Yazar "Cengiz, Murat" seçeneğine göre listele

Listeleniyor 1 - 3 / 3
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    Antenatal dönemde ölçülen umblikal kord koiling indeksinin gebelik sonuçlarına etkisi
    (İnönü Üniversitesi, 2020) Cengiz, Murat; Yılmaz, Ercan
    Amaç: İntrauterin yaşamda bebekle anne arasındaki bağı oluşturan ve fetüsün gelişimini sağlayan umbilikal kordon vardır. Birçok çalışmada umbilikal kordun kıvrımsal yapısının, az kıvrımlı veya çok kıvrımlı olmasının gebelik üzerine olumsuz etkileri olduğu öngörülmüştür. Bu çalışmanın amacı; ikinci trimesterda, primigravid gebelerde bakılan, umbilikal kordunkıvrımsal yapısının karakteristiğinin, gebelik üzerine etkisinin araştırılmasıdır. Gereç ve Yöntem: Çalışmaya 461 tane primigravid gebe dahil edildi. 18-24 gebelik haftaları arasında ultrasonografik olarak bakılan gebelerde, umbilikal kord koiling indeksi hesaplandı. Umbilikal koil indeksine göre hastalar; hipokoil (az kıvrımlı), normokoil(normal), hiperkoil (çok kıvrımlı) olacak şekilde üç gruba ayrıldı. Gebelikte gelişebilecek hastalıklar (Gestasyonel Diyabetes Mellitus, Gestasyonel Hipertansiyon, Preeklampsi, İntrauterin gelişme geriliği, Oligohidroamniyos) açısından takipleri yapıldı. Hastaların doğum haftaları ve doğum şekilleri kaydedildi. Doğum sırasında fetal distres gelişen hastalar kaydedildi. Bebek doğum ağırlıkları, mekonyumlu doğum olup olmamasına, kord kan gazı pH'ına, bebeklerin beşinci dakika Apgar skorlarına, plasenta ağırlığı ve kalınlığına bakıldı. Veriler SPSS.22 istatistiksel program kullanılarak değerlendirildi. Bulgular: Umbilikal kord koiling indeksinin, hipokoil ve hiperkoil olma durumunun, bebek doğum ağrılığının küçük olması, İntrauterin gelişme geriliği oluşması, oligohidroamniyos gelişmesi, fetal distres gelişimi, mekonyumlu doğum olması ve daha asidoza kaymış kan gazı pH ı ve beşinci dakika Apgar skorlarının daha düşük olması ile ilişkili olduğu saptanmıştır. Diğer taraftan koiling indeksinin erken doğum, Gestasyonel Diyabetes Mellitus, Gestasyonel Hipertansiyon, preeklampsi, plasenta dekolmanı ve fetal ölümle ilişkili olmadığı saptanmıştır. Sonuçlar: İkinci trimestırda rutin ultrasonografi muayenesi sırasında, muayene süresini çok uzatmayacak olan kord koiling indeksine bakmak birçok gebelikte gelişebilecek hastalıklar açısından fikir verebilir.
  • Küçük Resim
    Öğe
    Comparison of umbilical coiling index in term pregnancies with and without fetal growth restriction
    (2022) Arda Duz, Senem; Cengiz, Murat; Tuncay, Gorkem; Karaca, Abdullah
    Abstract Aim: To investigate pregnancies with and without fetal growth restriction, giving birth after 37 weeks of gestation in terms of umbilical coiling index and neonatal outcomes. Materials and Methods: Twenty-nine patients with fetal growth restriction and 46 patients who have normal pregnancy and delivered after the 37th week of gestation were recruited in this study. The umbilical coiling index was measured by ultrasound, following the patients who were hospitalized for delivery. Results: There were statistically significant differences between the groups regarding to umbilical artery pulsatility index, gestational age at delivery and birth weight of the newborn. The need for a cesarean section because of non-reassuring fetal condition was statistically significantly higher in the fetal growth restriction group. The mean antenatal umbilical coiling index in fetal growth restriction and control patients was 0.29±0.08 and 0.27±0.08, respectively and the difference was not statistically significant. Conclusion: There was no statistically significant difference between the patients diag- nosed with and without fetal growth restriction who delivered after the 37th gestational week, regarding the umbilical coiling index and perinatal outcomes, except umbilical artery pulsatility index, gestational age at birth and birth weight of the newborn.
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    The Definition of the Upper Limit of Adolescent Age in Terms of Adverse Pregnancy Outcomes
    (Springernature, 2021) Duz, Senem Arda; Tuncay, Gorkem; Cengiz, Murat; Karaer, Abdullah
    Introduction This study aims to reveal the maternal and neonatal adverse outcomes, associated with adolescent pregnancies in our country, to investigate whether the 20 to 21-year-age group, which is very close to the adolescent age, is similar to the adolescent age group in terms of adverse outcomes, and so to contribute to the definition of the upper limit in adolescent age for pregnancy. Methods Four hundred and twenty-four pregnant women under the 20-year-age, 450 pregnant women at 20 to 21year-age, and 450 pregnant women between 22 and 25-year-age were included in this retrospective study. Maternal demographic features, clinical characteristics, obstetric complications, maternal outcomes, neonatal complications, and neonatal outcomes were collected from the medical records of the participants. Results There were statistically significant differences between under 20-year-age and 22 to 25-year-age, regarding gestational age at birth, maternal duration of hospitalization after delivery, mode of delivery, preterm delivery rate, very low birth weight, and low birth weight, first minute Apgar score, the presence of transient tachypnea of the newborn. Conclusion The upper age limit for the adolescent age, which is considered risky in terms of maternal and neonatal adverse outcomes, was found to be compatible with the upper age limit, which is 19 years, defined by World Health Organization.