Yazar "Aydinç, Mustafa" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 8 / 8
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Çocukluk çağında jugular flebektazi: bir vaka raporu(İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 1997) Demircan, Mehmet; Aydinç, Mustafa; Müezzinoğlu, Bahar; Gürsoy, M. Harun; Uğuralp, SemaÇocuklarda nadir görülen bir antite olan external jugular flebektazili bir vaka sunulmuştur. Boyun kitlelerinin ayırıcı tanısında akla gelmesi önemlidir. Renkli Doppler ultrasonografi basit ve geçerli bir tanı metodudur. Dahil olan segmentin cerrahi olarak çıkartılması uygulanmıştır.Öğe Congenital inguinal pathologies in Malatya school age children(1999) Koltuksuz, Uğur; Mutuş, Murat; Yakıncı, Cengiz; Uğuralp, Sema; Aydinç, Mustafa; Çetin, Selma; Gürsoy, HarunAbstract: İnguinal bölge patolojileri, çocuk cerrahlarının en sık uğraştığı hastalık grubudur. Bu çalışmada, Malatya ili okul çağı çocuklarında bu patolojilerin görülme sıklığını ve tedavilerinin ne oranda tamamlandığını basit ama bilgilendirici bir tarama yöntemi kullanarak bulmayı amaçladık. İlin değişik bölgelerine dağılmış 10 ilkokul ziyaret edilerek, toplam 9078 öğrenciye ailelerine verilmek üzere inguinal bölge patolojileri ve tanısı ile ilgili açıklayıcı bilgi içeren formlar dağıtıldı. İkinci ziyarette formlar toplanarak, aileleri tarafından inguinal bölge patolojisi olduğu bildirilen 1086 öğrenci çalışmaya dahil edilerek fizik muayeneleri yapıldı. Bunlardan 191 (%2.1) öğrencide ingunal herni, 15 (%0.31) erkek öğrencide inmemiş testis mevcuttu. İnguinal hernili öğrencilerin sadece 61'i (%32), inmemiş testislilerin ise 7'si (%47) opere olmuştu. İnguinal bölge patolojilerinin onarımı çocuk cerrahları tarafından en sık yapılan cerrahi girişimler olsa da, çalışmamız, ilkokul çağı çocuklarında yine de büyük oranda tedavinin tamamlanmadığını, ve komplikasyon riskleri taşıdığını göstermektedir. Özellikle okullarda yapılacak bu tür basit ve masrafsız taramaların, henüz tanı konulmamış olgulara ve ailelerine ulaşmayı sağlayarak, tedavilerinin yapılıp komplikasyonların önlenmesinde yardımcı olacağına inanıyoruz.Öğe Detorsiyon öncesi uygulanan caffeic acid phenethyl ester'in testiküler reperfüzyon hasarına etkisi(2000) Koltuksuz, Uğur; Uz, Efkan; Karaman, Abdurrahman; Özyurt, Hüseyin; Aydinç, Mustafa; Akyol, ÖmerÖz: AMAÇ: İskemi sonrası reperfüzyon hasarı birçok organda olduğu gibi testiste de kabul edilen bir fenomendir. Spesifik bir propolis bileşeni olan Caffeic acid phenethyl ester (CAPE) antioksidan özellikleri olan kimyasal bir bileşimdir. CAPE'in testiste detorsiyon sonrası reperfüzyon hasarını önleyici etkisinin olup olmadığını araştırmak için bir deneysel çalışma planladık. YÖNTEM: Kırk adet erkek erişkin Wistar Albino rat sham, torsiyon, serum fizyolojik-detorsiyon ve CAPE-detorsiyon olmak üzere her biri 10 rattan oluşan dört gruba ayırıldı. Torsiyon grubunda ratlar sol testise saat yönünde 720o torsiyon uygulandıktan iki saat sonra sakrifıye edildi. Serum fizyolojik-detorsiyon grubunda ratlara detorsiyondan 30 dakika önce 1 mi serum fizyolojik verildi ve detorsiyon uygulandıktan 4 saat sonra sakrifiye edildiler. CAPE-detorsiyon grubunda ise serum fizyolojik yerine yine detorsiyondan 30 dakika önce CAPE (10 pmol/kg) uygulandı. Sakrifiye edilen hayvanların her iki teslisleri malondialdehid (MDA) seviyesi ve ksantin oksidaz (XO) aktivitesinin belirlenmesi için alındı. BULGULAR: İpsilateral testiste torsiyon grubu ortalama MDA seviyesi ve XO aktivitesi sham grubuna göre anlamlı şekilde yükselmişti (P<0.001 ve P<0.01). Serum fizyolojik-detorsiyon grubu ortalama MDA seviyesi ve XO aktivitesi torsiyon grubuna göre anlamlı şekilde yüksek bulunurken (P<0.01 ve P<0.05), CAPE-detorsiyon grubunda ise anlamlı değişiklik gözlenmedi. Kontrlateral testiste bu iki parametre açısından gruplar arasında anlamlı fark yoktu. SONUÇ: Detorsiyon öncesi uygulanan CAPE'nin reperfüzyon sonrası ortaya çıkan ve hücre zarında lipid peroksidasvonu yaparak hücresel hasara sebep olan reaktif oksijen türlerini yok ederek reperfüzyon hasarına engel olmaktadır.Öğe İlginç bir ateş etyolojisi : posttravmatik retroperitoneal kandida apsesi(İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 1996) Uğuralp, Sema; Gürsoy, M. Harun; Koltuksuz, Uğur; Aydinç, MustafaRetroperitoneal bölge mantar enfeksiyonu için alışılmadık bir lokalizasyondur. Multisistem travma nedeniyle eksploratif laparotomi yapılan ve uzun süre antibiotik tedavisi alan hastamızda postoperatif dönemde sağ retroperitoneal ve aynı taraf inguinal bölgede kandida apsesi oluştu. Enfeksiyon apse drenajı ve oral ketokonazol ile tedavi edildi.Öğe İlginç bir ateş etyolojisi: Posttravmatik retroperitoneal kandida apsesi(1996) Uğuralp, Sema; Gürsoy, Harun; Koltuksuz, Uğur; Aydinç, Mustafa; Mutuş, MuratRetroperitoneal bölge mantar enfeksiyonu için alışılmadık bir lokalizasyondur. Multisistem travma nedeniyle eksploratif laparotomi yapılan ve uzun süre antibiotik tedavisi alan hastamızda postoperatif dönemde sağ retroperitoneal ve aynı taraf inguinal bölgede kandida apsesi oluştu. Enfeksiyon apse drenajı ve oral ketokonazol ile tedavi edildi. [Turgut Özal Tıp Merkezi Dergisi 1996;3(4):371-373]Öğe İntrahepatik enjeksiyon ve hepatik wedgejmplantasyon teknikleri ile yapılan deneysel splenik ototransplantasyon çalışması(İnönü Üniversitesi, 1998) Aydinç, MustafaSplenektominin zorunlu olduğu hallerde dalak fonksiyonlarının devamı için splenik doku çeşitli organ ve dokulara implante edilmiştir. Halen, bu amaca tam olarak ulaşan modellerin geliştirilebilmiş olduğunu söylemek zordur. Bu nedenle, ratlarda intrahepatik splenik doku enjeksiyonu ve hepatik wedge-implantasyon şeklindeki modellerle yapılan deneyin sonuçlan histolojik, biyokimyasal ve immünolojik olarak değerlendirilerek, modellerin uygunluğu araştırıldı. Wistar ratlar ile yapılan çalışmada: İntrahepatik Enjeksiyon grubu (IHE) (n=25), İmplantasyon grubu (IMP) (n=25), Splenektomi grubu (SPL) (n=T0), Kontrol grubu (K) (n=10) olmak üzere dört ayrı deney grubu oluşturuldu. Operasyondan bir hafta sonra bütün deney grupları poiivalent pnömokok aşısı ile immünize edildiler, beş hafta sonra IgA IgG, IgM değerleri çalışıldı. Altıncı ayda sakrifıye edilen ratlarda IgA, IgG, IgM, AST, ALT ve AF testleri çalışıldı ve hepatektomi yapıldı. Histolojik incelemede karaciğer parankimi içerisinde splenik nodüllerin gelişimi ve canlı splenik implantlarda atrofı ve rejenerasyon değerlendirildi.Öğe Malatya ilkokul çocuklarında konjenital inguinal patolojiler(Turgut Özal Tıp Merkezi Dergisi, 1999) Koltuksuz, Uğur; Mutuş, Murat; Yakıncı, Cengiz; Uğuralp, Sema; Aydinç, Mustafa; Çetin, Selma; Gürsoy, Harunirguiral bölge patolojileri, çocuk cerrahlarım er sık uğraştığı hastalık grubudur. Bu çalışmada, Malatya ili okul çağı çocuklarırda bu patolojilerir görülme sıklığım ve tedavileririr re orarda tamamlardığırı basit ama bilgilerdirici bir tarama yörtemi kullararak bulmayı amaçladık. İlir değişik bölgelerire dağılmış 10 ilkokul ziyaret edilerek, toplam <078 öğrerciye ailelerire verilmek üzere irguiral bölge patolojileri ve tarısı ile ilgili açıklayıcı bilgi içerer formlar dağıtıldı. İkirci ziyarette formlar toplararak, aileleri tarafırdar irguiral bölge patolojisi olduğu bildiriler 1086 öğrerci çalışmaya dahil edilerek fizik muayereleri yapıldı. Burlardar 191 (°%2.1) öğrercide irgural herri, 15 (°%0.31) erkek öğrercide irmemiş testis mevcuttu. İrguiral hem ili öğrercileri r sadece 61i (°%32), irmemiş test isi ilerir ise 7'si (°%47) opere olmuştu. irguiral bölge patolojileririr orarımı çocuk cerrahları tarafırdar er sık yapılar cerrahi girişimler olsa da, çalışmamız, ilkokul çağı çocuklarırda yire de büyük orarda tedavirir tamamlarmadığırı, ve kompikasyor riskleri taşıdığın göstermektedir. Özellikle okullarda yapılacak bu tür basit ve masrafsız taramalarır, herüz tarı korulmamış olgulara ve ailelerire ulaşmayı sağlayarak, tedavileririr yapılıp kompl kasyorlarır örlermes rde yardımcı olacağıra rarıyoruz.Öğe Necrotizing enterocolitis due to congenital complete atrioventricular block(Annals of Medical Sciences, 2000) Koltuksuz, Uğur; Paç, Feyza A.; Gürsoy, M. Harun; Aydinç, Mustafa; Karabiber, Hamza; Çetin, Selma; Karaman, AbdurrahmanNecrotizing enterocolitis due to congenital complete atrioventricular block