Yazar "Demirdağ, Hatice Gamze" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 11 / 11
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Darier hastalığında fatal herpes simpleks virüs enfeksiyonu(İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 2015) Altunışık, Nihal; Saraç, Gülbahar; Demirdağ, Hatice Gamze; Şenol, MustafaDarier disease is an autosomal dominant disorder characterized by small, hyperkeratotic papules localised on the trunk especially in the seborrheic regions. Vegetation and infections in the intertriginous areas are common in this disease while treatment is not usually satisfying. While the urea or lactic acid containing moisturizers, topical steroids, and topical retinoids are used in mild cases, systemic retinoids are preferred in severe cases. Kaposi varicelliform eruption caused by herpes simplex virus is rare but a well-defined complication. Clinical findings of this viral infection, which are usually uncommon, may delay diagnosis and treatment. Here, we report the case of a patient with Darier’s disease treated with corticosteroids who later developed fatal herpes simplex virus infection despite the aciclovir therapy.Öğe Diyabetes mellituslu hastalarda demodex yoğunluğuna sebum konfigürasyonunun etkisi(İnönü Üniversitesi, 2012) Demirdağ, Hatice GamzeDemodex spp. yaşla birlikte sıklığı artan, insanlarda pilosebase ünitede yaşayan ektoparazitlerdir. Konağın sebumu ile beslenirler. Demodex spp. akarları, konağın bağışıklık durumuna göre kommensalistik, mutualistik veya parazitik etki gösterebilir. Demodex spp. akarlarının sebep olduğu deri hastalıklarına demodikozis veya demodisidozis adı verilir. Diyabetes mellitus toplumda giderek sıklığı artan, çeşitli tipleri bulunan bir metabolizma bozukluğudur. Diyabetes mellitusta enfeksiyonlar başta olmak üzere deri belirtileri sık görülmektedir. Bağışıklık sistem bozukluklarına da rastlanmaktadır. Deri, insan vücudunda önemli rolleri bulunan geniş bir organdır. Sebum salgısı, nem düzeyi ve asit manto yapısı ile koruyucu bariyer oluşturmaktadır. Bu çalışmada DM hastalarında Demodex spp. yoğunluğunu ve buna etkisi olabilecek deri sebum, nem, pH düzeyleri ve sebum konfigürasyonunu araştırmayı amaçladık. Gereç ve yöntem: Çalışmaya DM tanılı 48 hasta, birinci kontrol grubuna DM tanısı olmayan Demodex spp./cm2 ?5 olan demodikozis tanısı almış 45 olgu ile ikinci kontrol grubuna DM ve demodikozis tanıları olmayan sağlıklı 40 birey alındı. Diyabetes mellitus grubu Demodex spp./cm2 yoğunluğuna göre Demodex spp.?5 ve Demodex spp.<5 olmak üzere 2 gruba ayrıldı. Tüm grupların yaş, cinsiyet, ek hastalık varlığı, sigara içimi, alkol kullanımı, diyabetin süresi ve tipi sorgulandı. Bel çevresi, vücut yağ yüzdesi, AKŞ, TG, TK, HDL-K, LDL-K, VLDL-K, HbA1c ve C-peptid düzeyleri kaydedildi. Tüm hasta ve kontrol gruplarında deri sebum, nem ve pH düzeyleri ölçüldü. Demodex spp. yoğunlukları SDYB ile belirlendi. Alın bölgelerinin sebum örnekleri alınıp, bu örneklere HPTLC metodu ve ardından çıkan plakalara dansitometrik analiz uygulandı. Bulgular: Diyabetes mellitus hastalarının %29'unda Demodex spp. saptandı. Demodex spp.'nin yanak bölgesine daha fazla yerleştiği görüldü. Tüm gruplarda derinin sebum ve nem değerleri düşük bulundu ve gruplar arasında istatistiksel olarak farklılık yoktu (p>0.05). Demodikozis grubunda pH değerleri yanaklarda daha yüksek saptandı, sonuç istatistiksel olarak anlamlıydı (p<0.05). Sebum konfigürasyonu sonucunda, kolesterol esteri demodikozis grubunda istatistiksel olarak anlamlı yüksek bulundu (p<0.05). Sonuç: Çalışmamızda Demodex spp.'nin yanaklara daha fazla yerleştiğini ve daha alkali bir ortamda yaşadığını saptadık. Diyabetes mellitusta Demodex spp.'nin yoğunluğunu, literatürde karşılaştırdığımız çoğu çalışmaya oranla artmış olarak bulduk. Ancak bu konuda daha geniş hasta serileri ile yapılacak çalışmalara ihtiyaç olduğunu düşünmekteyiz. Sebum konfigürasyonunda demodikozis grubunda kolesterol esterinin miktarı arttığından, Demodex spp.'nin sebumda besin olarak kolesterol esterini daha fazla tükettiğini veya kolesterol esterinin Demodex spp.'nin sayısının artmasında uygun bir vasat teşkil ettiğini düşünmekteyiz.Öğe Fatal Herpes Simplex Virus Infection in Darier's Disease(2015) Şenol, Mustafa; Saraç, Gülbahar; Demirdağ, Hatice Gamze; Altunışık, NihalDarier Hastalığı, otozomal dominant kalıtımla geçen, klinik olarak gövdede ve özellikle seboreik alanlarda lokalize, küçük, hiperkeratotik papüllerle karakterize bir hastalıktır. Hastalıkta intertriginöz alanlarda vejetasyon ve infeksiyonlar sıktır. Tedavisi genellikle tatmin edici değildir. Hafif olgularda üre veya laktik asit içeren nemlendiriciler, topikal steroidler, topikal retinoidler kullanılırken, şiddetli olgularda sistemik retinoidler tercih edilir. Herpes simpleks virüsünün neden olduğu Kaposinin variselliform erüpsiyonu hastalığın nadir görülen fakat iyi tanımlanmış bir komplikasyonudur. Bu viral enfeksiyonun alışılmışın dışındaki klinik bulguları, sıklıkla tanıda ve tedavinin verilmesinde gecikmelere neden olabilir. Burada kortikosteroid tedavisi alan bir Darier hastasında takipleri esnasında gelişen ve asiklovir tedavisine rağmen fatal seyreden, herpes simpleks virüs enfeksiyonu sunulmaktadır.Öğe Kronik Ürtikerin Periodontal Bulgularla İlişkisi(İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 2011) Demirdağ, Hatice Gamze; Karıncaoğlu, Yelda; Çaylı, Seden; Yoloğlu, SaimChronic urticaria (CU) is a common, vascular skin reaction that is characterized with erythema and edema in skin and mucosa. Etiology is exactly unknown. Various local infections such as sinusitis, Helicobacter pylori (HP) infections and dental infections may be responsible in etiology of CU. However, the relationship between the periodontal findings and urticaria was not investigated sufficiently until now. In this study, we aimed to evaluate the frequency of periodontal findings in CU patients compared with healty controls and periodontal findings of CU patients with positive autologous serum skin test (ASST) and those with negative ASST. Forty-eight CU patients and 58 healty subjects with similar age and gender were included in the study. The periodontal status of all subjects was evaluated according to the CPITN (Community Periodontal Index of Treatment Needs). The mean CPITN values were 1.5±1.0 in patients with CU and 1.37±1.0 in healty controls. No statistically significant difference was observed among the groups (p>0.05). In addition, we found no statistically significant difference between the patients with positive ASST and those with negative ASST (p>0.05). Result: Periodontal findings are not considered as a risk factor for CU however further studies with larger groups are needed to compare the periodontal status.Öğe Lenfanjioma Sirkumskriptumlu Bir Olgu Sunumu(İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 2011) Demirdağ, Hatice Gamze; Özcan, HamdiLenfanjioma sirkumskriptum (LS), deri ve subkutan dokuları etkileyen nadir bir vasküler malformasyondur. Genellikle renksiz sıvı, bazen kan ile dolu, ince duvarlı vezikül kümeleri ile karakterizedir. Lezyonlar kurbağa yumurtasını andıran görünüme sahiptir. Hastalık klasik ve lokalize olarak ayrılırken, primer veya sekonder olarak gelişebilir. Tedavide; cerrahi eksizyon, insizyon ve drenaj, sklerozan ajanların enjeksiyonu, elektrokoter, kriyoterapi, CO2 lazer ve radyoterapi uygulanır. Burada LS tanısı almış on dört yaşında kız hasta, hastalığın nadir görülmesi sebebiyle sunuldu.Öğe Maksiller dermatomu tutan bir ramsay-hunt sendromu olgusu(İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 2014) Saraç, Gülbahar; Şenol, Mustafa; Demirdağ, Hatice Gamze; Altunışık, NihalHerpes zoster (HZ) varisella enfeksiyonu sonrası arka kök gangliyonlarına yerleşen varisella zoster virüsünün (VZV) reaktivasyonu sonucu, latent kaldığı gangliyonun innerve ettiği dermatom bölgesinde veziküler lezyonlarla ortaya çıkar. Sıklıkla yaşamın ilerleyen dönemlerinde görülür. Zonada en sık tutulum torasik dermatomda olmaktadır. Kraniyal sinir tutulumu ise en sık olarak trigeminal sinirde olup, oftalmik dalın etkilenmesi (oftalmik zona), maksiller ve mandibuler dal tutulumuna göre yaklaşık yirmi kat daha sıktır. Ramsay-Hunt sendromu, varisella zoster virüsünün reaktivasyonuyla ortaya çıkan bir kraniyal polinöropatidir. Herpes zoster enfeksiyonları içerisindeki sıklığı %1 olarak tanımlanmıştır. Maksiller dal tutulumunun nadir olması ve beraberinde Ramsay-Hunt sendromu bulunması yönüyle enteresan bulunan hastanın sunulması uygun görülmüştür.Öğe Maksiller Dermatomu Tutan Bir Ramsay-Hunt Sendromu Olgusu(İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 2014) Saraç, Gülbahar; Şenol, Mustafa; Demirdağ, Hatice Gamze; Altunışık, NihalHerpes zoster (HZ) varisella enfeksiyonu sonrası arka kök gangliyonlarına yerleşen varisella zoster virüsünün (VZV) reaktivasyonu sonucu, latent kaldığı gangliyonun innerve ettiği dermatom bölgesinde veziküler lezyonlarla ortaya çıkar. Sıklıkla yaşamın ilerleyen dönemlerinde görülür. Zonada en sık tutulum torasik dermatomda olmaktadır. Kraniyal sinir tutulumu ise en sık olarak trigeminal sinirde olup, oftalmik dalın etkilenmesi (oftalmik zona), maksiller ve mandibuler dal tutulumuna göre yaklaşık yirmi kat daha sıktır. Ramsay-Hunt sendromu, varisella zoster virüsünün reaktivasyonuyla ortaya çıkan bir kraniyal polinöropatidir. Herpes zoster enfeksiyonları içerisindeki sıklığı %1 olarak tanımlanmıştır. Maksiller dal tutulumunun nadir olması ve beraberinde Ramsay-Hunt sendromu bulunması yönüyle enteresan bulunan hastanın sunulması uygun görülmüştür.Öğe Mucocele formation after wisdom teeth removal: A case report(2014) Saraç, Gülbahar; Altunışık, Nihal; Demirdağ, Hatice Gamze; Şener, SerpilAbstract: Mukoseller, ağız içinde sık görülen, farklı boyutlarda olabilen müsin dolu küçük keseciklerdir. Genellikle travma sonrası meydana gelmektedir. Çoğunlukla genç erişkinlerde ve çocuklarda görülür. Mukosellerin büyük bir kısmı minör tükürük bezlerinden kaynaklanır. İyi huylu olmalarına rağmen, kemik erozyonuna yol açarak komşu dokularda basıya neden olabilirler. Yirmi dokuz yaşında bayan hasta, polikliniğimize ağız içinde sağ arka tarafta yaklaşık bir yıldır olan şişlik ve hafif ağrı şikayeti ile başvurdu. İki yıl önce aynı lokalizasyondan yirmi yaş gömülü diş operasyonu geçirdiğini belirtti. Hastanın öyküsü ve lezyonun klinik görünümü nedeniyle mukosel tanısı konuldu. Literatürde şuan ki bilgimize göre yirmi yaş dişi çekimi sonrası bildirilen mukosel olgusu olmaması nedeniyle sunulması uygun görülmüştür. Anahtar Kelime: Mukosel; Yirmi Yaş Dişi Cerrahisi; Oral Kavite.Öğe Ramsay-hunt syndrome with maxillary dermatome involvement: A case report(Turgut Özal Tıp Merkezi Dergisi, 2014) Saraç, Gülbahar; Şenol, Mustafa; Demirdağ, Hatice Gamze; Altunışık, NihalÖz: Herpes zoster (HZ) varisella enfeksiyonu sonrası arka kök gangliyonlarına yerleşen varisella zoster virüsünün (VZV) reaktivasyonu sonucu, latent kaldığı gangliyonun innerve ettiği dermatom bölgesinde veziküler lezyonlarla ortaya çıkar. Sıklıkla yaşamın ilerleyen dönemlerinde görülür. Zonada en sık tutulum torasik dermatomda olmaktadır. Kraniyal sinir tutulumu ise en sık olarak trigeminal sinirde olup, oftalmik dalın etkilenmesi (oftalmik zona), maksiller ve mandibuler dal tutulumuna göre yaklaşık yirmi kat daha sıktır. Ramsay-Hunt sendromu, varisella zoster virüsünün reaktivasyonuyla ortaya çıkan bir kraniyal polinöropatidir. Herpes zoster enfeksiyonları içerisindeki sıklığı %1 olarak tanımlanmıştır. Maksiller dal tutulumunun nadir olması ve beraberinde Ramsay-Hunt sendromu bulunması yönüyle enteresan bulunanÖğe Yirmi Yaş Dişi Çekimi Sonrası Oluşan Bir Mukosel Olgusu(İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 2014) Saraç, Gülbahar; Altunışık, Nihal; Demirdağ, Hatice Gamze; Şener, SerpilMukoseller, ağız içinde sık görülen, farklı boyutlarda olabilen müsin dolu küçük keseciklerdir. Genellikle travma sonrası meydana gelmektedir. Çoğunlukla genç erişkinlerde ve çocuklarda görülür. Mukosellerin büyük bir kısmı minör tükürük bezlerinden kaynaklanır. İyi huylu olmalarına rağmen, kemik erozyonuna yol açarak komşu dokularda basıya neden olabilirler. Yirmi dokuz yaşında bayan hasta, polikliniğimize ağız içinde sağ arka tarafta yaklaşık bir yıldır olan şişlik ve hafif ağrı şikayeti ile başvurdu. İki yıl önce aynı lokalizasyondan yirmi yaş gömülü diş operasyonu geçirdiğini belirtti. Hastanın öyküsü ve lezyonun klinik görünümü nedeniyle mukosel tanısı konuldu. Literatürde şuan ki bilgimize göre yirmi yaş dişi çekimi sonrası bildirilen mukosel olgusu olmaması nedeniyle sunulması uygun görülmüştür.Öğe Yirmi yaş dişi çekimi sonrası oluşan bir mukosel olgusu(İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 2014) Altunışık, Nihal; Demirdağ, Hatice Gamze; Şener, Serpil; Saraç, GülbaharMukoseller, ağız içinde sık görülen, farklı boyutlarda olabilen müsin dolu küçük keseciklerdir. Genellikle travma sonrası meydana gelmektedir. Çoğunlukla genç erişkinlerde ve çocuklarda görülür. Mukosellerin büyük bir kısmı minör tükürük bezlerinden kaynaklanır. İyi huylu olmalarına rağmen, kemik erozyonuna yol açarak komşu dokularda basıya neden olabilirler. Yirmi dokuz yaşında bayan hasta, polikliniğimize ağız içinde sağ arka tarafta yaklaşık bir yıldır olan şişlik ve hafif ağrı şikayeti ile başvurdu. İki yıl önce aynı lokalizasyondan yirmi yaş gömülü diş operasyonu geçirdiğini belirtti. Hastanın öyküsü ve lezyonun klinik görünümü nedeniyle mukosel tanısı konuldu. Literatürde şuan ki bilgimize göre yirmi yaş dişi çekimi sonrası bildirilen mukosel olgusu olmaması nedeniyle sunulması uygun görülmüştür.