Arşiv logosu
  • Türkçe
  • English
  • Giriş
    Yeni kullanıcı mısınız? Kayıt için tıklayın. Şifrenizi mi unuttunuz?
Arşiv logosu
  • Koleksiyonlar
  • Sistem İçeriği
  • Analiz
  • Talep/Soru
  • Türkçe
  • English
  • Giriş
    Yeni kullanıcı mısınız? Kayıt için tıklayın. Şifrenizi mi unuttunuz?
  1. Ana Sayfa
  2. Yazara Göre Listele

Yazar "Belli, Handan" seçeneğine göre listele

Listeleniyor 1 - 9 / 9
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    AŞKIN TASAVVUFÎ SEYRİ: “HÜSN Ü AŞK” MESNEVİSİNİ METİNLERARASI İLİŞKİLERLE YENİDEN OKUMAK
    (Turkish Studies (Elektronik), 2015) Belli, Handan
    Öz: Yazarların okuduğu metinler aynı zamanda onların beslenme kaynaklarıdır. Yazarlar tarafından okunan metinlerin ve dinlenilen anlatıların bir eserde kendini dolaylı veya doğrudan göstermesi ise metinlerarası ilişkilerin somut göstergeleridir. Metinlerarası ilişkiler, metinlerin yazılma sürecinde yazarın tercihi doğrultusunda diğer metinlerin yeni oluşturulan metin içerisinde var olmasıdır. XIX. yüzyılda metin incelemeleriyle ortaya konulan metinlerarası ilişkiler kuramının isimlendirilmesi yakın zamana dayanmakla birlikte, metinlerde kullanımı oldukça eskilere uzanmaktadır. Metinlerarası ilişkiler bakımından bu makalede incelenecek olan Şeyh Gâlib'in Hüsn ü Aşk adlı tasavvufî-alegorik mesnevisi, Türk edebiyatında dil ve anlatımıyla, kullanılmış olan sembollerle dikkat çeken bir eserdir. Bir edebiyat araştırmacısı olarak bu eseri incelediğimizde, tasavvuf öğretisine göre insanın olgunlaşma serüveni sırasında geçilen basamakların alegorik bir anlatımla ifade edildiği görülmektedir. Edebî bir metin olarak birçok kez bilimsel incelemelere tabi tutulan Hüsn ü Aşk mesnevisi, henüz metinlerarası ilişkileri bakımından incelenmemiştir. Bu sebeple bu çalışmada, Hüsn ü Aşk mesnevisi metinlerarası ilişkiler kuramı doğrultusunda incelenerek, yazarın bu eserde yapmış olduğu alıntı, gönderme ve anıştırmaların ortaya konulması amaçlanmıştır. Makalede metinlerarası ilişkilerin ortaya konulması neticesinde klasik Türk şiiri örneklerinde metinlerarası ilişkilerin kullanımı hakkında bilgi sahibi olma imkânı bulunmuştur
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    The Concretization and Conveying of Emotion in the Poetic Compounds of Classical Turkish Poetry
    (Ahmet Yesevi Univ, 2021) Belli, Handan; Mum, Cafer
    Within the literary language, it is referred to analogies in the expression of concrete and abstract. Analogies made in the narrative of the abstract are also concretization at the same time. In poetry, it is seen that the concretizations are made by analogy or by using structures such as compounds. Concretization in classical Turkish poetic forms in poetic compounds is directly related to the imagination that the poet wants to create in his poem, and it is the keystone of the imagination in couplet. This article specifically made classical Turkish poetry with classical compositions encountered in almost every poet in Turkish poetry concretization studies are discussed. In addition to Sebk-i Hindi poets such as Naili and Nesati, it is also desired to see examples of poetry adopting classical styles such as Fuzuli and Baki, and the situation in different periodic styles of the subject of embodying them. The method of concretization especially has been preferred in the conveying of emotions by poetic compounds and many things have been able to be stated with a few words in these concretizations. Besides these compounds by means concretizations in poetry transmission of emotions done effectively the transfer of abstract emotions. In classical Turkish poetry, while conveying of emotion is made it is seen that the imagination of the poet reflects to the poetry, in the poetic compounds in which artistic language usage is realized.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Fuzûlî Divanı’ndan Hareketle Klasik Türk Şiirinde Su Kültü*
    (2021) Belli, Handan
    Öz: XVI. yüzyılın önemli şair ve ediplerinden olan Fuzûlî, Anadolu’dan uzakta, Türkçe Divanı’nın önsözünde belirtiği gibi Bağdat’ta doğup büyümüştür. Fuzûlî poetikasında şiir yazarken her türlü ilimden faydalanılması gerekliğini belirtmiştir. Ancak, Fuzûlî’nin şiirlerini kaleme alırken ilimler haricinde eski inanç ve geleneklerden ne ölçüde faydalandığı araştırılmaya değer bir konudur. Bu sebeple bu çalışmada Fuzûlî’nin yaşadığı coğrafyada İslamiyet’ten önce var olan su kültü inanışının şairin şiirlerine hangi boyutta yansıdığı araştırılmıştır. İslamiyetle birlikte bazı batıl inanç ve geleneklerin değiştiği bilinmektedir. Bu anlamda bazı toplumlarda var olduğu bilinen ve İslamiyetle birlikte geçerliliğini yitiren inanışlardan biri de su kültüdür. Bu çalışma içerisinde Fuzûlî Divanı’nda su kültü araştırılmış ve bu inanışın şairin şiirlerinde doğrudan yer almadığı, örtük olarak ve farklı bir amaç dâhilinde yer aldığı görülmüştür. Divanı içerisinde su kültünün izleri en çok Su Kasidesi’nde görülmüştür. Bu kasidede Fuzûlî’nin su kültünü hatırlatır nitelikte beyitler yazmasının altında yatan amaç makale içerisinde irdelenmiştir. Fuzûlî Divanı’ndaki su kültü ile ilgili inanç ve gelenekler çalışma içerisinde, su ile iyileşme, bilgi edinme, ölümsüzlük elde etme, aydınlanma, kurtuluşa erme ve kutsallık kazanma alt başlıkları altında örnek beyitlerle ele alınmıştır. Fuzûlî’nin Türkçe Divan’ı üzerine yapılan inceleme sonucunda Fuzûlî Divanı’nda dolayısıyla klasik Türk şiirinde su kültünün yansımaları ortaya koyulmaya çalışılmıştır. As a result of the examination on Fuzûlî's Turkish Divan, the reflections of the water cult in Fuzûlî's Divan and thus in classical Turkish poetry were tried to be revealed.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Klasik Türk Şiirinde Terkiplerdeki Somutlaştırma ve Duygu Aktarımı
    (2021) Belli, Handan; Mum, Cafer
    Öz: Edebî dilde somut ve soyut olanın anlatımında benzetmelere başvurulur. Soyut olanın anlatımında yapılan benzetmeler aynı zamanda birer somutlaştırmadır. Şiirde somutlaştırmaların benzetme yoluyla ve daha çok terkip/tamlama gibi yapılar kullanılarak oluşturulduğu görülmüştür. Klasik Türk şiirindeki terkiplerde somutlaştırma, şairin beyitte oluşturmak istediği hayal ile doğrudan ilgili olup, şiirin kilit taşı görevindedir. Bu çalışmada, klasik Türk şiirinde hemen hemen her şairde rastlanan terkiplerle yapılmış somutlaştırmalar ele alınmıştır. Nâilî ve Neşâtî gibi Sebk-i Hindî şairlerinin yanı sıra Fuzûlî ve Bâkî gibi klasik üslubu benimseyen şairlerden de örnekler seçilerek farklı üsluba sahip şairlerde terkiplerle yapılan somutlaştırma ve duygu aktarımları görülmek istenmiştir. Terkipler aracılığıyla somutlaştırmaların yanında soyut olan duyguların aktarımı da etkili bir şekilde yapılmaktadır. Çalışmanın sonucunda sanatsal dil kullanımlarının gerçekleştiği terkiplerde somutlaştırma ve duygu aktarımı yapılırken şair muhayyilesinin şiire nasıl yansıdığı görülmüştür.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Klasik Türk şiirinde terkiplerin edebî yönü (Fuzûlî, Bâkî, Nâilî ve Neşâtî örneği)
    (İnönü Üniversitesi, 2017) Belli, Handan
    Klasik Türk Şiirinde Terkiplerin Edebî Yönü (Fuzûlî, Bâkî, Nâilî ve Neşâtî Örneği) adlı bu doktora tezi, dönemlerinde öne çıkan Fuzûlî, Bâkî, Nâilî ve Neşâtî'nin divanlarından hareketle klasik Türk şiirinde terkiplerin edebî yönünü ortaya koymayı amaçlamaktadır. Terkip, en az iki isim soylu kelimenin belli bir ilgi etrafında birbirine bağlanması ve kelimelerin birbirini çeşitli anlam ilgileri ile tamamlamasıyla oluşmaktadır. Terkipler yapı olarak kelime gruplarına dâhildirler. Tez içerisinde Türkçe, Farsça, Arapça terkipler, lafzın delâlet ettiği anlam bakımından hakikat, mecaz ve kinaye olmak üzere üç ana başlık altında sınıflandırılmıştır. Mecaz anlamlı terkipler içerisinde yer alan benzetme, istiare ve itibari terkipler, ifadeye katmış olduğu edebî değer bakımından ele alınmıştır. Günlük dilde tercih edilmeyen, daha çok edebî dilin bir parçası olan mecaz terkipleri, şairin beyitte kurduğu hayalin temel taşı hükmündedir. Dilde alışılmamış bağdaştırma olarak adlandırılan yapıların da mecaz terkipleri içerisinde yer alan itibari terkipler olduğu görülmektedir. Edebî bir değeri olan mecaz terkiplerinin kullanılmasının şairlere sağladığı en önemli olanağın ise soyut kavramların somutlaştırılması ve duygu aktarımı olduğu tespit edilmiştir. 16. yüzyılda klasik üslûbun temsilcilerinden Fuzûlî ve Bâkî ile Sebk-i Hindî'nin 17. yüzyıldaki temsilcileri olan Nâilî ve Neşâtî divanlarında yer alan terkiplerin incelenmesi sonucunda hem dönemsel üslûbun hem de kişisel üslûpların terkip kullanımına etkisi incelenmiştir. Hazırlanan bu tez neticesinde terkiplerin soyutun somutlaştırılmasında ve duyguları aktarmada önemli bir işleve sahip olduğu ortaya konulmuştur. Anahtar Kelimeler: Klasik Türk Şiiri, terkipler, lafız, anlam, somutlaştırma, duygu aktarımı.
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    Nâilî-i Kadîm Divanı’nda Seciye ve Ruh Tasvirleri
    (2023) Belli, Handan
    Klasik Türk şairi insanı gözle görülecek şekilde tasvir etmekten öte kişiyi ruhuyla ve karakteriyle gösterme yolunu tercih eder. Klasik şiirde insan, fizik olarak değil ruhen tasvir edilir. Bu durum şiirin doğasına da uygundur. Klasik Türk şairinin bu amaç doğrultusunda yazmış olduğu şiirlere bakıldığında bir insanın ruhî yapısını ve yaratılışını etkili bir şekilde tasvir ettiği görülmektedir. Gözle görülemeyen durumların tasviri olan seciye ve ruh tasvirleri şairlerin şiirlerinde en çok başvurduğu tasvirlerdendir. Bu makalede seciye ve ruh tasvirleri klasik Türk şiiri örnekleri içerisinde incelenmiştir. Nitel araştırma özelliği taşıyan bu çalışmada doküman incelemesi yapılarak seciye ve ruh tasviri olan beyitler Nâilî-i Kadîm Divanı’nda tespit edilmiş ve ardından tahlil edilmiştir. Çalışma sonucunda Nâilî’nin karakterleri ve ruhi yapıları benzeşimler oluşturarak, karanlık-aydınlık ile betimleyerek tasvir ettiği görülmüştür.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Sabrî (seyyid Muhammed Emin) dîvânı (İnceleme-metin)
    (İnönü Üniversitesi, 2010) Belli, Handan
    Bu çalışma XVIII. yüzyıl şairlerinden Sabrî (Seyyid Muhammed Emin)'nin hayatı,sanatı, Dîvânı'nın şekil ve muhteva incelemesi, transkriptli metninden meydana gelmiştir. Sabrî diğer şairler gibi edebiyatımızın geleneklerine bağlı kalmış, duygu,düşüncelerini bilinen kelime, mecaz ve mazmunlarla ifade etmiştir.
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    Süle Fakîh’in Yûsuf ve Zelîhâ Mesnevisinin Yeni Bir Nüshası
    (2022) Belli, Handan
    Bu makalede Sivas Ziya Bey Yazma Eser Kütüphanesinde kayıtlı, Yûsuf u Züleyhâ hikâyesini konu alan Yûsufiyye başlıklı mesnevi incelenerek yazma eserin tanıtılması amaçlanmaktadır. Yazma eser, Yûsuf’un düş görmesi hadisesiyle başlamaktadır. Eserde besmele, tahmîd, tevhîd, münâcât vb. manzumeler ve sebeb-i te’lif gibi mesnevinin giriş bölümünde olması gereken alt başlıklar mevcut değildir. Nüshanın istinsah tarihi Muharrem 11 H 1213/M 1798 olarak belirtilmiştir. Türk edebiyatında yazılmış ve Yûsuf kıssasını konu alan Yûsuf u Züleyhâ mesnevileri ile Sivas Ziya Bey nüshası karşılaştırıldığında nüshanın Süle Fakîh’in (ö. ?) Yûsuf ve Zelîhâ mesnevisine vezin ve içerik yönünden benzerlik gösterdiği görülmüş ve bu benzerlikler makalede tablolarla gösterilmiştir. Eser üzerine yapılan incelemeler sonucunda bu yazma eserin 17 nüshası tespit edilen ve Süle Fakîh’e ait olduğu belirtilen Yûsuf ve Zelîhâ mesnevisiyle birçok benzerliğinin olması sebebiyle bu eserin diğer bir nüshası olarak düşünülmüştür. Ancak eser ile ilgili bir diğer husus ise metnin sonunda yer alan “Yarluğasun yazan Hakîrî diyesün” mısrası bu yazma eserin Süle Fakîh’in Yûsuf ve Zelîhâ mesnevisine nazire olabileceğini de akla getirmektedir. Eserin son iki sayfasında yazı tipinin değişmesi ve hareke kullanılmaması bu sayfaların başka bir müellif tarafından ve farklı bir yüzyılda yazıldığı ihtimalini de doğurur. Bu sayfaların sonradan yazılması ve Süle Fakih ifadesinin geçmemesi farklı bir ismin kullanılması eserin bu son iki sayfasının zeyl olabileceği ihtimalini de güçlendirir. Yazma eser içerisinde son sayfada geçen isim dışında eserin müellifine dair herhangi bir bilgi yer almamaktadır. Eser hakkındaki bilinmeyen hususlar bu makale içerisinde tartışılmıştır.
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    Taşlıcalı Yahya Beyin Şah u Gedâ Mesnevisinde Çevresel ve Olgusal Boyutuyla Mekân Tasvirleri
    (Divan Edebiyatı Araştırmaları Dergisi, 2015) Belli, Handan
    Öz: XVI. yüzyıl şairlerinden olan Taşlıcalı Yahya Bey, Şâh u Gedâ adlı mesnevisine mekân olarak İstanbul u ekleyerek, Fars edebiyatında Hilalî tarafından işlenen Şâh u Gedâ mesnevisinin mekânını yeniden kurgulamayı başarmış ve bu mesneviye özgünlük katmıştır. Yahya Bey in kaleme aldığı Şâh u Gedâ mesnevisinde ilk defa İstanbul şehri, bir mesnevinin ana mekânı olmuştur. Mesneviye konu olan hikâyenin İstanbul da geçmesi dolayısıyla, mesnevide ilk önce İstanbul a çevresel bir boyutta yer veren Yahya Bey, daha sonra ana hikâyenin mekânını çevresel boyutundan çıkararak olgusal boyuta taşımıştır. Taşlıcalı Yahya Bey in Şâh u Gedâ adlı mesnevisinde mekân tasvirlerine baktığımızda mesnevinin başkahramanı olan Gedâ nın algısının göz önünde bulundurularak mesnevide mekân tasvirlerinin yapıldığını ve özellikle kahramanın durumunun kimi zaman mekân üzerinden okuyucuya anlatıldığını görmekteyiz. Mesnevideki kahramanların psikolojileriyle birlikte mekân tasvirleri incelendiğinde, bir mekânın zaman zaman Gedâ için nasıl olgusal anlamda açık, kapalı ve labirent mekanlara dönüş- tüğü görülmektedir.

| İnönü Üniversitesi | Kütüphane | Rehber | OAI-PMH |

Bu site Creative Commons Alıntı-Gayri Ticari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile korunmaktadır.


İnönü Üniversitesi, Battalgazi, Malatya, TÜRKİYE
İçerikte herhangi bir hata görürseniz lütfen bize bildirin

DSpace 7.6.1, Powered by İdeal DSpace

DSpace yazılımı telif hakkı © 2002-2025 LYRASIS

  • Çerez Ayarları
  • Gizlilik Politikası
  • Son Kullanıcı Sözleşmesi
  • Geri Bildirim