Yazar "Atmaca, Ruşen" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 17 / 17
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe 18 haftalık rüptüre olmamış bir tubal gebelik olgusu(İnönü Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı, Malatya, Türkiye, 2000) Atmaca, Ruşen; Balat, Özcan; Tezcan, AyşegülÖz: Bu raporda gravida 3, partus 1, abortus 1 oları 34 yaşındaki kadın hastada saptanan ve nadir görülen 18 haftalık rüptüre olmamış bir tubal gebelik olgusu sunuldu.Öğe Aortic coarctation in pregnancy(GORM:Gynecology Obstetrics & Reproductive Medicine, 2002) Burak, Feza; Atmaca, Ruşen; Durmuş, Mahmut; Boz, Mehmet; Kafkaslı, AyşeÖz: Aort koarktasyonu konjenital kalp hastalıkları arasında yaklaşık %5-7 sıklığında saptanır. Klinik tanı femoral arter pulsasyonunun alınamaması, koarktasyonun distalindeki bölgede düşük arteriyel kan basıncı ve proksimalindeki alanlarda hipertansiyon saptanması ile konur. Hastalığın çoğunun erkeklerde saptanması ve tanı konan olguların çocukluk döneminde cerrahi olarak düzeltilmesi nedeniyle gebelikte görülme insidansı düşüktür. Gebelik aortik rüptür veya diseksiyon ve Willis anevrizma rüptürüne bağlı serebral hemoraji riskini artırdığı için maternal morbidite oldukça yüksektir. Konsepsiyon öncesi cerrahi onarım, gebelik boyunca aortik komplikasyon gelişiminin yanısıra, intrauterin gelişme geriliği ve konjenital kalp hastalığı gibi fetal komplikasyonları da azaltır. Gebeliğin prognozu biküspid aortik valv gibi enfektif endokardite neden olabilen diğer malformasyonların varlığına bağlıdır. Komplike olmayan koarktasyon ve gebelik olgularında vajinal doğum genelikle problemsiz seyreder, sezaryen komplike olgularda ve obstetrik endikasyon varlığında yapılır. Gebelik ve aort koarktasyon birlikteliği nadir görüldüğü için olgu sunumu olarak hazırladık ve literatürü gözden geçirdik.Öğe A case of a huge paraovarian cyst(GORM:Gynecology Obstetrics & Reproductive Medicine, 1998) Atmaca, Ruşen; Sönmez, Süha; Kutlu, Ramazan; Bazoğlu, Nursen; Mızrak, BülentA case of a huge paraovarian cystÖğe Dilate kardiyomiyopati ile birlikte gebelik(İnönü Üniversitesi, 2003) Güven, Alanur; Güven, Aytekin; Atmaca, Ruşen; Kafkaslı, AyşeÖz:Amaç: Nadir görülen bir durum olarak dilate kardiyomiyopatili bir hastada miada ulaşan gebelik olgusunun sunumu. Çalışmanın Yapıldığı Yer: İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi, Kadın Hastalıkları ve Doğum AD. Materyal ve Metod: Son adet tarihine göre 32 hafta 2 günlük gebeliği saptanan hasta; son günlerde, artan öksürük, nefes darlığı, terleme ve bacaklarda şişlik şikayetleriyle hastane-miz acil servisine başvurdu. Bulgular: Başlangıç muayenesinde, iki taraflı boyun venlerinde dolgunluk vardı. Göğüs muayenesinde iki taraflı bazal railer duyuldu. Apexte 3/6 dereceden pansistolik üfîirümü vardı. Ekokardiyografîk incelemede dilate kardiyomiyopati tanısı konuldu. Yoğun medikal tedavi ile rahatlamayan ve fetal distres gelişen olguya kombine spinal-epidural anestezi ile acil sezaryen yapıldı. Anne ve bebek bir hafta sonra sorunsuz olarak taburcu edildi. Sonuç: Dilate kardiyomiyopatili hastalarda gebelik hem anne hem de bebek hayatı için oldukça risk taşımaktadır. Bu nedenle bu hastalara kadın doğum kliniği yanı sıra kardiyoloji ve anestezi bölümü ile koordine şekilde yaklaşılmak ve mümkün olan en kısa sürede gebeliğe son verilmelidir.Öğe Effect of etidronate on urinary calcium / creatinin ratio in postmenopausal women: A prospective, randomized, placebo controlled study(1999) Küçük, Şenol; Gökdeniz, Remzi; Atmaca, Ruşen; Uryan, İsmail; Buhur , Ali; Taşkın, ÖmürAbstract: There are both histomorphometric and nonhistomorphometric studies confirming that etidronate reduces bone resorption. In this study, we have examined urinary Calcium/Creatinine ratio (uCA/Cr) as a biochemical marker of bone turnover to show the effectiveness of etidronate and whether it could be used as a follow-up parameter of treatment. Eighty-one postmenopausal women aged 40 to 65 included into the study to investigate the effects of etidronate on uCa/Cr in a prospective, randomised, placebo controlled clinical trial. All necessary criteria matched 81 women were divided into 3 groups at random, each group consisted of 27 patients. Prior to treatment, uCa/Cr was calculated from all subjects 3 hours after drinking 1 liter of water in the morning. Twenty seven (33.3%) women were randomised to oral doses of etidronate (400 mg/day for two weeks followed by drug free period of 10 weeks), twenty seven women to etidronate (400 mg/day for two weeks) plus calcium (1000 mg/day) for the following 10 weeks and twenty seven women to placebo (Fe, 50 mg/day) for 12 weeks. After 12 weeks of treatment, uCa/Cr declined significantly in the etidronate group from 0.118±0.064 to 0.053±0.021, in etidronate+calcium group from 0.08±0.03 to 0.06±0.015 ((p=0.004) and (p=0.005), respectively). In the placebo group no significant change was observed (p=0.03). In conclusion, etidronate is effective in postmenopausal women and the effectiveness of treatment may be followed up by measuring uCa/Cr which is a simple and cheap parameter of determining the effectivensess of etidronate in prevention of osteoporosis. However, since there are contradictory findings concerning uCa/Cr exist, larger clinical and prospective studies should be carried out.Öğe Grandmultiparitenin maternal ve perinatal sonuçlar üzerine etkisi(Perinatoloji Dergisi, 2004) Üstün, Engin Yaprak; Üstün, Yusuf; Meydanlı, M. Mutlu; Atmaca, Ruşen; Kafkaslı, AyşeÖz: Amaç: Grandmultipar (5 yada daha çok doğurmuş) hastalar ile multipar hastaların (2, 3 ya da 4 kez doğurmuş) maternal ve neonatal sonuçlarını karşılaştırmak. Yöntem: Çalışma Ocak 1999 ile Şubat 2004 arasında İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümüne doğum yapmak üzere başvuran 4172 gebede gerçekleştirildi. Hastalarla ilgili veriler kompüterize kayıt sisteminden elde edildi. Grandmultipar 236 hasta (%5.7), multipar 2311 hastayla (%55.4); preeklampsi, antenatal kanama, preterm doğum açısından karşılaştırıldı. Neonatal veriler doğum ağırlığı, 1. ve 5. dakika Apgar skoru, umbilikal kord pH’sı ve yoğun bakım ünitesine yatışı içermekteydi. Bulgular: Çalışma süresince tanımlanan grandmultipar hastaların yaş ortalaması 37.10±4.30 iken multipar hastaların yaş ortalaması 28.94±4.74 idi (p=0.001). Grandmultipar hastaların doğumlarının ortancası 6 (5-15) olarak saptandı. Preeklampsi-eklampsi grandmultipar hastalarda %23.2 oranında iken, multipar hastalarda %9.2 oranında tespit edildi. Antenatal kanama açısından iki grup arasında farklılık saptanmadı (p=0.063). Preterm eylem grandmultiparlarda anlamlı olarak daha yüksekti (%13.6 vs %3.6, p=0.006). Grandmultipar hastalarda sezaryenle doğum oranlarının anlamlı olarak yüksek olduğu görüldü (%61 vs %47.4, p=0.001). Sezaryen endikasyonları incelendiğinde grandmultipar hastalarda tüp ligasyon isteminin ön planda olduğu görüldü. Birinci ve 5. dakika Apgar skorları ve kord pH değerlerinin (7.32 (7-7.49) vs 7.33 (7-7.56)) grandmultipar hasta grubunda anlamlı olarak daha düşük olduğu saptandı. Yenidoğan ünitesine yatış grandmultiparlarda anlamlı olarak daha yüksek tespit edildi (%12.7 vs %6.2, p=0.001). Yenidoğanda anomali oranı her ne kadar grandmultiparlarda daha fazla olsa da bu farkın istatistiksel olarak anlam ifade etmediği görüldü. Sonuç: Bölgemizde grandmultiparite halen önemli bir obstetrik risk faktörü olarak karşımıza çıkmaktadır.Öğe Hysteroscopic balloon technique for correction of the complete uterine septum(Journal of the Turkish-German Gynecological Association, 2006) Üstün, Yusuf; Üstün, Enginyaprak; Meydanlı, Mutlu M; Atmaca, Ruşen; Kafkaslı, AyşeÖz: Longitudinal vajinal septum, komplet uterin septum ve servikal duplikasyon jinekoloji prati¤inde nadir görülen bir konjenital malformasyondur. Disparoni şikâyeti ve çocuk istemiyle başvuran 25 yaşında nullipar hastamızda muayene, histeroskopi ve laparoskopi yoluyla longitudinal vajinal septum, uterin septum ve çift serviks tespit edildi. Komplet longitudinal vajinal septum eksize dildikten sonra, komplet uterin septumun korporal bölümü ikinci kaviteye yerleştirilen balon kılavuzluğunda elektrokoter ile histeroskopik olarak çıkarıldı. Septum, internal servikal osun altında korundu.Öğe İdrar inkontinansı olmayan ve uzun süre östrojen tedavisi almamış postmenopozal kadınlarda, oral östrojen replasman tedavisinin ürodinamik fonksiyonlara etkisi(İnönü Üniversitesi, 1999) Atmaca, RuşenPostmenopozal dönemdeki hayatı tehdit edici problemler yanında yaşam kalitesini etkileyen idrar inkontinansı gibi problemler, günümüzde yaşam süresinin artması ile daha da önem kazanmaya başlamıştır. Bu dönemde ortaya çıkan idrar inkontinansmın tedavisinde birçok yöntem olmakla beraber östrojen replasman tedavisi, birçok ilave etkisi nedeniyle tercih edilmektedir. Bu nedenle Şubat 1998 - Mayıs 1998 tarihleri arasında İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı Jinekoloji polikliniğine başvuran, en az 3 yıllık menopoz dönemi olan ve idrar inkontinans yakınması olmayan 20 kadın prospektif olarak çalışmaya alındı. Kadınlara, polikliniğe ilk başvurduklarında üroflowmetrik ve sistometrik değerlendirme yapıldı. Daha sonra 6 ay 0.625 mg konjuge östrojen ile replasman tedavisi başlandı. Altı aylık tedavi sonrası tüm hastalara kontrol üroflowmetrik ve sistometrik değerlendirme yapıldı. Elde edilen sistometrik ve üroflowmetrik sonuçlar östrojen replasman tedavisinin ürodinamik yapıya olumlu etkisinin olduğunu gösterdi.Bu sonuçlar östrojen tedavisinin geç dönemde başlanmış dahi olsa, alt üriner sistem fizyolojisine olumlu etkilerini ortaya koymaktadır. Bu nedenle eğer bir kontrendikasyon yok ise östrojen replasman tedavisi, postmenopozal geç dönemdeki kadınlarda, gelişmesi muhtemel idrar inkontinansını önlemek veya mevcut idrar inkontinansını tedavi etmek amacıyla kullanılması uygundur.Öğe İleri derecede servikal açıklığı olan ve amniyon kesesinin introitusa kadar prolabe olduğu bir olguda acil servikal serklaj öncesi yapılan amniyoredüksiyon(ARTEMİS, 2004) Atmaca, Ruşen; Kafkaslı, Ayşe; Çelik, Önder; Deniz, DenizhanÖz: Sıkça uygulanan bir operasyon olmasına rağmen, servikal serklajın etkinliği tartışmalıdır. İleri derecede servikal açıklığın bulunduğu hastalarda, serklaj gebeliği uzatabilir. Servikal açıklığın ileri derecede olduğu ve amniyon kesesinin bu açıklıktan introitusa kadar prolabe olduğu durumlarda acil serklaj yapabilmek için amniyoredüksiyon yapmak, prolabe olmuş zarları uterus içine itmeyi kolaylaştırabilir. Böylece yapılan acil serklaj, doğumun kaçınılmaz olduğu durumlarda bize çok değerli bir 24 saat kazandırabilir. Başlık (İngilizce): Amnioreduction before emergent cervical cerclage in patient with advanced cervical dilatation and bulging of membranes Öz (İngilizce): Although cervical cerclage is a commonly practiced procedure, its effectiveness is still in controversy. In case of advanced cervical dilatation and bulging of fetal membranes, emergent cervical cerclage may prolong gestation. In such cases, performing amnioreduction may facilitate reduction of the fetal membrane, and emergent cervical cerclage may delay the labor, at least 24 hour, even in inevitable labor. We have discussed such a case.Öğe İnfertilite nedeniyle eş spermi ile uygulanan 78 intrauterin inseminasyon (İUİ) siklusunun sonuçları ve İUİ başarısını etkileyen faktörler: Retrospektif bir çalışma(2005) Kılıç, Süleyman; Beytur, Ali; Altunoluk, Bülent; Beytur, Leyla; Oğuz, Fatih; Atmaca, RuşenÖz: Bu çalışmamızda intrauterin inseminasyon (İUİ) sonuçlarımızın ve sonuçlar üzerine etkili faktörlerin değerlendirilmesini amaçladık. İnfertilite nedeniyle 35 eşte yaklaşık 1 yılda klomifen sitratla over stimulasyonu sonrası uygulanan 78 İUİ siklusunun sonuçları retrospektif analiz edildi. Sperm hazırlamada Discontinuous Gradient Centrifugation (DGC) yöntemi kullanıldı. Erkek-kadın yaşı ve infertilite süresi ortalamaları sırasıyla 29.94±4.72 yıl, 27.46±4.55 yıl ve 63.23±30.88 aydı. On erkek sigara içiyordu. On dört erkek varikoselektomi geçirmişti. Yedi erkekte sol varikosel saptandı. Bütün erkekler normospermikti. Eş başına maksimum 3 İUİ siklusu uygulanmıştı. Eş ve siklus başına gebelik oranları sırasıyla %20 (7/35) ve %8.97 (7/78) idi. Bütün gebelikler normal canlı doğumla sonuçlandı. Üç siklus arasında gebelik oranı açısından fark yoktu. Başarılı grupta erkek ve özellikle kadın yaşı ortalamaları istatistiksel olarak daha düşüktü (sırasıyla p=0.041, p=0.009). DGC sonrası yerinde hareketli sperm yüzdesi dışında bütün semen analizi parametrelerinde oldukça anlamlı düzelme gelişti. Ancak hiçbir parametrenin gebelik üzerinde etkisinin olmadığı saptandı. İnfertilite tipi-süresi ve sigara öyküsünün başarı üzerinde etkisi yoktu. Fizik muayenede varikosel saptanmayanlarda ve önceden başarılı varikoselektomi geçirmiş olanlarda daha yüksek gebelik oranları elde edildi. İnfertil çiftlerde İUİ başarısı üzerinde en etkili faktörler, erkek ve özellikle kadın yaşının genç olmasıdır. Erkekte varikosel olmaması veya başarılı tedavisi başarı üzerinde olumlu etkiler yaratıyor görünmektedir.Öğe İnsan göbek kordonundaki mast hücre yoğunluğu(Turgut Özal Tıp Merkezi Dergisi, 1998) Erpek, Semra; Kafkaslı, Ayşe; Otlu, Ali; Atmaca, RuşenVücuttaki bağ dokularında bulunan mast hücrelerinin insan plasentası ve göbek kordonundaki varlığı gösterilmiş olmakla birlikte buradaki biyolojik fonksiyonları yeterince anlaşılamamıştır. Bu çalışmada komplike olan veya olmayan gebeliklerdeki göbek kordonlarında ortalama mast hücre sayılarının karşılaştırılması yoluyla bu konunun aydınlatılması amaçlanmıştır. Bu amaçla toplam 38 vakada göbek kordonunun fötal, orta ve maternal bölgelerindeki ortalama mast hücresi sayıları hesaplanmıştır. Yapılan istatistiksel karşılaştırmada ortalama mast hücresi sayıları göbek kordonunun değişik bölgelerinde benzer bulunmuştur. Ayrıca göbek kordonlarının içerdikleri ortalama mast hücre sayıları gebeliğin komplikasyonla olup olmamasına ve doğum şekline göre de birbirleriyle karşılaştırılmış ve aralarında istatistiksel yönden anlamlı bir farklılığa rastlanamamıştır. [Turgut Özal Tıp Merkezi Dergisi 1998;5(1):43-46JÖğe Karın duvarında endometriozis eksterna : olgu sunumu(İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 1997) Balat, Özcan; Burak, Feza; Atmaca, Ruşen; Aydın, Abdullah; Ertaş, ErtuğrulDaha önce bir kez sezaryen geçiren 30 yaşında bir kadın hastanın karın duvarında, eski insizyon yerinden ilişkisiz olarak gelişen ve total eksizyonla tedavi edilen bir e ks t er nal endometriozis vakası sunuldu.Öğe Maternal and neonatal outcomes in pregnancies at 35 and older age group(Journal of the Turkish-German Gynecological Association, 2005) Üstün, Yusuf; Üstün, Engin Yaprak; Meydanlı, Mutlu; Atmaca, Ruşen; Kafkaslı, AyşeÖz: Amaç: Amacımız 35 yaş ve üzerindeki gebelerde maternal ve neonatal sonuçları değerlendirmekti. Materyal ve Metot: Ocak 1999 ile Şubat 2004 tarihleri arasında İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Kliniği'nde doğum yapmış 4172 hastanın kayıtları doğum şekli, gebelik komplikasyonları ve neonatal sonuçlar açısından değerlendirildi. Çalışma popülasyonundaki kadınlar 35 yaş altı ve 35 yaş ve üzeri olmak üzere yaşa göre tabakalandırıldılar. Sonuçlar: Çalışma popülasyonundaki 3607 (%86.5) kadın <35 yaş, 565 (%13.5) kadın ?35 yaş grubunda idi. Gebelik komplikasyonları (preeklampsi-p=0.001, antenatal kanama-p=0.001) ?35 grubunda anlamlı oranda daha sık görülmüştü. Sezaryen doğum oranları da (%57.9) ?35 grubunda anlamlı oranda daha yüksekti (p=0.001). Birinci ve beşinci dakika Apgar skorların ?35 yaş grubunda anlamlı olarak daha düşük olduğu görüldü. Doğum ağırlığı, kord pH'ı ve neonatal yoğun bakım ünitesine yatış gereksinimi açısından her iki grup" benzerdi. Tartışma: Otuz beş yaş ve üzerindeki kadınlar gebelik riskleri hakkında bilgilendirilmelidir. Başlık (İngilizce): Otuz beş yaş ve üzerindeki gebeliklerde maternal ve neonatal sonuçlar Öz (İngilizce): Objective: Our aim is to evaluate maternal and neonatal outcomes in pregnancies at 35 and older age group. Materials and Methods: Records of 4172 patients who had given birth in inönü University School of Medicine Department of Obstetrics and Gynecology between January 1999 and February 2004 were reviewed for their mode of delivery, pregnancy complications and neonatal outcomes. The study population was stratified according to age as women <35 and women ?35 years of age. Results: The study population consisted 3607 (86.5%) women aged <35 years, and 565 (13.5%) women aged ?35 years. Complications of pregnancy (preeclampsia-p=0.001, antenatal bleeding-p=0.001) were higher in the ?35 age group. Cesarean delivery rate (57.9%) was higher in ?35 years group (p=0.001). Apgar scores at first and fifth minutes were significantly lower in ?35 years group. Birth weight, cord pH and neonatal intensive care unit admission rates were similar in both of the groups. Conclusion: Women aged 35 years or oldershould be informed of the risks of pregnancy.Öğe Primary ovarian malignant lymphoma in an 18-years-old girl(2003) Edalı, M. Naci; Kırımlıoğlu, S. Hale; Erguvan, Rezzan; Atmaca, RuşenBüyük pelvik bir kitlesi bulunan 18 yaşındaki bir genç kızda ultrasonografik incelemede solid ve kısmen kistik yapıda bilateral ovarian lezyon saptandı. Frozen sonucunun "malign" olması nedeniyle hastaya total abdominal histerektomi ve bilateral salpingo-ooforektomi uygulandı. Mikroskopik inceleme ve immünohistokimyasal çalışmalar sonunda sistemik yayılım göstermeyen "primer ovarian non-Hodgkin lenfoma" tanısı koyuldu. Kombine postoperatif kemoterapi sonrası iki yıllık takip süresince hastanın sağlıklı bir şekilde hayatını sürdürdüğü görüldü. Nadir primer ovarian lenfoma vakalarından biri olan bu vakanın patolojisi yeni bilgiler ışığında tartışıldı.Öğe Ritodrin uygulanan 24-34 haftalık gebelerin preterm bebeklerinde perinatal asfiksi indikatörü olarak kord kanı ph, kan gazları, kreatin fosfokinaz ve mb izoenzimi analizi(İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 1996) Küçüközkan, Tuncay; Sönmez, Süha; Kadanalı, Sedat; Kavaklı, Ali Dinçay; Atmaca, RuşenTokoliz amacı ile ritodrin verilen ancak yinede preterm doğum geçiren gebelerin bebeklerinde olası perinatal asfiksinin ritodrinden nasıl etkilendiğini göstermek amacı ile yapılan bu çalışmada; ritodrin uygulanan 55 gebe ile ritodrin uygulanmayan 55 gebenin bebeklerinde umblikal venöz kord CK-Total, CK- MB değerleri, umblikal arteryel kord kan gazları ile maternal ven kan gazları değerleri çalışıldı. Sonuçta fetal asfiksi kriterlerine sahip bebeklerde CK-Total ve CK-MB değerlerinin yükseldiği, ritodrin tedavisinin ise perinatal asfiksi tablosunun ağırlaşmasına neden olduğu saptandı.Öğe Sezaryende visseral ve parietal periton kapatılmalı mı? ( Prospektif, randomize klinik bir çalışmanın ilk sonuçları )(Medical Network Klinik Bilimler ve Doktor, 1998) Balat, Özcan; Atmaca, Ruşen; Gökdeniz, Remzi; Sönmez, SühaÖz: Bugün için sezaryen, obstetrik ve jinekolojik operasyonlar içinde en sık yapılanıdır. Geleneksel olarak visserai ve parietal periton oluşacak adezyonları önlemek amacıyle kapatılmasına karşın, günümüzde yapılan birçok çalışma bu uygulamayı tartışılır hale getirmiştir. Sezaryen sırasında gelişmesi olası intraoperatif ve postoperatif komplikasyonları önlemek için visserai ve parietal peritonun açık bırakılmasını öneren çalışmalar vardır. Bu prospektif randomize çalışma, İnönü Üniversitesi, Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı tarafından peritonizasyonun gerekli olup olmadığını ortaya koymak ve daha önce yapılan çalışmaları konfirme etmek amacıyla 73 sezaryenli hastada yapıldı. Otuzsekiz hastada periton açık bırakılırken 35 hastada periton kapatıldı. Ameliyat süresi, postoperatif analjezi gereksinimi, postoperatif erken erken komplikasyonlar, hastanede kalma.süresi ve tedavi maliyetleri karşılaştırıldı."Peritonu açık bırakılan hastalarda bu parametreler anlamlı olarak düşük bulundu (p< 0.05). Sonuçlar daha geniş bir seri elde etmek için yapılan çalışmanın ilk sonuçlarıdır. Bu sonuçlara göre sezaryen yapılan hastalarda visserai ve parietal peritonların açık bırakılmasını öneriyoruz.Öğe Turner sendromunun eşlik ettiği bir kistik higroma olgusu(İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 1997) Balat, Özcan; Atmaca, Ruşen; Balat, Ayşe; Burak, Feza; Saraç, KayaKistik higroma konjenital bir anomali olup %1.7-5 arasında görülür. Kromozomal anomalilerle, sıklıkla da Turner sendromııyla birarada olabilmektedir. USG yardımıyla erken dönemde prenatal tanısı mümkündür. Bu makalede prenatal dönemde tanı alan ve Turner sendromunun eşlik ettiği kistik higromalı bir olgu sunuldu.