Arşiv logosu
  • Türkçe
  • English
  • Giriş
    Yeni kullanıcı mısınız? Kayıt için tıklayın. Şifrenizi mi unuttunuz?
Arşiv logosu
  • Koleksiyonlar
  • Sistem İçeriği
  • Analiz
  • Talep/Soru
  • Türkçe
  • English
  • Giriş
    Yeni kullanıcı mısınız? Kayıt için tıklayın. Şifrenizi mi unuttunuz?
  1. Ana Sayfa
  2. Yazara Göre Listele

Yazar "Doğan, Mustafa" seçeneğine göre listele

Listeleniyor 1 - 6 / 6
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    A case of sudden death due to lighter refill gas ınhalation
    (Turgut Özal Tıp Merkezi Dergisi, 2016) Petekkaya, Semih; Ayaz, Nusret; Doğan, Mustafa; Oruç, Mücahit; Öner, Bedirhan Sezer; Göktürk, Cihan; Çelebi, Ahmet; Budak, Adalet Eda; Soylu, Özcan; Celbiş, Osman
    Abstract A component of lighters refill tubes, butane is a colourless and flammable substance with gasoline-like or natural gas odour. The abuse of easily accessible lighter gas butane is increasing among children and adolescants and this abuse causes euphoric effects. Inhalants are the most commonly used drug after alcohol and tobacco among adolescents. In the literature, it is reported that butane inhalation directly affects central nervous system, respiratory and cardiovasculer systems. To prevent this increasing trend, we believe that society, especially youth, should be educated through precautionary educational activities, sales of lighter refill tubes should be monitored and be made agerestricted, and lighter refill tubes should have warning signs that everyone would understand and attract attention. We present a case of the sudden death of a seventeen-year-old male due to inhaling butane containing lighter refill gas with friends along with the autopsy findings and the results of toxicology and histopathology investigations. Keywords: Butane; Lighter Refill Gas; Sudden Death; Autopsy.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Gastrointestinal yoldan cıva alımı ve kan düzeyi ölçüm metodunun önemi: olgu sunumu
    (2016) Oruc, Mucahit; Doğan, Mustafa; Celbiş, Osman; Özdemir, Bora
    Öz: Cıva doğada oda sıcaklığında sıvı halde bulunan tek metal elementidir. Doğal dağılımla sürekli serbest hale geçtiği için tüm canlılarda iz halinde bulunur. Cıva maruziyeti solunum yolu, gastrointestinal emilim ve deri teması yoluyla oluşabilir. Kişilerin çalışma sektörlerine ve yaşadıkları ortam koşullarına göre zehirlenme şekilleri görülür. Cıva maruziyeti, kaşıntılı döküntüler ve yanma hissi gibi dermatolojik etkiler; aritmi, hipertansiyon gibi kardiyolojik etkileri ve konvülziyondan kişilik değişikliklerine kadar değişen nöropsikiyatrik bulgular gösterebilir. Cıva maruziyeti günümüzde çocuk yaş grubunda görülebilmektedir. Çocuklar cıvaya genellikle kaza sonucu maruz kalırlar. Yapılan takip ve tedavi açısından analiz yöntemleri, çoğu toksik maddelerde olduğu gibi önem arz etmektedir. Bu analizlerin yapılması ve tedavi hakkında karar verecek olan doktora iletilmesi esnasında belirli aksaklıklar oluşabilir. Toksikolojik analizlerin bütün hastanelerde yapılması zor gibi görülmektedir. Bu gibi vakaların gerekli analizlerinin yapıldığı bölge hastanelerinde akredite edilmiş laboratuvarların sağlanmasının tıbbi bir gereklilik olduğu ve bu tür vakalarında zaman kaybetmeksizin belirlenen merkezlere sevkinin sağlanması gerektiği kanaatindeyiz.
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    A girl diagnosed with familial hypocalciuric hypercalcemia with heterozygous p.Cys575Tyr variation in the CaSR gene
    (2022) Dündar, İsmail; Çamtosun, Emine; Doğan, Mustafa; Kayaş, Leman; Çiftçi, Nurdan; Akıncı, Ayşehan
    Familial hypocalciuric hypercalcemia (FHH) is a benign disease associated with heterozygous inactivating mutations in the calcium-sensing receptor (CaSR) gene. This article presents a girl with heterozygous p.Cys575Tyr variation in the CaSR gene. The serum calcium level of a 9.2-year-old girl was 12.4mg/dl in incidental laboratory analysis. On the same occasion, the serum parathyroid hormone (PTH) level was 45 pg/ml, 25(OH) vitamin D level 24.2ng/ml, 1.25 dihydroxy vitamin D level 22pg/ml, and urinary Ca/creatinine ratio <0.01. The ultrasonographic evaluation of the urinary system was unremarkable. The clinical and laboratory findings pointed towards FHD. A heterozygous p.Cys575Tyr (c.1724G>A) variation was detected in the patient's CaSR gene, which was reported before, but no clinical manifestations were specified. In children with asymptomatic hypercalcemia, the diagnosis of FHH should be considered if the PTH level is normal or high and the urinary calcium is low.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Incest Relationship between a Sister and Mentally Retarded Brother which Resulted in Pregnancy and Birth: A Case Report
    (2016) Doğan, Mustafa; Oruç, Mücahit; Celbiş, Osman; Özdemir, Bora; Petekkaya, Semih
    Abstract: Incest is an illegal sexual relationship which is encountered in all societies and more often seen in childhood with psychologically destructive effects. Most cases of incest remain hidden when there is no tangible evidence such as a witness or a subsequent pregnancy or become more chronic until the child reaches a mental level where they can understand the wrongness of the event. The study presented between an anatomically virgin girl who experienced sexual relations resulting pregnancy and birth, with her older brother who didn't have adequate sexual relationship information and thought he was playing games, re-enacting what seen on films and television. The girl 12 year-old at the time of incest, didn't realize that she was pregnant so the pregnancy couldn't be terminated and she gave birth to a baby. Applied tests, the accused brother were determined with mild mental retardation, but he had been educated to high school level. The girl was determined to have developed a severe mental disorder because of the event. In this case of incest which resulted in a birth, the girl was found to be victim, the sister and the infant's mother and the boy with mental retardation was the perpetrator. Our aim was to draw attention to destructive effects within the family of incest. In addition, incest cases are rarely seen, it should be pointed out that besides the girl as victim, the mentally-retarded brother and the newborn infant were also victims.
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    Karbondioksit ve Karbonmonoksite Maruz Bırakılan Sıçanlarda Biyokimyasal ve Moleküler Genetik Parametrelerin Değişimi
    (2016) Celbiş, Osman; Çifçi, Osman; Doğan, Mustafa; Oruç, Mucahit
    Karbondioksit ve Karbonmonoksite Maruz Bırakılan Sıçanlarda Biyokimyasal ve Moleküler Genetik Parametrelerin Değişimi Karbonmonoksit (CO) zehirlenmesi beyin, kalp, böbrek, iskelet kası, deri, periferal sinir gibi hemen hemen bütün organları etkiler. Ülkemiz dâhil gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde, özellikle kış aylarında, karbonmonoksit zehirlenmelerine bağlı ölümler sıkça görüldüğü bildirilmektedir. Klinik olarak tanı ve tedavi takibinde karboksihemoglobin (CO-Hb) düzeyi kullanılmakla birlikte, oluşan toksisite durumunun her insanda farklılık göstermesi ve ağırlık derecesinin her zaman için COHb düzeyi ile kolere olmaması nedeniyle farklı mekanizmaların da toksisitede yer aldığı düşünülmektedir. Bu durumun açıklanması için yapılan çalışmalarda nöro-endokrin dokularda nöroprotektif rolü olduğu yönünde çalışmalar yapılan ve nöroglobin olarak isimlendirilen, nöronal dokuya özgü bir globin türevi 2000?li yılların başında tanımlanmıştır. Beyinde hasar nedniyle oluşan durumlarda, arsenik gibi nörotoksik ajanlara bağlı oluşan durumlarda nöroglobin sentezi ile ilgili çalışmalar yapılmıştır. Ancak; nöroglobin ile ilgili çalışmalarda oluşan hipoksik durumların nedenleri arasındaki farklılık olup olmadığı, Karbonmonoksit veya karbondioksite maruziyet neticesinde oluşabilecek durumların ve kann biyokimyasındaki değişikliğin sentez üzerinde etkisi hususunda literatür bilgisine rastlanmamıştır. Konu bu açıdan özgün bir değer taşımaktadır. Çalışmada ağırlıkları 300 gr (±50 gr) olan 36 adet Wistar-Albino cinsi erkek sıçan kullanıldı. Sıçanlar eşit olarak 3 gruba (n=12) ayrıldı. Hazırlanmış ve kontrolleri tamamlanmış deney ortamında; bir gruba 15 dk süreli CO2, diğer ruba 15 dk süreyle CO gazları verildi. Deney sonunda gruplardan kan gazı tetkiki, nöroglobin mRNA tetkiki ve oksidan/antioksidan kimyasal parametrelerin tetkiki açısından kan ve beyin dokulaı usuüne uygun olarak alındı. Çalışmada çıkan sonuçların karşılaştırılmsında CO ve CO2? ye maruz kalan gruplarda nöroglobin mRNA seviyesinde, kan ve beyin dokuya ait kimyasal parametrelerde ve kan gazı parametrelerinde değişimler olduğu görüldü. Çalışmamızın Adli Tıp Biliminde genotoksisite ve adli toksikoloji açısından yapılacak olan daha kapsamlı çalışmalara ışık tutacak ve literatüre farklı bir bakış açısı katacak bir çalışma olduğu kanaatindeyiz.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Karbondioksit ve karbonmonoksite maruz bırakılan sıçanlarda biyokimyasal ve moleküler genetik parametrelerin değişimi
    (İnönü Üniversitesi, 2015) Doğan, Mustafa
    Toksikolojik analizlerin objektif kriterler sağlayarak, herhangi bir kuşkuya yer vermeden sonuçlanması analizlerin adli olayların aydınlatımasındaki önemini göstermektedir. Örneğin; otopsi esnasında soğuğa bağlı gelişen bir ölü lekesinin karbonmonoksit zehirlenmesinde de benzer şekilde görülebileceği Adli Tıp pratiğinde karşılaşılan bir durumdur. Aynı zaman da açık bir alanda yanan bir cesetten bakılan kanda karboksihemoglobin (COHb) seviyesinin ölümcül sınırlar içerisinde olmaması tanı ve ayırıcı tanılarda problemlere yol açabilmektedir. Gelişen analiz yöntemi ve bu yöntemlerin uygulandığı cihazları adli toksikoloji alanında kullanmak daha az metaryal ile daha net sonuçlar vermek Adli Toksikoloji ve Adli Tıbbın teknoloji ile birlikte ilerlemesine katkıda bulunacaktır. Biyokimyasal ve Genetik Toksikolojinin gelişimi ile ölçümü yapılabilen genotoksisite reaksiyonları, Adli Toksikolojinin sağlayacağı interdisipliner yaklaşımlarla Adli Tıbbın gelişimi ve kriminal olayların daha etkin bir şekilde aydınlatılmasına katkıda bulunacaktır. Karbonmonoksitin neden olduğu asfiksilerde, karboksihemoglobin (CO-Hb) düzeyi kullanılmakla birlikte, oluşan toksisite durumunun her insanda farklılık göstermesi ve ağırlık derecesinin her zaman için COHb düzeyi ile korale olmaması nedeniyle farklı mekanizmaların da toksisitede yer aldığı düşünülmektedir. Bu durumun açıklanması için karboksihemoglobinden daha spesipik belirteçler bulmaya yönelik çalışmalar gün geçtikçe artmaktadır. Asfiksi olgularının ayrımında klasik bilgi olarak globin türevi olan hemoglobin ve miyoglobin üzerinden teoriler öne sürülmektedir. Neuroglobin (Nöroglobin) ise globin türevleri içerisinde bulunan yeni tanımlanmış bir monomerik globin türevidir. Nöro-endokrin dokularda nöroprotektif rolü olduğu yönünde çalışmalar yapılan ve nöroglobin, 2000'li yılların başında tanımlanmıştır. Nöroglobinin; hemoglobin ve myoglobin gibi hem- türevi içeren, insan ve omurgalılarda bulunan solunumsal bir protein olduğu belirtilmektedir. Çalışmalarda Merkezi sinir sisteminde (MSS) ve Çevresel Sinir Sistemi (ÇSS) en yüksek ifade düzeyine sahip olduğu, retinada yüksek olmakla birlikte esas olarak beyinde sentezlendiği bildirilmiştir. Adenohipofiz, böbrek üstü bezi, testisler gibi endokrin dokularda sentezlendiği yönünde görüşler mevcuttur. Beyinde hasar nedeniyle oluşan durumlarda, arsenik gibi nörotoksik ajanlara bağlı oluşan durumlarda nöroglobin sentezi ile ilgili çalışmalar yapılmıştır. Bu araştırmada karbondioksit ve karbonmonoksite maruz kalan ratların beyin ve kan dokusunda biyokimyasal parametrelerin değişimi, beyin dokusunda nöroglobin gen ifade seviyeleri ve histopatolojik olarak beyin dokusundaki değişimlerin belirlenmesi amaçlandı. Nöroglobin sentezinin karbonmonoksitin etkisi ile karbondioksitin etkisinden farklı miktarda oluşacağı hipotezi kuruldu. Yapılan çalışmadan çıkan sonuçlara göre; sıçanlardan alınan kan gazlarında maruz kontrol grubuna göre karbondioksit grubunda pCO2, karbonmonoksit grubunda pHCO yüksekliği kontrol grubuna göre yüksek bulunmuştur. pH ve HCO3 değerleri arasındaki farklılığa bağlı oksidan streste artış olduğu düşünülmüştür. Histopatolojik analizlere bakıldığında, karbonmonoksit grubunda olan nöronal hasarın karbonmonoksit grubuna göre daha ciddi seviyelerde olduğu anlaşılmaktadır. Karbonmonksit ve karbondioksidin oluşturduğu asfiksi mekanizmalarının farklılığı bu duruma neden olabilir. Karbondioksitin globüler affinitesinin karbonmonoksite göre düşük olması ve oksijene tersinir bağlanmanın kolaylıkla sağlanması, karbondiokisit maruzyetindeki hasarın göreceli olarak hafif olmasını açıklayabilir. Biyokimyasal analizlerde kontrol grubuna göre her iki grupta da oksidan/antioksidan dengesizlik olduğu ve oksidan aktivitenin artmış olduğu görülmüştür. Oksidan stresin artmış olmasının organizmada çeşitli metabolik düzensizliklere neden olacağı bilinmektedir. Her iki maruziyet arasında farklılıklar bulunması literatür bilgilerini doğrulamaktadır. Genetik toksikoloji açısından Türkiye'de ilk kez yaptığımız çalışmamızın hipotezinde ön gördüğümüz nöroglobin mRNA seviyesi ile ilgili değişikliklerin olduğu, ancak gruplar arası istatistiksel olarak anlamlı bir farklılığın bu dozlar ve sürede gerçekleşmediği görülmüştür. Grupların ortalaması düşünüldüğünde her iki grubun ortalamasının da kontrol grubundan yüksek olduğu görülmektedir. Nöroprotektif etkisi olan ve hipokside sentezlendiği belirtilen nöroglobin mRNA'sının sentezlenme düzeyi, verilen gazların maruziyet süresi ve maruz bırakılan dozların değişimi sağlandığında, bu çalışmadan farklı sonuçlar alınabilmesini sağlayabilir. Ayrıca bir mRNA'nın sadece bir adet protein sentezi ile sınırlı kalmaması, birden fazla veya ortam koşullarına göre değişken miktarda protein sentezi sağladığı bilinmektedir. Bu nedenle nöroglobinin protein seviyesi ile nöroglobin mRNA düzeyinin birbirinden farklı olabileceğini unutmamak gerekir. Çalışmamızın, genetik toksikolojiyi ilgilendiren bu tür deneysel hayvan çalışmalarının yapılmasına örnek olacağını düşünmekteyiz. Ayrıca adli toksikoloji açısından henüz ülkemizde gelişmemiş olan interdisipliner bir yaklaşıma da öncülük etmiş olmanın gururunu yaşamaktayız. Anahtar kelimeler: Karbonmonoksit Zehirlenmesi, Karbondioksit Maruziyeti, Asfiksi, Nöroglobin, CO-Hb

| İnönü Üniversitesi | Kütüphane | Rehber | OAI-PMH |

Bu site Creative Commons Alıntı-Gayri Ticari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile korunmaktadır.


İnönü Üniversitesi, Battalgazi, Malatya, TÜRKİYE
İçerikte herhangi bir hata görürseniz lütfen bize bildirin

DSpace 7.6.1, Powered by İdeal DSpace

DSpace yazılımı telif hakkı © 2002-2025 LYRASIS

  • Çerez Ayarları
  • Gizlilik Politikası
  • Son Kullanıcı Sözleşmesi
  • Geri Bildirim