Yazar "Deliktaş, Hacim" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 3 / 3
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Akustik rinometrik değerlendirme ile normal burun(KBB-Forum, 2004) Miman, Murat Cem; Toplu, Yüksel; Deliktaş, Hacim; Özturan, OrhanÖz: Amaç: Bu çalışma ile tıkanıklık yakınması olmayan normal burunlarda akustik rinometrik değerlerin ortaya konulması amaçlandı. Yöntem ve Gereçler: Burun hastalıkları dışında problemlerle başvuran, subjektif olarak burun tıkanıklığı yakınması olmadığını söyleyen ve anterior rinoskopik muayenesi normal olan, yaşları 17-55 arasında değişen (ortalama 25,34 ± 7,65 yıl) 101 hastanın 202 nazal kavitesi çalışmaya alındı. Olgulara dekonjesyon öncesi ve sonrası standart akustik rinometri uygulandı. Bulgular: Tüm nazal kavitelerden elde edilen verilere göre ortalama ilk en dar kesit alanı (MCA1) 0,47 cm2, ikinci en dar kesit alanı (MCA2) 0,55 cm2, ilk iki cm içerisindeki nazal kavite hacmi (Vol1) 1,54 cm3, iki-beş cm arası nazal kavite hacmi (Vol2) ise 3,38 cm3 olarak saptandı. Dekonjesyonla MCA2 ve Vol2 değerlerinde anlamlı artışlar görüldü. Erkek olgular, vücut kitle indeksinin fazlalılığına bağlı olarak daha büyük MCA1 ve Vol1 değerlerine sahip olarak bulundu. Yaş faktörü verileri etkilemedi. İlaçla dekonjeste edilen nazal kavite hacimleri nazal siklusta dekonjeste kavitelerin hacmine eşit olarak saptandı. Sonuç: Bu çalışmada sunulan normal burunlara ait akustik rinometri verileri, patolojik durumlarda elde edilen verilerin değerlendirilmesinde kullanılabilecek doğru bir referans oluşturabilir. Başlık (İngilizce): Acoustic rhinometric evaluation of the normal nose Öz (İngilizce): Objectives: Since local reference values are of some value, it was aimed to determine the acoustic rhinometric data of the normal noses without nasal obstruction symptoms. Methods and Materials: The study group was consisted of 202 nasal cavities of 101 anterior rhinoscopically normal individuals presented with other than nasal diseases and free of nasal obstruction complaint. The age range was 17 to 55 years (mean 25.34±7.65). The acoustic rhinometric evaluation was performed on both nasal cavities, before and after medical decongestion. Results: The first minimal mean cross-sectional area (MCA1) was found 0.47 cm2; where the second one (MCA2) was 0.55 cm2. The mean volume of the first two cm of the cavity (Vol1) was revealed as 1.54 cm3 and the mean volume between second and fifth cm (Vol2) was 3.38 cm3. Pharmacological decongestion was affected MCA2 and Vol2 positively. Because of the statistically significant high body-mass index, the male subjects were found having higher MCA1 and Vol1 values. The volumes of the nasal cavity after topical decongestion were equal of those physiologically decongested sides of the nose because of the nasal cycle. Conclusion: The acoustic rhinometric data of the normal nose presented in this study could be used as reference in the evaluations of the nasal pathologies.Öğe Normal burunlarda subjektif nazal açıklık hissi ile objektif bulgular arasındaki uyum(2007) Deliktaş, Hacim; Miman, Murat Cem; Özturan, Orhan; Toplu, Yüksel; Akarçay, MustafaÖz: Amaç: Bu çalışma ile hastalar tarafından normal solunum yaptığı ifade edilen burunların akustik rinometri (ARM) ve rinomanometri (RMM) gibi objektif ölçümlerinin hangi sınırlar içerisinde olduğunun ortaya konması, objektif verilerden hangilerinin hastanın kendi nazal açıklığını değerlendirmesi ile daha iyi korelasyon gösterdiğinin saptanması ve nazal direnç ve minimal kesit alanı (MCA) arasındaki ilişkinin ortaya konması amaçlanmıştır. Yöntem ve Gereçler: Subjektif olarak burun tıkanıklığı yakınması olmadığını söyleyen ve anterior rinoskopik muayenesi normal olan toplam 124 olgunun 248 nazal kavitesi çalışmaya alındı. Olgular burunlarında hissettikleri açıklığı “Görsel analog skala (GAS)” üzerinde işaretlediler. Bulgular: GAS ile dekonjesyon öncesi total volüm (tVol) ve ekspiratuar total nazal direnç (tND) arasında korelasyon olmadığı,; inspiratuar tND arasında ise çok zayıf bir korelasyon olduğu saptanmıştır. Dekonjesyon öncesi ve sonrasında tVol ile inspiratuar tND ve ekspiratuar tND arasında anlamlı bir korelasyon saptanmamıştır. Ayrıca hem dekonjesyon öncesi hem de sonrasında MCA1 ve MCA2 ile o kavitelerdeki ND arasında ilişki saptanamamıştır. Sonuç: Objektif değerlendirme yöntemleriyle subjektif burun açıklığı hissi arasında bir korelasyon olmaması nedeniyle burun açıklığı araştırılırken hem ARM, hem de RMM birlikte değerlendirilmelidir.Öğe Normal burunlularda akustik rinometrik ve rinomanometrik bulgular ile nazal valv varyasyonları(İnönü Üniversitesi, 2005) Deliktaş, HacimBu tez ile, normal solunum yaptığı ifade edilen burunların akustik rinometrik ve rinomanometrik değerlerinin ve vizüel analog skorlarının (VAS) ortaya konması, bu değerlerin kendi aralarındaki korelasyonun saptanması ve nazal valvin endoskopik olarak gözlenerek anatomik detaylarının ortaya konması amaçlanmıştır. İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi KBB ABD polikliniğine burun hastalıkları dışında problemlerle başvuran, sübjektif olarak burun tıkanıklığı yakınması olmayan ve anterior rinoskopik muayenesi normal olan, 124 hastanın 248 nazal kavitesi çalışmaya alındı. Olgulardan o anda burunlarında hissettikleri açıklığı Vizüel Analog Skala (VAS) üzerinde işaretlemeleri istendi. Daha sonra olgulara dekonjesyon öncesi ARM, RMM ve rijit nazal endoskopi ile dekonjesyon sonrası ARM ve RMM yapıldı. Nazal endoksopîk bakıda internal nazal valv görüntüleri elde edildi. Olguların ARM verileri ele alındığında dekonjesyon öncesi ile sonrası değerlerin karşılaştırılması sonrası ayrı ayrı sağ ve sol burunlardan elde edilen Vol2 ve MCA2 değerindeki değişiklikler çok anlamlı (p<0,01) bulunurken; diğer verilerde dekonjesyonun anlamlı bir değişikliğe yol açmadığı saptandı (p>0,05). Olguların RMM verileri incelendiğinde ise, dekonjesyon öncesi ile sonrası değerlerin karşılaştırılması ile sağ ve sol burunlar tek tek ele alındığında hem inspiryum hem de ekspiryumda istatistiksel fark saptanamamışken (p>0,05); total dirençlerde hem inspiryumda hem de ekspiryumda direnç azalması belirgin olarak saptanmıştır (p<0,01). VAS ile dekonjesyon öncesi tVol arasında korelasyon olmadığı (p>0,05); VAS ile dekonjesyon öncesi ekspiratuar total ND arasında da korelasyon olmadığı (p>0,05); inspiratuar total ND arasında ise çok zayıf bir korelasyon olduğu (p=0,041, r2=0,1049) saptanmıştır. Dekonjesyon öncesi tVol ile 51 inspiratuar total ND ve ekspiratuar total ND arasında; dekonjesyon sonrası tVol ile inspiratuar total ND ve ekspiratuar total ND arasında anlamlı bir korelasyon saptanmamıştır (p>0,05). Nazal kavitelerin endoskopik nazal valv görüntüleri incelenerek, üst lateral kartilaj ile septumun ilişkisine göre konveks, keskin, konkav, kunt, kıvrımlı ve septal cisimli grupları oluşturulmuştur. ARM bulguları yönünden keskin, konkav, kunt ve septal cisimli nazal valv tiplerinin birbirlerinden farklı olmadığı (p>0,05); RMM bulguları yönünden ise keskin ve septal cisimli nazal valv tiplerinin karşılaştırılmasında septal cisimli nazal kavitelerin hem dekonjesyon öncesi hem de sonrasında inspiryum ve ekspiryum için daha yüksek nazal dirençlere sahip olduğu bulundu (p<0,05). Doğru bir şekilde nazal valv açısı ölçülebilme olasılığı olan keskin, konkav ve konveks nazal valv tiplerinin anatomik açılarının istatistiksel incelemesinde tüm grupların birbirlerinden belirgin olarak farklı açılara sahip oldukları saptanmıştır (p<0,01). Nazal kavitelerde ölçülen nazal valv açıları ile o kavitelerde dekonjesyon öncesi ölçülen ARM verileri arasında anlamlı bir korelasyon saptanmazken (p>0,05); dekonjesyon öncesi inspiryum direnci ile anlamlı ama zayıf (p<0,05, r2=0,1493), ekspiryum direnci ile ise oldukça anlamlı ama yine zayıf bir korelasyon (p=0,012, r2=0,2036) gözlenmiştir. Bu çalışma ışığında literatürde uzunca bir zamandır varlığını sürdüren nazal valvin anatomik olarak ortaya konmuş özelliklerinin tekrar tartışılması gerekmektedir. Bir başka üzerinde durulması gereken konu da normal olgularda saptanan nazal valv tiplerinin yeni sınıflamasıdır.