Yazar "Demir, Özgür" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 4 / 4
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Bond Strength of Metal and Ceramic Brackets on Resin Nanoceramic Material With Different Surface Treatments(2020) Kara, Mehmet; Demir, Özgür; Doğru, MehmetAbstract: Objective: This study aimed to evaluate the effects of different surface conditoning methods on surface texture and shear bond strength (SBS) of brackets bonded to resin nanoceramic material. Methods: Ceramic specimens were divided into two groups as metal brackets and ceramic brackets. In each group, the following five subgroups were conditoned with orthophosphoric acid (OPA), hydrofluoric acid (HFA), silica coating with Cojet, Nd: Yag laser, and Femtosecond (Fs) laser. Extra samples were used for scanning electron microscopy and 3D profilometer evaluation. Results: All surface conditioning methods caused optimum or higher SBS. Metal brackets had higher SBS than porcelain brackets, but this difference reached statistical significance only in Fs laser group. OPA caused surface modification comparable to HFA because of polymer content of resin nanoceramic. Although Fs laser and Cojet conditioning caused optimum or higher SBS, surface damage of these methods to the resin nanoceramic specimens clearly seen on 3D profilometer. Conclusion: HFA and Nd: Yag laser are effective surface conditioning methods for resin nanoceramics. OPA combined with silane application caused optimum SBS and can be used as an alternative to HFA. Surface texture changes should be considered to determine surface damage while deciding the optimum surface conditioning method for ceramics other than SBS.Öğe Plevral efüzyonun elektrokardiyografi (EKG) üzerine etkileri(Solunum Hastalıkları, 2002) Günen, Hakan; Kızkın, Özkan; Demir, Özgür; Akdemir, Osman; Türker, GamzeÖz: Bu çalışma ile daha önce hiçbir klinik çalışmada araştırılmamış olan, plevral efüzyonun elektrokardiyografi (EKG) üzerine olan etkilerini değerlendirmeyi amaçladık. Tüberküloz plörezili 39 ardışık hasta çalışmaya dahil edildi. Hastalarda EKG'lerini değiştirecek diğer bir kalp ve solunum yolu hastalığı mevcut değildi. Karşılaştırma amacı ile hastaların EKG'leri tüberküloz tedavilerinden önce ve plevral efüzyonun tamamen kaybolmasından sonra çekildi. Tedavi sonrası çekilen EKG'lerin hepsi tamamen normaldi ve plevral efüzyonun EKG üzerine etkilerine karar vermede referans noktası olarak alındı. Sağ (n= 21) ve sol (n= 18) taraflı plevral efüzyonların EKG'leri ayrı ayrı değerlendirildi. Kalbin ritmi, aksı, P, Q, R, S, T dalgalarının ve P-R, Q-T intervalleri ve S-T segmentinin süreleri (saniye olarak) ve dalga boyları (mm olarak) karşılaştırıldı. Sağ taraflı plevral efüzyon grubunda, V5 ve V6'da artmış R amplitüdleri, DI, aVL ve V4'te artmış S derinlikleri ve DIII, aVR, aVF ve V1'de azalmış S derinlikleri istatistiki olarak anlamlı bulundu (p< 0.05). Sol taraflı plevral efüzyonlu hastalarda ise, artmış nabız sayısı (84.2 ± 14.5 bpm'ye 77.6 ± 12.4 bpm), DI ve V1'de artmış R amplitüdleri, Dlll, aVF, V5 ve V6'da azalmış R amplitüdleri, V1'de artmış S derinliği ve DI, aVL ve V3-6'da azalmış S derinlikleri istatistiki olarak anlamlı bulundu (p< 0.05). Bu çalışma plevral efüzyonun EKG üzerinde bazı kaçınılmaz değişikliklere yol açtığını göstermektedir. İstatistiksel olarak anlamlı olmalarına rağmen meydana gelen değişimler normal sınırlar dahilinde gerçekleşmiştir. Biz eğer plevral efüzyon varsa bunun EKG'yi değiştirme potansiyelinin daima gözönünde bulundurulması gerektiğini ve normal insanlarda olmasa bile, bu durumun kardiyopulmoner hastalığı olan veya sınırda EKG'si olan hastalarda önemli olabileceğini düşünüyoruz.Öğe Posttraumatic delayed tension pneumocephalus: Case report(2005) Kıymaz, Nejmi; Demir, Özgür; Yılmaz, NebiAbstract:Amaç: Tansiyon pnömosefali ani intrakranial basınç artışına neden olduğu için acil müdahale gerektiren bir patolojidir. Bu çalışmada, posttravmatik geç dönemde oluşan ve hastanın hayatını tehdit eden bir tansiyon pnömosefali olgusunun sunulması amaçlandı. Olgu: Trafik kazası nedeniyle acil polikliniğimize başvuran, giriş nörolojik muayenesi normal fakat şiddetli baş ağrısı olan 63 yaşında bir erkek hastaya yapılan BBT'de frontal sinüs fraktürü, frontal kontüzyonel kanama ve minimal pnömosefali tespit edildi. Kliniğe yatırılıp takip edilen hastanın 11. gün şuur düzeyinde gerileme olması nedeniyle yapılan BBT'de, subdural, intraventriküler ve intraparankimal basınçlı hava tespit edildi.Hava beyin dokusuna arka fossa dahil tüm intrakraniyal alanda ileri derecede bası yapıyordu. Hasta acil olarak ameliyat edilerek basınçlı hava boşaltıldı. Postoperatif hastanın şuur düzeyi açıldı. Sonuç: Tansiyon pnömosefali, genellikle erken dönem oluşmakla beraber, posttravmatik geç dönemlerde de ortaya çıkabilir. Bu nedenle basit pnömosefali bulunan hastaların uzun dönem yakın takipleri faydalıdır.Öğe Posttravmatik Gecikmiş Tansiyon Pnömosefali: Olgu Sunumu(İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 2005) Kıymaz, Nejmi; Demir, Özgür; Yılmaz, NebiTansiyon pnömosefali ani intrakranial basınç artışına neden olduğu için acil müdahale gerektiren bir patolojidir. Bu çalışmada, posttravmatik geç dönemde oluşan ve hastanın hayatını tehdit eden bir tansiyon pnömosefali olgusunun sunulması amaçlandı. Olgu: Trafik kazası nedeniyle acil polikliniğimize başvuran, giriş nörolojik muayenesi normal fakat şiddetli baş ağrısı olan 63 yaşında bir erkek hastaya yapılan BBT’de frontal sinüs fraktürü, frontal kontüzyonel kanama ve minimal pnömosefali tespit edildi. Kliniğe yatırılıp takip edilen hastanın 11. gün şuur düzeyinde gerileme olması nedeniyle yapılan BBT’de, subdural, intraventriküler ve intraparankimal basınçlı hava tespit edildi.Hava beyin dokusuna arka fossa dahil tüm intrakraniyal alanda ileri derecede bası yapıyordu. Hasta acil olarak ameliyat edilerek basınçlı hava boşaltıldı. Postoperatif hastanın şuur düzeyi açıldı. Sonuç: Tansiyon pnömosefali, genellikle erken dönem oluşmakla beraber, posttravmatik geç dönemlerde de ortaya çıkabilir. Bu nedenle basit pnömosefali bulunan hastaların uzun dönem yakın takipleri faydalıdır.