Arşiv logosu
  • Türkçe
  • English
  • Giriş
    Yeni kullanıcı mısınız? Kayıt için tıklayın. Şifrenizi mi unuttunuz?
Arşiv logosu
  • Koleksiyonlar
  • Sistem İçeriği
  • Analiz
  • Talep/Soru
  • Türkçe
  • English
  • Giriş
    Yeni kullanıcı mısınız? Kayıt için tıklayın. Şifrenizi mi unuttunuz?
  1. Ana Sayfa
  2. Yazara Göre Listele

Yazar "Celiloğlu, Özgü Suna" seçeneğine göre listele

Listeleniyor 1 - 7 / 7
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Anne sütü ile beslenmenin ileri yaşama etkileri
    (Türk Pediatri Arşivi, 2010) Selimoğlu, M. Selim; Celiloğlu, Özgü Suna; Celiloğlu, Can
    Öz: Bebeklerin ilk altı ay sadece anne sütü ile beslenmesi bugün tartışmasız kabul gören bir beslenme yöntemidir. Anne sütü, bebeğin aldığı dönem için büyüme ve gelişimine yönelik gereksinimlerini karşılamakta, enfeksiyonlardan koruması nedeni ile hastalığı ve ölüm oranını azaltmakta, aynı zamanda da bebeğe ileri yaşamında ve hatta erişkin dönemde yararlar sağlayabilmektedir. Bu ileri dönem etkiler konusunda çeşitli çalışmalarda farklı sonuçların elde edildiği gözlemlenmektedir. Anne sütünün ileri yaşama etkileri konusunda son bilgiler ışığında hazırlanan bu derlemenin ülkemizdeki tüm gebe, yeni doğan ve bebeklerle ilgilenen hekimlere anne sütünün yararlarını tekrar hatırlatacağı ümidindeyiz. Başlık (İngilizce): Long-term benefits of breastfeeding Öz (İngilizce): Exclusively breastfeeding during the first six months of life is a worldwide accepted mode of feeding infants. Breast milk not only provides the needs of the infant for appropriate growth and development, but also lowers the mortality and morbidity by protecting against infections. It may also have some benefits for the following years and even for the adulthood. Numerous studies conducted on the late effects of breastfeeding reported sometimes inconsistent findings. We hope that review including last scientific knowledge would be helpful for physicians who deal with pregnants, newborns and infants to remember the benefits of breastfeeding.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Atipik Seyirli Subakut Sklerozan Panensefalit: Psödotümör Serebri
    (İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 2010) Güngör, Serdal; Celiloğlu, Özgü Suna; Güngör, Sabiha; Celiloğlu, Can
    Subakut sklerozan panensefalit (SSPE), kızamık enfeksiyonunu takip eden, merkezi sinir sisteminde kronik, ağır nörolojik yıkımla seyreden ve ölüme giden ilerleyici seyirli bir hastalıktır. Tanı tipik klinik özellikler ve beyin omurilik sıvısında artmış kızamık antikorlarının gösterilmesi ile konulur. SSPE seyrinde olağandışı klinik tablolar nadir değildir. Psödotümör serebri belirgin beyin patolojisi olmadığı halde artmış intrakraniyal basınç bulguları ile karakterizedir. Bu yazıda psödotümör serebri ile seyreden ve SSPE tanısı konulan iki olgu sunulacaktır.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu olan çocuklarda çölyak hastalığı sıklığı
    (İnönü Üniversitesi, 2011) Celiloğlu, Özgü Suna
    Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu (DEHB), çocukluk çağının gelişimsel bir bozukluğudur. Biyo-psiko-sosyal nedenlerin birlikte rol aldığı düşünülmekle birlikte net bir nedensellikten söz etmek güçtür. Çölyak hastalığı (ÇH) genetik olarak duyarlı bireylerde, glutene karşı oluşan enteropatidir. ÇH' na klasik bulgularının yanı sıra diğer sistemik bulgular eşlik edebilir. Çölyak hastalığı ile nörolojik hastalıklar arasındaki ilişki iyi bilinmesine karşın çölyak hastalarının psikolojik ve/veya psikiyatrik sorunları hakkında yeterince çalışma mevcut değildir. Ülkemizde sık görülen DEHB ve çölyak hastalıkları arasında saptanacak olası pozitif ilişki ile DEHB hastalarının takip ve tedavisi konusunda yeni bir pencere açılabileceğini düşünerek çalışmamızı planladık. Gereç ve yöntem: Haziran 2009-Kasım 2010 tarihleri arasında İnönü Üniversitesi Çocuk Nörolojisi Bilim Dalı ve Çocuk Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı polikliniğinde DEHB tanısı ile takip edilen ve yaş grubu 5-15 yaş arasında değişen 362 çocuk hasta alındı. Kontrol grubu olarak genel pediyatri polikliniğine başvuran akut hastalıklı, nutrisyonel sorunu olmayan benzer yaş grubundan 390 çocuk çalışmaya alındı. Her iki gruptaki çocukların serumlarında tTG, IgA ve tTG IgG çalışılarak, seropozitif olgulara endoskopik duodenal biyopsi uygulandı. Bulgular: DEHB grubundaki hastaların dördünde (1/90-%1,1) tTG IgA pozitifliği tespit edilirken, kontrol grubundaki hastaların ise üçünde (1/130-%0,8) tTG IgA pozitifliği saptandı. Gruplar arasında tTG IgA pozitifliği açısından istatistiksel olarak anlamlı fark tespit edilmedi (p=0,716). DEHB grubunda yer alan seropozitif dört hastaya endoskopik duodenal biyopsi uygulandı ve Marsh-Oberhuber patolojik değerlendirmesine göre bir olguda (1/362-%0,27) ÇH tanısal bulgusu saptandı. Kontrol grubunda seropozitiflik saptanan bir hastaya endoskopik duodenal biyopsi uygulandı ve patolojik değerlendirmesi normal saptandı. DEHB grubunda ortalama vücut-kitle indeksi 16,69±3,5 kg/m2 iken kontrol grubunda 17,49±3,16 kg/m2' idi. İstatistiksel olarak anlamlı bir fark saptandı (p=0,001). BGA sınıflamasına göre gruplar karşılaştırıldığında DEHB grubunda BGA ortalaması fazla tartılı ve şişman hastalarda 120±11 iken kontrol grubunda 117±10 idi. DEHB grubunda malnutre hastaların BGA ortalaması 80±6,80 iken kontrol grubunda 82±5,96 idi. Gruplar arsında istatistiksel olarak anlamlı bir fark saptandı (p=0,0001, p=0,037) Sonuç: DEHB olan çocuklardaki ÇH seropozitifliği kontrol grubundaki hastalara göre yüksek bulunmamıştır (1/90-%1,1). DEHB grubundaki biyopsi ile kanıtlanmış ÇH sıklığı literatürdeki normal popülasyonda rapor edilen oranlardan düşük saptanmıştır (1/362-%0,27). DEHB olan hastalarda ÇH taraması önerisi için yeterli kanıt sağlanmamıştır ancak daha sağlıklı bir sonuç için seropozitif hastalarımızın ileri izlemi ve daha geniş serilerde çalışmalara ihtiyaç vardır. DEHB eksik beslenme ve aşırı beslenme şeklinde beslenme bozukluklarına yol açmaktadır, bu yönüyle DEHB tanısı alan hastaların beslenmelerinin sorgulanması ve beslenme önerileri ile takiplerinin yapılması gerekmektedir.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Jeune syndrome asphyxiating thoracic dystrophy
    (İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 2011) Celiloğlu, Özgü Suna; Doğan, Metin; Ak, Muharrem; Gümüş Doğan, Derya; Celiloğlu, Can; Sığırcı, Ahmet; Karadağ, Ahmet
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Tıbbi yazılarda Türkçe kullanımı ve sıkça yapılan hatalar
    (Türk Pediatri Arşivi, 2011) Yakıncı, Cengiz; Celiloğlu, Özgü Suna; Aksu, Belgin
    Öz: Dil, düşüncelerin, bilimsel birikimlerin, şiir ve yazın alanındaki ürünlerin kuşaktan kuşağa aktarılmasını sağlayan bir araçtır. Yabancı kökenli kelime ve terimlere karşılıklar belirleme işi ise ilk olarak Cumhuriyet Döneminde başlamıştır. Çağını aşan bir eğitim anlayışına sahip olan Mustafa Kemal Atatürk, bilim dili olarak kullanılan Farsça ve Arapça yerine Türkçeyi öne çıkararak dilimizi bağımsızlığına kavuşturmuştur. İçinde bulunduğumuz bilgi çağında, toplumların var olan verileri kullanabilmeleri ve bilimsel gerçeklerin toplumdaki her bireye ulaşabilmesi için ulusal bilim dilinin geliştirilmesi ve desteklenmesi gerekmektedir. Tıbbi yazılarda genellikle karşılaşılan, Türkçemize uygun olmayan durumlar şu şekilde sınıflandırılmıştır: Türkçesi varken kullanılmayan terimler ve kelimeler, Türkçe terim türetme yollarının kullanılmaması, çeviri hataları, yazım kurallarına uygun olmayan durumlar, yazılışı benzer olup farklı anlama gelen kelimeler. Türkçe terimlerin yüksek öğretimde, uzmanlık tezlerinde ve yayınlarda kullanılması, Türkçe dilbilgisi kurallarına uygun bir kullanım sergilenmesi, dilimizin bilim dili olabilmesi ve zenginliğini yitirmemesi açısından çok önemlidir, öncülük ve örnek teşkil edilmesi gerekmektedir (Türk Ped Arfl 2011; 46: 186-90) Başlık (İngilizce): Usage of Turkish language in medical literature and frequent errors Öz (İngilizce): Language is an instrument for handing down the thoughts, scientific acquirements, poetic and literary products. The initial efforts for determining suitable Turkish counterparts against foreign words and terms have began during the Republican Era. Mustafa Kemal Atatürk, with an educational vision beyond his epoch, has promoted Turkish language as a scientific language instead of Persian and Arabic languages thus conquered our language’s independence. In the information age which we are living today, the communities should improve and support their national language of science in order to perform the existing data and to establish every individual to reach the scientific evaluations. The frequently-encountered cases in medical literature that are unappropriate for Turkish language are classified as follows: the foreign terms and words used in spite of an existing Turkish counterpart, ignoring methods for derivation of Turkish terms, translation mistakes, faults in spelling, words denoting different meanings with similar way of writings. The usage of Turkish terms within the academic level, thesis of proficiency and literary products and maintaining writing skills suitable for the Turkish language spelling rules are important for our language to become a scientific language, and pioneering and becoming a precedent efforts are required (Turk Arch Ped 2011; 46: 186-90)
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    Yenidoğanda akut böbrek yetmezliği ve akut periton diyalizi uygulamaları
    (2008) Tabel, Yılmaz; Celiloğlu, Özgü Suna; Akın, İlke Mungan; Yakıncı, Cengiz
    Akut böbrek yetmezliği (ABY), yenidoğan yoğun bakım ve prematüre yoğun bakım kliniklerinde sık görülen, tedavisi ve izlemi zor, sonuçları ile pek yüz güldürücü olmayan bir hastalıktır. ABY’nin tanı, tedavi ve izleminde en önemli nokta prerenal ve postrenal ABY’nin erken tanınması ve yoğun tedavisi ile prognozu daha kötü olan intrensek ABY’nin önlenmesidir. Biz bu yazımızda; yenidoğan yoğun bakım ünitemizde son 6 ayda yaptığımız akut periton diyalizi uygulamalarımızı da derleyerek bu konuyu geniş bir şekilde incelemeyi ve sunmayı amaçladık.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Yenidoğanda Akut Böbrek Yetmezliği ve Akut Periton Diyalizi Uygulamaları
    (İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 2008) Tabel, Yılmaz; Celiloğlu, Özgü Suna; Akın, İlke Mungan; Yakıncı, Cengiz
    Akut böbrek yetmezliği (ABY), yenidoğan yoğun bakım ve prematüre yoğun bakım kliniklerinde sık görülen, tedavisi ve izlemi zor, sonuçları ile pek yüz güldürücü olmayan bir hastalıktır. ABY’nin tanı, tedavi ve izleminde en önemli nokta prerenal ve postrenal ABY’nin erken tanınması ve yoğun tedavisi ile prognozu daha kötü olan intrensek ABY’nin önlenmesidir. Biz bu yazımızda; yenidoğan yoğun bakım ünitemizde son 6 ayda yaptığımız akut periton diyalizi uygulamalarımızı da derleyerek bu konuyu geniş bir şekilde incelemeyi ve sunmayı amaçladık.

| İnönü Üniversitesi | Kütüphane | Rehber | OAI-PMH |

Bu site Creative Commons Alıntı-Gayri Ticari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile korunmaktadır.


İnönü Üniversitesi, Battalgazi, Malatya, TÜRKİYE
İçerikte herhangi bir hata görürseniz lütfen bize bildirin

DSpace 7.6.1, Powered by İdeal DSpace

DSpace yazılımı telif hakkı © 2002-2025 LYRASIS

  • Çerez Ayarları
  • Gizlilik Politikası
  • Son Kullanıcı Sözleşmesi
  • Geri Bildirim