Yazar "Altunoluk, Bülent" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 7 / 7
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Alt üriner yol semptomu nedeniyle cerrahi tedavi uygulanan hastalarda bozulmuş böbrek fonksiyonları(2011) Altunoluk, Bülent; Soylu, Ahmet; Beytur, Ali; Söylemez, Haluk; Baydinç, CanÖz: Amaç: Alt üriner yol semptomu nedeniyle cerrahi tedavi uygulanan hastalarda böbrek fonksiyonlarındaki bozulma oranını ve bunun hasta yaşı, semptom ciddiyeti ve eşlik eden hastalıklarla ilişkisini belirlemeyi amaçladık. Gereç ve yöntem: Polikliniğimize 01/06/2001-31/03/2005 tarihleri arasında alt üriner sistem semptomları ile başvuran ve ameliyat edilen 369 hastanın kayıtları retrospektif olarak incelendi ve muayene bulguları ile laboratuvar sonuçları kaydedildi. Bulgular: Operasyon öncesi serum kreatinin değeri ?1.4 mg/dL olan hasta sayısı 315 (%85.4), >1.4 mg/dL olanların sayısı ise 54 (%14.6) idi. Kreatinin değeri ?1.4 mg/ dL olanların yaş ortalamaları 68.64±8.24 iken, kreatinin değeri >1.4 mg/dL olanların yaş ortalamaları 72.56±7.96 olarak bulundu (p<0.05). İlerleyen yaş ile serum kreatinin değerinin arttığı, böbrek fonksiyon bozukluğunun semptom skorundaki artış ile arttığı, hipertansiyon ve diyabet gibi kronik hastalıkların varlığında böbrek yetmezliği oranlarının 2.5 kat arttığı (%25.5’e karşılık %10.9) saptandı. İşeme sonrası rezidü idrar ile böbrek fonksiyon bozukluğu arasında ilişki saptanmadı. Ayrıca renal dilatasyonun serum kreatinin seviyesi yüksekliğine eşlik ettiği kaydedildi. Sonuç: Alt üriner yol semptomu olan hastalarda böbrek yetmezliğinin erken tanısı ve tedavisi için ilk başvuru anında böbrek fonksiyonlarını gösteren serum kreatinin seviyesine mutlaka bakılmalıdır.Öğe Alt üriner yol semptomuyla başvuran ve cerrahi tedavi uygulanan hastalarda bozulmuş böbrek fonksiyonları(İnönü Üniversitesi, 2005) Altunoluk, BülentBiz bu çalışmamızda alt üriner yol semptomuyla başvuran ve cerrahi tedavi uygulanan hastalarda böbrek fonksiyonlarındaki bozulma oranını ve bunun hasta yaşı, semptom ciddiyeti ve eşlik eden hastalıklarla bir ilişkisinin olup olmadığını araştırmayı amaçladık. Polikliniğimize 01/06/2001-31/03/2005 tarihleri arasında alt üriner sistem semptomları ile başvuran ve cerrahi tedavi kararı verilip ameliyat edilen 369 hastanın retrospektif olarak kayıtları incelendi ve kliniğimize ilk başvurduğu andaki muayene bulgulan, laboratuvar sonuçları kaydedildi. Çalışmaya alınan 369 hastanın operasyon öncesi serum kreatinin değeri 1.4 ve altında olanlann sayısı 315 (%85.4), 1.4 ün üzerinde olanların sayısı ise 54 ( % 14.6) olduğu tespit edildi. Kreatinin değeri 1.4 ve altında olanların yaş ortalamalan 68.64 ± 8.24 iken kreatinin değeri 1.4 ün üzerinde olanların yaş ortalamaları 72.56 ± 7,96 olarak bulundu (p<0.05). İlerleyen yaş ile doğaı orantılı olarak şenim kreatinin değerinin arttığı, böbrek fonksiyon bozukluğunun semptom skoru ile orantılı olarak arttığı, HT ve DM gibi kronik hastalıkların varlığında böbrek yetmezliği oranlarının 2.5 kat arttığı (%25.5’ e karşılık %10.9) saptandı. İşeme sonrası rezidü idrarın fazlalığı ile böbrek fonksiyon bozukluğu arasında ilişki saptanmadı. Ayrıca serum kreatinin seviyesi yüksek olduğunda renal dilatasyonun da buna eşlik ettiği saptandı. Bu bulgular alt üriner yol semptomu ile başvuran hastalarda böbrek yetmezliğinin erken tanısı ve gerektiğinde müdahale edilebilmesi için ilk başvuru anında böbrek fonksiyonlarını gösteren kreatinin seviyesine kesinlikle bakmak gerektiğini göstermektedir.Öğe İnfertilite nedeniyle eş spermi ile uygulanan 78 intrauterin inseminasyon (İUİ) siklusunun sonuçları ve İUİ başarısını etkileyen faktörler: Retrospektif bir çalışma(2005) Kılıç, Süleyman; Beytur, Ali; Altunoluk, Bülent; Beytur, Leyla; Oğuz, Fatih; Atmaca, RuşenÖz: Bu çalışmamızda intrauterin inseminasyon (İUİ) sonuçlarımızın ve sonuçlar üzerine etkili faktörlerin değerlendirilmesini amaçladık. İnfertilite nedeniyle 35 eşte yaklaşık 1 yılda klomifen sitratla over stimulasyonu sonrası uygulanan 78 İUİ siklusunun sonuçları retrospektif analiz edildi. Sperm hazırlamada Discontinuous Gradient Centrifugation (DGC) yöntemi kullanıldı. Erkek-kadın yaşı ve infertilite süresi ortalamaları sırasıyla 29.94±4.72 yıl, 27.46±4.55 yıl ve 63.23±30.88 aydı. On erkek sigara içiyordu. On dört erkek varikoselektomi geçirmişti. Yedi erkekte sol varikosel saptandı. Bütün erkekler normospermikti. Eş başına maksimum 3 İUİ siklusu uygulanmıştı. Eş ve siklus başına gebelik oranları sırasıyla %20 (7/35) ve %8.97 (7/78) idi. Bütün gebelikler normal canlı doğumla sonuçlandı. Üç siklus arasında gebelik oranı açısından fark yoktu. Başarılı grupta erkek ve özellikle kadın yaşı ortalamaları istatistiksel olarak daha düşüktü (sırasıyla p=0.041, p=0.009). DGC sonrası yerinde hareketli sperm yüzdesi dışında bütün semen analizi parametrelerinde oldukça anlamlı düzelme gelişti. Ancak hiçbir parametrenin gebelik üzerinde etkisinin olmadığı saptandı. İnfertilite tipi-süresi ve sigara öyküsünün başarı üzerinde etkisi yoktu. Fizik muayenede varikosel saptanmayanlarda ve önceden başarılı varikoselektomi geçirmiş olanlarda daha yüksek gebelik oranları elde edildi. İnfertil çiftlerde İUİ başarısı üzerinde en etkili faktörler, erkek ve özellikle kadın yaşının genç olmasıdır. Erkekte varikosel olmaması veya başarılı tedavisi başarı üzerinde olumlu etkiler yaratıyor görünmektedir.Öğe Mesanedeki Foley Kateter Artığına ve İyatrojenik Üretra Yırtığına Bağlı Gelişen Pelvik Apse Olgusu(İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 2006) Kiliç, Süleyman; Esenkaya, İrfan; Oğuz, Fatih; Altunoluk, Bülent; Baydinç, CanBu yazıda mesanedeki foley kateter artığı ve iyatrojenik üretra yırtılmasına bağlı olarak 35 yaşında bir erkek hastada gelişen bir pelvik apse olgusunu sunmayı amaçladık.Öğe Unutulmuş üreteral stente bağlı böbrek kaybı(2004) Soylu, Ahmet; Altunoluk, Bülent; Güneş, Ali; Baydinç, Y. CanÇift J üreteral stentler 25 yıldan uzun süredir üroloji pratiğinde kullanılmaktadır. Son yıllarda kullanım endikasyonları giderek arttığından stent yan etki ve komplikasyonları da önceki dönemlere göre daha sık görülmektedir. Stent kullanımının hastayı rahatsız edici semptomlarının yanı sıra özellikle üreterde uzun süre kalmalarına veya unutulmalarına bağlı ciddi komplikasyonları da gelişebilmektedir. Bu makalede unutulmuş çift J üreteral stent sonrası piyonefroz ve retroperitoneal abse gelişen ve böbrek fonksiyon kaybı nedeniyle nefrektomi yapılmak zorunda kalınan iki olgu sunulmaktadır. Stentin unutulması sonucu böbrek fonksiyon kaybı en dramatik ve istenmeyen komplikasyondur. Stent takılacak her hastada endikasyon dikkatli bir şekilde konulmalıdır. Takılan bir çift J stent sonrası düzenli takip ve önleyici tedbirler özellikle gelişebilecek komplikasyonların erken tanısında çok önemlidir.Öğe Üreteral stentlere bağlı yakınmaların değerlendirilmesi(Türk Üroloji Dergisi/Turkish Journal of Urology, 2007) Soylu, Ahmet; Altunoluk, Bülent; Söylemez, Haluk; Yoloğlu, Saim; Baydinç, Yaşar CanÇift J üreteral stentler yaklaşık 30 yıla yakın bir süredir üroloji pratiğinde kullanılmakta olup son yıllarda kullanım endikasyonları giderek artmaktadır. Bu çalışmada stent kullanımına bağlı hastayı rahatsız eden ve hayat kalitesini bozan belirtilerin değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Değişik endikasyonlarla üreteral stent takılan 128 erkek, 79 kadın toplam 207 hastaya; ani sıkışma hissi, idrar kaçırma, ağrılı işeme, idrar boşaltımının tam olmaması duyumu, üretral ağrı, idrardan kan gelmesi, uyku bozukluğu, ağrı kesici kullanımı, genel halsizlik, hayattan zevk alma, cinsel işlev bozukluğu, işten veya okuldan izin alma, idrar yolu enfeksiyonu geçirme ve ilave antibiyotik kullanımından oluşan 14 soru stent takıldıktan sonra 1. ve 4. haftalar ile stent çıkarıldıktan sonraki ilk hafta olmak üzere 3 farklı dönem için soruldu ve sonuçlar istatistiksel olarak kıyaslandı. Stentin üreterde kalma süresi arttıkça hayattan zevk alma dışında tüm belirti ve bulgularda anlamlı artış saptandı. Stentin çıkarılması ile birlikte yine hayattan zevk alma dışında tüm bulgularda anlamlı düzelmeler saptadı. Üreteral stentler kişilerin yaşam kaliteleri üzerinde oldukça olumsuz etki yapmakta olup bu etkiler stentin vücutta kalma süresi ile beraber daha da şiddetlenmektedir. Bu nedenle gittikçe daha fazla kullanılmaya başlanan üreteral stentlerin kullanım endikasyonları ve kullanım süreleri yaşam kalitesi açısından tekrar gözden geçirilmelidir.Öğe Yaşlı Bir Erkekte Prostatik Üretral Polipe Bağlı Gelişen Akut İdrar Retansiyonu(İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 2006) Kılıç, Süleyman; Karadağ, Neşe; Altunoluk, Bülent; Beytur, Ali; Karaca, SüleymanAkut idrar retansiyonu işemenin ani ortadan kalkması ile karakterize bir ürolojik acildir. Bu yazıda, akut idrar retansiyonunun yaşlı erkeklerde nadir nedenlerinden biri olan prostatik üretral polipe bağlı olarak 58 yaşında bir erkekte gelişen retansiyon durumu sunulmuştur. Bu hastada polip posterior üretral valvlerinkine benzer bir mekanizmayla tam üretral obstrüksiyona neden olmuş ve prostatın ve polipin transüretral rezeksiyonu infravezikal obstrüksiyon semptomlarını tam olarak ve hızlı biçimde düzeltmiştir.