler karakterizasyonu belirlendikten sonra GenBank veritabanına MF964229 aksesyon numarası ile kaydı sağlanmıştır. İnsektaryum ünitesindeüretilen L.sericata larvalarından elde edilen cDNA’dan lucimycin özgül primerleri kullanılarak yapılan PCRsonucunda 288 baz çifti (bp) büyüklüğünde PCR ürünü elde edilmiştir. Agaroz jelde görüntülenen PCRürünü, saflaştırılarak transformasyon işlemi yapılmış ve sonrasında oluşan kolonilerin rekombinant plazmitiçerip içermedikleri PCR ile gösterilmiştir. Elde edilen kolonilerin üç tanesinin PCR ile L.sericata lucimycingeni içeren rekombinant plazmit olduğu tespit edilmiştir. PCR ile pozitifliği doğrulanan üç kolonidenminiprep yapılarak L.sericata lucimycin geni içeren rekombinant plazmitler saflaştırılmıştır. Toplam 20 ?lrekombinant plazmit miniprep ürününe PCR uygulanarak rekombinant plazmit ürünün L.sericata lucimycin geni içerdiği doğrulanmıştır. Klonlama sonrası plazmitin doğrulanması amacıyla DNA dizi analizi yapılmıştır. DNA dizi analizi yapılarak 288 bp uzunluğundaki L.sericata lucimycin gen dizisi doğrulanmıştır. İzole ettiğimiz lucimycin genine, özgül pJET1.2 ileri ve revers primerler kullanılmak suretiyle çift yönlü dizianalizi uygulanarak sonuçlar Blastn algoritması ile tür ve/veya alt tür düzeyinde doğrulanmıştır. İzolat,MF964229 aksesyon numarası ile GenBank veri tabanına kaydedilmiştir. İzole ettiğimiz örneğimize aitDNA dizisi, Pubmed/Blast programı ile GenBank’ta bulunan diğer izolatlarla karşılaştırılmış ve KJ413251.1GenBank nolu izolatla %99 benzer bulunmuştur. İzolatımıza ait dizide 113. nükleotitin C (sitozin) olduğugörülürken, KJ413251.1 GenBank nolu izolattaki dizide ise G (guanin) olması iki dizi arasındaki farklılığıortaya koymuştur. Bu çalışma ile Türkiye’de ilk kez L.sericata larvalarından elde edilen lucimycin genininmoleküler karakterizasyonu yapılmış, elde edilen ve antifungal özelliğe sahip bu molekülün ileride gerçekleştirilecek olan özellikle kutanöz enfeksiyonlara neden olan mikroorganizmaları kapsayan çalışmalardakullanılabileceği düşünülmüştür. Bu çalışma, Türkiye’nin biyolojik varlığı olarak GenBank’a kaydı yapılanizolat olması ve dünyada ikinci çalışma özelliği taşıması açısından önemlidirÖğe Toxoplasma gondii’nin İnvazyonundan Sorumlu Hedef Rhoptry Neck Protein (RON) Geninin siRNA Transfeksiyonu ile Susturulması(2019) Yürük, Merve; Aksoy, Tülay; Sivcan, Eda; Nergiz, HilalÖz: Koksidiyan bir protozoon olan Toxoplasma gondii’nin sebep olduğu toksoplazmozis tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de yaygın bir hastalıktır. İmmün sistemin durumuna, yaşa veya yerleştiği bölgeyegöre çok farklı klinik belirtilere sebep olmaktadır. Parazitin ön ucunda apikal kompleks adı verilen organelbulunmaktadır. Bu organelin bir bileşeni olan “rhoptry neck protein (RON)”leri konak hücreye invazyonsürecinde “moving junction” formasyonunda ve parazitoforik vakuolün oluşumunda kritik bir role sahiptir. Öte yandan son yıllarda geliştirilen interferens RNA (iRNA) teknikleri ile yeni tedavi seçenekleri ortayaçıkmıştır. Small iRNA (siRNA) ile paraziter hastalıkların tedavisi ve kontrolünün yapılabilmesi de mümküngörülmektedir. Buradan hareketle toksoplazmozise karşı bu yöntemin kullanılması düşünülmüştür. Çalışma kapsamında, T.gondii’nin invazyon molekülü olan RON1 geninin siRNA transfeksiyonu ile susturulması amaçlanmıştır. Çalışmada, negatif kontrol grubunu oluşturan HeLa hücreleri, pozitif kontrol grubunuoluşturan T.gondii takizoitleri ile enfekte HeLa hücreleri ve deney grubunu oluşturan siRNA transfeksiyonu yapıldıktan sonra T.gondii takizoitleri ile enfekte edilen HeLa hücreleri kullanılmıştır. Her çalışma grubundan 30. saniye, 1. dakika, 5. dakika, 15. dakika, 30. dakika, 1. saat, 6. saat, 12. saat, 24. saat, 36.saat ve 48. saat sürelerinde örnekler toplanmıştır. Deney içi kontrol grupları ile deney grupları arasındakiparazit yüklerinin orantısal değişimini hesaplamak üzere, bu örneklerden RNA izolasyonu yapılarak gerçekzamanlı polimeraz zincir reaksiyonu (qRt-PCR) ve protein izolasyonu yapılarak Western Blot (WB) analizleri gerçekleştirilmiştir. Kontrol grupları ile deney grupları arasındaki istatistiksel fark hesaplanmıştır. siRNA1(p< 0.0055), siRNA2 (p< 0.0003), siRNA3 (p< 0.0001), siRNA4 (p< 0.0001), siRNA5 (p< 0.0001), siRNA6(p< 0.0001), siRNA7 (p< 0.0182), siRNA9 (p< 0.0011) ve siRNA10 (p< 0.0004) ile yapılan deneylerde gen ifadesinde anlamlı fark olduğu fakat siRNA8 (p< 0.4049) ile yapılan deneyde istatistiksel olarak anlamlı birfark olmadığı tespit edilmiştir. RON1 geninin susturulması sonucu total anti-T.gondii ve anti-T.gondii RON1antikorları ile yapılan WB analizlerinde, deney grubuna ait hücre lizatlarında parazit antijeninin üretilmemesine bağlı olarak invazyonun engellendiği tespit edilmiştir. Anti-toksoplasmozis aşıların ve terapötik ajanların geliştirilmesi için TgRON1 gen ifadesinin bu yöntem ile baskılanması umut verici bir basamak niteliğindedir.