Yazar "Bayraktar, Mehmet Refik" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 17 / 17
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Ateşle Gelen Böbrek Taşı Vakasında Mukormikoz İnfeksiyonu:Vaka sunumu(İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 2006) Yetkin, Gülay; Bayraktar, Mehmet Refik; Kılıç, SüleymanNazal orijin olmadan izole renal mukormikoz oldukça nadir bir oportunistik infeksiyondur. Burada; HIV negatif olup tekrarlayan ateş yorgunluk ve acil işeme hissi ile gelen hastada mukor infeksiyonu sunulmuştur. Üç set kan ve idrar kültürleri alınmıştır. İki adet idrar kültüründe ve idrarın direkt mikroskobik incelemesinde septasız hifli fragmentler içeren mantar elemanları görülmüş yapılan fungal kültüründe Mukor üremiştir. Hasta 1mg/kg/gün amfoterisin iki hafta verilerek tedavi edilmiş ve hasta tedaviden sonra herhangi bir rezidüel disfonksiyon olmadan taburcu edilmiştir. Bu vaka altta yatan bağışık defekti olmayan vakada bile mukor infeksiyonu yönünden kültürün önemini vurgulamaktadır.Öğe Changes in the rates of antimicrobial resistance among clinical isolates of Pseudomonas aeruginosa between 2002 and 2004 in a tertiary-care teaching hospital in Turkey(Edizioni Int Srl, 2008) Iseri, Latife; Bayraktar, Mehmet RefikPseudomonas aeruginosa is an important opportunistic pathogen usually resistant to most antimicrobials. We present changes in the resistance pattern of R aeruginosa to amikacin (AK) and ciprofloxacin (CIP) between January 2002 and June 2004. The physicians of each unit were given information on antibiotic resistance rates of P aeruginosa isolated from ward patients at regular intervals. The antibiotic resistance of 161 P aeruginosa isolates isolated from intensive care units (ICUs) and non-ICUs were tested by disk diffusion method, and the results were interpreted according to the guidelines of National Committee for Clinical Laboratory Standards. Thirty-five percent of all the P aeruginosa isolates were resistant to AK in 2002, 18% in 2003, and 20% in 2004. The CIP resistance rates were 4% in 2002, 26% in 2003 and 20% in 2004. In that period, resistance to AK decreased, whereas resistance to CIP increased. The usage rate of AK in 2002 was 32%, which fell to 26% in 2003 (p<0.05). This rate increased to 27% in 2004 (p<0.05). The usage rate of CIP was very low in 2002 (3%). Subsequently, it increased to 8% in 2003 and 2004 (p<0.05). The changes in resistance rates may have been due to alteration in drug usage policy in our hospital. It is important to provide physicians with information on antibiotic resistance rates at regular intervals to guide therapy for critical P. aeruginosa infections.Öğe An early detection of silent Aspergillus flavus infection in a patient with calcific mitral and aortic valve stenosis(2005) Tekerekoğlu, Mehmet Sait; Bayraktar, Mehmet Refik; Yetkin, Gülay; Çiçek, Ayşegül; Nisanoğlu, VedatAbstract: 61 yaşında kalsifiye kapak darlığı olan hastada infektif endokardit tesbit edilmiş ve post operatif kapak materyalinde Aspergillus Flavus üremiştir. Predispozan faktörleri ve belirgin spesifik klinik bulguları olmayan literatürdeki ilk Aspergillus endokarditidir.Hasta kardiyak cerrahi ve amphotericin tedavisini takiben iyileşmiştir.Öğe INVESTIGATION OF AN OUTBREAK OF SALMONELLA TYPHI IN BATTALGAZI DISTRICT, MALATYA-TURKEY(Soc Brasileira Microbiologia, 2009) Iseri, Latife; Bayraktar, Mehmet Refik; Aktas, Elif; Durmaz, RizaSalmonella Typhi infections are important public health problems for the developing countries. In this study we investigated the molecular epidemiology of a suspected well-water borne S. Typhi outbreak occurred in a district of Malatya-Turkey. This outbreak affected 10 patients in two days. Arbitrary primed polymerase chain reaction (AP-PCR) based typing showed two clones, one had seven, and the other had three strains, supporting outbreak speculation. By adding chlorine to wells by local municipal authority, the outbreak ended within a very short time (about ten days).Öğe Kalsifik Mitral ve Aortik Kapak Darlığı olan Hastada Aspergillus flavus İnfeksiyonu(İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 2005) Tekerekoğlu, Mehmet Sait; Bayraktar, Mehmet Refik; Yetkin, Gülay; Çiçek, Ayşegül; Nisanoğlu, Vedat61 yaşında kalsifiye kapak darlığı olan hastada infektif endokardit tesbit edilmiş ve post operatif kapak materyalinde Aspergillus Flavus üremiştir. Predispozan faktörleri ve belirgin spesifik klinik bulguları olmayan literatürdeki ilk Aspergillus endokarditidir.Hasta kardiyak cerrahi ve amphotericin tedavisini takiben iyileşmiştir.Öğe Lipid Peroxidation and Antioxidant Enzyme Activities in Cancerous Bladder Tissue and Their Relation with Bacterial Infection: A Controlled Clinical Study(Wiley, 2010) Bayraktar, Nihayet; Kilic, Suleyman; Bayraktar, Mehmet Refik; Aksoy, NurtenIt is well known that antioxidants and reactive oxygen species play an important role in carcinogenesis. In this sudy, we attempted to evaluate antioxidant enzyme activities and lipid peroxidation levels in cancerous bladder tissue and to determine their relationship with bacterial infection. Bacterial culture was made from all urine samples using Blood and Eosin Methylene Blue agars for checking the presence of bacterial infections. We measured thiobarbituric acid reactive substances (TBARs) and activities of xanthine oxidase (XO), superoxide dismutase (SOD), glutathione peroxidase (GSH-PX), and catalase (CAT) in cancerous tissues of 25 bladder cancer patients, in noncancerous adjacent bladder tissues of 13 out of these 25 patients, and in control bladder tissues of 15 patients with a non-neoplastic genitourinary disease. TBARs levels increased and XO, SOD, GSH-PX, and CAT activities decreased significantly in cancerous bladder tissues. TBARS, XO, and SOD levels were not significantly different between noncancerous adjacent tissue and control bladder tissue. Statistically significantly lower GSH-PX and higher CAT activities were observed in noncancerous adjacent bladder tissue compared with cancerous tissue. GSH-PX level of tumor tissue was correlated significantly with tumor grade (r = -0.425, P = 0.034). Results suggested that pathway activity of free radicals were accelerated in the cancerous human bladder tissues via increased TBARs levels and decreased enzyme activities of XO, SOD, GSH-PX, and CAT, which implicated a severe exposure of cancerous tissues to oxidative stress. J. Clin. Lab. Anal. 24:25-30, 2010. (C) 2010 Wiley-Liss, Inc.Öğe Malatya ilindeki kreşlerde bulunan sağlıklı çocuklarda nazofarengial Streptococcus pneumoniae taşıyıcılığı(İnfeksiyon Dergisi, 2005) Bayraktar, Mehmet Refik; Durmaz, Bengül; Kalcıoğlu, Mahmut Tayyar; Fırat, MehmetÖz: Bu çalışma, Malatya İli'ndeki günlük kreşlerde bulunan sağlıklı çocuklarda nasofarengial Streptococcus pneumoniae taşıyıcılığı ve antibiyotik duyarlılığını saptamak amacıyla yapıldı. Antibiyotik duyarlılıkları disk difüzyon Ki rby-Bauer yöntemiyle incelendi ve penisilin direnci olan suşlar penisilin E-testi île doğrulandı. Çalışmada, S. pneumoniae taşıyıcılığı dört yaştakilerde daha sık olmak üzere çocukların %34.1'inde (45/132) bulundu. Bütün suşlar; eritromisin, moksifloksasin, rifampisin ve vankomisine duyarlı bulundu. Pnömokoklarda penisilin duyarlılığı %91.1 gibi yüksek oranda saptandı. Dört kökende penisiline karşı azalmış duyarlılık vardı (%8.9) ve bunlardan ikisi aynı zamanda ko-trimoksazol ve tetrasikline de dirençliydi. Kloramfenikol direnci oldukça düşük iken (%2.2), ko-trimoksazol, tetrasiklin ve klindamisine direnç oranı ise sırasıyla, %15.5, %6.6 ve %4.4 olarak bulundu. Bu bulgular, kreşlerin yüksek oranda S. pneumoniae taşıyıcılığı için potansiyel bir risk olduğunu ve bu bakterinin oluşturduğu infeksiyonlarda penisilin G'nin ampirik tedavide hala seçkin bir ilaç olduğunu göstermektedir. Başlık (İngilizce): Nasopharyngeal carriage of Streptococcus pneumoniae in healthy children attending day care centers in Malatya Öz (İngilizce): The purpose of this study was to obtain data on the susceptibility and prevalence of carriage of Streptococcus pneumoniae isolates colonizing the nasopharynx of healthy children attending day care centers in Malatya. Disk diffusion Kirby Bauer method was performed to determine antimicrobial susceptibility and penicillin E test was used to determine the resistance to penicillin. Overall the carriage rate of S. pneumoniae was 34.1 % (45/132). The carriage rate was highest in 4-year-old children. All strains were susceptible to erythromycin, moxifloxacin, rifampicin and vancomycin. Overall susceptibility of pneumococcal isolates was high, 91.1% for penicilin and 4 isolates were of intermediate resistance to penicillin (8.9%). Resistance rates to co-trimoxazole, tetracycline and clindamycin were 15.5%, 6.6% and 4.4%, respectively, whereas resistance rate to chloramphenicol was very low, 2.2%. The findings demonstrate that day care centers constitute a potential risk for high carriage rate of S. pneumoniae and penicillin G is still drug of choice for empirical treatment of infections due to such strains in the population.Öğe Malatya merkezinde bağırsak parazitlerinin dağılımı(Türkiye Parazitoloji Dergisi, 2002) Direkel, Şahin; Özerol, İ. Halil; Bayraktar, Mehmet RefikÖz: Bu çalışma Malatya merkezindeki değişik yaş ve sosyoekonomik gruplarda bağırsak parazitlerinin dağılımını araştırmak amacıyla planlanmıştır. Çeşitli yaş gruplarındaki 233'ü kadın 299'u erkek toplam 532 kişi bağırsak parazitleri yönünden incelenmiştir. Dışkı örnekleri nativ-lugol, flotasyon, sedimantasyon ve selofan bant yöntemleriyle değerlendirmeye alınmış ve 287 (%53.9) kişide bir veya birden fazla bağırsak paraziti saptanmıştır. İncelenen örneklerde; Enterobius vermicularis %28.2, Giardia intestinalis %26.3, Entamoeba coli %14.2, Hymenolepis nana %13.7, lodamoeba bütschlii %9.3, Entamoeba histolytica %4.4, Ascaris lumbricoides %1, Taenia saginata %1 ve Trichuris trichiura %0.8 oranlarında tespit edilmiştir, Bu parazitlerin yaş, cinsiyet, aile geliri ve okuduğu okulun şehre olan uzaklığına göre dağılımları incelendiğinde: 6-10 yaş grubunda (%23), erkeklerde (E/K=1.22), aylık geliri daha az olan ailelerde ve kenar mahalle okulunda okuyan çocuklarda daha sık görüldüğü, ayrıca, sosyoekonomik düzeyi düşük okulda okuyan öğrencilerde bir veya daha fazla parazit tespit edilenlerin oranının daha fazla olduğu tespit edilmiştir.Öğe Mucormycosis in a case of fever with nephrolithiasis(2006) Yetkin, Gülay; Bayraktar, Mehmet Refik; Kılıç, SüleymanÖz: ÖZET: Nazal orijin olmadan izole renal mukormikoz oldukça nadir bir oportunistik infeksiyondur. Burada; HIV negatif olup tekrarlayan ateş yorgunluk ve acil işeme hissi ile gelen hastada mukor infeksiyonu sunulmuştur. Üç set kan ve idrar kültürleri alınmıştır. İki adet idrar kültüründe ve idrarın direkt mikroskobik incelemesinde septasız hifli fragmentler içeren mantar elemanları görülmüş yapılan fungal kültüründe Mukor üremiştir. Hasta 1mg/kg/gün amfoterisin iki hafta verilerek tedavi edilmiş ve hasta tedaviden sonra herhangi bir rezidüel disfonksiyon olmadan taburcu edilmiştir. Bu vaka altta yatan bağışık defekti olmayan vakada bile mukor infeksiyonu yönünden kültürün önemini vurgulamaktadır.Öğe Multiple-Locus Variable-Number Tandem-Repeat Analysis Genotyping of Human Brucella Isolates from Turkey(Amer Soc Microbiology, 2011) Kilic, Selcuk; Ivanov, Ivan N.; Durmaz, Riza; Bayraktar, Mehmet Refik; Ayaslioglu, Ergin; Uyanik, M. Hamidullah; Aliskan, HikmetA multiple-locus variable-number tandem-repeat analysis (MLVA) was applied to investigate the epidemiological relationship and genetic diversity among 162 human Brucella isolates collected from all geographic regions of Turkey in an 8-year period (2001 to 2008). The isolates were genotyped by using an MLVA assay developed in Orsay, France (MLVA-16(Orsay)) including eight minisatellite (panel 1) and eight microsatellite (panel 2, subdivided into 2A and 2B) markers. Panels 1 and 2A distinguish 14 genotypes; two of these represented 85% of the strains. Panel 2B displayed a very high discriminatory power. Three loci from panel 2B had diversity index values higher than 0.74. MLVA-16(Orsay) yielded 105 genotypes; 73 were represented by a unique isolate, and 32 included two to eight isolates. The isolates from different patients within the same outbreak or from the same patient before first-line therapy and after relapse showed identical genotypes. A number of MLVA genotypes appeared to be partially restricted to some geographic areas and displayed no annual variation, possibly reflecting persistence of genotypes in certain areas for a time span of at least a decade. This study, representing the first molecular typing results of human Brucella isolates from Turkey, indicated that Turkish human Brucella melitensis isolates were most closely related to the neighboring countries' isolates included in the East Mediterranean group.Öğe A New Diagnostic Scoring for Discrimination of Tuberculous and Bacterial Meningitis on the Basis of Clinical and Laboratory Findings(Karger, 2012) Ersoy, Yasemin; Yetkin, Funda; Bayraktar, Mehmet Refik; Ersoy, Yuksel; Yologlu, SaimObjectives: The aim of this study was to develop a new diagnostic index (DI) on the basis of clinical and laboratory findings including serum C-reactive protein (CRP) for tuberculous meningitis (TM) and bacterial meningitis (BM). Subjects and Methods: During a 7-year period, 96 adult patients with meningitis (30 with TM and 66 with BM) were studied retrospectively. Multivariate logistic regression analysis was performed to investigate the diagnostic value of clinical and laboratory parameters as independent predictors on discrimination of tuberculous from BM patients. Results: Six features predictive for diagnosis including age, CSF leukocyte count, PML dominance, length of illness, serum CRP level and blood WBC count were used. The DI model developed from these features had very high sensitivity and specificity rates of 100.0 and 95.4%, respectively. The sensitivity and specificity rates were 97.4 and 100%, respectively, in microbiologically proven cases. Conclusion: Our results suggested that this new DI which consists of simple clinical and laboratory parameters had the power to discriminate adult patients with documented tuberculous and BM (excluding Brucella meningitis). It should, however, be tested in prospective studies. Copyright (C) 2011 S. Karger AG, BaselÖğe Prevalence and antibiotic susceptibility of Mycoplasma hominis and Ureaplasma urealyticum in pregnant women(Elsevier Sci Ltd, 2010) Bayraktar, Mehmet Refik; Ozerol, Ibrahim Halil; Gucluer, Nilay; Celik, OnderBackground: Mycoplasma hominis and Ureaplasma urealyticum are important opportunistic pathogens implicated in urogenital infections and complicated pregnancy. We aimed to study the role of these pathogens in symptomatic and asymptomatic pregnant women and determine their clinical significance and antibiotic susceptibility. Methods: One hundred pregnant women were included in the study, 50 symptomatic patients and 50 asymptomatic controls. Duplicate endocervical samples were taken from each individual and analyzed using the Mycoplasma IST-2 kit and A7 agar medium. Antimicrobial susceptibility was tested against doxycycline, josamycin, ofloxacin, erythromycin, tetracycline, ciprofloxacin, azithromycin, clarithromycin, and pristinamycin using the Mycoplasma IST-2 kit. Results: Twelve symptomatic pregnant women had spontaneous abortions. Of these, eight (66.7%) cases had been colonized with M. hominis and/or U. urealyticum. Of the pregnant women infected with M. hominis and/or U. urealyticum, 40.7% delivered a low birth weight infant. M. hominis was successfully cultured in five women (5%) and U. urealyticum in 27 (27%). Among positive cultures, 15.6% and 84.4% of isolates were M. hominis and U. urealyticum, respectively. M. hominis and U. urealyticum were uniformly susceptible to doxycycline, tetracycline, and pristinamycin, which may be successfully used in the empirical therapy of infected individuals. Conclusions: It can be concluded that genital colonization with M. hominis and U. urealyticum may predispose to spontaneous abortion and low birth weight. (C) 2009 International Society for Infectious Diseases. Published by Elsevier Ltd. All rights reserved.Öğe Role of IL-2, IL-4 and IL-10 in patients infected with Giardia lamblia(Türkiye Parazitoloji Dergisi, 2005) Bayraktar, Mehmet Refik; Mehmet, Nihayet; Durmaz, RızaÖz: Giardia enfeksiyonu bulunan 86 hasta (40 erkek, 46 kadın) ile 30 kişilik (12 erkek, 18 kadın) sağlıklı kontrol grubundan toplanan 116 serum örneğinde, serum sitokin seviyeleri çalışıldı. IL-2, IL-4 ve IL-10 seviyeleri ELISA yöntemiyle ölçüldü. IL-2 en Fazla artan sitokin olarak bulundu. (%46,5), bunu %2,3 artışla IL-4 takip etti, IL-10 seviyesinde artış gözlenmedi. IL-2 seviyesindeki artış oranı, istatiksel olarak anlamlı bulundu (p<0.001). Bu verilerle, G. lamblia ile infekte kişilerde Thl immun cevabın baskın göründüğü sonucuna varılabilir. Başlık (İngilizce): Giardin enfeksiyonu olan hastalarda IL-2, IL-4 ve IL-10 rolü Öz (İngilizce): A total of 116 sera collected from 86 persons infected with G. lamblia (40 males, 46 females) and 30 healthy controls (12 males, 18 females) were tested in order to determine the levels of some cytokines. Serum levels of IL-2, IL-4, and IL-10 were measured by the enzyme linked immunosorbent as,say. The cytokine that increased most was IL-2 which had an elevated level of 46.5% and was followed by IL-4 (2.3%). IL-10 had not-increased at all. The elevated ratio of IL-2 levels showed significant difference (p<0.001). From these results, it can be concluded that Thl immune response seems to be predominant in subjects infected with G. lamblia.Öğe Spontaneous bacterial peritonitis due to Brucella melitensis in a cirrhotic patient(2005) Kantarçeken, Bülent; Harputluoğlu, Murat; Bayındır, Yaşar; Bayraktar, Mehmet Refik; Aladağ, Murat; Hilmioğlu, FatihAbstract: Spontan bakteriyel peritonit ileri sirotik hastalarda %15-20 oranında rapor edilmiş iyi bilinen bir durumdur. Escherichia coli ve Klebsiella pneumoniae spontan bakteriyel peritonitin en sık nedenleridir, Brucella oldukça nadirdir. Hepatoselüler kanseri de olan sirotik bir hastada böyle nadir bir durumu sunmayı amaçladık. Asitli bir sirotik hastanın rutin laboratuar testleri, abdominal ultrasonografisi ve periton sıvı incelemeleri yapıldı. Periton sıvısında beyaz küre 1300/mm3 idi ve lenfosit hakimiyeti vard› (%80). Periton sıvı ve kan kültüründe Brucella Melitensis üredi. Ayrıca, hastanın karaciğer sağ lobunda biyopsi ile hepatoselüler kanser olduğu doğrulanan bir kitle vardı. Standart tedavilere yanıt vermeyen ve hepatoselüler kanser gibi immün yetmezlik durumu olan spontan bakteriyel peritonitli siroz hastalarında Brucella spontan bakteriyel peritonit nedeni olarak akla gelmelidir.Öğe Th1 and Th2 inducing cytokines in cystic echinococcosis(Türkiye Parazitoloji Dergisi, 2005) Bayraktar, Mehmet Refik; Mehmet, Nihayet; Durmaz, RızaÖz: Bu çalışma Turgut Özal Tıp Merkezi/Malatya'da toplam 62 olgunun katılımıyla düzenlendi. Bunların 32'si larval dönem CE enfeksiyonu olan, 30'u ise sağlıklı bireylerdi. Erkek, kadın oranı 0.45 idi. CE, her yaş grubunda görüldü; en genç hasta 12 yıl yaşında, en yaşlısı ise 74 yıl yaşındaydı. Kist hidatik lokalizasyonu en sık karaciğerde (%78,1), daha sonra akciğerde (%15,7) ve bir vakada da beyindeydi. 35 yaşında, karaciğer ve amentumda multipl kistleri (12 kist) olan bayan hasta dışında bütün olgular tamamen iyileştiler. Olgularda en fazla yükselen sitokin %65,7 oranıyla IL-4 oldu. IL-2'dek artış %46,8, İL-10 artışı %40,6 olarak bulundu. Bu sonuçlar, CE'da farklı immunregulatör olayda ve sitokin cevabı'nın olduğunu ve bu hastalarda hafif monositozun olabileceğini gösterdi. Sonuç olarak. CE' da Thl ve Th2 sitokinlerinin bir arada bulunduğu ve Th2 sitokinlerin daha baskın olduğu görüldü. Başlık (İngilizce): Kistik ekinokokkozta Th1 ve Th 2 yi indükleyen sitokinler Öz (İngilizce): This study included 62 subjects who presented at the Turgut Özal Medical Centre in Malatya. Of these, 32 were infected with the larval stage of Echinococcus granulosus and the remaining 30 were healthy controls. The ratio of males to females was 0.45. Cystic echinococcosis (CE) occurred in all age*'groups; the youngest case was 12 years and the oldest case was 74 years old. The frequency of hydatid cysts located in liver was (78.1%) followed by lungs (15.7 %) and one in the brain. All patients recovered completely except for one woman (35 years old) in whom multiple cysts (21cysts) were detected in liver and omentum two years after the first operation. In 68.7 % of the cases, the cytokine, that was most frequently increased was IL-4. The IL-2 cytokine increased to 46.8% followed by IL-10 (40.6 %). These results suggest that there are different immunoregulatory events and the cytokine response during CE may be in part related to the slight monocytosis observed in CE patients. In conclusion, concurrent Thl and Th2 cytokine-type profiles were expressed in CE with the predominance of type Th2 cytokines.Öğe An unusual infection of Chryseomonas luteola: Infective endocarditis in a patient with ventricular septal defect(2005) Yetkin, Gülay; Bayraktar, Mehmet Refik; Sivri, Nasir; Kosar, FeridunAbstract: Chryseomonas luteola: altta yatan bir hastalığı olan veya vücutta yabancı cisimle bağlantılı infeksiyonlara ve bakteriyemiye neden olan nadir etken mikroorganizmalardandır.Biz burada ventriküler septal defekti olan ve bilinen risk faktörlerinin herhangi birisini taşımayan hastada gelişen Chryseomonas luteola endokarditini sunduk.Öğe Ventriküler Septal Defekti Olan Hastada Chryseomonas luteola İle Oluşan İnfektif Endokardit:Vaka Sunumu(İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 2005) Yetkin, Gülay; Bayraktar, Mehmet Refik; Sivri, Nasir; Kosar, FeridunChryseomonas luteola: altta yatan bir hastalığı olan veya vücutta yabancı cisimle bağlantılı infeksiyonlara ve bakteriyemiye neden olan nadir etken mikroorganizmalardandır.Biz burada ventriküler septal defekti olan ve bilinen risk faktörlerinin herhangi birisini taşımayan hastada gelişen Chryseomonas luteola endokarditini sunduk.