Arşiv logosu
  • Türkçe
  • English
  • Giriş
    Yeni kullanıcı mısınız? Kayıt için tıklayın. Şifrenizi mi unuttunuz?
Arşiv logosu
  • Koleksiyonlar
  • Sistem İçeriği
  • Analiz
  • Talep/Soru
  • Türkçe
  • English
  • Giriş
    Yeni kullanıcı mısınız? Kayıt için tıklayın. Şifrenizi mi unuttunuz?
  1. Ana Sayfa
  2. Yazara Göre Listele

Yazar "Dönmez, Sevgi" seçeneğine göre listele

Listeleniyor 1 - 7 / 7
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    2017 MALATYA YÜZEY ARAŞTIRMASI: ERKEN VE ORTA DEMİR ÇA?I ARAŞTIRMALARINA YENİ KATKILAR
    (2019) Dönmez, Sevgi
    Öz: 2017 yılında Malatya Ovası ve Malatya Da?ları’nı kapsayan saha içerisinde gerçekleştirilen yüzey araştırması neticesinde, Erken ve Orta Demir Ça?ı’nda kullanılmış olabilece?ini düşündü?ümüz 19 tane arkeolojik merkez ziyaret edilmiştir. Bu merkezlerde ele geçen çanak-çömlek buluntular, daha önceden bu bölgede yapılan sistemli kazılar, kurtarma kazıları ve araştırmalar neticesinde elde edilen sonuçlarla karşılaştırılmıştır. Araştırma yapılan sahalar içerisinde tespit edilen maden işlik alanları ve maden ocakları, bölgede yer alan, Erken ve Orta Demir Ça?ı’nda kullanıldı?ına dair çanak-çömlek buluntular sunan, arkeolojik alanlar ve höyük yerleşimlerine çok yakın bir konumda yer almaktadır. Tespit edilen bazı maden işliklerinin bulundu?u sahanın yüzeyinde Erken ve Orta Demir Ça?ı çanak-çömle?i form özelliklerine ve karakterine sahip çanak çömlek parçaları toplanmıştır. Malatya Da?ları üzerinde tespit edilen demir madeni kaynakları ve işlik alanları, bulundukları konum itibariyle Erken ve Orta Demir Ça?ı’nda gerek yerel gerekse Assur ve Urartu gibi büyük politik güçlerin maden ihtiyaçlarını karşılayan alanlar arasında olmalıdır.
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    ESKİ YAKINDOĞU'DA YILANLI TANRIÇA KÜLTÜ ÜZERİNE BİR DEĞERLENDİRME
    (Tarih İncelemeleri Dergisi, 2017) Dönmez, Sevgi
    Öz: Eski Yakındoğu toplumlarında yer altı güçleri ile bağlantılı olarak dünyada gizli kalmış özlerin ve minerallerin bilgisine sahip bir varlık şeklinde düşünülen yılan, aynı zamanda Prehistorik dönemlerden itibaren mevsimsel döngü ve yeniden dirim ile ilişkilendirilmiştir. Yılanın ilişki içerisinde olduğu tanrısal güçler merkezi yapıların doğuşu ile birlikte farklılıklar göstermeye başlamıştır. Zirai faaliyetler, sulama sistemleri, tahıl ambarları, bitkiler ve şifa ile ilişkili güçlerle bağlantılı olan yılan sembolü kimi zaman kompozit bir varlık olarak gerek arkeolojik belgelerde gerekse çivi yazılı metinlerde karşımıza çıkmaktadır. Yılanlı tanrıça sembolleri Neolitik döneme kadar gitmektedir. Muhtemelen ilkel toplumlar, doğadaki ölüm ve yeniden dirim ile ilgili güçlerin kontrolünün bir tanrıça tarafından yürütüldüğünü düşünmekteydi. Anadolu'da M.Ö. II. binde yer altı tanrıçalarına ilişkin bilgileri Hititçe çivi yazılı belgelerden öğrenmekteyiz. Buna göre, yer altı ile ilişkili tanrıçaların çoğu kader ve nehir kıyısının tanrıçaları olarak betimlenmişlerdir. Bu tanrıçaların, uzun hayat ve şifa verme yetileri bulunmaktadır. Harput Kabartması üzerinde görülen ve belden aşağısı yılan sarmalı şeklinde tasvir edilen yılanlı tanrıça, Eski Babil döneminde ortaya çıkan ve Mısır sanatı özellikleri taşıyan, Suriye orijinli bir yer altı tanrıçası olmalıdır. Ayrıca, Harput Kabartması üzerindeki yılanlı tanrıça savaşın kaderinin belirlenmesinde etkin bir role sahip görünmektedir.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    ESKİ YAKINDOĞU’DA RİTÜEL ŞİDDET, KURBAN BUNALIMI VE TOPLUMSAL DÜZENİN KONSOLİDASYONU: İNSAN KURBANI VE TOPLUMSAL ETKİLERİ
    (2018) Dönmez, Sevgi
    Öz: Seçkinler sınıfının oluşmaya başladığı, toplumsal eşitsizliğinin arttığı dönemlerde, Eski Yakındoğu’da, insan kurbanıyla ilgili çok önemli buluntular açığa çıkarılmıştır. Sosyal ve ekonomik dinamiklerin değişmeye başladığı bu tür toplumlarda, toplumsal eşitsizliğin yarattığı gerilim ve şiddetin önüne geçebilmek için paradoksal olarak hem eşitsizliği besleyen hem de çatışma ve anlaşmazlığı görünür olmaktan çıkaran ritüel davranışlar artmaya başlamıştır. Kendi simgesel kimliğinin sınırlarının dışında kalanı kötü, kirli ve varlığına tehdit olarak gören bu topluluklar için ritüel şiddetin besleneceği kaynaklar, düşük statüdeki bireyler, yeni doğanlar ve esirler üzerinden karşılanmaktaydı. Eski Yakındoğu’da yaşamın, ölümün ve yer altı dünyasının algılanış biçimi modern toplumlardaki seküler dünya görüşü ve kavramlarıyla açıklanamaz. Arkeolojik kazılar sonucunda elde edilen bulgular dışında Sumerce yazılı belgelerde ve çeşitli mühürler üzerinde insan kurbanına dair önemli bilgiler elde edilmiştir. Sumerce yazılı belgelerde çok sık olmamakla birlikte iki yerde insan kurbanına dair bilgiler öne çıkmaktadır. İkonografik buluntular üzerinde ise insan kurbanı genelde bir tanrısal şiddetle ilintili görülmektedir.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    HYBRID BEINGS AND REPRESENTATION OF POWER IN THE PREHISTORIC PERIOD
    (Tarih Araştırmaları Dergisi, 2018) Dönmez, Sevgi
    Öz: A great change in humankind's cognitive and symbolic world with the start of the Upper Paleolithic period around 40 thousand B.C.E. Depicted works of art describing hybrid creatures have emerged during the Upper Paleolithic period in parallel with emergence of hunter cultures. Ancient forms of Shamanism, a popular belief system among hunter cultures, had an effect on emergence of these hybrid figures. Imitation of the strong and the intelligent within the animal kingdom and the humankind's thirst for merging developing its physical and intellectual capacity with this power are among the main dynamics behind emergence of hybrid figures. The humankind of the Upper Paleolithic period, which has seen the world with a sense of permeability among species and an animalistic sensitivity and vigor, had a cognitive world within which things and humans must have been at the same level and forming a unity. During breakage of this unity and a sense of "togetherness," the hunter tries to balance the fear and suspense caused by prohibition of violence against those that exist at the same level and spiritual unity with mythical thinking. Prohibition of violence gave way to a cognitive status that identifies with the prey. This new symbolic consciousness which has emerged during the Upper Paleolithic period has tried to find a balance between controlling the suspense and fear caused by violence directed against the strong and the wild and the strength of the victim. While there were human-animal hybrids at first, emergence of hybrids of multiple animals and humans during the Neolithic period is of vital importance, as this shows the level of cognitive development of the humankind. Because cultural permeability, continuity, and mobility were substantially prevalent in hunter-gathering societies this study focused on two regions especially where the hybrid symbols are intensively seen, the Upper Paleolithic Europe and Neolithic Near East.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    MALATYA DEMİR ÇAĞI ARAŞTIRMALARI 2018
    (2020) Dönmez, Sevgi
    Öz: 2017 yılında başlatılan arkeolojik yüzey araştırmasının devamı niteliğindeki 2018 arkeolojik yüzey araştırması, Malatya İli, Yeşilyurt ve Battalgazi İlçelerinde, jeomorfolojik anlamda farklılık gösteren iki bölgede, Malatya Ovası ve Malatya Dağlarını içine alan saha üzerinde yürütülmüştür. Malatya Ovası’nda yürütülen araştırmalar sırasında kısmen Karakaya Baraj suları altında kalan Alibey Höyük, Tohma Havzası’nda Pınarkolu-Sivri Tepe Mevkii, Kürdonun Bükü Höyük, Avşaroğlu Nekropol Alanı, Sultansuyu Havzası üzerinde Örentepe Höyük ve Tepecik Mevkii’nde Demir Çağı’nın her üç döneminin de temsil edildiği seramik parçaları bulunmuştur. Araştırmanın ikinci bölümünü oluşturan Malatya Dağları yüzey araştırması, deniz seviyesinden yaklaşık 1400-2000 m yükseklikte yer alan ve halen günümüzde yayla kültürleri tarafından kullanılan sahada gerçekleştirilmiştir. Araştırmalar sırasında Erken Demir Çağı ve Orta Demir Çağı’nda yoğun olarak kullanıldığını düşündüğümüz altı arkeolojik alanda savunma yapıları ve seramik parçaları tespit edilmiştir. Beypınar Tepe, Kilise Tepe, Seyituşağı Kale Arkeolojik Alanı, Meydan Kalesi, Cihan Kalesi ve Aşağıköy/Kalebaşı arkeolojik alanları, Demir Çağı’nda Doğu Anadolu Bölgesi’nde sıklıkla kullanılan, doğal sarp kayalık alanların, taş örgü duvarlarla birleştirilmesiyle oluşturulan savunma amaçlı yerleşimlerin birer tipik örneği durumundadır. Malatya Dağları üzerinde, herhangi bir mimari kalıntı gözlemlenemeyen, yayla kültürleri tarafından kutsal kabul edilen Üçgöze/Ziyaret Tepe Mevkii’nde Demir Çağı seramik formunu yansıtan seramik parçası bulunmuştur. Malatya Dağları ve Malatya Ovası üzerinde tespit edilen arkeolojik alanlardaki seramikler, Yukarı ve Aşağı Fırat Havzası, Yukarı Dicle Bölgesi, Kuzeydoğu ve Orta Anadolu, Suriye ve Kuzey Mezopotamya’da yürütülen kazılar ve yüzey araştırmalarından toplanan seramikler ile karşılaştırılmış ve bölgeler arası etkileşimi ortaya koyan önemli sonuçlar elde edilmiştir.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Prehistorik Hafıza: Güney-Batı Asya’da Mekân Kullanımı, Ziyafet ve Depolama
    (2019) Dönmez, Sevgi
    Öz: Küresel ölçekte Son Buzul Çağı’nın sonlarında, Güney-Batı Asya’da yaşanan ani ve aşırı iklim değişiklikleri, doğal çevre ve insan toplulukları üzerinde önemli gelişmelerin yaşanmasına neden olmuştur. Bu ani değişiklikler karşısında doğal çevreye uyum sağlamaya çalışan avcı toplayıcı topluluklar, hayatta kalabilmek için bir takım yaşam stratejileri geliştirmek zorunda kalmışlardır. Nesnel ve simgesel öğeleri ritüellerle harmanlayıp, ortak kolektif bir bilinç etrafında örgütlenen insan toplulukları için mekân seçimi ve kullanımı, soyut ve somut bilgi depolama araçları, toplumsal aidiyet ya da kimlik kazanmada ve bilişsel gelişimin sınırlarını belirlemede kullanılan bilgi aktarım araçları olmuştur. Ortak hafıza mekânları işlevine sahip alanlarda gerçekleştirilen ziyafet ve ziyafet için gerekli besinlerin seçilip işlenmesi, mevsimsel mevcudiyet ve kıtlık durumlarına göre besinlerin depolanması, bitki ve hayvan evcilleştirilmesi yanında, ilk yerleşik hayata geçişin sağlanmasında da önemli rol oynamıştır.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    “TUZAĞA DÜŞMÜŞ BİR KUŞ GİBİ”: AMARNA ÇAĞI’NDA BÖLGESEL ÇATIŞMALAR, PARALI ASKERLER VE VEKÂLET SAVAŞLARI
    (2019) Dönmez, Sevgi
    Öz: M.Ö. 14. yüzyılda Suriye ve Filistin, döneme özgü askeri, siyasi, ekonomik, sosyal ve kültürel dinamikler üzerinden şekillenmiştir. Amarna Çağı olarak adlandırılan dönemde, bölgedeki önemli ticaret merkezleri ve küçük politik yapılar arasındaki çıkar çatışmaları, büyük politik güçlerin bu bölgedeki hâkimiyet alanlarının genişlemesi veya daralmasında önemli ölçüde etkili olmuştur. Suriye ve Filistin Bölgesi’nde yer alan kentlerin askeri anlamda yetersizliği, bölgede bulunan göçebe ve yağmacı grupların hareket alanlarını genişletmiştir. Göçebe ve yağmacı grupların ormanlık ve dağlık alanlarda, coğrafyanın da sunduğu imkânlarla gerçekleştirdikleri küçük gruplar halindeki saldırılar karşısında, bu güçlere karşı etkili bir mücadele verilememiştir. Yağmacı ve göçebe gruplar, bölgede yer alan ve askeri savunma anlamında yetersiz küçük politik merkezler ile bölgede ekonomik ve askeri çıkarları bulunan büyük politik güçler, Mitanni, Hitit ve Mısır tarafından kendi aralarındaki mücadelelerde paralı asker olarak kullanılmışlardır. Bu çalışmada, Amarna Çağı’nda, doğası gereği çok çabuk siyasi kamp değiştiren göçebe ve yağmacı grupların politik anlamda yükselişinde etkili olan vekâlet savaşları, bölgesel çatışmalar ve çıkar ilişkileri tartışılacaktır.

| İnönü Üniversitesi | Kütüphane | Rehber | OAI-PMH |

Bu site Creative Commons Alıntı-Gayri Ticari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile korunmaktadır.


İnönü Üniversitesi, Battalgazi, Malatya, TÜRKİYE
İçerikte herhangi bir hata görürseniz lütfen bize bildirin

DSpace 7.6.1, Powered by İdeal DSpace

DSpace yazılımı telif hakkı © 2002-2025 LYRASIS

  • Çerez Ayarları
  • Gizlilik Politikası
  • Son Kullanıcı Sözleşmesi
  • Geri Bildirim