Yazar "Ayan, İrfan" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 16 / 16
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Asetabulum kırıklarının cerrahi tadevisinde klinik ve radyolojik sonuçlar(Acta Orthopaedica et Traumatologica Turcica, 2003) Elmalı, Nurzat; Ertem, Kadir; İnan, Muharrem; Ayan, İrfan; Denizhan, YurdaerÖz: Amaç: Asetabulum kırığı nedeniyle cerrahi tedavi uyguladığımız hastalarda fonksiyonel ve radyolojik sonuçlar değerlendirildi. Çalışma planı: Asetabulum kırığı nedeniyle cerrahi tedaviden sonra yeterli takibi yapılan 21 hasta (13 erkek, 8 kadın; ort. yaş 35; dağılım 21-63) çalışmaya alındı. Ameliyat öncesinde tüm olgular ön-arka, iliak ve obturator oblik grafiler yanı sıra bilgisayarlı tomografi ile değerlendirildi. Letournel-Judet sınıflamasına göre 10 hastada basit, 11 hastada kompleks kırık vardı. En sık arka duvar ve/veya arka kolon kırığı (12 hasta) saptandı. Kırıkla birlikte arkaya çıkık olan dört hastaya acil kapalı redüksiyon yapıldı. Hastalar ortalama 4.8 günde (dağılım 1-13 gün) ameliyat edildi. On iki olguda Kocher-Langenbeck, beş olguya triradyat, dört olguya modifiye genişletilmiş iliofemoral yaklaşım uygulandı. Sonuçlar fonksiyonel olarak D'Aubigne ve Postel kalça puanlaması ile ve radyolojik olarak ön-arka, iliak ve obturator grafilerle değerlendirildi. Ortalama takip süresi 31 ay (dağılım 19-64 ay) idi. Sonuçlar: Fonksiyonel olarak sekiz hastada çok iyi (%38.1), yedi hastada iyi (%33.3), dört hastada yeterli (%19.1), iki hastada kötü (%.9.5) sonuç elde edildi. Radyolojik olarak dört hastada posttravmatik artroz (%19.1), üç hastada heterotopik ossifikasyon (%14.3), iki hastada avasktiler nekroz (%9.5) saptandı. Radyolojik sonuçlar 16 olguda çok iyi ve iyi (%76.2), üç olguda yeterli (%14.3), iki olguda kötü (%9.5) idi. Çıkarımlar: Klinik ve radyografik sonuçların paralellik gösterdiği görüldü. Redüksiyonun yeterli olmadığı ve çıkıkla birlikte olan olgularda kötü fonksiyonel sonuç alındı.Öğe Aşil tendon rüptürlerinin onarımı sonrası devamlı pasif hareketin etkisi: Tavşanlarda deneysel çalışma(Acta Orthopaedica et Traumatologica Turcica, 2002) Ertem, Kadir; Elmalı, Nurzat; Kaygusuz, Mehmet Akif; İnan, Muharrem; Ayan, İrfan; Güner, Güntekin; Mustafa, KarakaplanÖz: Amaç: Aşil tendon rüptürünün onarımı sonrası devamlı pasif hareket (DPH) uygulanmasının tendon iyileşmesi ve ayak bileği hareket genişliği üzerindeki etkisi, alçı immobilizasyonu ile karşılaştırılarak değerlendirildi. Gereç ve yöntem: Yirmi erişkin tavşanın Aşil tendonları cerrahi olarak kesildikten sonra modifiye Kessler tekniği ile onarıldı. Ameliyat sonrasında rastgele seçilen on tavşanın ayak bileğine altı hafta süresince, her gün dört saat DPH; kontrol grubundaki on tavşana ise aynı süre boyunca yalnızca alçı immobilizasyonu uygulandı. Tüm tavşanların yaşamı altıncı haftanın sonunda sonlandırılarak, onarım dokusu morfolojik ve histolojik olarak değerlendirildi. Sonuçlar: Morfolojik incelemede DPH uygulanan grupta, onarım dokusundaki yapışıklıklar, adale atrofisi ve ayak bileği ekleminin hareket genişliği bulguları, kontrol grubuna göre belirgin olarak daha iyi bulundu (sırasıyla p<0.001, p<0.05 ve p<0.001). Histolojik incelemede, hyalinizasyon ve iltihabi infiltrasyon bakımından gruplar arasında anlamlı fark bulunamadı. Ancak düzenli kollajen lif dizilimi, DPH grubunda %70 iken immobilize grupta %20 idi (p<0.05). Çıkarımlar: Asil tendon rüptürlerinin onarımı sonrası kontrollü DPH yaptırılması, yeniden rüptür oluşturmadan tendon iyileşmesi ve ayak bileği hareket genişliği bakımından alçı ile immobilizasyon uygulamasına göre üstünlük taşımaktadır.Öğe Aşil tendon rüptürlerinin onarımı sonrası devamlı pasif hareketinin etkisi(İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 2001) Ertem, Kadir; Elmalı, Nurzat; İnan, Muharrem; Harma, Ahmet; Ayan, İrfan; Karakaplan, MustafaÖz: Bu kesitsel çabşma, Malatya kent merkezinde yaşayan kişilerin yıllık ortalama hekime başvuru sayısı ve bunu etkileyen gönenler ile son bir yılda yatarak tedavi görenlerin hastanelerden memnuniyetlerini belirlemek amacıyla yapılmıştır. Malatya'da mahallelerin sosyoekonomik düzeyine göre tabakalı örnekleme yöntemiyle saptanan adreslerde 1962 kişiye Ekim-Kasım 1998'de yüzyüze görüşme yöntemiyle anket uygulanmıştır. Kişi başına yılda ortalama hekime başvuru sayısı üçtür. Hekime başvuruyu etkileyen en önemli etken, kronik hastalık varlığıdır. Son 15 gün içinde hekime başvuranların sadece %3'ü Malatya dışındaki hekimlere başvurmuştur. Başvurulan kurumlar içinde Malatya SSK Hastanesi %33.2 ile en çok başvurulan kurumdur; bunu %20.3 ile özel hekimler ve %16.5 ile Malatya Devlet Hastanesi izlemektedir. Hekime muayene olabilmek için bekleme süresi 52 dakika (ortanca)dır ve başvuranların yarısı bu süreyi uzun bulmaktadır. Muayene süresi ise beş dakika (ortanca) olup, başvuranların %43'ü bu süreyi yetersiz bulmaktadır. Araştırmaya katılanların %4.4'ü son bir yıl içinde hastaneye yatırılmışlardır. Bunların %15'i Malatya'nın dışındaki şehirlerde yatırılmışlardır. Hastanelerden en çok şikayet edilen konular; hastalardan hastane dışından ilaç-malzeme getirmelerinin istenmesi, ücretlerin yüksekliği, yemekler ve temizliktir. Sağlık hizmetlerinin kullanımının artırılması için sağlık kuruluşlarının daha iyi organize olmaları ve hastaların memnuniyetine daha çok önem verilmesi önerilebilir. Başlık (İngilizce): The effect of continuous passive motion after repair of achilles tendon ruptures Öz (İngilizce): This cross-sectional study was performed to determine the annual average physician contacts number of people living in central Malatya with influencing factors and also to determine the patients' satisfaction who were hospitalized during last year. Stratified cluster sampling was used according to the socioeconomic status of the localities and 1962 individuals were administered a face to face questionnaire during October-November 1998. Annual average physician contact number was three. The main influencing factor related to contact with physician is the presence of a chronic disease. Within the last 15 days, only three percent of applicants had contacted with the physicians who work outside Malatya. The most applied health institution was SSK Hospital (33.2 %) followed by private physicians (20.3 %) and Malatya State Hospital (16.5%). Median waiting time to see the physician was 52 minutes and 50.0% of the applicants thought that this duration is too long. Median examination time was five minutes and 43.0% of applicants believe that examination time was not sufficient. 4.4% of the participitants were hospitalized during last year. 15.0% of the hospitalized patients were hospitilized in cities outside Malatya. Main complaints against hospitals are, patients' being asked to bring drug and other supply outside hospital, and high costs, meals and cleanliness. To increase the utilization of health services, a better organization of health institutions and taking patient satisfaction into consideration could be suggested.Öğe Bacağın konjenital anguler deformiteleri: Konjenital tibia psödoartrozu ve posteromedial angulasyonu(1996) Ataşlı, Nusret; Elmalı, Nurzat; Güner, Güntekin; Ayan, İrfanBacağın konjenital anguler deformiteleri nadir görülür. Özellikle tîbiamn konjenital anterolateral angulasyonu, kırılma ve psödoartroz gelişmesi riski nedeniyle yakın izlenmesi gereken kompleks bir • bozukluktur. Bu yazıda 1994-1996 yılları arasında takip ve tedavi edilen iki konjenital tibia psödoartrozlu ve iki konjenital tibia posteromedial angulasyonlu dört olgu sunulmuş ve ilgili kaynaklar gözden geçirilmiştir. [Turgut Özal Tıp Merkezi Dergisi 1996;3(4):363-367]Öğe Bacağın konjenital anguler deformiteleri:konjenital tibia psödoartrozu ve posteromedial angulasyonu(İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 1996) Güner, Güntekin; Elmalı, Nurzat; Ayan, İrfan; Ataşlı, NusretBacağın konjenital anguler deformiteleri nadir görülür. Özellikle tibianın konjenital anterolateral angulasyonu, kırılma ve psödoartroz gelişmesi riski nedeniyle yakın izlenmesi gereken kompleks bir bozukluktur. Bu yazıda 1994-1996yılları arasında takip ve tedavi edilen iki konjenital tibia psödoartrozlu ve iki konjenital tibia posteromedial angulasyonlu dört olgu sunulmuş ve ilgili kaymaklar gözden geçirilmiştir.Öğe Diz Dejeneratif Artritinin Artroskopik Tedavisi(İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 2002) Elmalı, Nurzat; Ertem, Kadir; İnan, Muharrem; Ayan, İrfan; Esenkaya, İrfan; Karakaplan, MustafaŞubat 1993-Haziran 1998 yılları arasında kliniğimizde, diz eklemi dejeneratif osteoartriti nedeniyle artroskopik tedavi uygulanıp yeterli takibini yaptığımız 78 olgunun 86 diz eklemini değerlendirdik. Hastaların 46 sı kadın 32 si erkek olup yaş ortalaması 44.8 (28-65)’dir. İşlem 8 hastada her iki dize olmak üzere 52 sağ, 34 sol diz eklemine uygulandı. Tedavi öncesi radyolojik olarak Ahlback kriterlerine göre evre 1-4 arası olan olguların dahil edildiği çalışmada artroskopik bulgular Outerbridge sınıflandırmasına göre değerlendirildi. Ortalama 20.8 ay süre ile takip edilen olgularda artroskopik tedavi sonrası klınik değerlendirme Patel-Aichroth kriterlerine göre yapıldı. 6. aydaki izlemde %80.1 dizde çok iyi ve iyi sonuçlar alırken ortalama 20.8 aylık izlemde çok iyi ve iyi sonuçların %50’ye düştüğü görüldü (p<0.05). Sonuç olarak diz eklemi dejeneratif artritinin erken dönemlerinde uygulanacak artroskopik tedavi, hastaların şikayetlerini geçici de olsa iyileştirmede yararlı, minimal invazif ve erken harekete imkan veren biyolojik bir yöntemdir.Öğe Diz osteoartritinin artroskopik debridman ve intraartiküler hyaluronik asit ile tedavisi(İnönü Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Ortopedi ve Travmatoloji Anabilim Dalı, Malatya., 2002) Elmalı, Nurzat; İnan, Muharrem; Ertem, Kadir; Esenkaya, İrfan; Ayan, İrfan; Karakaplan, MustafaÖz: Giriş: Diz osteoartritinin artroskopik debridmanla tedavisine genellikle nonsteroidal antienflamatuar ilaçlar, eklem içi kortikosteroid enjeksiyonları ve fizyoterapi gibi yardımcı tedaviler eklenir. Bunun yanısıra diz osteoartritli hastalarda eklem içi hyalüronik asit enjeksiyonlarının ağrıda azalma ve fonksiyonda iyileşme sağladığı bildirilmektedir. Bu çalışmada diz osteoartriti bulunan hastalarda artroskopik debridmanla birlikte eklem içi hyalüronik asit (HA) uygulanmasının sonuçlarını değerlendirmeyi amaçladık. Gereç ve Yöntem: Nisan 1998-Aralık 1999 tarihleri arasında diz osteoartriti saptanan 23 hastanın 29 dizine artroskopik debridmanı takiben birer hafta aralarla ve toplam 3 enjeksiyon olmak üzere eklem içi sodyum hyaluronat (30 mg/2ml) uyguladık. Hastaların 14'ü kadın, 9'u erkek ve ortalama yaş 53.8 (39-63) idi. İşlem 19 sağ, 10 sol dize uygulandı. Klinik değerlendirme, Hospital for Special Surgery (HSS) ve Knee Society (KS) diz skorlama sistemleri kullanılarak tedaviden önce, ilk yılın sonunda ve ortalama 20.3 ayda (12-32 ay) yapıldı. Artroskopik muayenede saptanan kıkırdak lezyonlan Outerbridge sınıflamasına göre değerlendirildi. Bulgular: Yirmialtı dizde (%90) medial femoral kondil (MFK) de, 12 dizde (%41) lateral femoral kondil (LFK) de ve 11 dizde (%38) patellada evre 1-4 kondromalazi mevcuttu. Tedavi sonrası ilk yılın sonunda 19 hastanın 23 dizinde (%79.3) mükemmel ve iyi sonuç elde edilirken 20.3 aylık izlemde 17 hastanın 20 dizinde (%69) mükemmel ve iyi sonuçlar devam etmekteydi. Artroskopik olarak MFK de evre 1-3 kıkırdak lezyonu saptanan hastaların son izlemlerinde, klinik yileşme devam etmekteyken, evre 4 kıkırdak lezyonu bulunan hastalarda tedavi öncesine göre fark yoktu.Sonuç: Diz osteoartriti bulunan hastalarda her iki tedavinin kombine edilmesi ile kısa süreli de olsa başarılı sonuçlar alınabilir. Ancak bu tedavinin sonuçlarını artroskopik debridmanla ya da eklem içi HA uygulamaları ile karşılaştırmak için iyi kontrollü, uzun süreli ve geniş klinik çalışmalara ihtiyaç vardır.Öğe El Parmak Yokluğunda Ayaktan Ele Damarsız Falanks Transferiyle Tedavi(Olgu Sunumu)(İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 2003) Ertem, Kadir; Ayan, İrfan; Karakaplan, Mustafa; Bostan, Hacı; Bora, ArslanEldeki konjenital deformiteler içinde kısmi parmak yokluklarının kemik grefti ile uzatma veya iskelet desteği olmaksızın parmak yumuşak dokusunun bulunduğu durumlarda kemiğin stabilizsayonu oldukça zordur. Bu çalışmamızda sol elde doğuştan üçüncü ve dördüncü parmak yokluğu olan bir olguya, ayak ikinci ve üçüncü parmak proksimal palankslarını, damarsız olarak transfer ettik. Hastanın 20 aylık takibinde fonksiyonel ve kozmetik olarak kabul edilebilir bir sonuç elde ettik.Öğe The factors affecting thermal necrosis secondary to the application of the Ilizarov transosseous wire(Acta Orthop Traumatol Turc, 2005) İnan, Muharrem; Mızrak, Bülent; Ertem, Kadir; Harma, Ahmet; Elmalı, Nurzat; Ayan, İrfanObjectives: We investigated thermal changes associated with the application of the Ilizarov transosseous wires, the extent of necrosis and the factors affecting necrosis. Me t h o d s : We used a pair of tibiae from a 1-year-old cow. After removal of metaphyseal areas, each of four equal diaphyseal zones marked on both tibiae was drilled at 600, 900, 1,200 and 1,800 rpm, each time with a new wire. Heat changes were recorded with heat electrodes during the application and the speed of the wire was calculated. For histopathological examination, specimens were obtained at the access and exit sites to assess the extent of necrosis. Thermal changes between the zones and immediate and remote cortices were compared. The most significant factor affecting the heat changes was analyzed by linear regression. R e s u l t s : Heat changes varied between 48.4 ¡C (at 1,200 rpm) and 151.9 ¡C (at 600 rpm). The thickness of the immediate cortex, the time and speed for the wire to pass the cortex were found as significant parameters in heat changes (p=0.003, p=0.01, and p=0.01, respectively). A negative correlation was found between the speed of the wire and the thickness of the necrotic area (r=-0.901, p=0.001). Regression analysis showed that the time for the wire to pass through the cortex was the most significant factor in inducing heat changes in both cortices (p=0.001, p=0.003, respectively). Histopathologically, the extent of necrosis and bone erosion was associated with lower drill speeds. Necrosis was significantly notable in the immediate cortex than that of the remote one (p=0.006). Conclusion: Transosseous wires should be passed at high drill speeds and with earliest time elapses to reduce thermal necrosis.Öğe Ilizarov transosseöz telin kemikten geçirilmesine bağlı oluşan termal nekrozu etkileyen faktörler(Acta Orthopaedica et Traumatologica Turcica, 2005) İnan, Muharrem; Mızrak, Bülent; Ertem, Kadir; Harma, Ahmet; Elmalı, Nurzat; Ayan, İrfanÖz: Amaç: Ilizarov transosseöz telin (TT) kemikten geçirilmesi sırasında ortaya çıkan ısı değişimleri, buna bağlı oluşan nekroz ve bunu etkileyen faktörler deneysel olarak araştırıldı. Çalışma planı: Bir yaşındaki bir dananın iki tibiasının metafiz bölgeleri çıkartıldıktan sonra diafız kısımları üzerinde dört eşit bölge işaretlendi. Her bölge ve devir (600, 900, 1200 ve 1800 devir/dk) için ayrı bir TT kullanıldı. Telin korteksten geçirilmesi sırasında oluşan ısı değişimleri elektrotlarla kaydedildi ve TT'nin ilerleme hızı ölçüldü. Histopatolojik inceleme için telin giriş ve çıkış bölgelerinden örnekler alınarak nekroz oluşan bölgelerin kalınlıkları ölçüldü. Bölgeler ve yakın ve uzak korteksler arasındaki ısı değişimlerikarşılaştırıldı. Isı değişimini etkileyen en önemli etkenin belirlenmesi için lineer regresyon analizi kullanıldı. Sonuçlar: Uygulama sırasında oluşan ısı 48.4 °C (1200 devirde) ile 151.9 °C (600 devirde) arasında dağılım gösterdi. Yakın korteksin kalınlığı, tel geçiş süresi ve hızı açısından bölgeler arasında anlamlı farklılık bulundu (sırasıyla, p=0.003, p=0.01 ve p=0.01). Telin devir hızı ile nekroz ala¬nı kalınlığı arasında negatif korelasyon görüldü (r=-0.901, p=0.001). Regresyon analizinde, yakın ve uzak kortekste ısı oluşumunu belirleyen en önemli etken, telin korteksi geçiş süresi olarak belirlendi (sırasıyla, p=0.001 ve p=0.003). Histopatolojik incelemede, telin devir hızının düşük olduğu bölgelerde nekroz alanı ve kemik erozyonu daha fazlaydı. Yakın korteksteki nekroz alanı uzak kortekse göre anlamlı derecede fazlaydı (p=0.006). Çıkarımlar: Termal nekrozu azaltmak için TT'yi korteksten yüksek devir hızında ve mümkün olan en kısa sürede geçirmek gerekir. Başlık (İngilizce): The factors affecting thermal necrosis secondary to the application of the Ilizarov transosseous wire Öz (İngilizce): Objectives: We investigated thermal changes associated with the application of the Ilizarov transosseous wires, the Ijextent of necrosis and the factors affecting necrosis. Methods: We used a pair of tibiae from a 1 year-old cow. After removal of metaphyseal areas, each of four equal diaphyseal zones marked on both tibiae was drilled at 600,900,1,200 and 1,800 rpm, each time with a new wire. Heat changes were recorded, with heat electrodes during the application and the speed of the wire was calculated. For histopathological examination, specimens were obtained at the access and exit sites to assess the extent of necrosis. Thermal changes between the zones and immediate and remote cortices were compared. The most significant factor affecting the heat changes was analyzed by linear regression. Results: Heat changes varied between 48.4 °C (at 1,200 rpm) and 151.9 °C (at 600 rpm). The thickness of the immediate cortex, the time and speed for the wire to pass the cortex were found as significant parameters in heat changes (p=0.003, p=0.01, and p=0.01, respectively). A negative correlation was found between the speed of the wire and the thickness of the necrotic area (r=-0.901, p=0.001). Regression analysis showed that the time for the wire to pass through the cortex was the most significant factor in inducing heat changes in both cortices (p=0.001, p=0.003, respectively). Histopathologically, the extent of necrosis and bone erosion was associated with lower drill speeds. Necrosis was significantly notable in the immediate cortex than that of the remote one (p=0.006). Conclusion: Transosseous wires should be passed at high drill speeds and with earliest time elapses to reduce thermal necrosis.Öğe Periferik sinirlerde uç-yan onarımlı proksimal güdüğün davranışı(İnönü Üniversitesi, 2001) Ayan, İrfanKesilmiş bir sinirin proksimal güdüğünün yanındaki sağlam sinire epinöral pencere açıldıktan sonra uç - yan dikilmesiyle, sağlam sinirden uç - yan dikilen periferik sinir proksimal güdüğü içine kollateral tomurcuklanmalar yoluyla aksonların ilerleyebildiği, sıçanda tibial sinir, peroneal sinir( proksimali) modelinde gösterilmiştir.Tibial sinirde hasar oluşturulan modellerde (özellikle 2. ve 3. gruplarda), uç -yan onarım bölgesinden alınan kesitlerde akson nitelik ve niceliklerinin daha iyi olduğu ve ayrıca tibial sinirdeki uç - uca onarım bölgesinin histolojik, elektrofizyolojik ve trofik incelemeleri sonunda elde edilen veriler; uç - uca onarımın daha iyi sonuç verdiğini göstermiştir.Bu nedenle kesilen sinirin her iki ucunun kullanılabildiği durumlarda uç - uca yapılan sinir onarımları tercih edilmelidir.Tüm bunların sonucunda denerve kasların reinnervasyonları için hasarlı sinirin uç - uca onarımının, proksimal sinir güdüğünün bulunamaması, çok uzun greft gerekmesi, greft yatağının iyi olmaması gibi nedenlerle yapılamadığı durumlarda, hasarlı sinirin distali sağlam sinire epinöral pencere açılarak dikilebilir. Ancak uç -yan sinir onarımını klinikte uygulamadan önce, farklı deney modelleri ve rejenerasyon sürelerinde yeni deneyler yapılmasında yarar vardır.Bu çalışmada, kesilmiş peroneal sinir proksimal güdüğünün, yanında seyreden tibial sinire epinöral pencere açılarak uç - yan onarımı yapıldığında, tibial ve peroneal sinirin ve ayrıca bu sinirlerin asıl innerve ettiği bölgelerin davranışını gözlemlemeyi amaçladık.Öğe Possibility of reinnervation and prevention of distal target organ atrophy following side to side neurorrhaphy to the intact nerve after end to end repair of proximal transected peripheral nerves(2019) Karakaplan, Mustafa; Ergen, Emre; Ayan, İrfan; Ertem, Kadir; Bora, ArslanAbstract: The aim of the study is to investigate the possibility of reinnervation and prevention of muscle atrophy following side to side neurorrhaphy to the intact nerve after end to end repair of proximal transected peripheral nerves in order to prevent distal target organ atrophy. For this, four groups each containing five Sprague–Dawley female rats were used. In group I, no surgical procedure was performed as a control group. In group II, side to side distal neurorrhaphy performed to the tibial and peroneal nerves after end to end repair of transected proximal tibial nerve. In group III. distally side to side epineural neurorrhaphy performed to the tibial and peroneal nerves. In group IV, end to end epineural repair was performed after proximal tibial nerve transection. The rats were followed up for 3 months for nerve regeneration. Subsequently group II, III and IV were evaluated histopathologically. In all group, tibial and fibular bony weights, foot weights, anterior and posterior crural muscle weights and EMG parameters were evaluated. Comparison between the groups revealed no significant differences regarding EMG and muscle weights between groups 2 and 4 also axonal degeneration was observed in 3 group after neurorrhaphy. As result of experimental study, we think that side to side repair of intact distal nerves as an adjunct to end to end repair of proximal nerve transections has no additional benefit to prevent distal organ atrophy but rather may be caused harm on the intact nerve. In addition, it has been observed that this technique affects the intact nerve rather than the transected nerve.Öğe Radial arterde saçma tanelerinin yol açtığı emboli: Olgu sunumu(Ulusal Travma Dergisi, 2004) Ertem, Kadir; Ayan, İrfan; Harma, Ahmet; Türköz, Rıza; Bora, ArslanÖz: Elli dört yaşındaki erkek hasta kol seviyesinde düşük enerjili ateşli silah yaralanması (saçma taneleriyle) ile acil servise başvurdu. Yapılan eksplorasyonda brakial arterde defektif yaralanma saptandı ve safen ven greftiyle tamir edildi. Sinir yaralanmaları parsiyel olarak değerlendirildiğinden konservatif tedavi planlandı. Dolaşım başladıktan sonra, lümen içindeki saçma tanelerinin distale taşınıp radial arterde tıkanma oluşturduğu görüldü ve saçma taneleri çıkartıldı. Ameliyattan 10 gün sonra, kolda yoğun kanama görülmesi üzerine yapılan eksplorasyonda, konulan safen venin kısmen nekroze olduğu gözlendi ve primer tamir uygulandı. Klinikteki izleminin 19. gününde daha önce safen ven greftinde gözlenen nekrozun arttığı ve damarda 2-3 cm boyutlarında yırtık oluştuğu görüldü. Bunun üzerine, diğer bacaktan hazırlanan safen ven grefti ile damar tamiri yenilendi. Dokuz ay sonra yapılan kontrolde hastanın günlük yaşantısına döndüğü öğrenildi; soğuk intoleransı hafif düzeydeydi. Klinik muayene ve Doppler incelemesinde vasküler yetmezliğe ait bulguya rastlanmadı. Ateşli silah yaralanmaları değerlendirilirken arteryel veya venöz kurşun/saçma embolisi olabileceği de akılda tutulmalıdır.Öğe Radial artery pellet embolism a case report(Ulus Travma Acil Cerrahi Derg, 2004) Ertem, Kadir; Ayan, İrfan; Harma, Ahmet; Türköz, Rıza; Bora, ArslanA fifty-four-year-old male patient presented to our emergency department with a gunshot injury in his arm, caused by pellets. Surgical exploration showed injury to the brachial artery, which was then repaired with a saphenous vein graft. Conservative treatment was planned for associated nerve injuries. After arterial flow began, two pellet-like solid bodies were palpated in the radial artery trace at the wrist level and the pellets were removed from the lumen of the artery. Ten days after surgery, the patient had profuse bleeding in the arm. On exploration, partial necrosis was detected in the saphenous vein graft and primary repair was performed. H o w e v e r, on the 19th day, the bleeding recurred and increased necrosis and rupture of the artery, 2-3 cm in size, were detected. Arterial repair was repeated with another saphenous vein graft from the other limb. The patient returned to normal daily activities nine months after the injury, with slight cold intolerance. Clinical examination and Doppler studies did not show any signs of vascular deficiency. Arterial or venous pellet embolism should be included in the evaluation of patients with gunshot injuries.Öğe Somatotrophic reorganization in the brain after extremity replantation, revascularization and amputations: investigated by SPECT analysis(2006) Ertem, Kadir; Kekilli, K. Ersoy; Yağmur, Cengiz; Ayan, İrfan; Turgut, Songül; Bostan, Hacı; Bora, ArslanAMAÇ: Ekstremitelere uygulanan replantasyon, revaskülarizasyon ve amputasyon ameliyatlarından sonra 99mTc-HMPAO SPECT analizi kullanılarak motor ve somatosensoriyel korteksteki somatotropik reorganizasyon açısından araştırıldı. GEREÇ-YÖNTEM: Çalışmaya 12 hasta (11 erkek, 1 kadın; ort. yaş 38.9±14.7 yıl) ve 5 sağlıklı erkek (ort. yaş 32.2±7.9 yıl) kontrol grubu olarak alındı. Rekonstrüksiyon sonrası presentral ve postsentral kesitlerle birlikte alt, orta ve üst orbitomeatal kesitlerde ölçümler yapıldı. Tüm görüntüler görsel ve yarı kantitatif olarak değerlendirildi. İstatistiksel analizlerde Mann-Whitney U-testi kullanıldı. BULGULAR: Revaskülarizasyon ve replantasyon hastalarında dominant hemisferde presentral ve postsentral hipoperfüzyon vardı. Amputasyon hastalarında, nondominant hemisferde presentral hipoperfüzyon ve postsentral hipoperfüzyon (dört olgunun üçünde) bulunurken; dominant hemisferde ise dört olgunun birinde postsentral hipoperfüzyon vardı. Olgularımızda beyin bölgesel kan akımında belirgin fark posterior parietal kortekste bulundu (somatik ilişkili alan). SONUÇ: Ekstremite replantasyon-revaskülarizasyon ameliyatları sonrası beyinde presentral ve postsentral kortekste görülen değişiklikler somatotropik reorganizasyonun iyi bir göstergesi olabilir.Öğe Sıçan siyatik sinir iyileşmesinde insan plasenta süspansiyonunun etkisi(2007) Ayan, İrfan; Özcan, Cemal; Esenkaya, İrfan; Karakaplan, Mustafa; Germen, Burak; Milcan, Abdullah; Zorludemir, SuzanÖz: Amaç: İnsan plasenta süspansiyonunun sıçan periferik sinir rejenerasyonundaki etkisi araştırıldı. Çalışma planı: Çalışmaya ağırlıkları 250-300 gr arasında değişen, sekiz adet erişkin Sprague-Dawley türü dişi sıçan alındı. Sıçanlar kontrol (n=4) ve denek (n=4) olmak üzere iki gruba ayrıldı. Sıçanların her iki siyatik siniri anestezi altında eksplore edilip kesildi ve hemen tamir edildi. Tamir bölgesine işlem sonunda ve ikinci ve beşinci günlerde, test grubunda insan plasenta süspansiyonu, kontrol grubunda ise serum fizyolojik uygulandı. Cerrahi öncesinde ve sekizinci haftanın sonunda fonksiyonel değerlendirme için sıçanların her iki alt ekstremitesine elektromiyografi yapıldı. Sekizinci hafta sonunda histopatolojik değerlendirme için sıçanların yaşamı sonlandırıldı ve tamir bölgesi ve distalinden alınan kesitler incelenerek miyelinli akson sayımı yapıldı. Sonuçlar: Elektromiyografik değerlendirmede her iki grupta da girişim sonrasında, girişim öncesine göre latans değerlerinde uzama, amlitüd değerlerinde azalma görüldü. Bu değişimler test grubunda biraz daha az olmasına rağmen kontrol grubuyla arasında anlamlı fark yoktu (p>0.05). Kontrol grubunda en belirgin bulgu endonöral kollajen artışı iken, test grubunda rejeneratif aksonal değişikliklerin varlığıydı. Her iki grupta da distaldeki akson sayıları tamir bölgesinden fazla bulundu. Tamir bölgesindeki ve distal bölgedeki miyelinli akson sayımı test grubunda daha fazlaydı; ancak, bu farklılık sadece tamir bölgesindeki akson sayısında anlamlı düzeydeydi (p=0.001). Çıkarımlar: İnsan plasenta süspansiyonunun periferik sinir rejenerasyonunu olumlu etkileyebileceği sonucuna varıldı.