Yazar "Bektaş, Ahmet" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 3 / 3
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Mustafa Ersen Erkal'ın Türk toplumunun temel meselelerine ilişkin fikirleri(İnönü Üniversitesi, 2018) Bektaş, AhmetBu tezin ana konusu, Türk sosyolojisinde önemli bir yeri olan ve daha çok Türk milliyetçisi kimliğiyle tanınan Mustafa Ersen Erkal'ın Türk toplumunun temel meselelerine ilişkin fikirlerini tahlil etmektir. Erkal, Türk toplumunun sorunları üzerine kafa yormuş, sorunlarımızın çözümü için çaba göstermiş bir sosyoloğumuzdur. Tezimizde, ilk olarak, Erkal'ın entelektüel portresine ve etkilendiği düşünürlere yer verilmiştir. Tezimizde, ikinci olarak, Erkal'ın metodu ele alınmış, onun metodolojik yaklaşımları incelenmiştir. Erkal'ın bütüncü yaklaşımı ve tarihi metodu benimsediği üzerinde durulmuştur. Tezimizde, üçüncü olarak, Erkal'ın Türk toplumunun ana özelliklerine ilişkin düşüncelerine yer verilmiştir. Bu çerçevede, Erkal, Türk toplumunun birlik ve beraberliğe önem verdiğini, hoşgörülü ve dayanışmacı bir toplum olduğunu, örf ve adetlerine sadık olan ve devleti önemseyen bir toplum olduğunu belirtmiştir. Tezimizde, Erkal'ın Türk toplumunun iki temel dayanağı olarak gördüğü milliyetçiliğe ve muhafazakârlığa dair görüşlerine vurgu yaptık. Erkal, milliyetçiliğin bağımsızlık ve egemenlik aşkı olduğunu, Türk milletine mensubiyet bilinci olduğunu, milliyetçi olmadan millî çıkarları korumanın zor olduğunu söylemiştir. Erkal, milliyetçiliğin Türk toplumunun çıkarlarını ön planda tutan hareket olduğunu vurgulamıştır. Erkal, muhafazakârlığı ise, ahlâkîlik ve inanç bakımından ele almış, Türk toplumunun muhafazakâr bir yapıya sahip olduğunu belirtmiştir. Tezimizde, dördüncü olarak, Erkal'ın millî kültürümüze yönelik tehditlere ilişkin fikirlerini, yani etniklik, kültürde mozaikleşme, hümanist kültür, kitle kültürü ve kimlik tartışmalarına dair görüşlerini analiz ettik. Erkal, Türk kimliğine sahip olanların misafirperver, cömert, sıcakkanlı, adaletli, vatanını seven, mazluma dost, zalime düşman ve bilime önem verdiğini belirtmiştir. Son tahlilde, Erkal, Türk toplumu açısından problem olarak etnikliği, terörü, bölgeler arası dengesizliği görmüş, Türkiye'de etnik ve etnik azınlık yaratma çabalarının olduğunu ifade etmiştir. Ayrıca, bu tezde, Erkal'ın Türk toplumunu zayıflatan olgular olarak gördüğü küreselleşme, Avrupa Birliği ve çok kültürlülüğe ilişkin görüşleri irdelenmiştir. Erkal, Avrupa Birliği ve küreselleşmenin Türk toplumunu parçalamak niyetinde olduğunu iddia etmiştir. Anahtar Kelimeler: Mustafa Ersen Erkal, Türk toplumu, devlet, milliyetçilik, muhafazakârlaşma, kültür, kimlik, kimlik krizi, etniklik, etnik azınlık, etnik tuzak, terör, bölgeler arası dengesizlik, küreselleşme, Avrupa Birliği ve çok kültürlülük.Öğe Pierre Bourdieu'nun sosyolojisinde devlet olgusu(İnönü Üniversitesi, 2024) Bektaş, Ahmet; Kaya, YaşarÇalışmamızın konusu, Fransız sosyolojisinde önemli bir yeri olan ve daha çok Fransız kimliğiyle tanınan Pierre Bourdieu'nun devlet hakkındaki düşüncelerini sistematik olarak gün ışığına çıkarmaktır. O, 21. yüzyıl Fransız sosyolojisinde etkin bir isimdir. Çalışmamız özellikle onun fikir dünyasında yer alan konular üzerine durularak bir araya getirilmiştir. Bilhassa da çalışmamızın ana temasını oluşturan siyaset sosyolojisinde önemli bir kavram olan onun devlet anlayışı üstünde durulmuştur. Devlet olgusu siyaset biliminin önemli kavramlarından biridir. Günümüzde siyaset sosyolojisi içinde oldukça fazla karşımıza çıkmaktadır. Ele aldığımız bu çalışmamızda benzer olarak Bourdieu'nun siyaset sosyolojisi içinde önemli bir olgu olan devlet teorisine odaklanılmış ve onun devlet anlayışına ilişkin düşünceleri ortaya konulmuştur. Bourdieu, devlet teorisini açıklarken ikili bir tanımlamaya gitmiştir. Bourdieu'nun modern öncesi ve sonrası devleti nasıl tanımladığı ve teorik temellerinin ne olduğu konusunda özellikle de Max Weber'in tanımından etkilendiği görülmüştür. Weber, bu tanımında devleti belirli bir toprak parçası üzerinde fiziksel şiddet tekelini elinde tutan bir olgu olarak ele almıştır. Bourdieu, söz konusu tanıma simgesellik boyutunu da eklemiştir. Ayrıca burada simgesel iktidar ve simgesel şiddet bağlamında devletin temel yapısını irdelemiştir. Nihayetinde bu tez çalışmasında Bourdieu'nun devletin oluşum aşamalarına ilişkin fikirlerine yer verilmiştir. Bu aşamalar incelenirken 4'lü bir sıralamaya gidilmiştir, bunlar; sermaye yoğunlaşma aşaması, hanedan devleti, kral evinden devlet aklına ve bürokratik devletten refah devletine aşamaları olarak tespit edilmiştir. Bourdieu, bunların dışında modern devletin oluşumunda 4 modelden de faydalanmıştır, bunların ilki, Norbert Elias, ikincisi, Charles Tilly, üçüncüsü, Philip Corrigan ve Dördüncüsü Derek Sayer'dir. Sonuç olarak çalışmamızda, Bourdieu'nun devlet teorisinin bütün özellikleri verilmeye çalışılmıştır.Öğe TÜRKİYE’DE KİMLİK SİYASETİ OLARAK ÇOK KÜLTÜRLÜLÜK(2024) Bektaş, AhmetKimlik kavramı, sosyal bilimlerde üzerinde en çok durulan ve tartışılan kavramların başında gelir. Tarihi çok eskilere dayanan kimlik kavramı, özellikle 2. yy.ın ortalarında sosyal bilimlerin tartışma konusu haline gelmiştir. Sosyal bilimler açısından kimliğin daha çok psikolojik ve sosyolojik boyutları üzerinde durulmuştur. Özellikle de konu bütünlüğü açısından sosyolojik boyut daha ön planda olmuştur. Kimlik, tartışması her ne kadarda benlik, kişilik kavramlarının önceliğini gösterse de toplumsal bütünleşme açısından sosyal boyutu daha önemli bir yere sahiptir. Kimlik siyaseti, özellikle 1960’lardan sonra önemli bir yere sahip olan yeni toplumsal hareketlere dayanır. Bu bağlamda, çalışmamızın özünü oluşturan kimlik siyaseti olgusu üzerinde durulmaya çalışılmıştır. Kimlik siyaseti düşüncesi stratejik olarak ulus devlet karşısında konumlanmakta ve onu çok kültürlü sosyal sistemi tek-kültürlü homojen olan bir sisteme dönüştürme eğilimlerini beslemekle eleştirmektedir. Bu düşüncede ulus devlet, kabul edilebilir bir kategori değildir. Ulus devletlerde çok kültürlülüğün baskın olması ve değişikliğin devamlı vurgulanması, kutsanması, sosyal tümlüğün kendi özgüllüğünü kesinleştiren tikelliklere ayırmaktan başka bir işe yaramaz. Sosyal alanın ayrıştırılması ise, dışlayıcılığın ağır bastığı ve birleşme kapasitesi zayıflayan bir sosyal düzen demektir. Çağımızda siyasi topluluk hem kültürel hem de heterojen bir sistem üstüne oturmuştur. Modern toplumların kültürel heterojenliği yadsınamaz bir gerçektir. Ulus bakımından kimlik referansının ve onun çevresinde biçimlenmiş uyumlu sosyal örgütlenmenin hakiki yaşamda karşılığını bulmak zordur, fakat beraber, kimlik kargaşası içinde yaşayan toplumun kimlik siyasetinde aşırılığa kaçması da mümkündür. Çalışmamızı da oluşturan çok kültürlülük, bu siyasi kimliklerden sadece bir tanesidir. Çok kültürlülük, aslında post modern dönemin bir problemidir. Türkiye’de de bunun izleri çok açık şekilde görülmektedir. Çalışmamız da bu yönde hazırlanmıştır. Türkiye’deki çok kültürlülük meselesinin nasıl bir sorun olduğu tespit edilmeye çalışılmıştır.